14 Mart 2025
21YYTE.ORG Fikir Tankı IŞİD'e karşı eğit-donat projesi tam bir fiyasko! Peki ama neden? ABD'nin gerçek amacı ne? Türkiye ne yapmalı?

IŞİD'e karşı eğit-donat projesi tam bir fiyasko! Peki ama neden? ABD'nin gerçek amacı ne? Türkiye ne yapmalı?

6 Dakika
OKUNMA SÜRESİ
ABD Savunma Bakanı ve Genelkurmay Başkanı birkaç önce yaptıkları açıklamada Irak'taki eğit-donat projesinin yavaş ilerlediğini açıklamışlardı. Şimdi de Pentagon, IŞİD'le mücadele için ılımlı bir Suriyeli muhalif kuvvet oluşturulmasına yönelik olarak ABD'nin liderlik ettiği eğit-donat projesinin eğitilecek kişilerin seçimi ve bunların Suriye dışına çıkarılmasındaki bazı zorluklar nedeniyle Suriyeli muhaliflerin eğitiminin ve donatımının da beklenenden yavaş ilerlediğini açıkladı. Pentagon sözcüsü Alb. Warrren Perşembe günkü brifinginde "halen 100-200 arasındaki bir sayıda Suriyeli muhalifin eğtiminin bölgede devam ettiğini, yüzlercesinin ise seçiminin veya Suriye dışına çıkarılmasının beklendiğini söyledi. Brifingte verilen bilgilere göre şuana kadar 6.000 Suriyeli ABD destekli eğit-donat projesine katılmaya istekli olduğunu bildirmiş, bunlardan 4.000'i seçim sürecine tabi tutulmak için bekliyor, 1.500'ü ise seçim sürecini tamamlamış ve ülke dışına çıkarılmayı bekliyor. Pentagon sözcüsüne göre istekli muhaliflerin bulunması, seçilmesi ve Suriye dışına çıkarılması bir çok zorluklar içeriyor. Özellikle ülke dışına çıkarmak sürecin en sıkıntılı noktası. Bilindiği üzere her yıl 5.000 kişi olmak üzere üç yıl boyunca Ürdün, Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar'da eğitilmesi planlanıyordu. Ancak program kapsamında şuana kadar yaklaşık 90 Suriyeli söz konusu ülkelerden (isim verilmiyor ancak Ürdün'ü kastediyor) birinde Mayıs 2015'te eğitime başladı. Kısa bir süre sonra da ikinci bir ülkede (Türkiye'yi kastediyor) yine 90 kişi civarındaki Suriyeli eğitime alınmış. Pentagon sözcüsü Suriyelilerin eğit-donat uygulamasının Irak'takinden daha fazla zorluklar içerdiğini ancak savaşa hazır kuvvet oluşturuncaya kadar devam edeceklerini söyledi. Şuanda eğitimde olanların bu yaz ayları içinde savaşa dahil olup olmayacakları sorusuna ise "ne çıkacağını göreceğiz" şeklinde cevapladı. **********DEĞERLENDİRME**********Bir yıl önce IŞİD Musul'u işgal edince ABD'nin yayınladığı IŞİD stratejinde IŞİD'le mücadelenin yıllar alacağı belirtilerek öncelik Irak'a verilmiş, Suriye ikinci safhaya bırakılmıştı. Bu arada koalisyon ülkeleri karada savaşacak asker göndemeyeceklerini bunu yerel unsurlarla yürüteceklerini belirttiler. Irak'ta Peşmergeyi öne çıkaran ABD, Suiye'de ılımlı muhalifleri eğiterek karada savaşacak bir kuvvet oluşturma projesini ortaya attı. Ancak Suriye'de kimin kime karşı savaşacağı konusunda ABD ve bölge ülkelerinin hem fikir olmaması Suriye'deki eğit-donat projesini baştan sıkıntıya sokmuştu. İlk açıklamalara göre 2015 yılı dahil yılda 5.000 Suriyeli eğitilecekti. Yukarıda bahsedilen Pentagon açıklamalarından görünen o ki 2015 yılında eğitimi tamamlayacak Suriyeli sayısı koalisyonun cesametine bakılırsa çok komik bir rakam, çünkü eğitilmiş ılımlı muhalif sayısı 200 civarında olacak. Bu durum Suriye'de IŞİD'e karşı yada Esad'a karşı bu ılımlı muhalif kuvvetten yararlanma projesinin bir hayal olduğunu ve arka planında başka şeylerin yattığı kuşkusunu kuvvvetlendirmiştir. (Birkaç gün önce ABD'lilerce yapılan açıklamalarda aslında Irak'taki eğit-donat projesinin de yavaş ilerlediği belirtilirken suç Iraklılara atılmış ve Irak yönetiminin yeterli personel göndermediği iddia edilmişti. ABD Suriye bağlamında ise Suriye'nin konumu ve içinde bulunduğu karöaşık yapıdan kaynaklanan zorluklara bahane buluyor). Zaten Suriye'deki iç savaşta Türkiye ve Suudi Arabistan'ın ikili olarak El Kaide bağlantılı grupları da içeren Fetih Ordusu oluşumuna yönelik olarak Mart 2015'ten itibaren artan destekleri, ABD'nin ise geçen yıl sonlarında ve bu yılın başlarında Kobani'de takındığı durum ABD'nin aslında Suriye'de PKK'nın Suriye kolu PYD/YPG'yi kullanacağının (ABD Irak'ta ise Peşmerge kuvvetlerini endine esas partner olarak seçtiği artık çok aşikar) ve eğit-donat projesinin kağıt üzerinde kalacağının işaretlerini vermiş oluyordu. Peki büyük imkanlara sahip ABD hem Irak hem de Suriye'deki eğit-donat projesinde neden başarısız oluyor? Yukarıda belirttiğimiz kuşkuları da dikkate aldığımızda belki de zaten öyle düşünülmüştü, çünkü aslında ABD'nin kendi planları vardı! Son bir yıldır hem Irak hem de Suriye'de sahadaki gelişmelere bakınca ABD'nin "nihai hedefini" kendine sakladığı bir bölge yapısını hayata geçirmeye çalıştığı izlenimi ediniyoruz. Çünkü IŞİD'in Erbil'e yönelişinin durdurulması, Irak'ın kuzeyinde Kerkük dahil tartışmalı bölgelerle Telafer-Sincar-Musul'un kuzey bölgelerinin kurtarılması kapsamında Peşmergeye yoğun hava desteği sağlaması, Kobani ve son olarak Tel Abyad'ın IŞİD'ten kurtarılmasında PYD/YPG'ye sürekli hava desteği sağlanması, ancak bütün bunların yanında örneğin Irak'ta Beyci rafinerisinin, Ramadi'nin, Suriye'de Palmira'nın gözgöre göre IŞİD'in eline geçmesine seyirci kalınmasına kabul edilebilir bir açıklama getirilmiş değildir. Bu durum bütün bunların arkasında ABD'nin özel-gizli planlarının olduğu kuşkusunu gerçeğe dönüştürmüştür. Ama ABD bu süreçte IŞİD koalisyonu, yerel unsurlara askeri destek ve eğit-donat projeleriyle özellikle bölge ülkelerini konuya angaje etmeye, ne olduklarını neyle sonuçlanacağını bilmedikleri faaliyetlere dahil etmeye çalıştı ve bunda da başarılı oldu. Ancak eğit-donat projesinde yer alan ülkelerden ikisinin durumu ise ilginç. IŞİD'le mücadeleye aktif şekilde angaje edilmiş Suudi Arabistan durup dururken Yemen'de Şii Husilere askeri operasyon başlattı, ABD hatta Türkiye de desteğini açıkladı. Ancak Husilerin karşı koyması ve Yemen'de büyüyen istikrarsızlık Yemen'deki çatışmaları Suudi topraklarına taşıdı ve Suudi topraklarında IŞİD'in saldırılar başlatmasının önünü açtı. Yani Suudi Arabistan da sıcak çatışmaların içine sürüklenmeye başladı! ABD Suudi Arabistan'ı yemen'e operasyona teşvik ederken sonucunun böyle olacağını muhtemelen öngörmüştü. ABD'nin PYD/YPG'ye desteğiyle (ki ABD'nin baskısıyla Türkiye Peşmergelerin Türk topraklarından Kobani'ye geçmesine askeri yardımın ulaşmasına izin vermiş, kendi kuyusunu kazmaya başlamıştır!) ise 2015 yılı başlarında Kobani'den, kısa bir süre önce de Tel Abyad'ta PYD/YPG'nin bölgeyi kontrol altına almasıyla ise Türkiye'ye karşı yıllardır uygulamaya sokulmaya çalışılan büyük Kürdistan oluşumunun hayata geçirilmekte olduğu görüldü. (ABD IŞİD'in Türkiye sınırından uzaklaştırılmasıyla özellikle Türkiye üzerinden gelen eleman ve lojistik akışının kesileceğini, dolayısıyla operasyonun IŞİD'e karşı olduğunu başka bir amacı olmadığını öne sürüyor, ancak neden sadece Kobani ve Tel Abyad gibi Kürtlerin kontrolne geçevcek bölgelerde yoğun hava desteği verildiğini ise açıklayamıyor.). Bütün bunların gerçekleşmesinin ABD'nin uygulamalarının sonucunda olması ise ABD'nin IŞİD'i bölgeyi dizayn için kullanıyor iddialarının artık komplo teorisi değil gerçek olduğunu ortaya koyuyor. Gerek bu son operasyonlarla Suriye'nin kuzeyinde Akdeniz'e yönelen bir Kürt koridoru kumpasının ortaya çıkması gerekse bir süre önce Suudi-İsrail gizli görüşmelerinde Suudilerin büyük Kürdistan oluşumunu desteklediklerinin açığa çıkması ümit ediyoruz ki Türk hükümetini bölgeye yönelik olarak ilgili aktörlerle ilişkilerini ve bölge politikasını yeniden gözden geçirmesini gerektirmektedir. Tabi ki Suriye'nin kuzeyindeki gelişmeleri Türkiye'deki çözüm sürecinden bağımsız düşünmek mümkün değildir. Dolayısıyla hepsini birlikte ele alarak Türkiye'nin bekasına tehditler yaratan mevcut politikalar gözden geçirilerek yeniden oluşturulmalıdır. ABD Irak'ta Peşmeregyi, Suriye'de PKK/PYD'yi destekleyerek onların bir oyun değiştirici aktör olarak ortaya çıkmasına neden olmuştur. Türkiye bu gelişmelere karşı politikalarında köklü bir değişikliğe giderek bölgede oynanmaya çalışılan oyunu kendi lehinde değiştirecek keskin bir hamle yapmalıdır. Bu kapsamda Esad rejimiyle (dolayısıyla İran ve Rusya ile ) işbirliği kartı en etkili unurlardan biri olabilecektir.
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *