MİLLİ MÜCADELE DÖNEMİNDE TÜRK KADINI
×

Uyarı

JUser: :_load: Unable to load user with ID: 116

 Bu sayfayı yazdır

MİLLİ MÜCADELE DÖNEMİNDE TÜRK KADINI

Yazan  24 Mart 2009
BADE İLBAY - Hangi ana yavrusunu öksüz bırakıp dönüp arkasına bakmadan çekip gider? Hangi ana bir yudum suya, bir damla aşa ihtiyacı olan yavrusunu görmezlikten gelebilir?

Milli mücadele döneminde; erine hasret çeken hava soğuk ya da yaz sıcağı kavururken köyünü eşkıya basmış bile bile geri dönmeyecek eşini bekleyen Türk kadını istiklale uzanan uzun yolda yeni bir destan yazar ve tarihe yeni bir sayfa açılır.

İstiklal için…

Karadeniz'in çılgın sularından, bozkırın sıcağından, yaylaların soğuğundan, dalga dalga dört bir yandan dağları aştıran istiklal umudu yurdun her tarafından Anadoluya uzanan bir yol oldu.

Sırtlarında yükleri ağır bir tarihi taşımak kolay mı? Bir tarihi yazmak…

Bir devin küllerinden dipdiri bir ulus yaratmak…

Yükleri ağır, yalın ayak yürürken sırtında çocuğu elinde mermi taşırken evinden ayrı yürünen her yol istiklal için…

Yüreklerinde bağımsızlık aşkı, yüreklerinde Mustafa Kemal 'in yaktığı ateş Sakarya'ya Dumlupınar'a İnönü'ye uzanan her yol istiklal için…

Savaşı kim yaşıyordu? Cephede ölümü göze almış cephede vuruşan Mehmetçik mi, yoksa evinde erini bekleyen, çocuğuyla aç susuz işgale uğramış bir köyde şehitler gaziler veren, acısını yüreğine gömen Türk kadını mı?

Savaşı yaşamak savaşta yaşamak zor…

Kadınların feryadı dile geldi bir gün. Tarih 10 Aralık 1919:

(1)

Hanımlar!

Biz, dünyayı kanlara boğan, insanları tavuklar gibi boğazlayan erkeklere müracaat edecek değiliz.

Bizim gibi şefkatle, merhametle düşündüklerine şüphe etmediğimiz itilaf devletlerini büyük kadınlarına müracaat edecek ve birer telgrafla, bize yapılan haksızlıkları yazacak ve anlatacağız. Eğer onlar da hakkımızı teslim etmezlerse, evlatlarımızın kanlarına kendi kanımızı karıştırarak erkeklerimizle bir safta, dinimiz ve istiklalimiz için ölecek; haksızlara, zalimlere tarihin lanetlerini terk ederek şeametle (cesaretle) öleceğiz."

Hangi düşman hangi yol durdurabilirdi bu kadınları…

Babasını, oğlunu, eşini cepheye uğurlayan kadınlar şimdi onlarla aynı safta durmaya hazırdı.

Eli silah tutan cephede savaşırken cephe gerisinde hizmeti vermek yaşlı erkeklere, çocuk ve kadınlara düşen bir görev olmuştu. Cephe gerisinin ağır yükünü taşımak çocuk ve ihtiyarların gücü sınırlı olduğundan genç köylü kadınlara, Türk kadınına düşüyordu.

Türk kadınının bu özverisini bir yabancı tarihçi şöyle dile getiriyor:

(2)

MUSTAFA KEMAL Paşa'nın milli duyguların yükseltilmesi planında kadınların seferber edilmesi büyük rol oynamış; sivil, asker herkesin gayret göstermesi gereğini ortaya koymuştu. Diyarbakır, Erzurum, Sivas ve Trabzon gibi dağınık merkezlerden toplanan silah ve malzeme, saman yığınları altına yerleştirilerek kağnılarla taşınıyordu. Şalvarlı cepkenli ve yün dolaklı kadınlar kağnılarını dağlardan, tepelerden aşırarak saatte beş kilometrelik bir hızla yüzlerce uzaktaki cepheye doğru yol alıyorlar. Kağnılar Sümer zamanındaki gibi gıcırtılı sesler çıkararak ilerliyordu. Kadınların çoğu bebeklerini sırtlarına bağlamışlar, top mermilerini ve cephane sandıklarını kağnılara yüklüyorlar. Omuzlarına birer mermi yükleyerek taşıyorlar; çoğu zaman, çocuklarının yağmurda kalmasını göze alarak, çocuklarının örtülerini yağmurdan korumak için top mermilerinin üzerine dikkatle örtüyorlardı. Kağnılar kırılıp yolda kalınca, içindekileri sırtlarına yükleyip kilometrelerce taşıyorlardı. Evlerinde kalan kadınlar ise, hayvanlara ve araçlara Hükümetçe el konulmuş olmasına aldırış etmeden tohum ekiyor, çapa yapıyor, ekin biçiyor ve savaşan orduya yiyecek yetiştirmeye çalışıyordu…"

Yaralı halde cephaneyi cepheye taşıyan HALİME ÇAVUŞ'UN milli mücadele döneni sonrası gösterdiği yararlılık nedeni ile istiklal madalyası ile taltif edildiği törende madalya ile birlikte verilen 'çavuş' kıyafetini kabul cümlesi satırlar boyu yazılacak her şeyin özetidir.

Ben gelinliğimi bugün giydim.'

Sözlüsü cepheden dönmemiş birinin adanmışlığını daha nasıl anlatabilirim.

Rauf Orbay Kasım 1921'de gerçekleştirdiği Ankara yolculuğu sırasında bahsettiğim zorluk, sıkıntı ve fedakârlıktan etkilenerek konuyu şöyle aktarır:

(3)

İnebolu dan Çankırı ya kadar cephe gerisindeki geri hizmetlerin % 90'ının kadınlar tarafından erkekleri mahcup edecek derecede gayret ve fedakarlıkla yapılmakta olduğunu gördüm.Bu fedakar kadınların arkasında emzikli çocukları olan mübarek analarda vardı.Yavruları kucaklarında, kağnıları önlerinde,övendereleri ellerinde, Ankara'ya ve cepheye naklediyorlar.Allah bu millete yakında necat ve uzun müddet sulh ve saadet nasip edecektir.Bu millet hakkıyla istihkak kesbetmiştir…'

Hangi Türk unuttu Türk kadını'nın yaptıklarını…

(4)

Sene 1920'nin başları. Efeler atları ile son sürat bir ege köyüne girer ve atlarını sulamak için köyün çeşmesine doğru sürerler. Bir köylü genç kız efelerin geldiğini görmesine rağmen hiç sıkınmadan, saçını başını toplamadan efelerin önünden yürüyerek geçer ve taşıdığı su testisini çeşmenin altına koyar. Efelerin reisi kızın pervasızlığından ve kendilerini görmezlikten gelmesine kızar ve bağırır: Kız burada erkekler var görmüyor musun? Bunun üzerine genç kız döner ve ne erkeği ağam ne erkeği? Siz erkek olsaydınız Yunan İzmir'e çıkar mıydı? Cevabını verir.

Kimse bir kadının gözüyle bakamaz vatan toprağına. Çünkü vatanının her karış toprağı evladıdır onun. Dedim ya hangi ana öksüz bırakıp gider evladını…

Dün cephe gerisinde görev alan, bebeğini örtüsünü top mermisine örten Türk kadını bugün o destanı ülkesini her karış toprağına tekrar yazmak zorundadır.

Ancak 21. yy savaşlarında sadece cephe gerisinde değil bire bir cephede vuruşarak…

Bugün o cepheye mermiyi değil bilgiyi taşımalıdır. Yüreğini taşımalıdır.

O gün düşmana karşı verdiği savaşı bugün kendine dost görünenlere karşı vermelidir.

Birileri unutmuşsa savaşmayı analar oğullarına tekrar öğretmelidir. Bu savaş bitmemiş hem içte hem dışta hala devam ediyor.

Topu tüfeği bırakmış düşman gözünü karartmış Anaadoluyu Anadolu yapan Türk halkı ise bugün derin bir uykuda…

Oğlunu yattığı uykudan uyandıracak, eşine bu tokatı vuracak, kızıyla bu savaşta en önde savaşacak olan yine Türk kadınıdır.

Teknolojinin en ağır silahları bugün onların elinde. Vatanın, toprağın bağımsızlığın yine tehdit altında. Senin ahlakına, birliğine, bütünlüğüne karşı en büyük savaş bu işte. Teknoloji ile medya ile Türk gencinin gözünü kararttılar. Ortada öyle büyük yalanlar var ki kardeşi kardeşe düşman ettiler, böldüler parçalarılar… Ekonomin bozuldu borçlar ile erinin belini büktüler bugün sıra yine sende…

Birileri unutmuşsa kimin oğlu olduğunu sen unutma kimin kızısın kimin torunu…