
" 1883'de Erivan şehrinin 18.766 kişilik nüfusunun 15.992'u , 1866'da ise 27.246 kişiden 23.626'sı , yani % 85,2'si Azerbaycanlı olmuştur. (Ermeni alimi Zaven Korkodyan , Sovyet Ermenistanı'nın nüfusu 1831-1931, 1932).
"Tarihi kadimlik tasavvuruna göre , Ermenilerin Büyük Ermenistan olarak algılanan gerçek vatanı Rus sınırları dışında, daha doğrusu Küçük Asya'da bulunmaktadır. Dağlık Karabağ'da yaşayan Ermenilere gelince, onların bir parçası aborigen olup, Hıristiyan dinini koruyan eski Arnavutların soyundandır. Bir bölümü takip ve saldırılardan canını kurtarmak için Azerbaycan topraklarında sığınak bulan İran ve Türkiye mültecileridir . (B.İşhanyan- Kafkasya halkları)
" 1828'de ünlü " Türkmençay " anlaşması olmasaydı , Griboyedov ve Abovyan olmasaydı , Rus askerleri olmasaydı , bugün çağdaş köy ve şehirlere dönüşen yüzlerce yeni oluşturulan Ermeni ocakları olmayacaktı ... Sadece son on yılda ( 60 - 70'li yıllarda ) Vatana iki yüz binden çok Ermeni göç etmiştir . (Zori Balayan-Ocak)
" Taşnak temsilcileri çevrelerine gönüllü silahlı çeteler toplayarak savaş giden Türk topraklarında kadın, çocuk, ihtiyar ve sakat insanları acımasızca doğradılar. (A. Lalayan . 1918-20'lerde katliamlar hakkında, " İngilabi Doğu " dergisi)
"Yığınlarından başka bir şey kalmamıştı. Bütün evler yakılmış, onların sahipleri ise öldürülmüştü. Aynı durum Hankendi'ndeki Türk mahallesinin de başına getirilmişti ... Bakü'de Ermeniler İngilizlerin yardımı ile bu büyük petrol şehrini ele geçirdiler ve şehrin Türk nüfusundan 25.000'ini kırdılar. (Ohanes Apresyan'ın hatıralarından, Leonard Ramsden Hartvill, “İnsanlar böyledir”, 1918-1922 yılları Azerbaycan olayları bir Ermeni'nin anılarında)
" Ermeni hükümetinin Taşnak ajanları Karabağ'ı Ermenistan'a birleştirmeye çalışıyorlar . Bu , Karabağ nüfusunun Bakü'deki hayat kaynağından mahrum olmak, hiçbir zaman hiçbir şey ile ilgisi olmayan Erivan'la bağlanmak demektir . Ermeni köylüleri beşinci kurultayda Azerbaycan'ı tanımayı ve ona birleşmeyi karara aldılar. (Anastas Mikoyan . Lenin'e yazdığı mektuptan)
Hocalı soykırım vahşetinin tanığı olan ve daha sonra Beyrut’a yerleşen Ermeni gazeteci Daud Kheyriyan “For The Sake Of Cross” (Haçın Hatırı İçin) adlı kitabında şu satırlara yer vermiştir:
“… Gaflan denen ve cesetlerin yakılması ile görevli Ermeni grup, Hocalının 1 kilometre Batısında bir yere 2 Mart günü 100 Azeri cesedini getirip yığdı. Son kamyonda 10 yaş civarlarında olan bir kız çocuğu gördüm. Başından ve elinden yaralıydı. Yüzü morarmıştı. Soğuğa, yaralarına ve açlığa rağmen hala yaşıyordu. Çok az nefes alabiliyordu. Gözlerini ölüm korkusu sarmıştı. O sırada Tigranyan isimli Ermeni asker onu tuttuğu gibi öteki cesetlerin üstüne fırlattı. Sonra tün cesetleri yaktılar. Bana sanki yanmakta olan ölü bedenler arasından bir çığlık işittim gibi geldi. Yapabileceğim bir şey yoktu. Ben Şuşa’ya döndüm. Onlar Haçın hatırı için savaşa devam ettiler”
" Türklerle Ermeniler arasındaki kavgaların varoluşunun temel nedenlerinden biri de Türk ve Azerbaycan halklarının humanizmine, vatanseverliğine karşı Ermeni milliyetçilerinin sürekli gaddarlığıdır. (Amerikalı Ermeni yazar Sürmeliyan, Bayanlar ve baylar, müracaatım sizedir)
Hocalı, Türk’ün titreyip kendine dönmesi gerektiğini hatırlatan acı bir tablodur. Hocalı da yaşananlar insanlık tarihine, Ermenistan tarafından yazılmış kara bir sayfadır. İşte bu kara sayfanın 23. Yılını anarken hepimiz TÜRKÜZ, hepimiz Hocalılıyız, hepimiz Azerbaycan Türküyüz, hepimiz Karabağlıyız.
Yorumlar
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *