11 Mart 2025
21YYTE.ORG Orta Asya Araştırmaları Merkezi Rusya-Orta Asya İlişkilerinde Kolektif Güvenlik

Rusya-Orta Asya İlişkilerinde Kolektif Güvenlik

6 Dakika
OKUNMA SÜRESİ
Orta Asya'da askeri operasyona hazırlık

Bu yazı, 12 Aralık 2005 tarihinde Cumhuriyet gazetesinin Strateji ekinde yayınlanmıştır (Sayı 76).

14 Kasım 2005 tarihinde Rusya ve Özbekistan arasında imzalanan müttefiklik anlaşması, Rusya'da "Özbekistan Rus nüfuz alanına dönmüştür" şeklinde yorumlamıştır. Gerçekten de Rusya'nın 2005 senesi içerinde Orta Asya'da elde ettiği en büyük ödül Özbekistan'daki durum değişikliği olmuştur. Kazanımlarını sağlamlaştırmaya çalışan Rusya, hakim olduğu Kolektif Güvenlik Anlaşması Teşkilatı'nı (KGAT) kullanarak, kendi çıkarlarını sınırlarının çok ötesinde, Orta Asya coğrafyasından başlayarak savunmaya kararlıdır.

Kolektif Güvenlik Mekanizması

Sovyetler Birliği'nin yıkıntıları üzerinde kurulan Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) alanında dış tehditlere karşı güvenliği sağlamak amacıyla 15 Mayıs 1992'de Ermenistan, Kazakistan, Kırgızistan, Rusya Federasyonu, Tacikistan ve Özbekistan arasında Kolektif Güvenlik Anlaşması (KGA) imzalanmıştır. 1993 yılı içerisinde Gürcistan, Azerbaycan ve Beyaz Rusya da anlaşmaya katılmıştır. KGA, bir üye devletin toprak bütünlüğüne ve egemenliğine karşı bir tehdit oluştuğu zaman, KGA çerçevesinde acil görüşmeler mekanizmasının çalıştırılmasını, bir üye devlete karşı saldırı gerçekleştiği zaman ise, askeri yardım dahil gerekli yardımın gösterilmesini öngörüyordu. 1990'lı yıllarda KGA, üye ülkelerin güvenliklerini sağlamaktan uzak kalmış, her şeyden önce eski Sovyet alanında Rus askeri etkinliğini sürdürme aracı görevini görmüştür. Bundan dolayı 1999 yılının sonuna gelindiğinde anlaşmadan üç ülke eksilmiştir: Azerbaycan, Gürcistan ve Özbekistan.

2000 yılında Rusya'daki iktidar değişikliği, 1990'lı yılların sonunda Orta Asya devletlerinin karşılaştıkları yeni tehditler KGA'nın ivme kazanmasına sebep olmuştur. 1999 yılında Özbekistan İslami Hareketi militanlarının Kırgızistan ve Özbekistan topraklarında güvenlik güçleriyle sıcak çatışmalara girmeleri, Orta Asya bölgesinin güvenlik zaafınıortaya sermiştir. Bu tarihten itibaren, Orta Asya bölgesi KGA'nın temel faaliyet alanı haline gelmiştir. Ekim 2000 tarihinde Kırgızistan'ın başkenti Bişkek'te yapılan KGA üye ülkelerinin zirvesinde KGA'nın öngördüğü kolektif güvenlik sistemi çerçevesinde kolektif güvenlik güçlerinin kurulmasına yönelik bir anlaşma imzalanmıştır. Mayıs 2001'de yapılan bir sonraki zirvede Orta Asya'da Kolektif Hızlı Konuşlandırma Güçleri'nin (KHKG)kurulmasına karar verilmiştir.

11 Eylül'den sonra gerçekleşen Afganistan operasyonu sonucunda Orta Asya ülkeleri tarafından temel tehdit kaynağı olarak algılanan Taliban yönetimi devrilmiştir. İlk defa olarak Rusya dışındaki bir güç, bölge güvenliğinin sağlanmasına talip olmuştur. Ancak bölgede ABD nüfuzu arttıkça Rusya da, kolektif güvenlik alanındaki faaliyetlerini daha da artırmaktadır. Rusya, 2002 yılında Kırgızistan'da Kant havaalanına uçaklarını konuşlandırmaya başlamıştır. Teorik olarak Kant'a konuşlandırılan Rus hava birliğinin amaçlarından bir tanesi, KGA çerçevesinde kurulan KHKG'nin havadan destek vermektir. Bu anlamda Kant, KGAT güçlerinin Orta Asya'daki dayanak noktasıdır.

Bölgenin NATO'su

18 Eylül 2003 yılında KGA, Kolektif Güvenlik Anlaşması Teşkilatı (KGAT) adı altında uluslararası bölgesel teşkilata dönüştürülmüştür. KGAT Tüzüğü'nde "teşkilata üye olan taraflardan birine yapılan saldırının, tüm taraflara yapılmış sayılacağı" belirtilmiştir. Bu anlamda ortak güvenlik tedbirleri açısından KGA'nın çok ötesine adım atılmıştır. Rusya'nın çabalarıyla etkin bölgesel güvenlik teşkilatı haline dönüştürülmeye çalışılan KGAT, 2004 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda gözlemci statüsüne sahip olmuştur. KGAT'ın uluslararası arenada tanınması ve otoritesinin kabul edilmesi yönünde hayata geçirilmeye başlanan bir sonraki adım, KGAT-NATO ilişkilerinin kurulmasına yönelik çabalar olmuştur. Rusya, 29-30 Kasım 2005 tarihinde yapılan KGAT Savunma Bakanları Konseyi'nin toplantısında bu konuyu gündeme taşımıştır. Toplantının akabinde yaptığı açıklamada Rusya Savunma Bakanı Sergey İvanov, modern tehditlere karşı koyma konusunda KGAT'ın NATO ile işbirliği yapmak istediğini belirtmiştir. İvanov, toplantıdan bir hafta sonra gerçekleşecek olan Rusya-NATO Konseyi'nin toplantısında KGAT dönem başkanlığını yürüten Rusya'nın bir kolektif güvenlik teşkilatı olarak KGAT'ın işbirliği önerilerini NATO'ya sunacağını belirtmiştir. Kısacası Rusya, KGAT'ın NATO'ya denk bir bölgesel güvenlik örgütü olarak tanınmasını istemektedir. Daha açık olarak söylenirse, Orta Asya başta olmak üzere, KGAT'ın kapsadığı alanda askeri olarak Rusya'nın hakim olduğunu kabul ettirmeye çalışmaktadır.

BDT alanında Rusya'nın üye olduğu diğer teşkilatlarda da olduğu gibi, KGAT tamamen Rusya'nın etkisinde bulunmaktadır. Son dönemde KGAT sürekli yetkililerinin belirttiği gibi, KGAT'ın öncelikli faaliyet alanı Orta Asya bölgesidir. Bölgedeki ABD askeri varlığından rahatsız olan Rusya, KGAT çerçevesinde Orta Asya'daki askeri nüfuzunu arttırmayı hedeflemektedir. Kasım ayı içerisinde ABD'nin Özbekistan'daki Hanabad hava üssünü boşaltmasının ardından, söz konusu üsse Rusya'nın yerleşmesi gündemdedir. Rusya, yönünü değiştirip kendisine doğru yönelen Özbekistan'ı tekrar KGAT'a katılması için ikna etmeye çalışmaktadır. Orta Asya'da güvenliği sağlayabilen tek güç olduğunu ispatlamaya çalışan Rusya, KGAT'ı etkin kolektif güvenlik örgütü haline getirmeyi amaçlamaktadır. KGAT-NATO ilişkilerinin kurulması bu yönde önemli bir adımı oluştururdu ve aynı zamanda Orta Asya güvenliği konusunda Rusya'nın NATO tarafından başlıca muhatap olarak kabul edilmesi anlamına gelirdi.

Orta Asya'nın İstikrarı

2005 yılı içerisinde ABD'nin Orta Asya'daki etkisinin azaltılması için önemli adımlar atan Rusya, KGAT çatısı altında Rusya'nın etkili olacağı Rusya-Orta Asya ortak birlikleri kurmaya çalışmaktadır. KHKG'nin kurulmasıyla bu ortak birliklerin temeli atılmıştır. Ancak Rusya'nın amacı Orta Asya ülkelerinden ve Rusya'dan tümen düzeyindeki birliklerin ortak komuta altında toplanmasıdır. KGAT Genel Sekreteri Nikolay Bordüja yaptığı açıklamalarda bunu açıkça belirtmiştir. Diğer taraftan Rusya, KGAT çerçevesindeki askeri operasyonlar için hukuki zemin oluşturmaya çalışmaktadır. Bu çerçevede 29-30 Kasım 2005 tarihlerinde Rusya'nın başkenti Moskova'da KGAT'ın Dışişleri Bakanları Konseyi, Savunma Bakanları Konseyi ve Güvenlik Konseyi Sekreterleri Komitesi'nin toplantılarında KGAT barış gücü birliklerinin oluşturulması görüşülmüştür. Toplantılardan sonra açıklama yapan KGAT Genel Sekreteri'ne göre, üye ülkeler, KGAT barış gücü operasyonlarının mekanizması üzerinde % 90 olarak mutabık kalmışlardır.

Orta Asya devletlerinin bağımsızlıklarının en zayıf noktası, kendi güçleriyle güvenliklerini sağlayamamalarıdır. Zamanında bu husus Özbekistan ve Kırgızistan'ın ABD askeri üslerini kabul etmelerine yol açtığı gibi, Tacikistan'ın Rusya'nın askeri müdahalede bulunmasına ve sınır güvenliğini sağlamasına izin vermesini de belirlemiştir. Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan'ın Rusya'nın askeri müdahalesine ve sonuç olarak güvenlik alanında Rusya'nın bölgedeki etkinliğine hukuki temel sağlayan KGAT içerisinde yar almaları da bu ülkelerin güvenlik zafiyetlerinden ileri gelmektedir. Bölge devletlerinin bağımsızlık döneminde kurdukları ulusal orduları potansiyel olarak komşu devletlerinin orduları karşısında zayıf kalmaya mahkum göründüğü gibi, düzensiz birlikler gibi yeni tür güvenlik tehditlerine karşı da hazırlıksız yakalanmışlardı. Bölgede istikrarın korunması ve bölge ülkelerinin kendi güvenliklerini sağlayabilecek potansiyele ulaşmaları Türkiye'nin menfaatleri dahilindedir. Bu açıdan bölge ülkelerinin askeri imkanlarının geliştirilmesi hususu ön plana çıkmaktadır. Türkiye, Güney Kafkasya'dan farklı olarak, askeri alanda Orta Asya'da daha çok NATO çerçevesinde hareket etmeyi tercih etmiştir. Halbuki Türkiye'nin Orta Asya ülkeleriyle sürdürdüğü askeri alandaki işbirliği Türkiye-Azerbaycan askeri ilişkilerinin düzeyine çıkarılabilir. Bugün Orta Asya ülkeleri acil güvenlik ihtiyacını hissetmekte, özellikle düzensiz birliklerle mücadele konusunda Türkiye'nin sahip olduğu tecrübeye ihtiyaç duymaktadır.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *