Bu sayfayı yazdır

Ermenistan’da neler oluyor?

Yazan  24 Nisan 2018

 

Bugün, Ermenistan’ın sözde soykırımı anma günü ilan ettiği gün. 24 Nisan 1915, Osmanlı Tehcir Kanunu’nun ilan edildiği gün ve Ermeniler bugünü sözde soykırımın başlangıcı olarak kabul ediyor. Aradan yüzyıldan fazla bir zaman geçti ve Ermeniler, aşırı milliyetçi liderlerinin Türk düşmanlığına dayalı politikaları içinde mahkûm yaşamaya devam ediyorlar. Bugünlerde Ermenistan, tekrar karıştı ve ülkenin başında olan Serj Sarkisyan, dün (23 Nisan) bir kadife devrim sonrası istifa etmek zorunda kaldı. 2008'den bu yana iki dönem cumhurbaşkanlığı yapan Serj Sarkisyan 17  Nisan'da parlamentoda yapılan oylamada başbakan seçilmişti. Sarkisyan'ın görevinden istifa etmesi sonrası Başbakan Yardımcısı Karen Karapetyan, başbakan vekilliği görevini üstlendi. Ermenistan'da 2015'te  Sarkisyan'ın desteğiyle kabul edilen anayasa referandumuna göre yürütme yetkisi  devlet başkanından başbakana devredilmişti. Son yapılan seçimlerden önce devlet başkanı Serj Sarkisyan’ın görev süresinin bitmesi ülkenin yeni bir döneme girmesi bekleniyordu. Daha çok sembolik bir makam olan Ermenistan başkanlığına önceki İngiltere elçisi Armen Sarkisyan gelecekti.

Ermenistan’da devlet başkanı 5 yıllığına ve en fazla iki dönem seçilebilmektedir. Ulusal Meclis’te 131 üye bulunmakta ve dört yılda bir seçilmektedirler. Ermenistan demokrasisi iktidardaki Cumhuriyetçi parti ile zayıf bir muhalefetin yer aldığı “bir buçuk parti devleti” diye adlandırılıyordu[i]. 13 Nisan'da Sarkisyan'ın başbakanlığa aday  gösterilmesiyle, Liberal siyasi güçlerin oluşturduğu Elk (Çıkış) koalisyonu  üyesi muhalifler, Milletvekili Nikol Paşinyan'ın öncülüğünde protesto gösterilerine başladı. Paşinyan, başsavcılık ve yargıtay binalarının ablukaya alınması çağrısı yaptı ve 'Kadife Devrim' ilan etti. Başkanlığı bırakan Sarkisyan, başbakan olacağı için tek adam olmaya devam edecekti. Başta Rusya olmak üzere eski Sovyet coğrafyasındaki liderler koltuğu bırakmamak için bu tür oyunları seviyorlar. Nitekim Vladimir Putin’den sonra Güney Kafkasya’nın diğer iki ülkesindeki İlham Aliyev ve Mikheil Şaakaşvili de bu oyunu oynadı. Tabii iktidarda kalan sadece liderler değil arkasındaki derin devlet denilen çete de suyun başında kalmaya devam ediyordu. Ama bu sefer tutmadı, Ermeni halkı bir türlü gitmek istemeyen Sarkisyan’ı kovdu. Şimdi bize düşen bu işin arkasında kimler var ve neler oluyor, bunu sorgulamak.

Bugünkü Ermenistan…

Ermenistan, 21 Eylül 1991 tarihinde yapılan referandumla ile bağımsız oldu. 1991’de ilk başkan seçilen Levon Ter-Petrosyan döneminde Ermenistan dış politikası iki prensibe sahipti. İlki Ermenistan’ın güvenliği, komşularla ilişkilerde normalleşme ve Karabağ sorununun barışçı çözümü idi. Bunun için Türkiye ile ilişkileri geliştirmeye önem vermişti. İkinci prensip ise herhangi bir askeri ve siyasi ittifaka girmeksizin ülkenin dış dünya ile entegrasyonunu sağlamak, izolasyonu önlemekti. Ter Petrosyan’ın 1997’de Azerbaycan’ın toprak bütünlüğüne tanımaya yanaşması ve Karabağ konusundaki politika değişikliği, ülke içinde karşılaştığı direnç neticesi istifa etmesine yol açtı. Yeni başkan Koçaryan, Karabağ konusunda sert bir tutum takınırken diğer konularda ülke politikasını değiştirmedi. Erivan’ı dünyaya bağlayan Ermeni diasporasının ince telidir. Bugün Ermenistan’da Cumhuriyetçilerin yönetiminde etkin olan bürokrasi “Karabağ kabilesi” denen ve orada gerilla savaşına katılmış kişilerdir. Bunların başında ise daha önce Karabağ’a başkanlık eden, daha sonra Ermenistan başkanı olan Robert Koçaryan gelmektedir. Şimdiki Ermenistan Başkanı Serj Sarkisyan ise onun savunma bakanı idi.

Savaş nedeni ile ekonomisi çöken, Azerbaycan ve Türkiye tarafından abluka altındaki Ermenistan, büyük bir göçe maruz kaldı. Ermenistan, eski Sovyet devletlerinden en fakirlerinden biri olmaya devam ediyor. 2015 yılı rakamlarına göre, kişi başına milli gelir Rusya ve Türkiye’de 9.000$, Estonya’da 17.000$ iken, Ermenistan’da 3.500$’dır[ii]. İki düzine oligarkın kontrol ettiği özelleştirmeler ile Ermeni ekonomisi bu coğrafyada en tekelci konumdadır[iii]. Ülkenin mütevazı zenginliği tarım ürünleri, konyak fabrikaları ve madenlerden gelen paradan oluşuyor ama köylülerin kazancı ile oluşan bütçenin üçte biri Rus silahlarına gidiyor. Belediyeler açlığı önlemek için çuval çuval patates dağıtıyor, elektrik sıkıntısı devam ediyor. Ülkenin mütevazı zenginliği tarım ürünleri, konyak fabrikaları ve madenlerden gelen paradan oluşuyor ama köylülerin kazancı ile oluşan bütçenin üçte biri Rus silahlarına gidiyor. Belediyeler açlığı önlemek için çuval çuval patates dağıtıyor, elektrik sıkıntısı devam ediyor. 

Ermenistan’da kadife devrim…

Ermenistan, 30 yıldır savaşta ve jeopolitik olarak zor durumda. Rusya’nın kurduğu Avrasya Ekonomik Birliği içinde yer alan 3 milyon nüfuslu Ermenistan’da halkın üçte ikisi yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Ayaklanma olmasaydı, 63 yaşındaki Sarkisyan, ömür boyu Ermenistan’ın başında kalacaktı. Sarkisyan, denge politikaları ile uzun vadeli oynamayı seven, utangaç bir politikacı idi. Ana ortağı Rusya olmakla beraber, geçen yıl AB ile bir ortaklık anlaşması imzaladı. Bunun karşılığında umudu ülkeye daha çok yatırım gelmesi idi ama Avrupalılar, bilindik oyunları ile sivil toplum örgütlerini destekleme tezgahını kabul ettirdiler. Genel olarak Ermeni hükümetleri ABD yönetimlerinden iki şey beklemişlerdir; sözde Ermeni soykırımının tanınması ve Türkiye ile Ermenistan arasındaki sınırın açılmasına yardım edilmesi. Sarkisyan’ın diğer bir umudu bulacağı kredilerle ülkenin yeni Kuzey-Güney Yolu’nu yapmaktı. Nisan 2016’da Azerbaycan karşısındaki kayıpların nedeni olarak Ermeni halkı, hükümetin yolsuzluklarını göstermişti. Yolsuzluklar devam etti. Ülkeden göç edenler hala yüksek oranlarda. Temel sorun olan Karabağ hala çözümsüz. Türkiye ve Azerbaycan sınırları kapalı kalmaya devam ediyor. Sarkisyan’ın bugüne kadar iktidarda kalmasını savunanların en önemli gerekçesi Karabağ konusunda taviz vermeyeceği inancı idi.

2008 yılında Sarkisyan, devlet başkanı seçildiğinde de seçimin hileli olduğu gerekçesi protestolar olmuş, olaylarda sekiz kişi ölmüştü. Bu devrim, bizzat Paşinyan’ın liderliğinde ABD destekli olarak 2015 (Elektrik Erivan) ve 2016’da test edilmişti. NED’in Ulusal Vatandaşlar İnisiyatifi, Avrupa Demokrasi Ortaklığı ve AGİT uzun zamandır Erivan’da faaliyette idi. Yapılan iş, sivil toplum örgüt yapılanması üzerinden öncü bir vekil güç oluşturmaktı. NED’in diğer bir ortağı Sanasarian Vakfı oldu ve 2015 ayaklanmalarını organize etti[iv]. Protestolar aralarında askerler, din adamlarının da bulunduğu 100 bin kişiyi bir araya getirdi. Gösterilerde Ukrayna ve Gürcistan’dakinin aksine Batı yanlısı sloganlar kullanılmadı[v]. Ermeniler, Çekya tipi bir yumuşak (kadife) devrim denediler. Kullanılan yeni teknik araba kornalarının sesi ile protesto idi. Sarkisyan’ın bu kadar çabuk teslim olmasının nedeni olarak Avrupalı müttefiklerinin ihaneti ve kısa süreli olarak tutukladığı Paşinyan’ın bırakması için baskı yapmaları gösteriliyor. Protestolara kışladan katılan askerlerin komutanlarının ise Kaliforniya diasporasının adamları. Kaliforniya merkezli Ermeni diasporası, Ermenistan devleti içinde çöreklenmiş bir paralel yapılanmaya sahip ve amacı Rus yanlılarının yerine Amerikan yanlılarını koymak[vi].

Sonuç

Ermenistan’da Serj Sarkisyan’ın gidişi bir Batı yanlısı devrim değil ana tek parti yönetiminin sonu. Ayaklanma, Sovyet döneminin mirası olan tek parti ve gitmeyen liderlere karşı bir süreç. Şimdi Ermenistan’da muhalefetin Meclis’i dağıtması ve yeni seçimlere gitmesi bekleniyor. Yaşanan renkli devrim, Ermenistan’a yakın zamanda Batı demokrasisinin geleceğini göstermiyor. Nikol Paşinyan, aşırı milliyetçi ve her ne kadar seçimlerde hile vardı dese de oyların ancak %7-8’ini alabilmişti. Eğer seçimlerden sonra muhalif kanattaki Paşinyan iktidara gelirse daha milliyetçi ve Rusya ile pek yakın olmayan bir Ermenistan göreceğiz ve bu Azerbaycan ile Karabağ’da devam eden savaşı körükleyebilir. Ermenistan’ın ümitsiz halkını yeni ve melez senaryolar bekliyor. Ermenistan devrimi, halkın istekleri meşru olduğu zaman siyasi gücün halka rağmen iktidarda kalamayacağını gösterdi. Sarkisyan, sağ duyulu davranıp, çatışmalar büyümeden istifa yolunu seçti.

Ermenistan Rusya’nın başını çektiği Avrasya Ekonomik Birliği ve Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü üyesi olmasına rağmen, son 3 yıldır gittikçe Batı’ya kayıyor, NATO ve AB ile ilişkilerini geliştiriyordu. Ermenistan devlet yönetimini, başkanlık sisteminden başbakanlık sistemine çevirmişti. Sarkisyan, ‘Moskova’nın adamı’ olarak biliniyordu. Serj Sarkisyan, Putin’e yakındı ve onun askeri desteğine güveniyordu. Sarkisyan için Putin, Azerbaycan’ın Karabağ’ı işgal etmemesinin garantisi idi. Nitekim başbakan olunca onu ilk tebrik eden de Putin olmuştu. Kremlin, şimdilik Ermenistan’daki yeni durumu ülkenin iç meselesi olarak görüyor ve müdahil olmayı düşünmüyor[vii]. Ancak Rusya, Türkiye ve İran arasındaki bölgede dengelerin nasıl değişebileceğini hesaplamaya çalışıyor.  Bölge ile ilgili pasifizm, Türkiye’nin çıkarlarına daha çok hizmet edecek uzun vadeli bir strateji ile yer değiştirmelidir. Bununla birlikte bu strateji devrimsel değil evrimsel bir çizgi izlemelidir. Enerji alanında da yeni bir değerlendirmeye ihtiyaç vardır.

 

 

 

 


[i]Thomas de Waal, Will Armenia’s Transition Bring Change? Carnegie Europe, (April 05, 2018).

[ii] World Bank, (2016) http://data.worldbank.org/indicator/NY.GDP.PCAP.CD.

[iii]Ishkanian, A. (2008) Democracy Building and Civil Society in Post-Soviet Armenia, London: Routledge.

[iv]Tony Cartalucci, Is Washington Seeking “Regime Change” in Armenia? Anti-Russian Protests, Same US-Backed Mobs, New Eastern Look, (April 29, 2016).

[v]Amie Ferris-Rotman, Armenia’s prime minister resigns amid large-scale protests, Washington Post, (April 23, 2018).

[vi]Andrew Korybko, Yerevan-Maidan” Protests: What Happened in Armenia Was a Defeat for Democracy, Eurasia Future, (April 23, 2018).

[vii]Alec Luhn, Armenian leader Serzh Sargsyan resigns after 11 days of protests , Telegraph, /23 April 2018).

Sait Yılmaz

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü
Bilimsel Danışmanı