< < SOCAR, İsrail Ve Kuzey Irak Gazını Görüyor, Türkmen Gazını Göremiyor?
 Bu sayfayı yazdır

SOCAR, İsrail Ve Kuzey Irak Gazını Görüyor, Türkmen Gazını Göremiyor?

Yazan  17 Şubat 2014

Türkiye ve Azerbaycan açısından son derece önem arz eden Azeri doğalgazını Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşıyacak olan TANAP doğal gaz boru hattı projesinin 2014 yılı sonuna doğru ÇED raporunun tamamlanması ve bu yılsonunda da inşasının başlanması planlanmaktadır. Ancak görünen o ki, TANAP doğalgaz boru hattı inşası Türkiye merkezli bir jeopolitik oyunun bir parçası olmaya başlamıştır. Özellikle TANAP projesinin baş aktörü olan Azeri devlet şirketi SOCAR ve şirketin TANAP ile ilgili her geçen gün ortaya çıkan yeni strateji hamleleri dikkat çekmektedir. Büyük bir doğalgaz rezervine sahip olduğu bilinen Azerbaycan’ın Şah Deniz II sahasının üretilecek gazını taşıyacak olan TANAP boru hattı için SOCAR veya SOCAR bir Azeri devlet şirketi olduğuna göre Azerbaycan, geçtiğimiz yıldan itibaren İsrail, Kuzey Irak, Irak ve hatta İran’ın gazını da TANAP vasıtasıyla taşımak üzere açık davet vermiştir. Birinci soru; Azerbaycan’ın TANAP’ın taşıyacağı kapasitede gaz üretebileceğine dair bir endişe mi vardır? Ve ikinci soru, Azerbaycan’ın nasıl oluyor da aklına İsrail’den İran’a kadar pek çok ülkenin gazını TANAP projesine katmak geçiyor da, Türkmenistan gazını taşımak geçmiyor?

Öncelikle Azerbaycan ve İsrail arasındaki son yıllarda gelişmeye başlayan enerji, askeri ve ticari ilişkiler oldukça kayda değer bir gelişme göstermektedir. Azerbaycan bir yandan ABD’deki Ermeni Lobisinin karşısında Musevi Lobisini kullanabilmek açısından İsrail ile ilişkilerini geliştirme yolunu tercih ederken, bir yandan da kendine yüksek teknolojiye sahip silah satabilecek bir kaynak bulmuştur.  Böylelikle İsrail, İran’ın hemen yanı başında bir başka Şii ülkeye silah satabilme ve müttefik edinme imkanı bulurken, Azeri SOCAR şirketi de 2012 yılında İsrail’in Med-Ashdod petrol sahasında %5’lik bir hisseye sahip olmuştur. Diğer bir açıdan ise Azeri SOCAR şirketi ilk defa olarak Azerbaycan dışında bir ülkede petrol arama faaliyetine başlamıştır.

Buna ilave olarak unutulmamalıdır ki, İsrail’in petrol ve doğalgaz kaynakları henüz tam olarak üretime geçemediğinden Azerbaycan, Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattı aracılığı ile gönderdiği petrol ile İsrail’i petrol ihtiyacının yaklaşık %30’unu karşılamaktadır. SOCAR şirketinin İsrail’de küçük bir hisse ile de olsa petrol arama faaliyetine başlamasının ardından bu kez SOCAR tarafından İsrail’in gazını Türkiye’ye taşıması düşünülen Doğu Akdeniz doğalgaz boru hattının yapımına ortak olabileceği beyanatları gelmiştir. SOCAR’a göre İsrail’in gazı Türkiye topraklarında TANAP ile birleştirilebilir ve İsrail gazı TANAP üzerinden Avrupa pazarına aktarılabilir. Anlaşılan o ki, Azerbaycan’ın enerji ve dış politikası Gazze meselesinde Türkiye kadar hassasiyet göstermemektedir.

SOCAR’ın İsrail gazını TANAP’a davet etmesinin ardından SOCAR Başkanı Rövnag Abdullayev 2013 yılı Kasım ayında bu kez TANAP’ın ilerleyen döneminde Kuzey Irak, İran ve İsrail’den gelen gazı da taşıyabileceğini belirtmiştir. Öyle görünmektedir ki, SOCAR başkanı Türkiye’nin etrafındaki Türkiye-İsrail, Türkiye-Irak, İsrail-İran ve Kuzey Irak-Irak gibi problemlerin tamamını jeopolitik anlamda çözmüş ve TANAP’ın stratejisini de bu açıda yönlendirmeye başlamıştır.

Diğer yandan Türkiye’nin bugün yıllık 47 milyar metre küp olarak belirlenen doğal gaz ihtiyacının 2030 yılına kadar 80 milyar metre küpü bulması beklenmektedir. Türkiye için gerekli doğalgazı bulmak önem arz ederken, aynı tarihlerde  artacak doğal gaz üretimi için kaynak bulmakta Azerbaycan’ın en önemli önceliğidir. Tamamlanacak ilk fazı ile birlikte göndereceği 16 milyar metre küplük gazın 6 milyar metre küpünü Türkiye’ye satmayı planlayan SOCAR’ın Türkiye’deki diğer yatırımları da dikkat çekicidir. SOCAR’ın rekor seviyede bir yatırımda bulunarak 2017 yılına kadar Türkiye de STAR rafinerisini de tamamlaması beklenmektedir. Fakat TANAP yetkililerinin sözlerinden anlaşılmaktadır ki, SOCAR ve dolayısıyla Azerbaycan, Türkiye kadar Türkiye’nin komşuları ile de yakından ilgilenmekte ve geleceğe yönelik planlar oluşturmaktadır.

Azerbaycan’ın Türkiye’nin komşuları ile geliştirdiği enerji alanındaki hamlelerden biriside geçtiğimiz günlerde Azerbaycan Dışişleri Bakanı Elmar Mamadyanov’un Bağdat’ta Irak Başbakanı Nuri El-Maliki buluşmasında gerçekleşmiştir. Toplantı sonucunda iki taraf Irak doğal gazının, Avrupa’ya Güney Gaz koridoru ile taşınması konusunda mutabakata varmışlardır ya da en azından telaffuz etmişlerdir diyebiliriz. Böylelikle İsrail, İran ve Kuzey Irak’ın ardından Azerbaycan Irak’ın da gazını TANAP üzerinden Avrupa’ya taşımak üzere talip olmuştur.

Bu durumda şu sorular ortaya çıkmaktadır;

1.      Azerbaycan, İsrail gazını TANAP’a davet ettiğine göre ve Doğu Akdeniz doğalgaz boru hattı inşasına ortak olmayı talep ettiğine göre, Türkiye-İsrail, Türkiye-Güney Kıbrıs sorunlarının çözümünü bulmuş mudur?

2.      Azerbaycan, Kuzey Irak pazarı ve Irak gazına ayrı ayrı TANAP’a davet ettiğine göre Erbil ve Bağdat arasındaki sorunun çözümünü bulmuş mudur?

3.      Azerbaycan, İran gazını TANAP’a davet ettiğine göre, İsrail ve İran gazını aynı anda mı taşımayı planlamaktadır ve İsrail-İran sorununu çözmüş müdür? Ayrıca Türkiye üzerinden geçmesi planlanan İran-Avrupa doğal gaz boru hattı projesinden haberdar mıdır?

TANAP projesi gerçekten de Türkiye ve Azerbaycan enerji güvenliği ve dış politika menfaati açısından son derece önemli bir projedir. Başından beri titizlikle planlanması ve önüne çıkacak engelleri ustaca atlatması gerekirken, SOCAR’ın bu aşırı aktif enerji politikası pek çok soru işareti ortaya çıkartmaktadır. Özellikle ilk akla gelen soru ise nasıl oluyor da Azerbaycan, Orta Doğu’da ki bunca karmaşık uzun tarihi olan sorunları çözebileceğini ve jeopolitik anlamda yeni politikalar ortaya koyabileceğini düşünürken, hemen karşı kıyısındaki dünyanın en büyük doğal gaz rezervlerinden birisine sahip olan Türkmenistan ile arasındaki sorunu çözme yoluna gitmez ve Türkmen gazını taşımak istemez? Oysa ki Türkiye’nin Türkmen gazını TANAP ile birleştirmek istediğine dair anlaşmaları ve beyanatları olduğu bilinmektedir. Naçizane tavsiyem, SOCAR, eğer TANAP’ın kapasitesini arttırabileceğini ve çok daha fazla gazı Avrupa’ya taşımayı düşünüyorsa, gazı uzaklarda değil, önce karşı kıyısında  aramasıdır.

 

Dr. Tuğçe Varol

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü
Amerika Araştırmaları Merkezi Başkanı