Bu sayfayı yazdır

ABD’nin Nükleer Anlaşmadan Çekilme Kararı ve Sonrası

Yazan  09 Mayıs 2018

 

İran’la Nükleer Anlaşma

ABD Başkanı Donald J.Trump, İran’la 2015 yılında imzalanan nükleer anlaşmadan çekilip çekilmeyeceği yönünde bir süredir dile getirdiği kararını açıkladı. Trump, nükleer anlaşmanın İran tarafından kendi amaçları için kullanıldığını savunarak, “Öyleyse bugün ABD’nin İran’la nükleer anlaşmadan ayrılacağını ilan ediyorum. Tahran’a en üst düzey ekonomik yaptırımları yeniden getireceğiz.” ifadelerini kullandı.[i]

Hatırlanacağı üzere; İran’ın nükleer programına ilişkin müşterek eylem planı (Joint Comprehensive Plan of Action – JCPOA) iki yıla yakın süren müzakerelerden sonra bir tarafta İran, diğer tarafta ise Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin beş daimi üyesi (ABD, Rusya Federasyonu, Çin Halk Cumhuriyeti, Fransa ve İngiltere) ile Almanya arasında 14 Temmuz 2015’de imzalanmıştı.  Anlaşma Tahran’ın nükleer programını sona erdirmesine karşılık bu ülkeye uygulanan uluslararası yaptırımların kaldırılmasını öngörüyordu.[ii]   

ABD Başkanı Obama döneminde imzalanan anlaşma kapsamında İran; elindeki santrifüjleri 3’te 2 oranında azaltacak, elindeki uranyum stoklarını yüzde 3.67’den fazla zenginleştirmeyecek, 10 bin kg düşük zenginleştirilmiş uranyumu azaltıp sadece yüzde 3.67 zenginleştirilmiş olarak 300 kg uranyum bulunduracak, yeni zenginleştirme tesisi kurmayacak, Fordo tesisinde[iii] 10 yıl uranyum zenginleştirmeyecek, Fordo araştırma merkezini; fizik, teknoloji gibi barışçıl alanlarda çalışan bir tesise dönüştürecekti.[iv]

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansının (UAEA) anlaşma çerçevesinde İran’ın Natanz ve Fordo tesislerinde teftiş yapma, güvenlik kamera görüntülerine ulaşma hakkı sayesinde günün her saati denetim imkânına sahip olduğu,  bunun yanı sıra UAEA’nın; santrifüjlerin üretimi, depolanması ve montajıyla ilgili tesislere erişimine izin verildiği de biliniyor.

UAEA Baş Koordinatörü Cornel Seruta Nisan ayı sonlarında yaptığı açıklamada; İran ile yapılan nükleer anlaşmanın konuyla ilgili bilgi ve belirtilen bölgelere erişimleri açısından önemli ölçüde kolaylık sağladığını belirtmişti. UAEA’nın gözetim kameralarından günde yüz binlerce fotoğraf çektiklerini ve her ay birkaç milyon açık kaynaktan bilgi toplayıp analiz ettiklerini anlatan Seruta açıklamasında, İran'ın anlaşmaya yönelik taahhütlerini yerine getirdiğini de ifade etmişti.[v]

Avrupa Birliği Dışişleri ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini ise kısa bir süre önce yaptığı açıklamada; İran’ın nükleer anlaşmadan kaynaklanan yükümlülüklerini denetleyen UAEA’nın şu ana kadar İran’ın sorumluluklarını yerine getirdiğini onaylayan 10 rapor yayımladığını[vi] belirterek, ABD’nin anlaşmadan çekilmesine yönelik eleştirilerde bulunmuştu.

ABD Anlaşmadan Neden Çekildi?

Taraflar arasında güven artırıcı süreç inşa etmeyi hedefleyen nükleer anlaşmayı, “dünyanın en kötü anlaşması” olarak niteleyen ABD Başkanı Trump, İran’ın balistik füze programını kapsamaması ve İran’ın yeniden nükleer çalışmalara dönmesine imkân veren hükümler içermesi nedeniyle anlaşmayı “kusurlu” görüyordu.[vii]

Trump’ın anlaşmanın güncellenmesi yönünde 4 temel talebi vardı:

-           İran’ın vakit kaybetmeksizin tüm tesislerini UAEA müfettişlerinin denetimine açması.

-        İran’ın hiçbir zaman ve hiçbir koşulda nükleer silah üretimine yaklaşmamasının garanti edilmesi.

-       Uranyum zenginleştirmesine yönelik sınırlamanın bir takvime bağlanmaması ve sürekli olarak geçerli olması.

-           İran’ın balistik füze programı ile nükleer programının birbirinden ayrı tutulmaması.[viii]

Trump’ı destekleyenler İran’ın sorumluluklarını yerine getirmek konusunda sözlerini tutmadığını, aksine anlaşmayı bölgesel nüfuzunu genişletmek için kullandığını ileri sürüyorlar.[ix] Trump anlaşma koşullarının çok gevşek olduğunu özellikle de İran’ın nükleer faaliyetlerini belirli bir dönem için sınırladığını, anlaşmanın İran’a 100 milyar doları “hediye ettiğini” ve İran’ın bu parayı Ortadoğu'da silah, terör ve baskıcı rejimler için kullanacağını düşünüyordu.[x]

Anlaşmadan çekilme kararının ardından Trump, 2015’te yapılan nükleer anlaşmanın İran tarafından kendi amaçları için kullanıldığını savunarak, “İran'ın nükleer tehdidine” karşı yeni bir süreç için çalışabileceklerini kaydederek, “Anlaşmadan ayrılırken İran’ın nükleer tehdidine karşı müttefiklerimizle gerçek, kapsamlı ve kalıcı bir çözüm bulmak için çalışacağız. Bu çabalar İran’ın balistik füze programı ve terör aktivitelerini ortadan kaldırmayı da kapsıyor.” dedi.[xi]

ABD’nin Çekilme Kararına Tepkiler

ABD ziyareti sonrası açıklamalarda bulunan Fransa Cumhurbaşkanı Macron; ABD’nin çekilme kararının “bir nevi savaş” ilanı anlamına gelebileceğini, ABD’nin böylesi bir savaşı arzu etmeyeceğini düşündüğünü belirtmişti.[xii] BM Genel Sekreteri Guterres Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres, ABD’nin İran nükleer anlaşmasından çekilmesi ve yaptırımları yeniden uygulamaya koymaya başlayacak olmasından derin endişe duyduğunu belirterek anlaşmanın taraflarına taahhütlerini yerine getirme ve tüm üye devletlere de nükleer anlaşmaya destek verme çağrısında bulundu.[xiii] Konuyla ilgili Çin ise, Trump’ın bu adımının ardından sessiz kalsa da daha önceki açıklamalarında ABD’yi anlaşmaya taraf kalmaya davet etmişti.[xiv]

Almanya Başbakanı Angela Merkel, İngiltere Başbakanı Theresa May ve Fransa Cumhurbaşkanı Emanuel Macron da Trump’ın ülkesini İran nükleer anlaşmasından çekmesine ilişkin ortak bildiri yayımladı. Bildiride Trump'ın aldığı kararın “üzüntü ve kaygı” ile karşılandığı belirtilerek “Anlaşma ortak güvenliğimiz için önemini koruyor” denildi. Açıklamada anlaşmanın devam etmesinin istendiği vurgulandı.[xv]

İran Cumhurbaşkanı Ruhani, ABD'nin nükleer anlaşmadan çekilmesinin kabul edilemez olduğunu ve İran halkının nükleer anlaşmadan taleplerini elde edebileceğini görmeleri halinde anlaşmanın devam edeceğini söyledi. Nükleer anlaşmanın sadece İran ve ABD arasında yapılan bir anlaşma olmadığına değinen Ruhani, “Nükleer anlaşma İran ile 5 ülke arasında gerçekleştirilmiştir. Bundan böyle 5+1'den, anlaşmayı ihlal eden 1 ülke çıkmıştır. Bu durumda 5 ülke anlaşmayla ilgili neler yapacak, bakacağız.” ifadelerini kullandı.

Rusya Dışişleri Bakanlığı, ABD’nin İran nükleer anlaşmasından çekilme kararını “derin hayal kırıklığı” olarak nitelendirerek, İran nükleer anlaşmasının çok taraflı olduğu ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 2231 nolu kararı ile onaylandığını hatırlattı.[xvi] İngiltere Dışişleri Bakanı Boris Johnson, ülkesinin İran nükleer anlaşmasına kuvvetle bağlı olduğunu bildirdi.[xvii]

AB Dışişleri ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini, ABD’nin aldığı karara ilişkin uluslararası toplumla birlikte nükleer anlaşmayı koruyacaklarını, tek bir ülkenin elinde olamayacak bu anlaşmanın, hem bölge hem de dünya için büyük önemde olduğunun altını çizdi.[xviii]

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğankonuya yönelik açıklamasında “Kaybeden Amerika olacaktır. Çünkü yaptığınız bir anlaşmaya sadık kalmıyorsunuz" dedi.[xix] Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, “ABD'nin nükleer anlaşmadan tek taraflı olarak çekilmesi, istikrarsızlığa ve yeni çatışmalara sebep olacak bir karardır. Çok taraflı anlaşma, diğer ülkelerle devam edecektir. Türkiye, nükleer silahların her türüne karşı olan kararlı tutumunu sürdürecektir.”[xx] ifadelerine yer verdiği açıklamasıyla, Türkiye’nin problemlerin diplomasi kanalıyla çözülmesini ve 2015 anlaşmasının önem taşıdığını vurguladı.

ABD’ye Destek Veren Ülkeler

ABD’nin İran’la yapılan anlaşmayı iptal ederek İran’a karşı yaptırımlar uygulamaya başlamasına destek İsrail ve Suudi Arabistan’dan geliyor. Suudi Arabistan veliaht prensi Muhammed bin Salman, İran'ın nükleer silah geliştirmesi halinde, Suudi Arabistan’ın da aynısını yapacağını söyleyerek[xxi], İran’a karşı tutumunu sertleştirdi. Karar sonrası Suudi Arabistan, Bahreyn ve Birleşik Arap Emirlikleri, ABD Başkanı Donald Trump'ın, İran nükleer anlaşmasından ayrılması ve 2015’te askıya alınan İran’a yönelik ekonomik yaptırımların en güçlü şekilde yeniden hayata geçirilmesi kararını desteklediklerini açıkladı.[xxii]

İran’a karşı ABD’nin yanında yer alan ve ABD’nin İran politikaları ile nükleer anlaşmanın iptali düşüncesini destekleyen en önemli aktörün ise doğal olarak İsrail olduğu görülüyor. İsrail Başbakanı Netanyahu, 30 Nisan günü Tahran’ı “gizli nükleer silah programı” ile suçlayarak, uluslararası kamuoyunu İran’a karşı tutum almaya ikna etmek istemişti. Netanyahu, İran’ın "nükleer silah üretmek için" bir program yürütmüş olduğunu kanıtladığını öne sürdüğü bazı “gizli dosyaları” canlı yayında düzenlediği bir sunumla paylaşmıştı. İsrail Başbakanı, “Amad Projesi” isimli programda, nükleer silah üretme ve test etme ile ilgili ayrıntıların yer aldığını iddia etti.[xxiii] Trump’ın açıklamasının ardından Başbakan Netanyahu ABD’nin nükleer anlaşma ile ilgili kararını “cesur adım” olarak değerlendirdi.[xxiv]

30 Nisan günü sürpriz bir gelişmeyle İsrail Parlamentosu Knesset, Başbakan Netanyahu’ya, savunma bakanının onayını aldıktan sonra savaş ilan etme yetkisi veren yasa tasarısını onadı. İsrail başbakanına olağanüstü durumlarda savunma bakanına danışarak savaş ilan etme yetkisi veren söz konusu yasa tasarısı ikinci ve üçüncü oylamalarda kabul edilip yasalaştı.[xxv]

ABD’nin Anlaşmadan Çekilmesinden Sonra Neler Yaşanabilir?

ABD’nin nükleer anlaşmadan çekilmesinin ardından, ABD Başkanı Trump’ın uzun süredir gündeme getirdiği İran’a yönelik ekonomik ambargo tamamen başlamış olacak. Ambargonun hem bölge hem de dünya ülkeleri üzerinde siyasi ve ekonomik sonuçları olacağını, bu sonuçların başta Türkiye olmak üzere birçok ülkeyi derinden etkileyeceğini söylemek yanlış olmayacak.

Her ne kadar uluslararası hukuka göre ABD’nin BM kararı ile uygulamaya konulan bir anlaşmadan tek taraflı çekilmesinin uygun olmayacağı ifade edilse de, ABD’nin bu kararının ardından ister istemez anlaşmadan çekilmeyi destekleyenler ve buna karşı olanlar şeklinde iki blok oluşacağı görülüyor. Siyaseten anlaşmanın devam etmesinden yana olduklarını ifade etmelerine rağmen Almanya, Fransa ve İngiltere’nin bundan sonraki süreci ister istemez desteklemek zorunda kalacakları anlaşılıyor. Kutuplaşmanın artmasına neden olacak bu karar sonrasında bölgede tansiyonun artması, Suudi Arabistan öncülüğünde Suriye’ye yönelik askeri müdahalelerin düzenlenmesi, petrol fiyatlarında yukarı yönlü hareketler ve sonucunda ekonomik krizlerin yaşanması olası gözüküyor.

İran’a uzun yıllardır uygulanan yaptırımlar nedeniyle ekonomik sıkıntıların yaşandığı biliniyor. İşsizliğin 2017 yılı resmi rakamlarına göre yüzde 12,4’e çıktığı, İran’ın iç politika yerine dış politikaya ağırlık vermesi ve Irak, Yemen, Suriye’de askeri harekâta katılmasının getirdiği mali yüklerin de İran halkını ekonomik açıdan zora soktuğu açıkça görülüyor. 2017 sonlarında İran genelinde yumurta fiyatlarındaki artış nedeniyle yaşanan protesto gösterileri hatırlanacak olursa, halkın geçim sıkıntısının boyutları, İran’ın içinde bulunduğu ekonomik açmaz daha iyi anlaşılıyor. Trump’ın aldığı kararla uygulanacak ambargo İran’ın ekonomik problemlerini katlayacağı gibi halk hareketlerini de beraberinde getirebilecek gibi görünüyor. İran’da iç huzursuzluğun artması ise Ruhani liderliğindeki ılımlıların yerine muhafazakârların gelebileceğine, bölgedeki Şii-Sünni dengesinin bu değişimle daha da derinleşebileceğine işaret ediyor.

ABD’nin anlaşmayı tek taraflı tanımama kararının ardından batılı ülkelerin açıklamaları, bu adımın bölgeye bir katkısı bulunmayacağı ve anlaşmanın devam ettirilmesi mealinde olduğundan, kısa bir süre içerisinde başta Fransa, Almanya ve İngiltere olmak üzere batılı ülkelerin İran’la diplomatik ilişkileri artıracağı görülebiliyor. İran’ın anlaşmaya sadık kalarak nükleer çalışmalarının denetim altında tutulması, İran’ın fevri adımlar atarak Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşmasından da çekilmemesinin sağlanması, Orta Doğu’da gerginliğin artmaması maksadıyla başlatılacak diplomatik görüşmeler; ABD’nin tahminlerinin aksine İran’la siyasi diyalog kanallarının artırılacağını gösteriyor. Bu yakınlaşma batılı ülkeler ile ABD arasındaki ilişkileri sekteye uğratmayacak olsa da İran’ın anlaşmaya sadık kalan taraf olarak ön plana çıkmasını sağlayabilir.

ABD’nin yaptırım ve ambargo kararları İran’la ticari ilişkileri bulunan bütün ülkeleri etkileyecek gibi görünüyor. ABD’nin İran ile ticari ilişkilerine bakıldığında, ABD ambargolarının sadece İran’a ve çevre ülkelere zarar verdiğini, ambargo süreçlerinde kazanan tarafın yine ABD olduğu ilginç bir şekilde ortaya çıkıyor. Örneğin;

-          2013 yılında ABD’nin İran’a 308 milyon dolar ABD doları tutarında ihracat, İran’dan ise 2.2 milyon dolarlık ithalat yaptığı,

-           2014’de 186.7 milyon dolar ihracat yaptığı ve ithalat yapmadığı,

-       2015’de ihracat rakamının 281.9 milyon dolara çıktığı ve karşılığında 10.8 milyon dolar ithalat yaptığı,

-           2016’da 172 milyon dolar ihracat ve 87.7 milyon dolar ithalat rakamlarına ulaşıldığı,

-          2017 yılında ise ABD’nin İran’a 137.7 milyon dolarlık ihracat yaparken İran’dan 63.2 milyon dolar ithalat yaptığı görülüyor.[xxvi]

Rakamların da anlattığı üzere her ne kadar ABD İran’a ekonomik yaptırımlar uygulasa da, ABD’nin İran’a yönelik ihracatı durmuyor. Ambargo dönemlerinde ABD diğer ülkelerin İran’la ticari ilişkilerini kesmesini talep ederken ve bu yönde baskıları artırırken, kendisi İran’a ihracatını devam ettiriyor. Yani kazanan taraf her zaman ABD olurken, kaybedenler de başta Türkiye olmak üzere İran’a komşu ülkeler oluyor.

 

ABD Kararı Seçim Sürecindeki Türkiye’yi Nasıl Etkiler?

Tarihsel süreç içerisinde Türkiye ve İran iki komşu ülke olarak her zaman için bir rekabet içerisinde olmuş ancak rekabeti çatışmaya dönüştürmemeyi de başarmıştır. Özellikle Suriye iç savaşının başlamasının ardından bölgedeki güvenlik sorunlarının çözümü maksadıyla her iki ülke daha önce olmadığı kadar birbirine yaklaşmış, Suriye’nin geleceği konusunda Rusya ile birlikte iş birliğini artırmıştır. Karşılıklı ülke menfaatlerinin ön plana tutulduğu bu ikili ilişki içerisinde batıya açılmak için İran’ın Türkiye’ye, enerji kaynaklarını çeşitlendirmek isteyen Türkiye’nin İran’a bir nevi bağımlı olduğu görülüyor.

Her ne kadar karşılıklı çıkar ilişkileri devam etse de İran’ın nükleer silah üretimi Türkiye’den de onay almıyor. Bölgesinde kalıcı bir barışın tesisi, ekonomik gelişmelerin canlanması amacıyla hareket eden Türkiye, İran’ın nükleer silah üretimi çabalarına karşı çıkıyor. Bu açıdan bakıldığında rekabet içerisinde bulunduğu komşusu İran’ın nükleer silah üretimini engelleyen ve İran’ın nükleer çalışmalarını uluslararası bir denetim altında yapmasını sağlayan bir anlaşmanın iptali ya da ABD tarafından tek taraflı reddi, Türkiye’yi endişelendiriyor.

Bununla birlikte ABD tarafından 180 gün içerisinde uygulanmaya başlanacak ekonomik yaptırımlardan en çok etkilenecek ülkelerin arasında, İran’la bir süredir ekonomik ticaret hacmini artıran Türkiye ön plana çıkıyor. Türkiye’nin İran’la ticaret hacmi; 2012 yılında 21.9 milyar dolar iken; 2013’de ABD ambargosunun ardından 14.5 milyar dolara, 2014’de 13.7 milyar dolara düşüyor. 2015 yılında ambargonun kaldırılmasına rağmen ticaret hacmi aynı yıl 9.7, ardından 2016’da ise 9.6 milyar dolara geriliyor. Suriye’de çözümün sağlanmasına yönelik adımlarla birlikte ilişkilerin ilerlemesi, 2017’de ticaret hacmini 11 milyar dolar seviyesine çıkartıyor.[xxvii] Rakamlar incelendiğinde, ABD’nin anlaşmadan çekilme kararının ardından İran’la ekonomik ilişkilerin, daha da kötüye gitmesi kaçınılmaz gibi gözüküyor. Her ne kadar Türkiye-İran ekonomik ilişkilerinde ABD doları yerine ülke para birimleri kullanılması yönünde anlaşmalar imzalansa da ABD yaptırımlarından seçim sürecindeki Türkiye’nin de etkilenmesi kaçınılmaz gibi duruyor.

ABD’nin İran’a ambargo kararının ardından Suriye’de kalıcı barışın tesisi konusunda yürütülen Türkiye-İran ve Rusya iş birliğinin de etkilenebileceğini şimdiden söylemek mümkün.Türkiye’nin Rusya’ya yakınlaşmasından endişe duyan ABD’nin S400 hava savunma füze sistemlerini bahane ederek Türkiye’ye silah satışına yönelik baskı yaratması, Soçi ve Astana süreçlerinde İran’la aynı masada oturulmasına yönelik de yüksek perdeden tepkilerin gelebileceğini gösteriyor. Ambargonun uygulanmaya başlamasının ardından TL ve Riyal kullanarak iki ülke arasındaki ticaret devam ettirilse bile ABD’nin başta diplomasi olmak üzere çeşitli yollardan Türkiye’yi İran’dan uzaklaştırmaya gayret edeceği anlaşılıyor.

 Sonuç

ABD’nin İran’la yapılan nükleer anlaşmadan çekilmesinin temel nedeni İsrail’in İran’a karşı olan tutumudur. Suriye, Irak, Yemen ve Lübnan’da askeri ve siyasi varlığını artıran İran, İsrail’in güvenliğine yönelik bir numaralı tehdit olarak görülüyor. Eskiden Suriye’yi ana düşman olarak gören İsrail, bu hedefe İran’ı oturturken Suriye’yi ikincil düşman olarak görmeye başladığını, Suriye ve bölgede temel problemin İran varlığı olduğunu söylüyor.

Lübnan’da 6 Mayıs Pazar günü yapılan seçimlerin sonucunda Hizbullah Lideri Nasrallah’ın seçim zaferini ilan etmesinin, 12 Mayıs’ta açıklanacağı belirtilen nükleer anlaşmadan çekilme kararının erkene alınmasına neden olduğu da görülebiliyor. Her ne kadar ABD’nin nükleer anlaşmadan çekilme kararı ABD-İsrail ve İran arasında kısa dönemde bir savaş senaryosunu gündeme getirse de, batılı ülkelerin İran’ın anlaşmaya sadık kalacağına olan inancı bu senaryoyu şimdilik geçersiz kılıyor. Ancak parlamentosundan savaş yetkisi alan İsrail’in Lübnan ve Suriye’deki İran varlığına müdahale olasılığını da göz ardı etmemek gerekiyor.

Genel amaç İsrail’in güvenliği olduğuna göre, ekonomik açıdan zor dönemler yaşayan İran’ın daha da köşeye sıkıştırılması, İran’da bir rejim değişikliği maksadıyla İran’ın öncelikle ekonomik olarak dar boğaza sokulması ve ardından İran halkının tıpkı yumurta krizindeki gibi protestolarla başlayan bir ayaklanmaya doğru sürüklenmesi gibi hedeflerin ABD’nin nükleer anlaşmadan çekilmesinin temel nedeni olduğunu anlatıyor.

Seçim sürecine giren Türkiye’nin bölgesel gelişmelerden uzak kalmaması, İran’da yakılmak istenilen ateşten uzak durması için İran’la denge politikalarını devam ettirmesi, İran’la yapılan nükleer anlaşmanın devamı yönünde irade göstermesi, ABD-İsrail ve İran arasındaki sorunların diplomasi yoluyla çözülmesi konusunda barışçıl yolları önermeye devam etmesi, atılacak müteakip olumsuz adımların sadece İran’ı değil Orta Doğu bölgesinde yeni çatışma alanları yaratabileceği konusunda uyarılarda bulunmasının elzem olduğu gözüküyor.

 

 

 

 


[i]           https://www.aa.com.tr/tr/dunya/trump-ulkesinin-iranla-nukleer-anlasmadan-ayrilacagini-acikladi/1139209

[ii]          http://www.dw.com/tr/n%C3%BCkleer-anla%C5%9Fma-neler-i%C3%A7eriyor/a-40936600

[iii]          İran'ın Kum kentinde 90 metre derinliğe inşa ettiği ve uranyum zenginleştirdiği nükleer tesis.

[iv]              http://www.hurriyet.com.tr/dunya/iranla-nukleer-anlasma-saglandi-28631473

[v]              https://www.aa.com.tr/tr/dunya/bmden-nukleer-silah-uyarisi/1126085?amp=1

[vi]              https://tr.sputniknews.com/avrupa/201805011033249092-ab-moggerini-netanyahu-iran/

[vii]         https://www.aa.com.tr/tr/dunya/iran-nukleer-anlasmasinin-gelecegi-belirsiz/1134128

[viii]            https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-43958116

[ix]              https://www.dunya.com/kose-yazisi/abd-iran-nukleer-anlasmasindan-geri-cekilirse-ne-olur/414498

[x]              http://www.haberturk.com/ingiltere-disisleri-bakani-johnson-dan-trump-a-cagri-iran-ile-nukleer-anlasmadan-cekilme-1953090

[xi]        https://www.ntv.com.tr/dunya/abd-baskani-donald-trump-iran-kararini-acikladi%2ceP1MNOxdGU2EH6G9F2jHMw

[xii]         http://www.newsweek.com/iran-and-russia-will-grow-closer-if-trump-destroys-nuclear-deal-official-says-911092?utm_source=yahoo&utm_medium=yahoo_news&utm_campaign=rss-related&utm_content=/rss/yahoous/news

[xiii]            https://www.aa.com.tr/tr/dunya/trumpin-iran-kararina-dunyadan-tepkiler/1139257

[xiv]            http://www.karar.com/dunya-haberleri/trump-iran-cikisinda-yalniz-kaldi-627195#

[xv]             http://www.dw.com/tr/abdnin-iran-karar%C4%B1na-d%C3%BCnyadan-tepki/a-43710209

[xvi]            https://www.aksam.com.tr/dunya/rusyadan-trumpin-kararina-tepki-derin-hayal-kirikligi/haber-733558

[xvii]            https://www.ntv.com.tr/dunya/abdnin-iran-nukleer-anlasmasindan-cekilmesinden-derin-uzuntu-duyuyorum,z40uHh_ebEmm4Q1U3pxwsg

[xviii]           https://www.sabah.com.tr/gundem/2018/05/09/mogherini-iran-ile-nukleer-anlasmasina-uymaya-devam-edecegiz

[xix]            http://www.haberturk.com/ankara-haberleri/15357564-cumhurbaskani-erdogan-abdnin-iran-nukleer-anlasmasindan-cekilmesi-kaybeden-amerika

[xx]             https://www.ntv.com.tr/turkiye/ibrahim-kalin-anlasmadan-tek-tarafli-cekilme-yeni-catismalara-sebep-olur,vZSZ3MeyZE-pecdFnWfycw

[xxi]            https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-43425311

[xxii]            https://www.ntv.com.tr/dunya/suudi-arabistandan-trumpin-kararina-destek,IgbQDon8o0qiIycmmkPlNw

[xxiii] http://www.haberturk.com/israil-basbakani-netanyahu-iran-nukleer-silah-programi-ile-ilgili-yalan-soyledi-1943214

[xxiv]           https://www.aksam.com.tr/dunya/nukleer-karari-sonrasi-israilden-ilk-aciklama/haber-733548

[xxv]            http://www.hurriyet.com.tr/dunya/nukleer-sov-dunyayi-boldu-40823022

[xxvi]           https://www.census.gov/foreign-trade/balance/c5070.html

[xxvii]          http://www.al-monitor.com/pulse/tr/originals/2018/03/turkey-iran-syria-trade-revived-amid-rapport.html#ixzz5EzRg0MC9