
Milli İstihbarat Teşkilatı’nın Mayıs 2010’dan itibaren medyada görünürlüğü artarken istihbari başarılarında azalma gözlemleniyor. Kurumda son olarak Emre Taner döneminde gerçekleştirilen yapısal değişiklikler sonucunda haber toplama ve analiz birimleri ayrılmış, ayrıca faaliyetler bir bütün olarak (iç ve dış ayrımı olmaksızın) ele alınmaya başlamıştı. (http://www.haberler.com/mit-mustesari-emre-taner-den-80-yil-aciklamasi-haberi/) Nitekim doğrusu da buydu,tıpkı güvenliğin bölünemezliği, ve dış politikanın iç politikanın devamı olduğu anlayışı gibi milli istihbarat faaliyetleri de tehdidin iç ve dış veçhelerini bir bütün olarak ele alan yaklaşımla yürütülmeye başlandı. Analizcilerin Stratejik İstihbarat Birimi’nde hakim konuma getirilmeleri, haber toplama konusundaki deneyimsizlikleri nedeniyle yurtdışı haber toplama faaliyetlerini olumsuz etkileyecek olsa da, gerek bölge birimlerinde gerekse yurtdışında görev yapan istihbarat memurlarının deneyimleri sayesinde karargahtan kaynaklanan bu eksiklik kısmen giderilmişti. 26 Mayıs 2010’da artık Korgeneral, Büyükelçi ya da kurumun en önemli ünitelerinde yıllarını geçirmiş Şenkal Atasagun ve Emre Taner’den gibi kariyer istihbaratçı müsteşarlardan sonra emekli astsubay Hakan Fidan MİT Müsteşarlığı’na atandı. Sayın Fidan MİT müsteşarı olarak değil, Başbakan'ın MİT'teki sekreteri olarak görüldü. Sayın Fidan, KCK, Suriye, İran, Mısır vs gibi belirli dosyaları takip ederken, kurumun yönetimini içerideki müttefiklerine bıraktı. Dolayısıyla ne MİT'e hakim olabildi ne de MİT mensupları tarafından benimsendi. Sayın Fidan’ın ilk icraatı olarak istisnai atama yoluna işlerlik kazandırarak diğer resmi kurum ve kuruluşlardan, özel şirketlerden pek çok kişiyi MİT’e atadı. (http://www.haber7.com/guncel/haber/1054653-mite-yeni-mustesar-yardimcisi-atandi). Halbuki bu icraatler yapılırken “MİT’e personel alınırken, eş-dost akrabaya öncelik verilmeyecek” (http://www.memurlar.net/haber/184753/) gibi yanıltıcı bir söylemin arkasına sığınıldı. İşte son dört yılda alınan mesafe;
Mavi Marmara Saldırısı öncesi İsrail’in ciddiyeti konusunda Hükümetin bilgilendirilmemesi, on vatandaşımızın hayatını kaybetmesi, Ortadoğu’da Türkiye’nin ağırlığının kalmaması,
Oslo Görüşmelerinin sızması, Başbakanla Öcalan’ın görüşlerinin % 90-95 oranında örtüştüğünün ortaya çıkması,
Paris’te üç PKK mensubuna yönelik suikastın failinin MİT ile bağlantılı olduğunu gösterir kuruma ait evrakların medyaya sızması,
Suriye’ye giden silah, mühimmat ve benzeri malzeme taşıyan TIR’ların sürekli yakalanması,
İsrailli Ajanların deşifresi,
Suriye’de F-4 uçağını düşürmesi ve bunun MİT’in de dahil olduğu Suriye Hava Savunma Sistemlerini keşif amaçlı bir uçuş olduğu iddiaları,
Hakkari’de 35 kaçakçının PKK’lı olarak değerlendirilerek yapılan bombardıman sonucu öldürülmeleri,
Meşru yollardan iktidara gelmiş olan ve birkaç yıl öncesine kadar Başbakan ile ailece görüşen Esad Rejimini devirme çabaları,
Mısır’da halkın talepleriyle iktidara gelmesine karşın ülkeyi gerici bir zihniyetle yönetmeye, Mısır devletinin kurum ve kurallarını bozmaya çalışan Mursi’nin desteklenmesi,
Türkiye’deki yasal siyasi parti üyelerinin ve partilerle ilgili işadamlarının izlenmesi.
Hakkında uluslararası yaptırım bulunan Yasin El Kadı ile görüşülmesi, İstanbul’da kendisine refakat edilmesi,
Suriye muhalifi Albay Harmuşi’nin Suriye makamlarına teslim edilmesi,
MİT’e ait İstanbul ve Ankara’daki tarihi nitelikli ve çok değerli arsa ve binalarının elden çıkarılması.
Ankara’da Esenboğa havaalanına uçakların yaklaşma güzergahındaki yüksek işletme maliyeti bulunan bir tesisin istihbari ihtiyaçlardan ziyade farklı mülahazalarla kurum tarafından kullanılması,
Nakiller, ilk atamalar, tayin ve terfilerde partililere öncelik verilmesi, liyakat ve donanım sahibi mensupların emekliliğe zorlanması.
Türkiye’de son yıllarda Cumhuriyet dönemine ait kurumlar ve değerler hızla erozyona uğratılırken MİT’in aynı kaderi paylaşmaktan kaçamadığı ortaya çıkmaktadır. Kendi ikballeri için milli menfaatleri ve milli güvenliği tehlikeye sokmaktan kaçınmayan yöneticilerin geçici olduklarını, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ise daima yaşayacağını hatırlamalarında fayda bulunmaktadır.
Yorumlar
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *