11 Mart 2025
21YYTE.ORG Ermenistan ERMENİSTAN AÇILIMI GERÇEKLEŞEMEDİ

ERMENİSTAN AÇILIMI GERÇEKLEŞEMEDİ

10 Ekim 2009’da Zürih’te imzalanan Türkiye-Ermenistan Protokolleri ile ilgili Ermenistan Anayasa Mahkemesinin gerekçeli kararı üzerine tartışmalar devam etmektedir.

6 Dakika
OKUNMA SÜRESİ
10 Ekim 2009’da Zürih’te imzalanan Türkiye-Ermenistan Protokolleri ile ilgili Ermenistan Anayasa Mahkemesinin gerekçeli kararı üzerine tartışmalar devam etmektedir.

Sürecin sona ereceği izlenimi daha ağır basmaktadır. İki ülke arasındaki yakınlaşma projesinin mimari ABD ise baskılarını devam ettirmekte kararlıdır.

 

Ermenistan AYM Kararı Türkiye-Ermenistan Yakınlaşmasını Çıkmaza Sokdu

12 Ocak 2010'da Ermenistan Anayasa Mahkemesi Türkiye ve Ermenistan arasında diplomatik ilişkilerin kurulması ve geliştirilmesine ilişkin protokolleri anyasaya uygun buldu. Fakat bu konuda alınan gerekçeli kararda Türkiye'nin kabul edemeyeceği ön şartları da devreye soktu. Mahkemeye göre protokol metninde geçen tarih alt komisyonu 1915 olaylarının "soykırım" olduğunun uluslararası arenada tanınmasını desteklemek amacıyla kurulacaktır. Protokolün "karşılıklı sınıra saygı duyulması" yönündeki hükmüyle ilgili yapılan yorumda, bu maddenin, yalnızca bağımsız Ermenistan Cumhuriyeti'nin kurulmasından, yani 1990'dan sonra yapılan anlaşmalar için geçerli olduğuna hükmedildi. Böylece İrevan'ın bundan önce de yaptığı yorumlar yargı kararıyla pekiştirildi.

Görüldüğü üzere Ankara'nın Türk kamuoyuna adeta bir zafer olarak sunduğu protokollerin iki önemli hususu – soykırımla ilgili tarih komisyonu ve 1921 Kars Anlaşmasıyla tespit edilmiş sınırların tanınması – kabul görmedi. Ankara bu kararı sert dille eleştirdi. Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, "Söz konusu kararda, Protokollerin lafzına ve ruhuna aykırı önkoşullar ve kısıtlayıcı hükümlerin zikredildiği tespit edilmiştir" denildi. Kararın, protokollerle hedeflenen amacı "sakatladığı" ve bu durumun "kabul edilemez" olduğu da vurgulandı.[1]

 

Karar Sürpriz Değildir

Mahkemenin kararı aslında sürpriz değildir. Nitekim sürecin başından itibaren Ankara ve İrevan protokolleri farklı şekilde okuyorlardı. Ankara bu protokollerle Ermenistan ve Türkiye arasındaki sınır sorununun çözüldüğünü vurgulamaktaydı. Bunun yanı sıra "soykırım" iddiaları konusunda da büyük ilerleme sağlandığının altını çizmekteydi. Protokollerin imzalanması Ankara'da az kala büyük bir zafer olarak algılanmıştır: güya bu protokollerle Türkiye-Ermenistan sınırı tanınıyor, soykırım iddiaları komisyonlara gidiyor, iki ülke arasında diplomatik ilişkiler inşa edilerek geliştirilir. Bunun yanı sıra Kafkaslarda kalıcı bir bir barısışın inşası, Dağlık Karabağ sorunu çözümünün hızlanacağı ve Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin geleceği konusunda sayısız hesapsız olumlu senaryolar geliştiriliyordu.

İrevan ise bunun tersini söylüyordu. Ermenistan Dışişleri Bakanı Nalbandyan "alt komisyonunun tarihi diyaloga dayanarak iki halk arasında güven tesis etmekle uğraşacağını", 1915 olayları ile ilgili her hangi bir müzakereyi öngörmediklerini açıklamıştır.[2] Ermenistan Cumhurbaşkanı S.Sarkisyan Türkiye ilişkilerin kurulsa bile Ermenistan'ın "soykırım davasından vazgeçmeyeceğini", demiştir. 30 Kasım 2009'da Euronews kanalının yaptığı söyleşide ise "diplomatik ilişkiler kurulmadan önce,Türkiye'nin Ermeni Soykırımı gerçekliğini kabul etmesi gerektiğini" ifade etmiştir.[3] Böylece, aslında Ermenistan AYM Ermenistan yönetiminin tutumunu yansıtan bir karar aldı.

 

Ne Yapmalı?

Anayasa Mahkemesinin kararı Ermenistan'ı çıkmaza soktu. Sürecin başından itibaren Türkiye'yi her hangi bir ön şart koşmaması konusunda zorlayan Ermenistan'ın aslında kendisi bu yola başvurtu. Üstüne üstelik Ermenistan tarafı Türkiye'nin adım atmasını beklemektedir. Türkiye'nin ise bu yorumları kabul etmesi ise imkansızdır. Ankara'nın tepkisi İrevan'ın açılım konusundaki ümitlerini tüketmek üzeredir. Ermeni hükümeti protokollerin onaylanması için gerekli belgeleri parlamentoya göndermiştir. The Wall Street Journal'a konuşan Ermenistan Cumhurbaşkanı'nın Dış PolitikaBaşdanışmanı Vigen Sarkisyan protokollerin onaylanması için yakalanan fırsatın kaçırılması halinde tüm bölgede son dönemde yaşanan olumlu gelişmelerin geriye gideceğini, böyle bir durumda iki ülke arasında oluşan güvenin yıkılacağını söyledi.[4]

Türkiye İrevan'dan yazılı bir güvence istemektedir. İrevan'ın ise böyle bir güvenceyi vermesi imkansızdır. Çünkü Anayasa Mahkemesinin kararı, Ermenistan Cumhuriyetinin Bağımzıslık Bildirgesi ve Anayasanın ilgili hükümlerine dayanmaktadır. Bu anlamda her hangi yazılı bir güvencenin anayasal hükümlerin önüne geçemeyeceği bilinen bir gerçekliktir.

Gelişmelerle ilgili Türkiye'de yapılan yorumlar da çok değişiktir. Bazıları bu şartlar altında TBMM'deki protokollerin hemen geri çekilmesi gerektiğini söylemektedir. Bazıları ise bu aşamada henüz buna gerek olmadığını, böyle bir adımın Türkiye üzerinde gereksiz baskı ve tepkilere yol açacağını iddia etmekte, dahası, protokollerin TBMM'de beklemesinde bir sorun olmadığını görmekteler. Hatta zorda kalınırsa protokollerin onaylanması, bunun için hazırki durumun öncelikle uluslararası kamuoyunda güçlü bir şekilde anlatılması gerektiğine vurgu yapılmaktadır.[5] Fakat olayı bu kadar basite indirgemekhiçbir şekilde Türkiye'nin çıkarları açısından olmayacaktır. Zira bu sürece Türkiye'nin değil, Ermenistan'ın ihtiyacı vardır. "Ermenistan açılımı" kapsamında Türkiye'nin kazandıkları ve kaybettiklerini karşılaştırmak bu açıdan isabetli olacaktır:

- Türkiye'nin Azerbaycan'la ilişkileri riskli bir döneme girmiş, ekonomik çıkarları zedelenmiştir.

- Türkiye'nin Kafkaslar politikasında eli zayıflamış, Rusya'nın bölgedeki etkinliği daha da artmıştır.

- Ermenistan sözde "soykırım" iddialarını daha fazla savunmuş, Türkiye ile sınırları tanımadığını yönündeki açıklamalaları yüksek yargı kararıyla pekiştirmiştir.

Bu durumda Türkiye'nin verebileceği her hangi taviz yok. Ermenistan'ın bu kararına rağmen protokollerin TBMM'de onaylanmasının Türkiye üzerindeki dış baskıları azaltacağı yönündeki yorumların da anlamsız olduğunu vurgulamak gerekir. Zaten bu süreç başından itibaren ABD'nin ve Batının baskısı altında geliştirilerek ilerlemiştir. Gelinen bugünkü noktada da Washington aynı tutumunu sürdürmektedi. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Philip Crowley'in yaptığı açıklama da bunudoğrular niteliktedir. Crowley, yaptığı bir açıklamada mahkeme kararının, protokollerinin onaylanması sürecinde ileriye doğru olumlu bir adım olarak gördüğünün altını çizmiştir. O bu kararın, protokolleri hiçbir şekilde sınırlamadığını ifade ederek, protokollerin her iki ülke tarafından zamanlıca onaylanması çağrısında bulunmuştur. Her zaman olduğu gibi bu defa da Ermenistan, Türkiye'yi onay sürecini başlatmayarak, protokolleri sürüncemede bırakmakla suçlmaktadır. Oysa son gelişmeler, sürecin Ermenistan tarafından tıkandığını gözler önüne sermektedir. Türkiye'nin yazılı güvence talebine gelince, Ermenistan'ın bu konuda geri adım atmak gibi bir niyeti yok. Bu 28 Ocak 2010'da İngiltere'de bir araya gelen Ahmet Davutoğlu ve Nalbantyan görüşmesinde bir daha doğrulandı. Davutoğlu, Nalbantyan'a kararın iki ülke arasındaki protokollerin ruhuna ve sürecin özüne aykırı olduğunu belirterek, Erivan yönetiminin protokollere sadık kalacağına dair güvence vermesini istedi. Nalbantyan ise mahkeme kararının protokollerle çelişmediğini savunarak, bu konuda geri adım atmadı.[6] Bundan önce de Ermenistan, mart ayına kadar Türkiye'nin parlamentoda onay sürecinin tamamlamaması durumunda imzasını geri çekeceği sinyallerini gönderiyordu. Artık Ermenistan, Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan'a Türkiye ile yapılan protokollerden imzasını çekme yetkisi verecek bir yasa çıkarmaya hazırlanıyor. Ankara'nın bu aşamada atacağı adım protokolleri parlamentoya göndermek değil, İrevan çebhesindeki gelişmeleri beklemektir.

 

 


 

· 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Rusya-Avrasya Araştırmaları Bölümü Başkanı.

[1] "Türkiye'yi şoke eden karar!", http://www.etikhaber.com/content/view/83083/48/, 19.01.2010.

[2] "Армяно-турецкая подкомиссия будет обсуждать историю, но не Геноцид: МИД Армении",news.am/ru/news/3593.htm

[3] Ali Asker, Sarkisyan'ın Ezberi: "Türkiye Ermeni Soykırımını Tanımalı"http://21yyte.org/tr/yazi.aspx?ID=3114&kat=18, 01.12.2009.

[4] Ermenistan cumhurbaşkanına protokolü iptal yetkisi veriyo

http://www.euractiv.com.tr/politika-000110/article/ermenistan-cumhurbaskanina-protokolu-iptal-yetkisi-veriyor-008714, 21.01.2010.

[5] Sedat Laçiner, Ermenistan Anayasa Mahkemesi ve Protokoller, 20.01.2010. http://www.usakgundem.com/yazar/1400/ermenistan-anayasa-mahkemesi-ve-protokoller.html

[6] Uğur Ergan, Ermenistan'la ipler Londra'da gerildi

http://arama.hurriyet.com.tr/arsivnews.aspx?id=13621729, 29.01.2010.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *