04 Mayıs 2025

KÜRT AÇILIMINDA ZAFİYETLER-2

Kürt Açılımının ilan edilmesinden itibaren yönetilmesinde çeşitli sebeplerden dolayı kontrol sağlanamamış ve bu durum önemli bir zafiyet kaynağı olarak Kürt Açılımının bütün amaç, yol, yöntem ve hedeflerini sekteye uğratmı

6 Dakika
OKUNMA SÜRESİ
Kürt Açılımının ilan edilmesinden itibaren yönetilmesinde çeşitli sebeplerden dolayı kontrol sağlanamamış ve bu durum önemli bir zafiyet kaynağı olarak Kürt Açılımının bütün amaç, yol, yöntem ve hedeflerini sekteye uğratmıştır.

Bunun başlıca sebebi de ABD'nin talepleri ve Kürtçülüğün tezleri doğrultusunda bu açılımın esasının oluşturulmaya çalışılması olarak tespit edebiliriz. Belli bir zamana kadar bitirilmesinin tasarlanması Kürt açılımında zaman sıkışıklığına sebep olmuştur. ABD'nin Irak'tan çekilmesine bağlı olarak Kürt açılımının tasarlanması öncelikli olarak zaaf noktalarının ortaya çıktığı ve sorunların tezahür ettiği temel kaynaktır. Bu durum, sürecin doğal gelişim seyrini bulmasını engellemiştir. Yani, açılımın amacının tam olarak netleştirilememesi, amaca ulaşmak için kullanılacak yöntem ve tekniklerin seçilmesi, toplumsal ve siyasal kurum ve aktörlerinin konum ve rollerinin belirlenmesi ve sürecin içerisinde etkin olarak işlevselleştirilmesi, toplumsal tepki ve desteklere göre mevcut durumunun belirlenmesi konularında da ciddi başarısızlıkların temayüzüne vesile olmuştur.

Sorunların genel bir demokratikleşme sorunu değil de Kürt etnisitesi konseptinde bir tanımlama ve anlamlandırma eylemi olarak ortaya çıkması, milli ve üniter yapının bizatihi varoluşunun bir sorun olarak görülmesini beraberinde getirmiştir. Bu durum, Türk Sorununun veya başka bir deyişle Türk kimliğinin sosyolojik, siyasi, kültürel alandaki konumunun tasfiyesini öngören yaklaşımların da gündemi belirlemesine neden olmuştur. ABD'nin (ve AB) talepleri üzerine "Kürt sorunu"na çözüm bulma isteği, sorunun yapaylığına bağlı olarak, açılımın içeriğinin Kürtçülüğün tezleri doğrultusunda üretilmesini sağlamıştır. Etnik bir belirlenim ve tanımlama terör konusunun arka plana itildiği intibasının doğmasına da yol açmıştır. Kürt açılımının bir süreç olarak başarısızlığının temelinde birinci olarak ABD kaynaklı olması yanında ikinci etken söz konusu bu Kürtçülük boyutudur. 12 kötü adam olarak kamuoyuna yansıyan danışma kurullarının önemli ölçüde Kürtçü aydınlardan müteşekkil olması da bu durumun bir yansımasıdır.

Kürt açılımının kamuoyuna yansıyan yüzü, bir meşruiyet sağlanmaya yönelik "12 Kötü Adam"ın yer aldığı çalıştayla başlamıştır. Bu çalıştayın amacı, önceden tasarlanmış olan plana bir meşruiyet sağlama ve "demokratik" temayülleri uygulama görüntüsünün inşa edilmeye çalışılmasıdır.[1] Söz konusu toplantıya gelen tepkiler üzerine başka grup ve kişilerle de görüşmelerin başlanarak hazırlanmış olan dolgunun içinin doldurulmaya çalışılması sorunun çıkmaza girişinde etkili olmuştur.

Bu süreçte Kürt açılımının "Devlet projesi" söylemiyle sunularak destek aranması bazı sorunları da gündeme getirmektedir. Devlet tek bir kurum ve kişiden müteşekkil değildir. Devlet projesi olarak bir savunma yapılması demokratik süreçlerin bertaraf edilmesi anlamını da taşır. Yani devlet yapılması gerekli olanları düşünmüş ve uygulamaya başlamıştır. Bu durumda toplumsal gruplardan, kişilerden, uzmanlardan, STÖ'lerden bilgi alınması veya istişare yapılmasının ne anlamı vardır? Yukarıdan aşağıya giden bir değişim yürütülmektedir. Bu durum ise jakoben karakterli ve anti-demokratik bir tavır alıştır. Toplumun talep ve görüşlerinin dikkate alınmadığı bir politik proje pek çok sorunu da beraberinde getirecektir. Devlet projesi stratejinin savunma argümanı olarak kullanılması demokratik teamüllere aykırılık gösterir.

ABD'nin etkisine bağlı olarak yapılacakların önceden genel çerçevesinin belirlenmiş olması açılımının "bize ait" olmasının kılıfının oluşturulmasını zorlaştırmıştır. Çünkü, Kürt açılımının halka anlatılmamasının sebebi içeriğinin doldurulamamış olmasından ziyade zihinlerdeki çözümün potansiyel bir bölünmeyi de beraberinde getireceği gerçeğinin halka anlatılmasındaki zorluktur. Alevi Açılımındaki yöntemin bu konuda düşünülmemesi kayda değerdir. Bilindiği gibi konuyla ilgili yetkin bir isim koordinatörlüğünde toplumun çeşitli meslek ve statülerinden gruplarla, STÖ, basın, akademik camia vb. toplumsal güç merkezleri ile ayrı ayrı çalıştaylar düzenlenmiştir ve hala düzenlenmektedir. Böylece bu özel toplantılarda ki farklı görüş ve yaklaşımlar kayda geçmiştir. Ve Kürt açılımdan çok önce başlayan Alevi açılımı hala çalışmalarına devam etmektedir.

Açılımının içeriğinin belirlenmesi ve takdim edilmesindeki muğlaklık, çelişkiler, sorunu tanımlamada ki çekingenlik, sorunu telaffuz edememe ve adını bile koyamama gibi unsurlar sürecin zafiyetinin tezahür ettiği alanlardır. Örneğin açılımın daha hazır olmadığı açıklandığı halde muhalefetle girilen destek-köstek tartışması başlı başına bir çelişki ve kararsızlık göstergesidir. Bununla birlikte hala açıklanmayan ve belirlenmediği ifade edilen açılımın PKK'lı teröristlerin "Barış Elçileri" olarak gelişi, büyük törenlerle karşılanmasını, başbakan önce büyük coşku diye onaylamış arkasında gelen tepkiler üzerine eleştiriye başlamıştır. İçişleri Bakanı ise bunun açılımın bir parçası olarak takdim ederken açıklanmayan ve bilinmeyen açılımın aslında mevcut bir plana göre sürdürüldüğünü göstermiştir. Başka bir deyişle açılımın bize ait olmadığının tescili mahiyetindeydi.

Terör üzerinden Kürtçü taleplerin büyük oranda açılımın içeriği olarak yer alması toplumsal mutabakatın önündeki en büyük engel olarak yer alacaktır. PKK'lı teröristlerin Habur'dan girişlerini önce onaylayan sonrasında ise gelen yoğun tepkiler üzerine "Bir kesimi kazancağız diye öbür kesimi küstürmeyelim", sözü PKK'nın Kürtler adını meşru bir hareket olarak okunmasına imkan vermektedir. Bu söz PKK'nın Kürtlerle özdeşleştirildiği gerçeğini de ortaya koymaktadır. Bu ön kabul üzerinden Kürt açılımının zihinsel arka planının deşifre edilmesi mümkün olmaktadır. Çünkü, Kürtçülüğün siyasal tezlerinin Kürtlerin mağduriyeti üzerinden kabulü Türkiye'nin etnik kompartımanlara ayrılması anlamına gelmektedir. Alevi açılımına, Başörtüsüne, Cumhurbaşkanlığı gibi politik tercihlerde hükümeti destekleyen MHP gibi bir partinin çok şiddetli muhalefeti ile karşılanmasının bam teli işte bu Kürtçü talepler ve Türkiye'nin varoluşunun tehlike altında olduğunun göstergesi olarak okunmasına kaynaklık etmektedir. Devlet projesi kavramının kullanılarak muhalefetin yok sayılması da bizzat demokratik bir ironidir.

*21.Yüzyıl Türkiye Enstitüsü DYÇ Araştırmaları Bilimsel Danışmanı.



[1] Türkiye'nin en önemli stratejistlerinden ve PKK terör örgütünün yok edilmesi konusunda en geniş bilimsel çalışmanın sahibi olan Prof. Dr. Ümit ÖZDAĞ ve etnik sosyolojinin en yetkin kalemi olarak Prof. Dr. Orhan TÜRKDOĞAN gibi Türk milliyetçisi entelektüellerin ve bilim insanlarının görüşüne başvurulmamış olması Kürt açılımının içeriğinin rengini göstermesi açısından önemlidir.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *