11 Mart 2025
21YYTE.ORG Balkanlar Ve Kıbrıs Araştırmaları Merkezi Kıbrıs Barış Harekâtı’nın 50’nci Yıldönümünde Hava Harekâtı

Kıbrıs Barış Harekâtı’nın 50’nci Yıldönümünde Hava Harekâtı

Zürih ve Londra Antlaşmalarında yer alan esaslara göre Cumhuriyet anayasası, Garanti ve İttifak antlaşmaları hazırlanmış15/16 Ağustos 1960 gecesi Türkiye, İngiltere ve Yunanistan’ın garantör olduğu adadaki Türk ve Rumlar tarafınd

52 Dakika
OKUNMA SÜRESİ

Zürih ve Londra Antlaşmalarında yer alan esaslara göre Cumhuriyet anayasası, Garanti ve İttifak antlaşmaları hazırlanmış15/16 Ağustos 1960 gecesi Türkiye, İngiltere ve Yunanistan’ın garantör olduğu adadaki Türk ve Rumlar tarafından ortak Kıbrıs Cumhuriyeti kurulmuş ve bağımsızlığı resmen ilân edilmiştir.

Böylece Kıbrıs Meselesi yeni bir safhaya geçmiştir. Türkiye’nin de garantörlüğü altında kurulmuş olan Kıbrıs Cumhuriyeti’nde, Türklere verilen hakları çok gören Rumlar Akritas Planı çerçevesinde 25 Aralık 1963’de harekete geçerek Türkleri katletmeye başlamıştır. Ortak Kıbrıs Cumhuriyeti’ne karşı Ada’daki Rumların Enosis eksenli faaliyetleri önce 1964’deKıbrıs’aHava Harekâtı’nın düzenlenmesine neden olmuştur.1964’de yaşanan Kıbrıs olaylarında, dış politikanın aracı olarak Türk Hava Kuvvetleri, Cumhuriyet tarihimizde ilk defa müstakil bir askeri güç olarak kullanılmış ve Rumlara havadan ilk uyarı yapılmıştır.Bu kapsamda, Eskişehir’den kalkan F-100 D/F uçakları, Kıbrıs’taki hedefleri vurmuştur. Eskişehir’de 112’nci Filo Komutanlığında dörtlü kol lideri olarak görev yapan Hava Pilot Yüzbaşı Cengiz Topel, 8 Ağustos 1964’de Kıbrıs’ta yapılan harekâta iştirak etmiştir. Cengiz Topel’in liderliğini yaptığı dörtlü kolun görevi, Erenköy bölgesindeki hücumbotlara hava taarruzunda bulunarak, Kıbrıslı Rumları şiddet eylemlerinde bulunmaktan alıkoymak, onları caydırmak ve amaçlarından vazgeçirmek olmuştur. Cengiz Topel, harekât sırasında F-100 D uçağıyla alçak irtifada uçarken, uçağının Rumlar tarafından yerden uçaksavarla vurulması sonrasında fırlatma koltuğu ile atlamak zorunda kalmış ve sağ olarak kurtulmasına rağmen yerde Rumlar tarafından hunharca işkence edilerek şehit edilmiştir. Türkiye, 1964’te ilk defa NATO dışında bir harekâta girmiş ve bazı eksiklikler yaşanması nedeniyle hava indirme harekâtı için güçlü nakliye uçaklarına, hava operasyonları için yeni nesil radara sahip avcı uçaklarına ihtiyaç olduğu ortaya çıkmıştır. Bu amaçla C-130 ve C-160 nakliye uçakları ile F-104, F-5, F-102 gibi muharip uçaklar Hava Kuvvetleri Komutanlığı envanterine girmiştir. Kara havacılık birimlerine helikopter alınmış, deniz karakol ve anti-denizaltı operasyonu için Deniz Havacılık filosu kurulmuştur.

1960’dan itibaren Rumların hedef ve ideallerinden vazgeçmemesi ve Kıbrıs Türk Halkına yönelik saldırıların devam etmesi, Kıbrıs Barış Harekâtı’nın yapılmasına etki etmiştir. Bu nedenle Genelkurmay Başkanlığı, 25 Mayıs 1974’de askeri teyakkuz ilan etmiş ve aynı gün Hava Kuvvetleri Komutanlığı, Yunanistan’a karşı uygulanacak harekât planının hazırlıklarına başlamıştır. Türk Hava Kuvvetleri, harekât öncesi yüksek seviyede alarm durumuna geçirilerek filolarını intikallerle harekât konuşuna geçirilmiştir. Genelkurmay Başkanlığı tarafından Hava Kuvvetleri Komutanlığına; “Müstakil hava harekâtı ve silahlı keşif yapılmaması, onun yerine çıkarma ve indirme bölgelerindeki hedeflere ileri hava kontrolü (İHK) yönetiminde yakın hava desteği sağlanması” direktifini vermiştir. Aynı zamanda, “Çanakkale Mobil Radarının Bababurun’a, İzmit Mobil Radarının ise Didim’e konuşlanarak harekâta hazır hale getirilmesi” istenmiştir. Rumlar, 15 Temmuz 1974’de Yunanistan’daki iktidarı ele geçiren Albaylar Cuntası’nın desteğini alarak, darbeyle yönetimi ele geçirmiştir. Yunanlı subayların yönetimindeki Rum Milli Muhafız Ordusu ile EOKA eli kanlı Nikos Samson’u başa geçirmiştir. Artık Akritas Planının yerini İfestos Planı almış ve büyük bir kararlılıkla Kıbrıs’ta asırlardır süren Türk varlığına darbe vurup Türkleri tamamen yok etmek amaçlanmıştır.

15 Temmuz 1974’de Türkiye, Rum-Yunan ikilisinin Kıbrıs'ta gerçekleştirdiği hükümet darbesine sert bir tepki vererek bu darbeyi adada anayasal düzenin yıkılması, 1960 antlaşmalarının çiğnenmesi olarak değerlendirmiş ve darbeyle iş başına gelen Rum idaresinin üstü örtülü bir Enosis olduğunu vurgulayarak gayrimeşru bu yeni idareyi tanımadığını tüm dünyaya ilan etmiş ve garantör devlet olarak bu durumun önlenmesine karar vermiştir. Kıbrıs’ta yaşanan Sampson darbesinden sonra Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk başkanlığında 15 Temmuz’da toplanan “Milli Güvenlik Kurulu” Türkiye’nin,Ada’daki şartların kritik bir aşamaya gelmesi üzerine Londra ve Zürih Antlaşmalarının kendisine verdiği garantörlük haklarını kullanarak uluslararası hukuktan kaynaklı hakları kapsamında Kıbrıs’a askeri müdahale edilmesi ve Hava Kuvvetleri temsilcilerinin 18 Temmuz 1974 de Adana’da Müşterek Harekât Merkezi’nde olması karara bağlanmıştır. Bu amaçla, Hava Kuvvetleri unsurları 2’nci Taktik Hava Kuvveti Komutanlığı sevk ve idaresinde görevlerini icra etmiştir.Aynı zamanda, 20 Temmuz 1974 tarihi “Kıbrıs Barış Harekâtı” günü olarak belirlenmiş ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin gerçekleştireceği“Kıbrıs Barış Harekâtı”nın esas teşkil eden harekât planı; “Yıldız Harekât Planı” olarak isimlendirilmiştir. Kıbrıs’ta Türkleri tamamen yok etme ve Kıbrıs’ı Yunanistan’a bağlama hedeflerinden vazgeçmeyen Rumlara karşı Türk Silahlı Kuvvetleri teyakkuz haline geçmiş, Hava Kuvvetlerinde bütün birlikleri alarma geçmiş, izinler kaldırılmış ve tüm personel görev yerlerine çağrılmıştır.Milli Genel Kurulu toplantısında; Londra ve Zürih Antlaşmalarının kendisine verdiği garantörlük haklarını kullanarak 20 Temmuz 1974 harekâtın sabahı başlaması, hava taarruzlarını hava indirme ve çıkarma harekâtlarının izlemesi planlanmıştır. Uygulanacak harekât planın harekâtı yönlendirilecek prensipleri; harekâtın baskın tarzında planlanması, harekâtın kısa sürede tamamlanması, Kara, Deniz ve Hava Kuvvetlerinin katkıları ile müşterek bir harekât icra planı yapılması, Girne’ye yapılacak çıkarma harekâtı ve Gönyeli ve Kırnı’ya yapılacak indirme harekâtı sonucunda Ada ya getirilen birliklerin birleşmesi, kıyı bölgesinin güvenliği sağlandıktan sonra kademeler çıkarma sahasına intikal etmesi, hava tehdidinin mevcut olmaması nedeniyle birliklerin Ada’ya intikali esnasında tecrit, yakın hava desteği ve nakliye uçaklarına himaye görevleri dışında ayrıca hava gayreti planlanmaması olarak belirlenmiştir.

16 Temmuz 1974’de, intikal eden birlikler dahil tüm birliklerin uçakları tam yüklü hale getirip 6 uçağı 15 dakikalık, geri kalanları ise 30 dakikalık hazırlık durumunda bekletilmelerini emretmiştir. Bu amaçla 16 Temmuz saat 08.40’da intikallere başlanmış ve İtalya-Ghedi Meydanı’nda görevde olan 6 adet F-102 uçağı geri çağrılmıştır. Hazırlıklar tüm hızıyla sürerken 18 Temmuz 1974’de, Kıbrıs’a yapılacak harekât öncesi, Konya 3’üncü Ana Jet Üssü’ne geri intikal amacıyla Balıkesir 9’uncu Ana Jet Üssü’nden 132’nci Filo’ya ait F-100C uçağı kalkışta, iniş takımları yerden biraz kesilmiş haldeyken ağ tipi bariyere takılmış ve pist dışına çıkarak düşmüştür. Olayda Hava Pilot Üsteğmen Türker Aydın şehit olmuş ve Kıbrıs Barış Harekâtı’nın ilk hava şehidi olmuştur.19 Temmuz 1974’den itibaren harekâta iştirak edecek filolardan Malatya’da konuşlu 171’inci ve 172’nci Filolar ile Diyarbakır’da konuşlu 181’inci Filo’nun ½’si ile 184’üncü Filo’nun ½’si İncirlik’e, 181’inci Filo’nun ½’si ile Merzifon’da konuşlu olan 152’nci Filo’nun ½’si Antalya’ya, Konya’da konuşlu bulunan 131’inci Filo Balıkesir’e, Eskişehir’de konuşlu 112’nci Filo Sivrihisar’a ve Balıkesir’de konuşlu 191’inci Filo Mürted Hava Üssüne intikal etmiştir.

                                            HAVA HAREKÂTI’NIN AMACI

Kıbrıs Barış Harekâtı’nda uluslararası savaş hukukuna uygun olarak harekâtın icrasında Türk Hava Kuvvetlerinin uygulayacağı görev tiplerinin esasları; atma ve çıkarma bölgeleri civarındaki hedeflere İleri Hava Kontrolörleri (İHK) yönetiminde taarruzlar icra edilmesi. İndirme ve çıkarma bölgelerindeki Rum ve Yunan unsurlarının direncinin kırılması. Atma ve helikopter indirmesi yapan kollarla amfibi çıkarma konvoyunun yakın himayesi. Havada ve yerde göreve hazır unsurlar bulundurulması şeklinde belirlenmiştir.Harekâtın çok kısa bir sürede tamamlanması, Girne’ye yapılacak çıkarma harekâtı ve Gönyeli ve Kırnı (Krini/Pınarbaşı)’ya yapılacak indirme harekâtı sonucunda Ada’ya getirilen birliklerin birleşmesi, kıyı bölgesinin güvenliği sağlandıktan sonra kademeler çıkarma sahasına intikal etmesi hedeflenmiştir. Kuvvetlerinin yardımıyla Rumların, Lefkoşa ve Girne bölgelerini takviye etmesini engellenmesi amaçlanmıştır. Kıbrıs Barış Harekâtı için 20 Temmuz 1974 sabah 04.40’dan geçerli olmak üzere genel alarm ilan edilmiş, hava savunma birliklerinin komuta kontrolü NATO’dan geri alınmıştır. Türk hava sahası saat 05.00’dan itibaren her türlü hava trafiğine kapatılmıştır. Başbakan Bülent Ecevit, 20 Temmuz’da harekât ile ilgili olarak; “Kıbrıs’a barış için gidiyoruz” demecini vermiştir. Türkiye’nin Kıbrıs’ta zulmü ve dökülen kanları durdurmak amacıyla uluslararası antlaşmalardan doğan hakkını kullandığını belirtmiştir. Kıbrıs’ı işgal etmek amacı ile değil, Türk halkının can ve mal güvenliğini garanti altına almak için barış harekâtına girişildiğini söylemiştir. Türkiye, 20 Temmuz 1974 sabahı 04.49’da İncirlik Hava Üssü’nden kalkan Hava Kuvvetlerine ait 1 adet RF-84F uçaklarının keşif görevi ile “Kıbrıs Barış Harekâtı”Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri birlikte müşterek bir harekât başlatılmıştır. Genelkurmay Başkanlığı tarafından Hava Kuvvetleri Komutanlığına verilen direktifte; “Genel bir bombardıman yapılmayacak, sadece çıkarma ve indirme bölgelerindeki hedeflere taarruz edilecek ve bu taarruz esnasında karşı taraf ateş açmadıkça ateş edilmeyecek.” kısıtlamaları gereği Rum Milli Muhafız Ordusu’nun uçaksavarlarının ilk ateşine kadar bu emre uyulmuştur. Türk Hava Kuvvetleri harekâtın ilk günü hava desteği ve hava indirme görevleri icra etmiştir.

KIBRIS BARIŞ HAREKÂTI’NIN BİRİNCİ GÜNÜ

Türk Silahlı Kuvvetleri 20 Temmuz sabahı, Türk Hava Kuvvetlerinin desteğiyle eş zamanlı olarak hem Girne plajlarına çıkarma yapmış hem de Lefkoşa-Girne yolu üzerinde ve Lefkoşa yakınlarındaki Gönyeli’de hava indirme görevi icra etmiştir. Gönyeli atma bölgesi için başlangıç noktası Minareliköy, Kırnı atma bölgesi için ise Asomado olarak belirlenmiştir. Gönyeliye C-47 Dakota, Kırnı’ya ise C-130 Hercules ve C-160 D Transall nakliye uçakları görevlendirilmiştir. Birinci sortide saat 05.00’de atma harekâtı için Kayseri’den kalkan uçaklar radara yakalanmamak için alçak uçuş ile Kıbrıs üzerinde indirme bölgesine alçalmıştır. 05.30’da Lefkoşa-Girne yolu üzerinde ve Lefkoşa’nın 10 km. Kuzey Batısı’ndaki Gönyeli bölgesine indirme harekâtı başlatılmıştır. Kayseri Hava İndirme Tugayı, saat 07.05’te ulaştırma uçakları ile taşınan ilk Türk kuvvetleri harekât bölgesine atlatılmıştır. Özellikle ulaştırma uçaklarının kapasitesinin sınırlı olmasından dolayı ilk etapta yalnızca 2 tabur asker taşınabilmiştir. Hava indirme esnasında Rum Milli Muhafız Ordusu (RMMO) birliklerince Lefkoşa bölgesindeki mevzilerden Türk uçaklarına top ve uçaksavarlar ile yerden ateş açılmıştır. Türk savaş uçaklarına yerden yapılan yoğun uçaksavar ateşi Hava Kuvvetleri’nin harekâtını etkilememiştir. 1’inci ve 2’nci Paraşüt Taburları inerken ciddi bir Rum ateşi ile karşılaşmamıştır. Ancak 3’üncü ve 4’üncü Paraşüt Taburlarını almak için Kayseri’ye dönen uçakların arızalanması üzerine planlamada değişiklik yapılmak zorunda kalınmıştır. Bu kapsamda ağır malzeme atmakla görevlendirilen 6 adet C-130 ve 12 adet C-160 uçakları, paraşüt taburlarının indirilmesi için görevlendirilmiştir. Bu durum hem paraşüt taburunun hem de harekât bölgesine gönderilecek ağır malzemelerin atılmasında gecikmeler yaşanmasına neden olmuştur. Uçakların ikinci kafileyi getirmesi 5 saat sürmüştür. Saat 11.05’te 3’üncü Paraşüt Taburu Pınarbaşı’na ve 4’üncü Paraşüt Taburu Gönyeli’ye inmiştir. 3’üncü ve 4’üncü Paraşüt Taburlarının iniş esnasında yoğun topçu ve hava ateşine tutulmuşlar ve dağınık olarak inen taburlar bir hayli zor şartlar altında toparlanabilmiştir. 1’inci Paraşüt Taburu, Dağ Yolu ile Karatepe arasındaki bölgeyi savunurken, 2’nci Paraşüt Taburu yoğun ateş nedeniyle Pınarbaşı’nda kalarak, bir bölüğünü Kıbrıs Türk Alayı emrine vermiştir. 3’üncü Paraşüt Taburu gece yarısından önce Türk Boğazı’nı ele geçirmiştir.

Rum Milli Muhafız Ordusu birlikleri tarafından Erenköy’e yapılan taarruz Türk savaş uçaklarının yaptığı isabetli atışlarla engellenmiştir. Marmari’de konuşlu bulunan Rum Milli Muhafız Ordusu’na ait tank taburu Türk savaş uçaklarının taarruzları ile dağıtılmış, yalnızca 8-10 tank kurtulabilmiştir. Türk savaş uçakları, Rum Milli Muhafız Ordusu’nun Lefkoşa içinde bulunan savunma mevzileri ile Girne’deki Rum kuvvetleri garnizonunu takviye etmeye çalışan iki motorlu yürüyüş kolunu imha etmiştir. Türk uçakları Rumların etkili savaşmalarını önlemiş, stratejik noktaları vurarak kuvvetlerin önünü açmıştır. Gönyeli bölgesine 19 adet C-47 uçağı ve Kırnı civarına 6 adet C-130 ve 11 adet C-160D Transall tipi uçağı olmak üzere toplam 17 adet uçak görev alarak Kayseri Hava İndirme Tugayı ve Bolu Komando Tugayı kahraman mensuplarını paraşütle atarak baskın niteliğinde hava indirme harekâtı başarıyla icra edilmiştir.Hava indirme harekâtı için görevlendirilen 12’nci Hava Ulaştırma Ana Üs Komutanlığının bünyesinde konuşlu olan C-47, C-160 ve C-130 uçaklarından C-47’ler paraşüt taburunun hava indirme harekâtı icra ederken, C-160 ve C-130’lar paraşüt taburunun hava indirme görevinin yanında havadan ağır malzeme atmak görevi de icra etmiş, 132 sorti ile malzeme ve personel taşınmış, imkânlarının tümü kullanılmıştır. Hava indirme görevi icra edecek olan ulaştırma uçakları ve helikopterler, 152’nci Filo Komutanlığına bağlı F-5 savaş uçakları tarafından himaye edilmiştir. Atma görevi esnasında bir C-47 uçağı yerden açılan uçaksavar ateşi ile 8 mermiyle isabet almış, hasara uğrayan uçak Silifke civarında mecburi iniş yapmıştır. Ayrıca isabet alan bir C-47 uçağı ise paraşüt kolonlarını çekemediğinden Konya’ya mecburi iniş yapmıştır. Ulaştırma uçakları ile yapılan atma görevi sırasında 1 adet C-130 ve 4 adet C-160 uçaklarından mermi isabet almış, ancak önemli bir hasara uğramamış ve atma harekâtlarını zayiatsız olarak tamamlanmıştır. Nakliye uçaklarından, bir C-160 uçağının rampası açılmadığından malzemenin tamamını, bir diğer C-160 uçağı ise malzemesi uçağın döşemesine takıldığından görevi yerine getirememiştir.

Türk jetleri, çıkarma harekâtı öncesinde Girne’nin batısındaki Pladini plajının ilerisindeki dağlarda belirlenen hedefleri bombalamıştır. Havadan yere gerçekleştirilen taarruz görevleriyle satıhta seçilmiş olan Rum hedeflerinin tahrip edilmesi, engellenmesi ve işlevini kaybetmesi amaçlanmıştır.Bu amaçla Girne Stadyumu civarındaki zırhlı Rum birlikler ve cephanelik haline getirilmiş yerler Türk uçakları tarafından imha edilmiştir. Ayrıca çıkarma esnasında Türk gemilerine müdahaleye hazırlanan Rum Milli Muhafız Ordusu’na ait bir hücumbot Türk savaş uçakları tarafından etkisiz hale getirilmiştir.Çıkarma ve indirme bölgelerinin yumuşatılması ve önceden şekillendirilmesi maksadıyla 131, 132, 171, 172 ve 181’inci Filo Komutanlıklarına ait savaş uçakları birinci sorti de Beşparmak Dağları’nda daha önceden belirlenen Rum hedeflerine yönelik taarruzi hava harekâtı icra edilmiştir. Taarruz hava harekâtını müteakip, Hava Kuvvetlerine ait uçak ve helikopterler ile Boğaz ve Ortaköy bölgelerinde hava indirme harekâtı başlatılmıştır. Bandırma’dan kalkan 4’lü F-5A kolu, Lüleburgaz Radar Mevzi Komutanlığı’nın koordinesinde Trakya ve Kuzey Ege semalarında olası bir Yunan Hava Kuvvetleri operasyonuna karşı devriye uçuşu gerçekleştirmiştir. Türk Kuvvetleri’nin seçkin birliklerden oluşması ve arkalarında etkin bir hava desteği bulunması nedeniyle birinci gün planlanan tüm hedefler ele geçirilmiştir. Çıkarma bölgesinde bir köprübaşı tutulmuş, Türk Alayı’na bir ara zor anlar yaşatan Yunan Alayı, hava taarruzlarıyla etkisiz hale getirilmiştir.

Bolu Komando Tugayı, 20 Temmuz 1974 sabahı harekete geçmiş ve 1’inci Komando Taburu saat 07.40’ta Ovacık’tan 72 helikopterle havalanmıştır. Böylece, dünya tarihinde ilk kez bu kadar çok helikopter kullanmak suretiyle bir harekât icra edilmiştir. 40 dakika süren uçuştan sonra 1’inci Komando Taburu saat 08.20’de Pınarbaşı’na inmiştir. Ovacık’tan 2’nci Komando Taburu’nun helikopterler ile Pınarbaşı’na intikali 3 saat sürmüş ve saat 11.45’te inmiştir. 3’üncü Komando Taburu ise 4 saat sonra saat 15.45’te Gönyeli’ye ve Nevşehir Jandarma Komando taburu ise saat 18.45’te Hamitköy’e intikal etmiştir. Öğleye kadar hava indirme harekâtı tamamlanmış, bu harekâtta 2 şehit ve 18 yaralı verilmiştir. Aynı dönemde Türk jetleri, çıkarma harekâtı öncesinde Girne’nin batısındaki Pladini plajının ilerisindeki dağlarda belirlenen hedefleri bombalamıştır. Harekatın ilk günü Türk nakliye uçakları ile Kırnı ve Gönyeli atma sahalarına yaklaşık olarak 2100 personel ve 140 ton malzeme atmıştır.İlk gün Kırnı, Gönyeli, Orta köy Rum kuvvetlerinin eline geçmiş, ancak tekrar geri alınmıştır. Yine ilk gün 5000 Türk kuvveti adaya ayak basmış, Kıbrıs Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) ile birlikte bu sayı 11.000’i aşmıştır.

20 Temmuz 1974’de, ikinci dalga olarak gelen uçak ve helikopterler, özellikle Bozdağ bölgesinde Rumların yoğun uçaksavar ateşi ile karşılaşmıştır. Eskişehir ve Malatya’dan havalanan uçaklar, birliklerimize verdiği yakın hava desteği sonucunda bir zayiat verilmeden çıkarma harekâtına devam edilmiştir. Harekât esnasında Girne Kalesi’ne yerleştirilen Rum Milli Muhafız Ordusu’na ait top ve uçaksavarlar ile Türk savaş uçaklarına ateş açılmış, 171’inci Filodan 1 adet F-100D uçağı, 132’nci Filo’dan 1 adet F-100Cuçağı ve 184’üncü Filo’dan 1 adet RF-84 F uçağı kaza-kırım geçirmiş, pilotlar uçaktan paraşütle atlayarak kurtulmuştur. 1 adet F-100D uçağı Ada üzerindeki görev uçuşunda uçaksavar ateşi ile vurulmuş, pilot belirli bir süre uçmuş, İncirlik güneyinde uçaktan paraşütle atlamak zorunda kalmıştır. Olay sonrası uçak Lefkoşa semalarında yere çakılmış ve pilot Türk birlikleri tarafından sağ olarak kurtulmuştur. Diğer F-100Cuçağı ise Kıbrıs üzerinde aldığı mermi ile Silifke civarında motorunun durması sonucu düşmüş ve pilot paraşütle uçaktan atlamış ve sağ olarak kurtulmuştur. Aynı gün Hava Pilot Üsteğmen İlker Karter, bölgeye hava indirme ve uçar birlik harekâtı öncesinde göz/ foto keşfi görevi için Magosa-Lefkoşa karayolu bölgesinde keşif uçuş yaparken Dhikomo tarafından M-51 tareti ile ateş açılmış ve alçaktan uçan RF-84F isabet almıştır. Hava Pilot Üsteğmen İlker Karter, yerden açılan uçaksavar ateşi sonucu uçağının vurulması neticesinde Beyköy ile Deregeçit mevkii arasındaki bölgeye düşerek şehit olmuştur.Harekât sırasında Türk uçakları tarafından havadan beyanname atılarak Ada’ya barış getirme niyet ve amacı belirtilmiştir. Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından hazırlanan beyanname de; “Bizler boş yere kan dökmek istemiyoruz. Sizleri daima dost görmek isteriz. Biz sizin bu güzel yurdunuza politikacılarınızın yanlış hareketleri yüzünden geldik. Asla bir istila niyetimiz yoktur. Sulh ve sükûnu teminden sonra gideceğiz. Sen eski huzuruna kavuşacaksın.”Söylenmiştir.20 Temmuz birinci gün yapılan hava harekâtında 117 yere taarruz, 64 hava indirme, 18 keşif ve 8 hava savunma sortisi gerçekleştirilmiştir. 1 adet F-100 D ve1 adet F-100C uçağı düşmüş ve pilotu paraşütle atlamış, 1 adet RF 84F uçağı düşmüş ve pilotu şehit olmuştur. (Hv.Plt.Ütğm. İlker Karter) ve 1 adet C-47 nakliye uçağı mecburi iniş yapmıştır. Kara Kuvvetleri’nde ise 12 adet helikopter hasar görmüş, ayrıca özel görevle havalanan DO-28 D uçağında bulunan tüm personel uçağın düşmesi sonucu şehit olmuştur.

KIBRIS BARIŞ HAREKÂTI’NIN İKİNCİ GÜNÜ KOCATEPE’NİN BATIRILIŞI

21 Temmuz 1974’de; Rumların yeniden taarruz etmesi nedeniyle harekât tekrar başlamış, 131, 132, 171 ve 172’nci Filolar harekâta katılmıştır. Harekâtın ikinci günü sabahı bombardıman ve keşif uçakları tam yükle kalkış yapmış, geceleyin toparlanıp taarruza geçen Rumlar sabahın ilk ışıkları ile hava bombardımanı başlayınca bozguna uğrayıp dağılmışlardır. Saat 07.55’de, Baf’tan Lefkoşa’ya istikametine ilerleyen olan 40 araçlık bir Rum konvoyuna taarruz edilerek etkisiz hale getirilmiş ve gün sonunda Girne alınmıştır. Aynı gün bir F-104 G uçağı Kıbrıs üzerindeki görev uçuşu dönüşünde Yerköy-Yozgat civarında yakıtının bitmesi sonucu düşmüş, pilot paraşütle uçaktan atlayarak sağ olarak kurtulmuştur. Yine bir F-100 D uçağı, görev dönüşü motor arızasından dolayı Antalya civarında düşmüş, pilot paraşütle atlayarak sağ olarak kurtulmuştur. Harekât bölgesinin küçük oluşu hedeflerin kolayca bulunmasını sağlamış, birçok yerden Rumların, uçaklarımız taarruz ettikleri sırada ellerindeki silahları, cephaneyi ve mevzilerini bırakarak kaçtıkları haberleri alınmıştır. Harekâtın ikinci gününde, 20 Temmuz’da atılması gereken ancak atılamayan malzeme ve personel için 2 adet C-160 ve 1 adet C-130 uçağı hazırlanmış ve 09.43’te göreve çıkmış, görevi başarı ile icra ettikten sonra 11.03’te üslerine dönmüştür. Bu görevler sonucunda Yıldız Atma-1 planına göre Hava İndirme Tugayı’nın Kıbrıs’a indirilmesi tamamlanmıştır. Harekâtın ikinci gününde komando birlikleri, havadan indirilen birlikler ve çıkarma birlikleri birleşmiştir. Ortaköy’den batıya doğru intikal eden birlikleri çok kanlı çarpışmalar sonucunda Girne’yi ele geçirilmiş, ancak 21 şehit verilmiştir. 6’ncı Kolordu Komutanlığı çıkarma bölgesinde görev yapan ve Türk uçaklarını hedeflere yönelten Çakmak Özel Görev Kuvveti’nde İleri Hava Kontrolörü (İHK) görevindeki Hava Pilot Binbaşı Fehmi Ercan ve 50’nci Piyade Alay Komutanı Piyade Albay İbrahim Karaoğlanoğlu görev yaptığı alayın karargâh giriş bölgesine,20/21 Temmuz sabaha karşı, saat 03.30’da Rum kuvvetlerinin yoğun tank atışı sonucu 106 mm.lik top mermisinin isabet etmesi sonucu şehit olmuşlardır. Şehit Hava Pilot Binbaşı Fehmi Ercan’ın ismi KKTC-Lefkoşa havalimanına (Ercan Havalimanı) verilmiştir. Patlamadan hemen önce villadan ayrılan diğer İHK subayları Hv.Plt.Bnb.Necdet Karademir ve Hv.Plt.Yzb.Akın Giray, büyük bir şans eseri kurtulmuştur.

Rumların 20 Temmuz gecesi çıkarma yapan birliklerimizle Türk Alayı’na yönelttikleri saldırılar sürerken Muğla İl Jandarma Komutanlığı tarafından Türk Harekât Merkezine, bir Yunan konvoyunun Rodos’tan, Baf istikametine doğru seyir halinde olduğu bildirilmiştir. Söz konusu bilgi üzerine Antalya’da konuşlu 301’nci Filo’ya ait S-2E tipi Tracker Deniz Karakol uçakları keşif için gönderilmiş ve konvoy hakkında bilgi toplaması emredilmiştir. Kalkan uçaklar ve Anamur Radarı söz konusu konvoyu bütün gece takip etmeye başlamıştır. Deniz Kuvvetlerine bağlı bir S-2E karakol uçağının bildirdiği keşif raporunda; Antalya’nın 160 kilometre güneyinde Yunan savaş gemileri desteğinde4 muhrip ve 7 çıkarma gemisinden (4 destroyer ve 7 nakliye gemisinin) oluşan büyük bir deniz konvoyun Yunan destroyerleri eşliğinde Kıbrıs’ın güney batısına Baf-Limasol’a doğru hareket ettiğini rapor edilmiştir. Bir yanlışlığa meydan vermemek için de o bölgede herhangi bir Türk gemisinin olup olmadığı defalarca kontrol ettirilmiştir. Teyit için 184’üncü Filo’ya ait RF-84F uçakları keşif için bölgeye intikal etmiştir. Elde edilmiş radar bulgularının aksine, denizde olması gereken yerlerde ve Ada ile Antalya arasındaki alanda fiziki hiçbir netice elde edilememiştir.Yunan Adaları ile Kıbrıs arasındaki mesafe düşünülerek konun teyit edilmesi düşüncesi gündeme gelmiştir. Bunun üzerine Anamur radarı ikaz edilmiş ve bilginin doğruluğu sorulmuştur. Anamur Radarının bölgeye bir Yunan deniz konvoyu yaklaştığını teyit etmesi üzerine tedbir alınması kararlaştırılmıştır. Deniz Harekât Merkezi’nden de bölgede Türk gemisi olup olmadığı sorulmuş ve Deniz Kuvvetleri bölgede kendi gemisi bulunmadığını teyit etmiştir. Genelkurmay Başkanlığı, Yunan konvoyunun henüz yasak bölgeye girmediğini, diplomatik yollardan bu gemilerin hareketini engellemek için teşebbüse geçilmediğini, havadan taarruz için planlama hazırlıklarının arttırılması ve Hava Kuvvetleri Komutanlığından saat 12.30 gibi taarruz edebileceği, Müşterek Harekât Merkezine bildirilmiştir.21 Temmuz günü Deniz Kuvvetleri’nin hiçbir harp gemisinin Arnavut Burnu’ndan güneye inmemesi ve bölgede bulunan tüm deniz vasıtalarının kuzeye çıkmaları emredilmiştir.21 Temmuz Pazar sabahı saat 11.00 sularında Ankara’daki bütün birimler gergin bir bekleyiş içine girmiş, çünkü belirtilen nakliye gemileri 2 Yunan Komando Taburu’nun Ada’ya ulaşacağı endişesi oluşmuştur. Türk uçaklarının keşif yaptıkları alanda hiçbir gemi olmamasına karşın Anamur Radar Komutanlığının ve keşifteki S-2E uçaklarının radar ekranlarında Ada’ya yönelmiş gemilerin devam ettiği belirtilmiştir.Konvoya önce Deniz Kuvvetleri’nin taarruz etmesine, ihtiyaç duyulursa Hava Kuvvetleri’nin müdahale etmesine karar verilmiştir. Ancak menzil itibariyle Türk gemilerinin konvoya yetişme imkânının olmadığı ve konvoyu himaye eden düşman gemilerinin çok fazla olduğu beyan edilerek, konvoya ilk önce Hava Kuvvetleri’nin taarruz etmesine karar verilmiştir. Müteakiben, Hava Kuvvetleri Harekât Merkezi’nden “konvoya taarruz için hazır ol” emri verilmiştir. Yunan konvoyuna yönelik icra edilmesi planlanan hava harekâtının sonrasında ayrıca Deniz Kuvvetleri Komutanlığına bağlı Mareşal Çakmak, Adatepe, Kocatepe ve Tınaztepe muhriplerinin, harp sahası ilan edilmiş Baf bölgesine gönderilerek düşman unsurlarına yönelik taarruzun devam ettirilmesi planlanmış ve plan dahilinde bölgeye yönelik harekât başlatılmıştır. 2’nci Hava Kuvveti Komutanı, Hava Kuvvetleri Komutanı’ndan bizzat telefonla aldığı emir ile “Yunan konvoyuna taarruzun, Hava Kuvvetleri Komutanlığının emir ve komutasında 1’nci Hava Kuvveti Komutanlığı tarafından icra edileceğini, bu maksatla 3 filonun görevlendirildiğini” bildirmiştir.Gece boyunca radarlarda gözüken bu gemilerin Ada’ya ulaşmasını engellemek için saat 13.00’de bir taarruz planlanmıştır. Saat 14.00’de, 111’inci Filo’nun F-100D ve 141’inci Filo’nun F-104 uçakları havalanmış, olabilecek bir Yunan çıkarmasına karşı çok kararlı bir şekilde söz konusu bölgede ne varsa batırılması kararlaştırılmıştır.

Bu emir doğrultusunda 1’inci Hava Kuvveti Komutanlığına bağlı Türk savaş uçakları söz konusu gemilere 14.15 sularında taarruza başlamıştır. Saat 14.30’da Poli açıklarında bulunan 3 Yunan hücumbotuna rastlanıp birinin batırıldığı, diğer ikisinin de yaralandığı rapor edilmiştir. Uçakların kalkışından kısa bir süre sonra Türk muhriplerinin taarruza uğradıkları ve yardım istedikleri bilgisi Müşterek Harekât Merkezi’ne ulaşmış, uçakların Türk gemilerine taarruz ettiği anlaşıldıktan sonra derhal ateşkes emri verilmiştir. F-104G keşif uçaklarının raporlarında batmakta olan bir gemi ve tahliye sandallarının görüldüğü, diğer 2 geminin ise kuzeye doğru ilerlediği rapor edilmiştir. Genelkurmay Başkanlığına saat 15.30’da gelen haber büyük bir gerginlik yaratmış ve derin bir üzüntüye boğmuştur. Çünkü bölgede hiçbir gemi bulunmadığı söylenmesine karşın, olmaması gereken yerde bulunan veya bulunması gerektiği halde bulunmadığı söylenen Kocatepe Muhribi Hava Kuvvetleri Komutanlığı ile Deniz Kuvvetleri Komutanlığı arasındaki koordinasyon eksikliği nedeniyle Yunanistan savaş gemisi kabul edilerek Türk uçaklarınca batırılmıştır.Adatepe ve Mareşal Çakmak Muhripleri yaralı halde Mersin’e ulaşmayı başarmıştır. 22 Temmuz 1974’de sabah saatlerinde hasarlı olarak seyreden Adatepe Muhribi Mersin’e ulaşmıştır.Bölgenin hava muharebe sahası olması nedeniyle keşif yapılamamıştır.; Deniz Kuvvetleri Komutanlığının ateş edilen sahada Türk Donanmasına ait gemilerin olmaması yolundaki değerlendirmesi, takip edilen gemilerin hava muharebe sahası ilan edilen Baf’a yaklaşmış olması ve Adana Müşterek Harekât Merkezinden uçaklara gereken haberin teknik imkânsızlıklar dolaysıyla duyurulamaması gibi etkenler ile bu çıkarmanın tahmin edildiği şekilde yapıldığı takdirde ortaya çıkacak büyük müşküller nazara alınarak uçakların gemiler üzerine taarruz etmesine engel olunamamıştır. Olay sonrası yapılan incelemede, Anamur Radarının elektronik harp ile aldatıldığı ve karıştırmaya maruz kaldığı, deniz keşif uçaklarının da yasak ilan edilen bölgede bazı ticaret gemilerini görmüş olabilecekleri sonucuna varılmıştır. Müşterek harekâtta ortaya çıkan istihbarat ve muhabere zafiyeti sonucunda meydana gelen olay sonucunda; 3’ü subay, 14’ü Astsubay ve 37’si er olmak üzere toplam 54 Türk denizcisi şehit verilmiştir. Hava harekâtının sevk ve idaresinin saat 16.30’dan itibaren tekrar 2’nci Hava Kuvvet Komutanlığına devredilmesi sonrasında görevlendirilen keşif uçakları, Adatepe ve Tınaztepe’nin kuzeye doğru uzaklaştıklarını, Mareşal Çakmak Muhribi’nin yaralandığını ve Kocatepe Muhribi’nin yanmakta olduğunu, hava fotoğrafları ile tespit etmiş ve raporla ordu karargâhına bildirmiştir.

F-104 pilotu Emekli Hava Pilot Binbaşı Zeki Kılıç; “Ankara Mürted Üssü’nde kol komutanı idim. Birliklerimiz 20 Temmuz’da Kıbrıs’a çıkmıştı, 21 Temmuz’da da çıkarma devam ediyordu. O sabah bize haber verildi. Düşman gemilerinden oluşan bir konvoy Baf’a doğru yol alıyor. Biz o bölgeyi harp sahası ilan etmiştik. Dost ve düşman hiçbir gemi oraya giremezdi. Uçaklarımıza gemilere karşı kullanılacak özel mermi ve bombalar yüklendi ve öğle saatlerinde konvoyu vurmak üzere havalandık. Birinci kol lideri Binbaşı Namık Kemal Aşıcı. Ben ikinci kol lideri idim. Deniz savaşı olacağı zaman komutan gemisinde bizim özel eğitim görmüş bir arkadaşımız mutlaka olur ve o havacı arkadaşımız bizi yönlendirir. Denizde yirmi tane aynı tipte ve aynı bayraklı gemi bile olsa hiç fark etmez. O arkadaşımız bizi yönetir ve biz de vuracağımız gemiyi aralarından çeker çıkarırız. Bunu yaparken kendi gemilerimize en ufak bir zarar bile vermeyiz. Bize savaş harekât merkezinden emir verilmişti Baf Limanı’nda gördüğünüz bütün yüzer cisimleri batırın diye. Ama gemilere irtibat subayı verilmemiş. Baf’a doğru havalandık, havada gazları açtık. Ankara’dan Baf 24 dakika sürüyor. Bir muhrip bize uçaksavarla yaylım ateş ateşine başladı. Ancak hedefimiz o değildi. Hedef Baf’a çıkarma yapacak konvoyu yok etmekti. Onun için biz bu ateş eden gemiye saldırmadık. Baf’ın hemen yakınında üç savaş gemisi vardı. Gözlerimizle gördük onları orada. Limanın neredeyse içindeler. Bize uçaksavar ateşi açtılar. Çevremizde filmlerde falan gördüğümüz şarapnel parçaları tıkır tıkır dolaşıyordu. Onların arasından dalıyorduk. Gemilere roket taarruzu yaptık, sonra top taarruzuna geçtik. Sonra biz bu gemilerde Türk Bayrağı olduğunu gördük. Ama bize hiç kimse bunlar Türk gemisidir, ateş etmeyin demedi. Cephanemiz bitmiş, yakıtımız azalmıştı ve dönüşe geçtik. Ama son anda Türk Bayrağı’nı ve panosunu gemilerde gördüğümüz için, içimizde bir burukluk oluşmuştu. Kendi kendimize acaba diye soruyorduk ama bir yandan da harp sahası ilan edilen o bölgede bizim gemilerimizin olmayacağını düşünüyorduk. Savaş gemilerimizle uçaklarımız arasında telsiz bağlantısı yoktu. Biz döndük Mürted ana üssümüze ve komutanlarımıza gemilerde Türk Bayrağı gördüğümüzü söyledik. Araştıralım dediler. Biraz sonra bunların Yunan gemisi olduğu bize bildirildi ve yeniden kalkış emri geldi. Emir şöyleydi: Bunlar düşman gemisi. Kalkın ve kalan varsa batırın. Eğer gemi göremezseniz Baf Limanı’nı yok edin. O sevinç dakikalarını size anlatamam. Bunların Yunan gemisi olduğunu öğrenince bütün arkadaşlar, 12 pilot birbirimizle kucaklaştık, şapkalarımızı havaya fırlattık. İçimizdeki kuşku yok oldu. Uçaklarımız yeniden yüklenmişti. O moralle uçaklarımıza koştuk. İkinci göreve daha büyük coşkuyla gidiyorduk şimdi. Düşman radarlarına yakalanmamak için çok alçaktan uçuyorduk. 20 metre falan. Yukarıdan bir baktık ki, isabet alan gemilerden biri (az sonra batacak olan Kocatepe) yanıyor. Diğer iki gemi ise (Adatepe ve Mareşal Çakmak) kaçmış. Görevimizi yaptık ve Baf Limanı’na hasar verdik. Düşman çıkarma yapmasın diye orasını mahvettik. Yaralı kuşa taş atılmaz. Yanan gemiye artık yeniden saldırmadık. O kargaşada kimin isabet sağladığı belli olmaz. Orası tam bir ana baba günü. Yani kıvırıp kıvırıp tekrar ateş ediyoruz. Gemiler de bize ateş ediyor. Ama kim vurdu, onu bilmek mümkün değildir. Oraya gidenler hepimiz tecrübeli arkadaşlardık. Yani bombaları karavanaya atmadık. Hatta alçaldığımız sırada biz onlara top atışı yaparken, gemilerden de su bombası atıyorlardı. Bu bombalar suyu 50-60 metre yükseltiyor. Yani o su sütununa çarparsak rahat paramparça oluruz. Hatta o anda içimden geldi ve telsizle pilot arkadaşlara dedim ki “Yahu bunlar bizi Kleopatra gibi su sütunlarının arasında dolaştırıyorlar.” Aynen bu lafı ettim!Sonra diğer filolar kaçmakta olan o iki gemiye yeniden taarruz etmişler. Ayrıca o yanmakta olan gemi de batmış. Batanın Kocatepe, kaçanların da Adatepe ve Mareşal Çakmak olduklarını sonradan öğrendik. Kaçan o ikisi de isabet almışlar. İkinci saldırıyı da yaptıktan sonra Ankara’da Mürted Üssü’ne döndük. Yine alarmdayız ve uyumuyoruz. Ertesi sabah da Kıbrıs’a kara hedeflerini bombalamaya gideceğiz. O sabah erken saatlerde onların bizim gemilerimiz olduğunu kesinlikle öğrendik ve çok büyük üzüntü yaşadık. Sabah 9’da Hava Kuvvetleri Komutanı orgeneral Emin Alpkaya Üsse geldi ve Deniz Kuvvetleri ile yaptığı konuşmaların teyp kayıtlarını bize dinletti. Bu bant herhalde devlet arşivindedir. Alpkaya dedi ki “Kendilerine yirmi defa sordum, ilk taarruz sırasında pilotlarımızın bu gemilerde Türk Bayrağı ve panosu gördüklerini söyledim. O bölgede kesinlikle Türk gemisi olmadığını ve bunun bir Yunan aldatmacası olduğunu söylediler. Ayrıca bu cevabı bize vermeleri tam üç saat sürdü ve bu süre içerisinde zaten olan oldu.Gerçeği öğrenince hepimiz, bütün havacılar mahvolmuştuk. O büyük sevinç bir anda yok olup gitti. Ama bu hata bizim değildir. Bize Baf yakınlarında gördüğünüz bütün yüzer cisimleri batırın diye emir verilmiş. Diyelim ki ben orada gemilerde Türk Bayrağı’nı gördüm ve uçaklarıma ateşi kestirdim. Meğer o gemiler düşmana aitmiş ve bizi aldatmak için Türk Bayrağı çekmişlerse. Bu durumda bir pilot üstlerine nasıl hesap verir?Havada uçarken öteki pilot arkadaşlarla aramızda bir görüş alışverişi veya tartışma olmadı. Uçak kritik bir araçtır. Hele savaş durumunda daha da kritiktir. Böyle bir durumda yanınızda uçan bir arkadaşınızı üzemezsiniz. Çünkü onun geri dönüşü olacak, kendini emniyete alacak ve inişi olacak. Onun için havada böyle bir tartışmaya girilmez. Ama indikten sonra tartışmamızı yaptık ve komutanlığa bildirdik. Denizde böyle bir Yunan konvoyu yoktu. Biz görmedik. Ama elektronik bir aldatmaca değildi o. Konvoy aslında var. Belki Rodos açıklarına geliyor ve sonra geri dönüyor. Burada bizim keşif uçaklarımızın büyük hatası var. Konvoy Rodos açıklarında keşfediliyor ama sonra takip edilmiyor. Oysa taarruz uçakları hedefe gönderilmeden önce keşif uçaklarının alçalıp hedefin resimlerini çekmesi gerekir. (Olayımızda keşif uçakları Deniz Kuvvetleri’ne ait.) Çünkü keşif uçakları kıvrak uçaklardır. Nihayet kendisine birkaç kez ateş ederler ama vuramazlar. Bir iki manevra ile sıyırır gider. Böyle yapsa geminin ve yedi sülalesinin ismini okur ve dönüp gelirdi. Vicdan azabını hatayı yapanlar çeksin. Bunun sorumlusu gemileri oraya gönderenler ve kendi gemilerinin nerede olduğunu bilmeyenlerdir. Ben bu olayda denizcileri suçluyorum.”sözleri ile yaşananları anlatmıştır.

Genelkurmay Başkanlığı Savaş Harekât Merkezi’nde görevli Hava Pilot Kurmay Albay Behçet Tamuroğlu; "Genelkurmay Savaş Harekât Merkezi daima hazırlıklı olan, filmlerde gördüğünüz gibi bir yerdir. Masalar, duvarlar harita ve cetvellerle doludur. Gerekli haberleşme araçları ve diğer malzemeler vardır. Personeli bellidir ama gerektiğinde her personel çağrılabilir. Savaşın her açıdan kontrolü buradan yapılır. Burası sığınakta görev yapar. Ayrıca her kuvvet komutanlığının ayrı bir savaş karargâhı vardır. Kıbrıs Harekâtı sırasında Kara ve Hava Kuvvetlerinin merkezi Genelkurmay'da, ancak Deniz Harekât merkezi ise Deniz Kuvvetleri Komutanlığında idi. Genelkurmay karargâhında denizcilerin bir irtibat subayı vardı. Zaten Kocatepe'nin batırılmasının en önemli nedeni irtibat bozukluğu ve yakın koordinasyon eksikliği olmuştur. Kocatepe muhribi 21 Temmuz'da saat 22.20 sularında battı, 54 mürettebat yaşamını yitirdi. İlk gün çıkarma yapılmıştı. Ufak tefek hata ve eksikler vardı ama bu çıkarmayı Amerikan ordusu da yapsa aynı hata ve eksikler olurdu. Sonra o meşhur konvoy haberi geldi. Deniz keşif uçağının verdiği bilgiler bu Yunan konvoyunun tehlike yaratacağı biçimindeydi. Konvoyda asker, malzeme ve cephane yüklü yedi- sekiz şilep ve bunlara eşlik eden dört muhrip varmış! Denizciler konvoyun hem kendilerine ait keşif uçakları hem de bir denizaltı tarafından görüldüğünü ve kesin olduğunu söylediler. Bu durum harekât merkezinde görüşüldü ve Kocatepe'nin batmasına neden olan o karar alındı... Karar şu: “Girne önlerinde bulunan üç muhribimizin, Baf bölgesindeki düşman konvoyuna bizim uçaklarla birlikte koordineli taarruza girişmesi.Ancak muhriplerimiz Arnavutburnu'nu geçmeyecek, daha aşağıya, Baf'a doğru inmeyecekti. Çünkü orasını harp sahası ilan etmiştik. Hesaplara göre Yunan konvoyunun Baf'a ulaşması 21 Temmuz öğle saatlerini bulacak, bizim uçaklar da buna göre kalkış yapıp konvoy Baf'a yaklaşırken en hassas zamanda, yavaşladıkları zaman onları vuracaktı. Uçaklar vurunca durum Deniz Kuvvetlerine bildirilecek, Arnavutburnu'nda bekleyen gemilerimiz Baf'a doğru aşağı inip bunları atmaca gibi avlayacak ve işlerini tamamen bitirecekti.” Olay en baştan iki Kuvvet Komutanı arasında (Deniz ve Hava) böyle planlandı. Ben işin baştan sona tanığıyım.Önce Deniz Kuvvetleri Adatepe, Kocatepe ve Mareşal Çakmak muhriplerini bölgeye gönderdi. Uçaklarımızın kalkacağı üsler belirlendi ve düşman gemilerini vuracak silahlar yüklendi. Kalkış planları yapıldı. Uçaklarımız sırayla kalkıp konvoyu öğle saatlerinde Baf önlerinde yavaşlayınca veya durunca vuracak, gemilerimiz uzakta bekleyecekti. Uçaklara kalkış emri verildi. Harekât merkezinde dev bir ekran vardır ve bu ekranda Türkiye üzerinde uçan bütün uçakların izini yol yol görürsünüz. Uçaklarımızın gittiği hedefte dört düşman muhribi olduğu bildirilmişti. Düşmanın da radarları var. Uçaklarımız radara yakalanmamak için çok alçaktan uçmak zorunda. Aksi takdirde ateş yerler. Bu yüzden Akdeniz üzerinde 10 metreye kadar iyice alçalıyor ve bizim radarlarımızdan da kayboluyorlardı.

21 Temmuz 1974 bizim açımızdan şanssız bir gündü. Hava açıktı ama son derece pus vardı. Denizin üzerinde bir sis tabakası vardı. Uçaklarımız birkaç dakika sonra hedefin üzerinde olacaktı. Karargâhta korkunç bir sessizlik... Sinek uçsa sesi duyulur. Herkes dua ederek bekliyor. Aradan birkaç dakika geçmişti ki harekât merkezinin kapısı bir anda açıldı ve içeriye bir denizci yıldırım gibi daldı. Bu durum her türlü askerlik kuralının ve disiplinin dışında bir şeydi. İçeriye böyle hızla giren deniz kurmay Albay;“Komutanım, bizim gemiler taarruza uğradı” diye bağırdı. Yüzü kıpkırmızı olmuştu ve hepimiz şok geçirdik. Hiç unutmuyorum, Genelkurmay Başkanı Semih Sancar başını iki eliyle tuttu, (hava ve deniz kuvvetleri komutanları) Emin Alpkaya ve Kemal Kayacan'a dönüp “Eyvah, şimdi ne olacak” diye bağırdı. Alpkaya emir verdi: “Havadaki bütün uçaklar derhal geri dönsün, harekât durdurulmuştur.” Dedim ki;”Komutanım emir verirseniz bu uçaklar önce Baf limanını bombalayıp dönsünler. Böyle yüklü durumda bunları kendi üslerimize indirmeyelim.” Uçaklara bu emir verildi. Böyle (bomba) yüklü uçakların alana inmesi süper tehlikelidir. Her şey olabilir, çok büyük felaketler doğabilir. Bu durumda konvoya karşı yaptığımız operasyon durduruldu ve uçaklarımız yüklerini Baf limanına boşalttılar. Bu liman bütün tesisleriyle birlikte yerle bir edildi, cephane depoları patlatıldı.İlk olay sonrasında harekât durduruldu da Kocatepe niçin batırıldı? Bizim üç muhribimiz ne yazık ki kendilerine emir verilen yerde değildi. Bunlar Baf'ın hemen yakınında idi. Belki de şöyle düşünerek gitmişlerdi oraya: “Hava nasılsa puslu. Gelmekte olan Yunan konvoyuna bir baskın taarruzu yapalım ve bu zaferi biz kazanmış olalım” Benim inancım budur. Gemilerimiz hedefin tam ortasına oturmuşlar. Yani uçaklarımız oraya saldıracak ve siz bunun tam göbeğinde bekliyorsunuz.Uçaklarımız üç gemimize birden saldırıyor. Fakat öteki ikisinin batmama nedeni, o gün çok kesif pus var. Aynen Boğaz'daki yoğun sis gibi. Alçaktan uçan pilotlar hedefi tam göremiyor. Yoksa hepsi batabilirdi.İlk operasyon böyle bitti ve uçaklarımız geri döndüler.

Gemilerimizin Baf’tan Anadolu sahillerine yönlendiğini denizcilerden öğrendik. Bu arada Kara Kuvvetleri ısrar etmeye başladı. “Pus yüzünden konvoy tam olarak görülmemiş olabilir. Bunlar Baf’a çıkarma yaptıkları takdirde büyük zarar görürüz.Bu nedenle yeniden operasyon yapılsın ve Yunan konvoyunun bütün unsurları imha edilsin.“Bu durumda Hava Kuvvetleri ikinci operasyon için emir verdi. Yanlarında ben de vardım.  Havacı komutan, denizci komutana telefon açtı ve dedi ki; “Amiralim sabah üzücü bir olay oldu. Biraz sonra ikinci operasyonu başlatacağız.Arkadaşlarınız gemilerin oradan çekildiğini söyledi. Bunu bir de sizden duymak istiyorum. Çünkü bu konuşmamız sonrasında uçakları yeniden kaldırma emri verilecek.” Denizci komutandan cevap geldi; “Orada hiç gemimiz yok. Yarım yolla Mersin istikametine gidiyorlar. Bu bölgenin güneyindeki tüm gemileri tırabilirsiniz. Şehitlerimizin intikamını alın.” Sonra öğreniyoruz ki Kocatepe, Baf önlerinde hareketsiz kalmış. Mareşal Çakmak geri dönüp Kocatepe’ye yardıma gidiyor. Deniz Kuvvetleri, dumanı tüten Kocatepe’nin (Düşman gemisi zannederek) hassasiyetle istiyor. Pilotlarımız oraya ikinci gittiklerinde onlara verilen emir aynen şöyle; “Konvoy artık dağılmış olabilir. Bunlardan bulduğunuzu vurun.” Uçaklarımız tekrar saldırıyor. Bombalanan Kocatepe orada durduğu için rahatça batırılıyor. Mareşal Çakmak ve Adatepe yara alarak kaçmaya başlıyorlar. Gemilerimiz niçin yanlış yerdeydi? Benim tahminim, bunlar tatlı bir zafer heyecanına kapıldılar.Ellerine bir av düşmüştür, bunlar ava yanaşıyor. Hava da puslu. Düşman gemileri biraz sonra Baf’a yaklaşınca hız kesecek ve bunlar da yıldırım gibi bir taarruzla onları batırıp kahraman olacaklar.Böyle düşünmüş olabilirler ama yapılmayacak bir hatadır. Pilotlarımız gemilerin üzerindeki Türk Bayrağı’nı görmemiş mi? O korkunç hızla gemiye dalarken bunu görmek mümkün değildir. O sırada yıldırım gibi gidiyor ve isabet ettirmeye çalışıyorsunuz. 200 kilometre hızla araba sürerken yol kenarındaki küçük çiçeği görmeye çalışırsanız dikkatiniz dağılır ve ölürsünüz. Yunan konvoyu var mıydı? Kesinlikle yoktu. Eğer olsaydı, harekâtın bir aşamasında mutlaka görülür ve imha edilirdi. Belki elektronik bir karıştırma olmuştur. Belki de o bölgenin yasak bölge ilan edildiğini duyan ve o sırada Mısır, Suriye, İsrail, Kıbrıs gibi Akdeniz ülkelerine gitmekte olan sivil gemiler rota değiştirirken bir durakladılar, belli bir yerde birikim yaptılar. Bu konvoyu sadece Deniz Kuvvetleri’nin bir keşif uçağının gördüğü söyleniyor, hepsi o kadar.”sözleri ile yaşananları anlatmıştır.

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin 20 Temmuz 1974’de Kıbrıs’ta başlattığı ve kısa zamanda askeri hedeflerine ulaştırdığı ve dünya harp tarihi açısından örnek seviyede olan müşterek harekât esnasında vuku bulan Kocatepe Muhribi’nin batırılması olayı, maalesef savaşın doğasında var olan dost kuvvet zayiatı şeklinde yaşanmıştır. 21 Temmuz’da Hava Harekâtı’nda saat 21.10’da yapılan değerlendirmede; 2 adet F-100D ve 1 adet F-104G pilotu paraşütle atlamış ve yaşanan uçak olaylarında 3 pilot kurtulmuştur. 1 adet F-100C kalkışta kırım geçirmiştir.203 taarruz, 19 keşif, 28 hava savunma ve 23 nakliye görev sortisi icra edilmiştir.

                                     KIBRIS BARIŞ HAREKÂTI’NIN ÜÇÜNCÜ GÜNÜ

22 Temmuz 1974günü ne yazık ki saat 05.06’da alınan acı haberle başlamış, Kocatepe Muhribi’nin battığı teyit edilmiştir.21 Temmuz da harekâtın ikinci gününde, Hava Kuvvetleri Komutanlığının emri doğrultusunda “Yıldız Atma-1 Planı” nın tamamlanmasından sonra nakliye uçakları “Yıldız Atma-3 Planı” için hazırlıklara başlamış ve bölgeye Etimesgut Askeri Meydanına intikal eden 4 adet C-160 uçağı gönderilmiş ve suya tıbbı malzeme atılmıştır. Yine meydandan 15 adet C-47 uçağı göreve gönderilmiş ve Lefkoşa’nın 5 kilometre kuzeyine 300 paraşütçü indirilmiştir. Öğleden sonra 141’inci Filo’ya ait F-104’ler 750 librelik bombaları ile 17 sorti gerçekleştirmiştir. Çanakkale’deki radar, karıştırma sinyalleri alınca, bölge yakınlarında Yunan Hava Kuvvetlerine ait EC-47 tipi elektronik harp uçağının uçtuğu tespit edilmiştir.  22 Temmuz 1974 günü saat 13.25’de 142’inci Filoya bağlı 2 adet F-102 A uçağı scramble kalkışı yapmış, C-47’yi ararken bölgede tespit edilen 2 adet Yunan F-5A ile Dog Fight’a girilmiştir. Hava muhaberesinde, Yunanlılara ait F-5A uçağını düşürmüş ve diğer Yunan F-5A uçağı muharebeyi bırakarak uzaklaşmıştır. Kolun 2 numarası Yunan F-5A uçağını bir müddet takip etmiş, ancak daha sonra Slewede Cyro arızası nedeniyle yanlış istikamete uçarak Atina üzerine kadar gitmiş, dönüşte yakıtı bittiğinden motoru durmuş ve Söke karayoluna başarılı bir mecburi iniş gerçekleştirmiştir.22 Temmuz’da, Hava Kuvvetleri Komutanlığının emri ile 1 adet C-160 uçağı, Hava İndirme Tugayınca hazırlanan sağlık malzemelerini Erkilet’ten alarak 07.05’te Kıbrıs üzerinde Kırnı Meydanı kuzeydoğusuna atmıştır. C-47 uçakları Gönyeli-Boğazköy bölgesine personel indirmiştir. Yıldız Atma-3 harekâtının ikinci sortisi için Etimesgut Hava Meydanı’nda; 2 adet C-130, 2 adet C-160 ve 15 adet C-47 uçağından oluşan bir filo Kıbrıs’a görevine gönderilmiştir. Uçaklar, hazırlanan malzemeyi Kırnı bölgesine saat 15.35’de atmışlardır. Görev bitiminde C-130 ve C-160 uçakları Erkilet’e, C-47 uçakları ise Etimesgut’a inmiştir.22 Temmuz günü harekâtta; 1xF-104 D uçağı düşmüş ve pilotu paraşütle atlamıştır. 1xF-102A ve 1xF-100C inişte kırım geçirmiştir. Gün boyunca; 122 taarruz, 12 keşif görevi, 23 hava savunma ve 19 ulaştırma sortisi yapılmıştır.

Kıbrıs Barış Harekâtının ilk safhası 20-22 Temmuz 1974 tarihleri arasında icra edilmiş ve Türk Hava Kuvvetleri; 12’nci Hava Ulaştırma Ana Üs Komutanlığından Hava Ulaştırma Grup Komutanlığı-Etimesgut (C-47), 221’nci Filo Komutanlığı (C-160) ve 222’nci Filo Komutanlığı (C-130) nakliye uçakları görev yapmıştır. 1’inci Ana Jet Üs Komutanlığından 111’nci Filo (F-100 D/ F) ve 112’nci Filo (F-100 C/F). 3’üncü Ana Jet Üs Komutanlığından 131’inci ve 132’nci Filolar (F-100 C). 4’üncü Ana Jet Üs Komutanlığından 141’inci Filo (F-104 G). 5’inci Ana Jet Üs Komutanlığından 152’nci Filo (F-5). 7’nci Ana Jet Üs Komutanlığından 171’inci ve 172’nci Filolar (F-100 D/F). 8’inci Ana Jet Üs Komutanlığından 181’inci Filo (F-100C/F) ve 184’üncü Filo (RF-84F). 9’uncu Ana Jet Üs Komutanlığından 191’inci Filo (F-104 G) Komutanlıkları harekâta iştirak etmiştir.Harekâtın bu ilk safhası kapsamında 171’inci Filo Komutanlığı tarafından 26 görev kapsamında 75 sorti, 172’nci Filo Komutanlığı tarafından 25 görev kapsamında 55 sorti, 131’inci Filo Komutanlığı tarafından 30 görev kapsamında 89 sorti, 132’nci Filo Komutanlığı tarafından 26 görev kapsamında 73 sorti, 181’inci Filo Komutanlığı tarafından 28 görev kapsamında 95 sorti, 184’üncü Filo Komutanlığı tarafından keşif görevi kapsamında 69 sorti yapılmıştır. 152’nci Filo Komutanlığı tarafından indirme ve çıkarma birliklerinin himayesi kapsamında 111’inci, 112’nci, 191’inci ve 141’inci Filo Komutanlıkları tarafından da Baf bölgesindeki amfibi Rum konvoyuna taarruz görevleri icra edilmiştir. Ulaştırma filoları tarafından 132 sorti olmak üzere harekâtın ilk safhasında Türk Hava Kuvvetleri tarafından toplam 733 sorti icra edilmiştir. Bu görevler sırasında 6’sı F-100, 1’i F-104 ve 1’i RF-84F olmak üzere toplam 8 uçak kaybedilmiştir. Ateşkesin ilan edildiği 23 Temmuzda Hava Pilot Üsteğmen İbrahim Çınar, F-102 uçağı ile Balıkesir üzerinde gece alarm reaksiyon görevi sırasında şehit olmuştur.Müdahale sonrası Türkiye, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) 353 sayılı kararı sonucunda üç gün süren birinci harekâtın ardından 22 Temmuz 1974 saat 17.00’den itibaren ateşkes ilan etmiştir. Bu karar sonrası 1960 tarihli Garanti Antlaşması’na göre taraf olan 3 devletin (Türkiye, Yunanistan ve İngiltere) Dışişleri Bakanları 25 Temmuz 1974’de Cenevre Konferansı’nda toplanmış ve 6 günlük bir çalışmadan sonra 30 Temmuz 1974’de Cenevre Deklarasyonu olarak bilinen belgeyi imzalamışlardır.

İKİNCİ KIBRIS BARIŞ HAREKÂTI (14-16 AĞUSTOS 1974)

8-14 Ağustos 1974 tarihleri arasında yapılan ikinci Cenevre Görüşmelerinin sonuçsuz kalmasının ardından, Hava ve Deniz Kuvvetleri Komutanlıkları birlikte alarma geçirilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, Birinci Cenevre Konferansı’nda alınan tüm kararlara uyulmadığını belirterek; “Türkiye, Kıbrıs Devletinin varlığının, bağımsızlığının ve toprak bütünlüğünün bir daha hiçbir şekilde tehdit edilmeyeceğini ve Türk Toplumunun haklarının ve güvenliğinin tek başına sağlamak zorunda kalmıştır.” diyerek harekâtın gerekçelerini açıklamıştır. 14 Ağustos 1974 sabah Kıbrıs Barış Harekâtının 2’nci safhası olan “İkinci Barış Harekâtı”, Dışişleri Bakanı Turan Güneş’in; “Ayşe tatile çıksın” parolası ile saat 02.00’de donanmanın ateşiyle başlamıştır. Harekâtın amacı, doğuda Mağusa ve batıda da Lefke’ye kadar olan bölgelerin Rum işgalinden kurtarılmasıdır. Sabah saat 05.40’da Deniz Kuvvetlerine ait gemiler denizden Rum Milli Muhafız Ordusu mevzilerini bombalanmıştır. Aynı gün saat 06.00 ile 06.25 saatleri arasında Türk savaş uçakları tarafından Rum mevzileri bombalanmıştır. Grammer School Tepe’sinin inatla Yunan Alayınca savunulması nedeniyle Hava Kuvvetlerine ait 2 adet savaş uçağı Kıbrıs Türk Alayı’nı desteklemekle görevlendirilmiştir. Böylece Yunan Alayı Komuta üssü olarak kullanılan Grammer School, Türk uçaklarının desteğiyle ele geçirilmiştir. Yunan Alayı ağır bir yenilgiye uğramış, Alay Sancağının içinde bulunduğu birçok silah ve gereç Türk birliklerinin eline geçmiştir.

Hava Kuvvetleri, F-100 uçakları ile yumuşatma harekâtı icra etmiştir. Türk jetleri özellikle Girne-Lefkoşa hattının doğusundaki düşman ön hat mevzileri derinliklerine taarruz etmiştir. Plan dâhilinde hareket eden Türk Ordusu, 15 Ağustos günü Mağusa’yı, 16 Ağustos günü de Lefke’yi ele geçirmiştir.15 Ağustos’ta Türk Hava Kuvvetlerine ait uçaklar, kara harekâtının hava desteği rolünde kullanılmıştır.İkinci Barış Harekâtı, 16 Ağustos 1974’de akşamı saat 19.00’dan itibaren Türkiye’nin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK)’nin 357, 358, 359 ve 360 sayılı ateş ilan kararına aynı gün uyarak ateşkesi kabul etmesi ile harekât sonlandırılmıştır. Türk Hava Kuvvetleri’nin 16 Ağustos günü icra edilen yakın hava desteği görevleri, ateşkesin yürürlüğe girmesi ile durdurulmuştur.Yıllardır ekonomik ve toplumsal zorluklar içinde yaşayan Kıbrıslı Türkler özgürlüklerine kavuşmuşlardır.Türk Ordusu, İkinci Barış Harekâtının üçüncü günü sonunda, Mağusa, Lefkoşa ve Kokkina çizgisine ulaşarak adanın %38’ini kontrolüne altına almış ve adadaki Türkler için güvenli bir bölge oluşturmuştur. Türk Silahlı Kuvvetleri “Atilla Hattı” olarak isimlendirilen, İkinci Cenevre Konferansı’nda Kıbrıs Türk Federe Devleti sınırı olarak Rauf Denktaş tarafından önerilen “Kokkina-Lefke-Lefkoşe-Mağusa” hattına ulaşmış ve “Şahin” çizgisi denilen 100 kilometrelik Mağusa-Lefke hattına ulaşılarak bu bölge kontrol altına alınmıştır. İkinci Kıbrıs hava harekâtı sırasında Türk Hava Kuvvetleri birliklerinden; 171’inci Filo 29 görev kapsamında 70 sorti, 172’nci Filo 29 görev kapsamında 47 sorti, 81’inci Filo 18 görev kapsamında 46 sorti ve 184’üncü Filo keşif görevi kapsamında 34 sorti olmak üzere toplam 197 sorti icra etmiştir.Türk Ordusunun o tarihten bugüne kadar Kıbrıs’ta devam eden varlığı, adadaki barışın ve her iki tarafın güvenliklerinin teminatı olmuştur.

Türk Hava Kuvvetleri, İkinci Barış Harekâtı öncesi filo intikalleri gerçekleştirmiştir. Çiğli’deki T-37 eğitim uçakları Cumaovası’na, Mürted (Akıncı) 142’nci Filo F-102 uçakları ile Balıkesir’e, 152’nci gündüz önleme F-5A filosu Merzifon’dan Yenişehir’e, Diyarbakır konuşlu 181’inci Filo (F-100) Antalya’ya, Diyarbakır’daki RF-84 keşif uçaklarına sahip 184’üncü Filo İncirlik’e, Bandırma’da konuşlu olan Deniz Havacılık 301. Filo (S-2 Tracker uçaklarına sahip) Antalya’ya intikal etmiştir.Bu safhada İncirlik’te konuşlu 171, 172 ve 1/2 oranındaki 181’inci Filo ile Antalya’da konuşlu 1//2 oranındaki 181’inci Filo görev yapmıştır. Harekâtın keşif ihtiyaçlarını İncirlik’te konuşlu 184’üncü Keşif Filosu tarafından gerçekleştirilmiştir. Hükümetin vermiş olduğu direktif uyarınca Hava Kuvvetleri’ne sadece indirme ve çıkartma bölgelerindeki düşman unsurlarının direncinin kırılması, atma ve helikopter indirmesi yapılan kollarla amfibi çıkarma konvoyunun yakın himayesi ve havada ve yerde bekler unsurlar bulundurulması emredilmiş, müstakil hava harekâtı, stratejik taarruz ile silahlı keşif yapılmasına izin verilmemiştir. Hava harekâtı, Hava Kuvvetleri Komutanlığı tarafından verilen günlük direktife uygun olarak planlanıp icra edilmiştir. Harekâtın ikinci safhasında, birinci safhadan alınan derslerden de yararlanılarak, etkin bir koordine yapılmış, icracı kara ve hava unsurları müşterek manevra planına uygun bir hava destek planı hazırlama imkânı bulmuştur. Bu nedenle gerek İHK aracılığıyla icra edilen görevler, gerekse İHK’ ya ihtiyaç duyulmayan taarruzlarda çok yüksek isabet kaydedilerek düşmana büyük zayiatlar verdirilmiştir. Böylece düşman birliklerinin morali çökertilerek panik havası yaratılmıştır. Uçulan görevler çoğunlukla yakın hava desteği ve keşif görevleri olmuştur. Bu harekâtta destek görevine giden kollara düşman tarafından karıştırma yapılmıştır. Harekâtın lojistik desteği eksiksiz yürütülmüş, muhabere, tanıma ve teşhis konularında aksaklıklar yaşanmış, düşmanın ciddi bir hava gücü olmaması nedeniyle bütün yakın hava destekleri karşılanabilmiştir.

SONUÇ VE DEĞERLENDİRME

Kıbrıs Barış Harekâtı, genel olarak dost ve düşman unsurların bir arada bulunması nedeniyle hava harekâtı açısından pek uygun olmayan şartlar altında gerçekleştirilmiştir. Harekâtın ilk safhasında yaşanan istihbarat ve özellikle Türkiye-Kıbrıs ve hava-yer muhaberesindeki yetersizlikler nedeniyle, hava görevleri pek de yeterli olmayan bilgilerle gerçekleştirilmek zorunda kalınmış ve bu durum harekât esnasına büyük sorunlar yaşanmasına yol açmıştır. Harekâtın ikinci safhasında muhabere eksiklikleri giderilmiştir. Kıbrıs Barış Harekâtından alınan dersler neticesinde kara-deniz-hava iş birliği usullerinin geliştirilmesi, harekât merkezlerinin yeniden organize edilip mevcut muhabere koşullarına uydurulması gerektiği ortaya çıkmıştır. Yakın hava desteği görevine giden kollara düşman tarafından elektronik karıştırma ve aldatma uygulanması taarruz edilecek hedefler hususunda tereddüde düşülmesine sebebiyet vermiştir. Harekât esnasında yaşanılan aksaklıklara rağmen Türk Hava Kuvvetleri’ne bağlı unsurları Kıbrıs Barış Harekâtında üstlendikleri görevleri başarı ile yerine getirmişlerdir. Hava Kuvvetleri Komutanlığı, 2’nci Taktik Hava Kuvveti Komutanlığı emrine tahsis edilen filolarla harekâtın hava desteğini sağlamış, hava indirme, keşif, tecrit, himaye ve taarruz harekât görevleri icra etmiştir. Ayrıca çıkarma esnasında Türk gemilerine müdahaleye hazırlanan Rum Milli Muhafız Ordusu’na ait bir hücumbot Türk savaş uçakları tarafından etkisiz hale getirilmiştir. Hava indirme harekâtının malzeme atma kısmında muhabere malzemelerinin büyük bölümü hasara uğramış ve bu durum birliklerin iletişimini zafiyete uğratmıştır. Harekâta tahsis edilen filolar miktar olarak yeterli olmasına rağmen ilk gün icra edilen hava görevlerine konan sınırlamalar harekâtı olumsuz yönde etkilemiş, çıkarma ve indirme yapan birlikler zorluklarla karşılaşmıştır. Bu nedenle sivil hedeflere ve meskûn yerlere ateş edilmemesi kaydıyla harekâtın diğer günlerinde sınırlamalar kaldırılmıştır. İcra edilen hava harekâtlarının isabet derecesinin tahminlerin çok üzerinde olduğu, harekât sonrasında araştırmalar neticesinde ortaya çıkmıştır.Birinci Barış Harekâtı sırasında Türk savaş uçakları tarafından; 35 adet uçaksavar mevzi ile 8 adet askeri vasıta tahrip edilmiştir. Ayrıca 1 adet meydan, 1 adet askeri birlik ve 1 adet motorlu vasıta bakım tesisine orta hasar verilmiş, 1 adeta baraka ve askeri vasıta hafif hasara uğratılmıştır. İkinci Barış Harekâtı sırasında Türk savaş uçakları; 3 adet tank, 11 adet top mevzi, 3 adet uçaksavar mevzi, 33 adet askeri vasıta, 24 adet askeri bina ve 2 adet radyo istasyonunu tahrip etmiştir. Ayrıca 4 adet radyo istasyonu, 3 adet top mevzii ve 1 adet askeri birliğe ortak hasar verilmiş ve 4 adet askeri treyler imha edilmiştir.

Kıbrıs Barış Harekâtı sonrasında taktik ve lojistik dersler dışında alınan en önemli ders yerli ve millî bir savunma sanayinin gerekliliği olmuştur. Çünkü Türkiye’nin Kıbrıs Barış Harekâtı’nda ABD üretimi silahlar kullanmış olması nedeniyle ABD Kongresi tarafından tepkiyle karşılanmış, ABD Senatosu ve Temsilciler Meclisi Aralık 1974’te, 5 Şubat 1975’den geçerli olmak üzere Türkiye’ye silah ambargosu kararı almıştır. Türkiye’nin bu karara cevabı ise 13 Şubat 1975’te“Kıbrıs Türk Federe Devleti’nin” kuruluşu olmuştur. 25 Temmuz 1978 yılına kadar devam eden ve 42 ay süren ambargo, askeri alanda önemli sıkıntılara neden olmuştur. Ancak ABD ambargosu Türk harp sanayinin kurulmasına yönelik adımların atılmasının temelini oluşturmuş ve ASELSAN ve HAVELSAN gibi savunma sanayi kuruluşlarının hayata geçirilmesi gerçekleşmiştir. Hava-Kara-Deniz havacılarının yanı sıra Kıbrıs Barış Harekâtı’na Türk Hava Yolları ve Türk Hava Kurumu büyük destek vermiştir.Kıbrıs Barış Harekâtı sırasında başta ABD ve NATO olmak üzere yedek parça ve jet yakıtı akışını durdurması nedeniyle Türkiye, İran ve Libya’dan askeri anlamda araç-gereç ve malzeme desteği almıştır. Belçika ve Almanya’dan ambargo uygulaması nedeniyle mühimmat ve malzeme temin edilememiş, Amerika’ya verilen sipariş ise deniz yolu ile gelirken mühimmatı Pire Limanı’nda Yunanlarca el konulmuştur.

Helikopterlerle yapılan indirme harekâtında UH1-H helikopterleri kullanılmıştır. Ovacık mevkiinde, Taşucu’nda sahile yakın bir yerde konuşlanan Helikopter Alayının helikopterleri Türk Komandolarını Kırnı-Gönyeli bölgesine indirmişlerdir. Helikopterler, indirme esnasında yerden kuvvetli ateşle karşılaşmış ve bazı helikopterler hasara uğramıştır. Herhangi bir şekilde helikopter kaybının yaşanmadığı bu harekâtta, helikopterler görevlerini tamamlayarak geri dönmüştür. İkinci sorti kalkışlarında daha düzenli hareket edilmiş, önceden bütün helikopterler havada toplanacak şekilde yüksek irtifadan uçularak hedef bölgesine varılmıştır. “V” düzeninde iniş yapılmış ve sadece 2 adet helikopter isabet almıştır. Herhangi bir kayıp verilmeden indirme görevi başarıyla tamamlanarak, helikopterler birinci günde toplam 4 sorti indirme görevi icra etmişlerdir

Rumların kontrolü altındaki adanın yurtdışı ile bağlantısını sağlayan Nicosia Havalimanında bulunan 2 adet Trident tipi 3 motorlu jet yolcu uçağına, Mürted Hava Üssü’nden kalkan 141’inci Filo’ya ait F-104’ler, harekâtın ilk gününde taarruz etmiş, pist bombalanmış ve uçaklar tahrip edilmiştir. Harekâtın ana vuruş gücünü F-100 uçakları oluşturmuştur. RF-84F uçakları ile keşif görevleri gerçekleştirmiştir. Mürted Hava Üssüdeki F-102 filosu ise Balıkesir’e intikal etmiş, Ege’de Yunanistan tarafından gelecek bir taarruzlara karşı hazır bekletilmiştir. Bandırma’da F-5A uçakları yine Trakya ve Ege için hazır hale getirilmiştir. Harekâttan önce bazı Türk pilotları Kıbrıs’taki Türk Alayı’nda görevlendirilmiş ve olası bir harekât için bölgeyi tanıma, hedef tespit ve idare konularında ön çalışma yapmıştır. Bu pilotlar sahile ilk çıkan birliklerle beraber İHK (İleri Harekât Kontrol) görevi yapmışlardır. Harekât sırasında çoğunluğu F-100 uçucusu toplam 7 pilot (ikinci harekâtta 10) İHK subayı olarak görev yapmıştır. Türk Kara Havacılık birlikleri UH-1 helikopterleri ile uçar birlik operasyonuna 72 adet helikopterle destek vermiştir. Deniz havacıları Antalya’ya intikal etmiş, S-2E Tracker uçakları ile deniz karakol görevlerini icra ederek iki harekât sırasında Akdeniz’de 66 sortiuçuş, Çiğli’de konuşlu helikopterler de Ege’de 149 sorti silahlı keşif uçuşu gerçekleştirmiştir.

1974’de icra edilen Kıbrıs Barış Harekâtı ile bölgede barışın günümüze kadar sürmesinin temelleri atılmıştır.Böylece Türk Hava kuvvetleri harekât ile Kıbrıs’taki Türk varlığının korunmasında ve Ada’daki Türk varlığının devamında önemli bir rol üstlenmiştir. Rumların Enosis hayali ortadan kaldırılmıştır. Kıbrıs Barış Harekâtı; Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri, Jandarma Genel Komutanlığı birlikleri ile düşmanın elinde ve kontrolünde bulunan bir kıyıya müşterek bir harekât icra etmiştir. Hava Harekâtı, Hava Kuvvetleri Komutanlığından verilen günlük direktife uygun olarak müşterek harekât merkezince planlanıp icra edilmiştir. Türk Hava Kuvvetleri, harekâtın ilk gününde harekâtın hava desteği sağlanmış ve hava indirme harekâtını başarı ile icra etmiştir. Kıbrıs Hava Harekâtı boyunca Türk Hava Kuvvetleri tarafından; yakın hava desteği, hava indirme, keşif, tecrit, himaye ve taarruz harekâtları kapsamında 1000 sortinin üzerinde uçuş gerçekleştirilmiştir.

20 Temmuz 1974 tarihinde 2’nci Taktik Hava Kuvveti Komutanlığı emrine tahsis edilen filolarla harekâtın hava desteği sağlanmış ve 12’nci Hava Ulaştırma Ana Üs Komutanlığının imkânlarının tümü kullanılarak hava indirme harekâtı gerçekleştirilmiştir.Hava harekâtı, Hava Kuvvetleri Komutanlığından verilen günlük direktife uygun olarak müşterek harekât merkezince planlanıp icra edilmiştir. Kıbrıs Barış Harekâtı boyunca 10 uçak kaybedilmiştir. Bu uçaklardan 2 adet F-100 C, 3 adet F-100 D, 1 adet F-100 F, 1 adet F-104 G, 2 adet F-102 ve 1 adet RF-84 F olmuştur. 12 helikopter hasar almış ve 1 C-47 nakliye uçağı mecburi iniş yapmıştır. Kıbrıs Barış Harekâtında yaşanan bazı olumsuzluklara rağmen Türk Hava Kuvvetleri’nin icra edilen hava harekâtlarının uluslararası geçerliliğe sahip, merkezi kontrol ve yerinden icra, devamlılık, önceliklerin doğru tespiti, gücün dengeli kullanımı, sinerji oluşturma, harekât temposunun yüksek tutulması gibi hava gücü kullanım prensipleri ışığında değerlendirilmiştir. Barış zamanında sürekli olarak eğitim ve tatbikatlarla yüksek bir eğitim seviyesine ulaşmak ve geçmişte yaşanan tecrübeler ışığında oluşturulan doktrinlerin çağın gerektirdiği modern savunma sistemleri ve bu sistemlerin kullanım konseptleri ışığında güncelliğini sağlamak çok önemlidir. Diğer yandan hava harekâtlarının başarısı, yüksek teknoloji ürünü silah-sistemler ile nitelikli, yüksek disiplin anlayışına ve üst düzey eğitim seviyesine sahip insan gücünü bünyesinde barındıran bir hava kuvvetinin daima hazır bulundurulmasına bağlıdır. Aynı zamanda Türk Hava Kuvvetleri, uluslararası antlaşmalara olan bağlılığını teyit etmiş ve kendi güvenliği ile Kıbrıs Türk halkının güvenliğini tehlikeye atacak gelişmelere seyirci kalmayacağını dünyaya kanıtlamıştır.Hava gücünün uygulama esasları tecrübe edilmiş ve hava gücü kullanım prensipleri, havacılık tarihi ve güncel savunma sanayinin gelişmelerinden elde edilen dersleri yansıtılmıştır. Hava gücü kullanma prensipleri, harekât prensiplerinin tamamlayıcısını teşkil etmiş, merkezî kontrol ve yerinden icra, devamlılık, önceliklerin doğru tespiti, gücün dengeli kullanımı, sinerji oluşturma ve harekât temposunun yüksek tutulması olarak belirlenmiştir. Hava indirmede, Türk Hava Kurumu tarafından yetiştirilen paraşütçüler görev yapmıştır. Hava indirme harekâtında Yüzbaşı Sami Akbulut’un yanı sıra askerliğini yapan THK personeli Taner Erdem, Ceyhun Demirkol, Osman Örencik, Orhan Özcan, Naci Çelikkol hava indirmede ilk sortide görev yapmıştır.Ada’ya inen ilk paraşütçü komandolar arasında olan Yüzbaşı Sami Akbulut şehit olmuştur.

 

Kıbrıs'ta barışın tesis edilmesinde Türk Silahlı Kuvvetlerinden Birinci ve İkinci Barış harekâtı kapsamında; Türk Ordusu 35 subay, 41 astsubay, 421 erbaş ve er ile 1 sivil işçi olmak üzere toplam 498 şehit vermiştir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti; 70’i mücahit olmak üzere 340 şehit ve 1.200 civarında yaralı vermiştir. Bu harekât kapsamında şehitlerden 411’i Kara Kuvvetleri, 69’u Deniz Kuvvetleri, 5’i Türk Hava Kuvvetleri ve 13’ü Jandarma Genel Komutanlığı personeli olmuştur. Hava Kuvvetleri Komutanlığından Hava Pilot Binbaşı Fehmi Ercan, Hava Pilot Üsteğmen İlker Karter, Hava Pilot Üsteğmen İbrahim Çınar, Hava Pilot Üsteğmen Türker Aydın ve Hava Trafik Kontrol Başçavuş Sami Emen şehit olmuştur.Başçavuş Sami Emen, Kıbrıs-Tymvou (Ercan Havalimanı) Hava Meydan Komutanlığın uçuş kulesinde görevlendirilmiş ve ikamet ettiği evinde kimliği belirsiz kişilerce, 29 Ekim 1974’de vurularak şehit edilmiştir.Onların sayesinde Kıbrıs’ın ebedi bir Türk toprağı, yavru vatan olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin ayrılmaz bir parçası olarak kalacağı tüm dünyaya gösterilmiştir. 1974’de, 9 Eylül 1922 İzmir’in kurtuluşu sonrasında, yarım asrı aşkın bir barış döneminden sonra, Türk Silahlı Kuvvetleri bağlısı hemen hemen tüm birliklerin katılımıyla, sınır ötesinde gerçekleştirilen, özel kuvvetlerle desteklenen ve üç kuvvetin birlikte kullanıldığı denizaşırı müşterek bir harekât başarıyla icra edilmiştir.

 

KAYNAKÇA;

Genelkurmay Başkanlığı Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanlığı, Sebep ve Sonuçlarıyla 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı, Genelkurmay Başkanlığı Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanlığı Yayını, Özdilek Matbaası, 1996.

KURT Deniz, PEHLİVAN Yavuz, KORKMAZ Erdal, Kuruluşundan Günümüze Türk Hava Kuvvetleri (Harekât ve Teşkilatlanma Tarihi (1952-2020), Cilt-III, Hava Kuvvetleri Komutanlığı Hava Basımevi ve Neşriyat Komutanlığı, 2020.

Hava Kuvvetleri Komutanlığı, Hava Şehitleri Albümü, Cilt-III, Hava Basımevi ve Neşriyat Komutanlığı, 1999.

Hava Harp Akademisi Komutanlığı, Geçmişten Günümüze Hava Gücünün Kullanılması, Harp Akademileri Basımevi, 2009.

ARTUÇ, İbrahim, Kıbrıs’ta Savaş ve Barış, Kastaş Yayınları, 1989.

ARMAOĞLU, Fahir, 20.Yüzyıl Siyasi Tarihi, C-I, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 1992.

ATUN, Ali Fikret, İkinci Kıbrıs Seferi 20 Temmuz 1974, Harp Akademileri Basımevi, 1999.

ATUN,Ali Fikret. 1974 Kıbrıs Barış Harekâtında Türk Hava Kuvvetlerinin Psikolojik Harbe Katkıları. Hava Kuvvetleri Yüzüncü Yıl Sempozyumu, 1999.

BADAY,Gökhan, 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı ve Kars-Ardahan Kıbrıs Şehitleri İle Gazileri, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Kafkas Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2009.

BAŞBUĞ, İlker, Unutulan Ada Kıbrıs. Kırmızı Kedi Yayınevi, 2020.

BAŞARAN, Levent, Kıbrıs İçin Havalandılar “G-Günü,”Kronik Kitap,2022.

ÇALIK, Sami, Kıbrıs Barış Harekâtında Hava İndirme Birlikleri ve Hava İndirme Harekâtı, Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Ana Bilim Dalı Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, 2006.

ÇÖLAŞAN, Emin, Köşe Yazıları; Kocatepe’yi Nasıl Batırdık? Pilot Anlatıyor, Sözcü Gazetesi, 18 Temmuz 2014, Kocatepe Olayı, 22 Temmuz 2018, 20 Temmuz 2019, 21 Temmuz 2023.

ERDEM, Turan, Kıbrıs Barış Harekâtında 3’üncü Paraşüt Taburu, Genelkurmay ATASE Başkanlığı Yayınları, Genelkurmay Basımevi, 1999.

EVCİL, Cumhur, Yavru Vatan Kıbrıs’ta Zaferin Hikâyesi, Genelkurmay ATASE Yayınları, 1999.

GÜRCAN, Ali İhsan, Kıbrıs Barış Harekâtı ve Ötesi, Kastaş Yayınları, 2013.

GÖKHAN, M.Remzi, Kıbrıs Barış Harekâtında İlginç Olaylar, Toplumsal Dönüşüm Yayınları, 2006.

HİRESOĞLU, Fazlı, Kıbrıs Barış Harekâtında Türk Hava Kuvvetleri 1974, 2023.

KAPUCU, Davud, 1974 Kıbrıs Hava Harekâtı, Uluslar arası Tarih Araştırmalar Dergisi, 2020.

MÜTERCİMLER, Erol, Bilinmeyen Yönleriyle Kıbrıs Barış Harekâtı, Arba Yayınları, 1998.

MÜTERCİMLER, Erol, Satılık Ada Kıbrıs, Kıbrıs Barış Harekâtının Bilinmeyen Yönleri, Alfa Yayınları, 2007.

ÖZBEK, Tolga, Havacılık Tarihi, TSK Tarihinin En Büyük Hava Operasyonu; Kıbrıs Barış Harekâtı, tolgaozbek.com.2021.

ÖZDEMİR Atasay, 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı Kapsamında Türk Hava Kuvvetleri Tarafından İcra Edilen Hava Harekâtı ve Görevleri Üzerine Bir Değerlendirme, Türk Hava Kuvvetlerinin 100’üncü Yılı Uluslararası Tarih Sempozyumu, Ayrıntı Basımevi, 2013.

ÖZTÜRK, Osman Metin, Stratejik Açıdan Doğu Akdeniz ve Kıbrıs, Altınküre Yayınları, 2003.

SEVER, Muzaffer, 20 Temmuz 1974 Kıbrıs Bitmeyen Gece,Kastaş Yayınları, 2010.

TARAKÇI, Mustafa, Kıbrıs Barış Harekâtı, Hiperlink Yayınları, 2010.

TARAKÇI, Mustafa. Kıbrıs Barış Harekâtı, Yayınlanmış Doktora Tezi, Hacettepe Üniversitesi Atatürk İlkleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü, 1998.

ZURCHER,Erik Jan, Modernleşen Türkiye’nin Tarihi, İletişim Yayınları, 2008.

 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *