Bu sayfayı yazdır

Taliban ile Müzakere Olumlu Sonuç Verir mi?

Taliban sorununun çözümü ancak Pakistan, Afganistan içindeki farklı etnik grupları temsil eden nüfuzlu şahsiyetler ve Meclis’in bu sürece dâhil edilmesiyle mümkün olabilir.

ABD önderliğindeki koalisyon güçlerinin 11 Eylül sonrası Taliban ve El- Kaide terör örgütüne yönelik başlattığı operasyonların onuncu yılına girilirken uluslararası toplum ve Afganistan halkının beklediği sonuçların elde edilmediği görülmektedir. Bölgesel ve uluslararası tepkiler ve eleştirilerin de etkisiyle Afganistan devletinin Taliban ile müzakere etmesi iç ve dış basınlarda önemli gündem konularından olmaya başlamıştır.

Müzakere yapılmak isteği daha önceki yıllarda da gündeme gelmiştir. Fakat barış için gerçekten müzakere yapılmak isteniyor mu? Şayet isteniyorsa, müzakerenin içeriğinin ve ülkede büyük nüfuza sahip olan şahsiyetlerin müzakere konusundaki görüşlerinin ne olacağı gibi hassas konular üzerinde ciddi düşünülmesi gerekmektedir. Ayrıca, demokrasinin gereği olarak millet iradesinin simgesi olan Loya Jirga'da (Büyük Meclis) müzakere konusu gündeme getirilmiş midir? Taliban'la müzakere yapılması için devletin, "Barış Yüksek Şurası" adı altında bir şura kurduğu ve bu şuranın faaliyetlerine bağımsız olarak devam edeceği söylenmektedir.

Kurulan bu şuranın başkanlığına da eski cumhurbaşkanlarından Burhaneddin Rabbani getirilmiştir. Bu şuranın oluşturulması -dışarıdan bakıldığında- barış için olumlu ve umut verici bir gelişme olarak algılanmaktadır. Fakat Afganistan'ın etnik yapısı, ülke içerisindeki karışıklık, anlaşmazlıklar ve (gizli-açık) iç çekişmeler göz önünde bulundurulduğunda, şura barıştan çok ülke içindeki bölünmeleri daha da artırabilir. Zira bu şuraya hem ülke içinde hem de ülke dışında yaşayan Afganistanlıların büyük tepki ve eleştirileri vardır.

Şuranın adil ve ülke içindeki güç dengelerine göre kapsayıcı olmadığı düşünülmektedir. Çünkü ülkede büyük nüfuza sahip olan General Dostum, Dr. Abdullah Abdullah ve Haci Muhammed Muhakkık gibi şahsiyetlerin yanı sıra, hükümet karşıtı en güçlü muhalif gruplardan oluşan "Milli Cephe"[1] de şurada yer almamaktadır. Ayrıca toplumun birçok kesiminden (özellikle kadınlar) halkın yanı sıra hükümetin içinden de Belh Valisi Ata Muhammed Nur gibi isimler de müzakere hususuna sıcak bakmamaktadır. Nitekim Belh Valisi bir röportajında, Karzai'nin barış çabalarının sonucundan şüphe duyduğunu ifade etmiştir[2].

En önemlisi, Taliban, yayınladığı bir bildiride, kurulan bu şuranın bir "Amerikan projesi" ve şuraya katılanları da "işgalcilerin işbirlikçileri" olarak nitelendirmiştir.[3] Ayrıca aynı bildiride, işgalcilerin ülkeden çekilmediği müddetçe "cihada devam edileceği" ve ancak yabancı güçlerin işgale son verip ülkeden çekilmeleri şartıyla müzakere yapılabileceği ifade edilmiştir.

Ülkenin karışık etnik yapısı, hem hükümet içinden hem de hükümet karşıtı olan grupların tepkileri, Taliban'ın şartları ve ABD güçlerinin de kısa sürede çekilmeyeceği gibi hususlar göz önünde bulundurulduğunda müzakerenin olumlu sonuçlar verebilmesi oldukça zor görünmektedir.

Pakistan Faktörü

Afganistan'ın istikrara kavuşup güçlü bir devlet olması Pakistan'ın yararına gözükmemektedir. Çünkü:

Güçlü bir Afganistan devletinin "Durand Hattı" meselesini tekrardan gündeme getirerek Pakistan'dan toprak talep etmesi Pakistan için ciddi ve olumsuz bir ihtimaldir. Keşmir, Belucistan ve içerdeki devlet karşıtı silahlı örgütlerle büyük sorunlar yaşamakta olan Pakistan'ın karşısında güçlü bir Afganistan devletini istemediği düşünülmektedir. Taliban sorununun Afganistan tarafında bitmesi durumunda bu sorun tamamen Pakistan tarafına geçebilir. Zaten Hindistan ile Keşmir ve İran ile Belucistan meselesi üzeride sorunlar yaşaması ve içeride de Taliban'la uğraşmak zorunda olması Pakistan'ı zayıf bir devlet durumuna düşürmektedir. Bu nedenle, Taliban sorununun bitirilmesi ve Afganistan'ın istikrara kavuşması önemli ölçüde Pakistan'a bağlı gözükmektedir.

Sonuç

ABD'nin ülkeden tamamıyla çekilmesinin kolay olmaması, Taliban'ın da ancak işgalcilerin çekilmesi durumunda müzakereye yaklaşabileceğini açıklaması ve ülke içindeki muhalif tepkilerin şekli göz önüne alındığında şuranın başarılı sonuçlar vermesi oldukça zorlaşmaktadır. Taliban sorununun çözümü ancak Pakistan, Afganistan içindeki farklı etnik grupları temsil eden nüfuzlu şahsiyetler ve millet iradesini temsil ettikleri söylenen Meclis'in bu sürece dâhil edilmesiyle mümkün olabilir. Yoksa "denenmişi denemek hatadır". Geçmişteki müzakere teşebbüslerinden gereken dersler çıkartılmazsa bu çabanın da farklı sonuç vermesi pek mümkün değildir.



[1]http://www.bbc.co.uk/persian/afghanistan/2010/05/100525_l30_national_front_peace_jirga.shtml

[2]http://www.bbc.co.uk/persian/afghanistan/2010/07/100716_k02-tsp-atta-noor-iv.shtml

[3]http://www.bbc.co.uk/persian/afghanistan/2010/06/100601_k01_taliban_reax.shtml

Son ekleyen 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Editörü