
İran’da cumhurbaşkanlığına Hasan Ruhani’nin gelişinin ardından dış politikada önemli bir yöntem değişikliğine gidildiği görülüyor. 1979 İslam Devrimi’nin ardından ABD’yi “Büyük Şeytan”; İsrail’i ise “Siyonist Rejim” olarak tanımlayan İran, yeni dönemde “Kahramanca Esneklik” söylemini benimsemeye başladı. İran 2006’dan bu yana geliştirmekte olduğu nükleer program nedeniyle Washington-Brüksel-Tel Aviv ekseninin ekonomik-siyasi yaptırımları ve örtülü operasyonlarının hedefinde bulunuyordu. Ancak, özellikle ekonomik yaptırımlar nedeniyle ciddi bir darboğazdan geçen İran, hem ekonomik yaptırımlardan kurtulmak hem de dini rejimin zayıflayan meşruiyetini yeniden artırmak için çatışmacı ve sert siyasi söylemler yerine daha uzlaşmacı ve ılımlı yöntemleri tercih ediyor. İran’ın en önemli karar alıcısı olan dini lider Ali Hamaney ise bu değişikliği “Kahramanca Esneklik” olarak tanımlıyor. Hamaney’in kullandığı bu kavram ise Şeyh Rıza El-Yasin’in Farsça’ya tercüme ettiği bir kitaptan aldığı görülüyor. Buna göre “Kahramanca Esneklik” daha önce de Hz. Hasan tarafından Muaviye’ye ile anlaşma sürecinde sergilenmiş bir tavırdır.
Bilindiği üzere Şii ulemalar peygamberin vefatından sonra Müslümanları yönetme meşruiyetinin Hz. Ali ve Ehl-i Beytine has bir hak olduğunu ileri sürmüşlerdir. İslam tarihinde Hz. Muhammed’in vefatının ardından Müslümanları sırasıyla Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali yönetmiş ve bu döneme dört halife dönemi denilmiştir. Ancak Hz. Ali’nin halife olarak seçilmesinin ardından dönemin Şam valisi olan Emir Muaviye, halifelik konusunda Hz. Ali’ye biat etmek yerine halifelik üzerinde hak iddia etmiştir. Hz. Ali ile Emir Muaviye arasında Sıffin’de bir muharebe yaşanmıştır. Ancak kendilerini Harici olarak tanımlayan ve hem Hz. Ali hem de Emir Muaviye’nin halife olmasına karşı çıkan bir grup Hz. Ali’yi şehit etmiştir. Hz. Ali ile Emir Muaviye arasındaki mücadele Hz. Ali’nin oğulları aracılığıyla devam etmiş ve Hz. Hasan kendi halifelik hakkından feragat ederek Emir Muaviye’nin ardından kardeşi Hz. Hüseyin’in halife olması hususunda anlaşmıştır. İşte İran dini lideri Hamaney, İslam tarihindeki bu hadiseden hareketle ABD ile olan yeni dönem ilişkileri Hz. Hasan ile Emir Muaviye’nin aralarındaki anlaşmaya benzetmiş ve buna “Kahramanca Esneklik” demiştir. Dolayısıyla İran’ın bundan önceki sert çıkışları ise Hz. Hüseyin’in Yezid’e karşı Kerbela’daki direnişine benzetilmektedir. Dolayısıyla Hasan Ruhani’nin liderlik ettiği İran, yeni dönemde Hüseyin Doktrininden Hasan Doktrinine doğru geçiş yapmış gibi görünüyor.
Yorumlar
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *