
Bölgedeki işgal sorunu için “dondurulmuş çözümsüzlük” kavramları kullanılıyor. Bu çözümsüz durum Ermenistan ve Rusya’nın çıkarlarına uyduğu için de bu iki ülke başta olmak üzere bazı bölge devletleri ve küresel aktörler bu konuda statüko’nun korunmasından yana tavır alıyor.
Azerbaycan topraklarını kurtarmak için, -sürekli olarak ifade ettiği gibi- önceliği diplomatik yollarla barışçıl çözüm seçeneğine vermektedir. Ama meselenin bir de askeri seçenek boyutu vardır. Azerbaycan gelişen ekonomisiyle bölgenin parlayan yıldızı olmakla birlikte askeri yatırımları ile de dikkatleri üzerine çekmiştir. Azerbaycan’ın savunma giderlerine ayırdığı bütçenin Ermenistan’ın toplam bütçesinden büyük olduğu aşikardır. Ve ortada Azerbaycan lehine asimetrik bir güç dengesi bulunmaktadır. Burada akıllara Azerbaycan’ın işgal edilen topraklarını “sınırlarını korumak” ve “meşru müdafaa” ilkelerine dayanarak geri almasının mümkün olup olmadığı soruları gelmektedir. Bu sorunun cevabını ararken yalnızca Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki askeri güç farkını dikkate almak yanlış olur. Bölgedeki Rusya faktörü de mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır. Çünkü Rusya, eski Sovyet mirası bu topraklarda izni olmadan bir askeri harekete müsaade etmeyeceğini bir çok kez dile getirmiştir. Bunun en canlı örneğini 2008’de yaşanan Gürcistan-Rusya savaşında görmek mümkündür. Rusya bölge ülkelerini kendi güvenlik alanı olarak kabul etmektedir ve bu doğrultuda politikalar yürütmektedir. Yani Batı çizgisinde bir dış politika konsepti belirleyen Azerbaycan ile Moskova merkezli politikalar yürüten Ermenistan arasında çıkacak olası bir savaşta Rusya’nın tarafsız kalacağını beklemek çok büyük bir hata olur. Aynı şekilde bunu hesaba katmadan "Azerbaycan askeri seçeneğe başvurmalıdır" demek de konuya çok yüzeysel yaklaşıldığını ortaya koymaya yetecektir. Tüm bu tespitlere rağmen Azerbaycan ve Türkiye, Türk toprakları olarak bilinen ve tarihe Azerbaycan coğrafyası olarak geçen bu bölgede ikinci bir Ermeni devletinin kurulmasına asla müsaade etmemelidir! Azerbaycan ekonomik olarak gösterdiği atılımlarını askeri alanda da gerçekleştirmeye devam etmeli ve bunu bir savaş hazırlığı olarak değil de "caydırıcılık" amacıyla yürüttüğünü ve bölgesel bir güç olma yolunda ilerlediğini dünya kamuoyuna anlatmalıdır.
Sonuçta Azerbaycan işgal altındaki topraklarını kurtarmak için askeri seçeneği daima masada tutmaktadır, ancak önceliği diplomatik seçeneklere vermektedir ifadesi doğru olacaktır. Ayrıca Azerbaycan'ın askeri alanda gerçekleştirdiği yatırımlar, Ermenistan'ı barış masasına oturmaya zorlayacak en önemli faktördür. Yani Azerbaycan, barışçıl bir çözüm hedeflerken de askeri yatırımlarını en üst seviyede tutmak zorundadır.
Yorumlar
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *