
2013 yılında gerçekleşen 17-25 Aralık yolsuz ve rüşvet operasyonlarının yıldönümünde özellikle CHP'nin organize ettiği faaliyetlerde 17-25 Aralık'taki operasyonlar nedeniyle kamuoyunun dikkatini çekmek için 17-2 5 Aralık yolsuz ve rüşvetle mücadele haftası olsun pankart ve afişlerinin CHP binalarına asılmasına izin verilmediği ticari olarak reklam panolarına asılması da kabul edilmedi. Bununla ilgili bazı gösteri ve yürüyüşlerde polisin müdahalelerde bulunduğu görüldü. Ancak aynı gün Türkiye'de Diyarbakır'da başka bir şey daha oldu. Irak Kürt Bölgesel Yönetimince ilan edilen '17 Aralık Kürdistan Bayrağı Günü' nedeniyle Diyarbakır'da düzenlenen etkinliğe Kürtçü partilerin temsilcileri katıldı. Etkinlikte, Kürdistan bayraklarıyla yürüyüş yapılırken, dernek üyeleri halka bayrak dağıttı. Polis panzerleri ve çevik kuvvet ekiplerinin güvenlik önlemi aldı. Yapılan konuşmalarda " Biz Kürtler başka ulusların değerlerine nasıl saygı duyuyorsak, başkalarının da Kürt bayrak ve değerlerine saygı duymasını bekliyoruz..... Var olmanın en belirgin işareti bayraktır. Çünkü bayrağın bir yerde dalgalanması, orada egemen güç olma anlamına gelir ve bayrağın kendisi bağımsızlığın işaretidir. Ülkesi parçalanmış ve işgal edilmiş bir ulus olarak bizlerin diğer tüm uluslardan daha fazla ulusal değerlerimize sahip çıkmamız gerekiyor" açıklamaları yapıldı. Etkinlikte, şehir içi minibüs ve otobüslere de Kürdistan bayrakları asıldı. Bayrak dağıtılan esftan da bayrakları asması istendi. **********YORUM**********Bu iki olaydan sonra ortaya çıkan sorular şunlar: Hukukun, adaletin, vicdanın, devletin ve hükümetin olduğu bir ülkede hangi olaya müdahale edilmesi gerekiyordu? Hangisi bu ülkenin bekası, milletinin refahı ve geleceği, milletinin birlik ve beraberliği için tehdit? Yolsuzluk/rüşvet afiş ve pankartları mı engellenmeliydi, yoksa biz burada başka bir devlet kuruyoruz bu da onun bayrağı artık bunu asacağız, biz Türk bayrağına değil bu bayrağa sahip çıkıyoruz diyenlerin etkinleri ve o bayrakların dağıtılması mı engellenmeliydi? Ülkesinin ve devletinin demokratik husuk devleti olmasını isteyen bir hükümetin, kendi toprakları içinde özerklik/bağımsızlık ilan edeceklerini söyleyip biz bu bayrağı kullanacağız diyenlere sessiz kalması anayasa ve yasalarla kendisine verilmiş sorumlulukları yerine getirmediğini göstermez mi? Doğu ve güneydoğuda PKK terör örgütünün kamu düzenini kontol altına aldığı, mahkemeler kurduğu, hastaneler işlettiği, vergi topladığı, askerlik şubeleri işlettiği gibi haberlerden sonra bu bayrak dağıtma olayı ve yapılan açıklamalar kurulacak özerk/bağımsız PKK devletçiğinin bayrağının da hazır olduğunu ortaya çıkarmışken hükümetin maalesef buna da tepkisiz kalması anlaşılır değildir. Unutmayalım Türkiye Cumhuriyeti'nin varlığını, bağımsızlığını temsil eden Türk Bayrağı öyle veya böyle gönderden/direkten indiriliyorsa, gösteri ve yürüyüşlerde kullanılması, velere yollara asılması tahrik unsuru olarak görülüyorsa ve bu bölgelerde başka bir bayrak halka dağıtılıp Türk bayrağı yerine o bayrağın asılması isteniyorsa ve de asılıyorsa oralarda egemenlik başkasına geçmiş demektir! Yolsuzluk ve rüşvet skandaldır, kabul edilemez, çok önemlidir ve elbet bir gün varsa suçlular bir şekilde onun hesabını verir ama bayrak değişirse ondan geriye dönüş mümkün olmayacağı gibi yeniden kendi bayrağımızı asmak için yapılacak mücadelenin maliyeti çok büyük olacaktır.
Yorumlar
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *