01 Eylül 2025
21YYTE.ORG Rusya Slav Araştırmaları Merkezi Emperyal Rusya’nın Sonu; Karadeniz-Kafkasya-Orta Asya Ekseni

Emperyal Rusya’nın Sonu; Karadeniz-Kafkasya-Orta Asya Ekseni

31 Dakika
OKUNMA SÜRESİ

30 Ağustos Zaferi’ni kutladığımız bugün Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı’nın askeri bölümünü zaferle tamamlaması bakımından hayati bir dönüm noktasıdır. Bu savaşla birlikte emperyalist Batılı ülkelere karşı ülke düşmandan temizlenmiş ve Lozan’a giden yolda gerekli olan askeri başarı sağlanmıştır. Siyasi zafer olarak ise tabii ki önce Atatürk’ün ulus-devlet olarak Cumhuriyet rejimini ilan edişini ve sonrasında yeni devletin uluslararası alanda kabulünü gösteren Lozan Anlaşması’nı gösterebiliriz. Asya’da Japonya’dan Hindistan ve Rusya’ya yaklaşmakta olan devrimleri çok iyi izleyen Atatürk, Türk Kimliğine dayalı Batılı anlamda modern ulus-devlet sistemini seçmişti. Ancak, unutulmaması gereken, Kurtuluş Savaşı sadece Batı emperyalizmine değil Rus/Sovyet emperyalizmine karşı da kazanılmıştır.
1917 devrimi sonrası Sovyetlerin planı tıpkı Azerbaycan’da olduğu gibi bir Sovyet devleti daha kurmaktı. Sovyet yönetimine göre, “Anadolu Sovyet Türk Cumhuriyeti”ni kurmak için Atatürk doğru lider değildi ve Atatürk muhalifi olduğu için seçtikleri Enver Paşa, Batum’a karargâh kurmuştu. Ancak, 21 Mart 1921’de Sakarya Savaşı kazanıldıktan sonra Sovyetler, Anadolu’da başarılı olamayacaklarını anlayınca, Mustafa Kemal’i Batıya karşı hiç olmazsa yanlarında tutabilmek için Kurtuluş Savaşı’na destek vermeye başladılar. Cumhuriyet’in ilanı da Atatürk’ün saltanat rejimine sadık kalacağına inanan en yakın arkadaşları kadar, Komünizmi seçmediğinden Sovyetler için de hayal kırıklığı oldu. Atatürk’ün daha 17 Şubat 1923’de İzmir İktisat Kongresi ile birlikte “karma ekonomi” modelini seçmesi ekonomik savaşımızın başlangıcı ve Atatürk’ün realist siyasi anlayışı için en iyi örnektir.
Bununla birlikte, Sovyetler Türkiye üzerindeki planlarından hiç vazgeçmediler. Atatürk’ün Komünist Partisi’nin 1925 yılında yasaklamasından sonra Sovyetlerin Boğazlar ve Doğu Anadolu ile ilgili ilk talepleri 1933 yılında Ankara elçiliği kanalı geldi ve anında reddedildi. 28 Şubat 1945’de yinelenen talepleri sonrası Türkiye, kendi güvenliği için Batı kampına ve NATO’ya katılmak zorunda kaldı. 1917 öncesi Doğu Anadolu’yu işgal eden Ruslar, şimdi Ukrayna’nın doğusunu işgal ettiler. Kendini Rus çarı zanneden ve toprak kazanımlarına devam etmek isteyen Putin, çok fena çuvalladı ve tuzağa düştü. Onun yardımına koşan Trump’ın önerdiği barış planı 1917’de öne sürülmüş olsa idi şöyle olurdu: “Ruslar zaten Kars-Erzurum ve Van’ı aldı, siz Trabzon’u da verin de savaş bitsin. Biz de Ruslarla başka işlere bakalım.”
Ne yazık ki, Sovyetler Birliği’nin kurulduğu günden beri kendini romantik komünist gören bazı Türkler bilerek ya da bilmeyerek Rus hayranlığını sözde “emperyalizmle mücadele” görüntüsü altında canlı tuttular. Soğuk Savaş’ta bu Batı ve NATO düşmanlığına dönüştürüldü. Evet, Batı emperyalist ama Sovyet/Ruslar da, Çin de emperyalist. Çarlık döneminde olduğu gibi bugün de Rusya bir milletler hapishanesi, federasyon içinde 69 Rus olmayan cumhuriyet, özerk ya da yarı özerk bölge var. Sadece üç eyaleti gerçek Han Çinlisi olan 56 eyaletli Çin’in sözde emperyalizme karşı savaşı kazanmış lideri Mao, daha 1949’da Mançurya, İç Moğolistan, Doğu Türkistan ve Nepal’i işgal etti. Bugün Yol-Kuşak Projesi ile tarihte olduğu gibi Orta Krallığı kuracak bir emperyal plan içinde. Ülkemizde Rus ve Çin dezenformasyonu, “gerçek ayarlama (fact-checker)” faaliyetlerini başka bir makaleye bırakalım.
Bugünkü Rus yönetiminin şu anda üç önemli endişesi var; savaşı kaybetmek, ekonomik çöküş ve federasyonun parçalanması. Bu üç endişe de birbirini tetiklemeye hazır ve çok uzak mesafade değiller. Rus yetkililer son zamanlarda ülkenin bölünmesi ile ilgili paranoyak derecede bir endişe içindeler. Örneğin geçen Eylül ayında dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Batılı ülkelerin ülkeyi bölmek için en az 50 ülke ile bir koalisyon kurdukları suçlamasında bulunmuştu. Bu korku sadece hayali düşmanlar ile ilgili değil elbette. Rusya’nın bu makalede detaylarını vereceğimiz devam eden olumsuz trendleri de ömrünün gittikçe tükenmekte olduğunu gösteriyor. Batının derdi, uluslararası ilişkileri emlakçılık ile karıştıran Trump’ın yapmaya çalıştığı gibi arazi paylaşımı ile Rusya’yı kurtarmak değil. Kısaca oyun değişiyor.
Kremlin yönetiminde bölünme korkusu öyle arttı ki Temmuz 2025’de yeni bir milliyetçilik politikası stratejisi yayınlandı. Stratejinin temeli Rus devletinin asıl kurucusu olan etnik Rusların korunması ve geliştirilmesi, diğer yandan federasyondaki diğer etnik gruplara ülke dışından erişimin engellenmesi var. Bilindiği gibi Putin’in Büyük Rusya stratejisi etnik olarak Rus olarak gördükleri Rusya, Beyaz Rusya ve Ukrayna’yı merkeze alan diğer hapsedilmiş ulusları ise tarihte olduğu gibi kendileri ile iyi geçinmeye zorlayan bir ütopyaya dayanıyor. Rusların Ukrayna’da başarısızlığından bahsetmeniz ya da yönetime bir suçlamada bulunmanız bile vatan hainliği ve dış güçlerin vasıtası olmakla itham edilmenize neden oluyor. Rus yönetimi “Rusfobya” yani “Rus korkusu” ile Batıyı suçlarken Rus emperyalizmine maske sağlıyor. Ruslar saldırmadan duramazlar çünkü dururlarsa (bisiklet sürmek gibi) düşerler. Ama korku imparatorluğunun sonu geldi ve korkmakta haklılar. 
Rejimin çökmesi ve federasyonun bölünmesi öyle büyük bir korku ki, ülkenin bölünnemez olduğu sürekli yenilenirken, halkı yönetimin arkasında tutmak için çeşitli yöntemler deneniyor. Bölgeselci ve ulusalcı akımların üzerine gidiliyor. Ocak 2025’de iç güvenlikten sorumlu FSB, sözde “Rusya Sonrası Özgür Uluslar” forumuna üye oldukları ilan edilen 172 etnik ve dini grup belirledi. Bunlar arasında “Rusya Asyalıları”, “Özgür Buryat”, “Özgür Yakutistan”, “Özgür Tuva”, “Özgür Uluslar Zirvesi”, “Rusya Federasyonu Yerli Haklar Birliği”, “Özgür İdil-Ural”, “Özgür Başkurtistan”, “Kuzey Kafkasya Halkları Kongresi”, “Tüm Tatar Sosyal Merkezi” ve “Karelya Ulusal Hareketi” gibi kuruluşlar var. Rus vatandaşlarının bu yapıları internette araması bile tespit edilip, cezalandırılıyor. Bu makalede, sadece son dönemde Trump’ın Rusya ile görüşmelerinin arka planını değil, Ukrayna üzerinde oynanan oyunların Kaskasya ve Orta Asya ile ilgili bağlantılarına da yer vereceğiz. 
ABD-Rusya (Alaska) Görüşmeleri ve Avrupa
Trump, Ocak 2025’de yeni dönem başkanlık görevine başladığında 24 saat içinde Ukrayna Savaşı’nı bitireceğine söz vermişti. Aylarca Moskova’ya dostluk mesajları gönderdi ama Temmuz ayı ortasında tavrı değişti. Ukrayna’ya yeni Amerikan silahları satışına onay verdi ve Rusya’nın ticaret ortaklarına ikincil yaptırımlar tehdidinde bulundu. Rusya’ya geri adım atması için verdiği süreler hep boşa çıktı. Sonra 15 Ağustos’ta Alaska’da Putin ile buluştu. Trump’ın hemen ve tam bir ateşkes çağrısı ve Ukrayna’nın beşte birini Ruslara bırakacak barış planı konusunda Zelensky, sanki zımnen kabul etmiş gibi gözüküyor. Ruslar ise çıkarlarını maksimize etmek için bu dönemde verebileceği en büyük zararı vermek, en ölümcü saldırılar peşinde. Rusya Dışişleri Bakan sözcüsü yaptığı açıklamada; Ukrayna’da 50.000 kişilik bir milli ordu ve sadece Batının yer aldığı Ukrayna güvenliğini kabul etmediklerini açıkladı.
Daha toprak paylaşımına gelmeden barışın çok zor olduğu ortaya çıktı. Rus isteklerinde hiç bir esneme olmadığından barış olma ihtimali düşük gözüküyor. Ukrayna’dan Rusya’ya, Kırım, Donbas, Zaporizhia ve Herson’u vermesi isteniyor. Ayrıca Trump, “Ukrayna NATO üyesi olmayacak ve Kırım’ı almayı unutsun” açıklaması yaptı. Trump’ın Ukrayna’daki savaşı bir an önce bitirme ve acil barış yapma hevesi, Avrupa için büyük bir güvenlik sorunu ortaya çıkarıyor. Putin, Soğuk Savaş sonrası düzenlemeleri değiştirmek istiyor. Putin’e göre, Doğu Avrupa ülkelerinin Batıya entegre olması Rusya’nın zayıf zamanına denk gelmişti. Putin, Batının ülke rejimini değiştirmek ve büyük güç statüsünden çıkarmak niyetinde olduğunu düşünüyor. 
Trump, Ukrayna’da emlakçı (arazi alış-verişi) barışı ile Amerika’nın masraflarını azaltacağını düşünürken, Putin bu salağı bulmuşken en maksimum sonucu alabilmek için ateşkesi bile kabul etmiyor havasında ama sonunun çok yaklaştığını da biliyor. Avrupa Birliği ve NATO ise çökmek üzere olan Rusya’nın Trump tarafından kurtarılmasını istemiyor yani savaşa devamdan yana. Bu yüzden, Ukrayna’ya NATO’nun madde 5 tipi güvenlik garantisi verilmesini ve Rusların işgal ettikleri bölgelerden çekilmesini istiyorlar. Bunun ancak, Rusların yenilgiyi resmen kabul etmelerinden sonra olacağını da biliyorlar ve buna yakın olduklarını düşünüyorlar. Ruslar, demokratik seçimle işbaşına gelmiş Zelensky yönetimini Neo-Nazi cunta rejimi olarak etiketliyor çünkü hala 1945 yılındaki Nazilere karşı zaferi kendilerinin kazandığı hikâye ülkelerinde hala işe yarıyor. 1917 Sovyet Devrimi ise çoktan unutuldu, ne kutlama ne anma ama Naziler hala kullanışlı tehdit. 
Alaska zirvesinde kendi beklentilerini karşılayamayan Trump’ın, bundan sonra ne yapacağı konusunda tahminler yapılıyor. Putin’in yasadışı işgalini geçerli kılacak ve devletlerin uluslararası sınırları yeniden yazabileceği fikrini meşrulaştıracak, böylece II. Dünya Savaşı sonrası dönemin temellerini tersine çevirecek dayatılan bir barış arayışında. Zelensky muhtemelen Rusya’nın Alaska teklifini kabul etmeyecek, ABD de Rusya’ya yaptırım uygulamayacak ve savaş devam edecektir. Ve savaş Ukrayna’da Putin boyun eğene ya da gidene kadar devam etmelidir. Askerler çok iyi bilir ki yarım kalmış bir savaşla yapılan barış, en kısa zamanda başlayacak yeni bir savaşın gerekçesi olacaktır. Sonuç olarak demek istediğimiz, Ukrayna’da bir barış Putin için büyük stratejinin içinde sadece bir dönüm noktası ve diğer büyük müdahalelerin kavşağı. Bu yüzden, ABD’nin Rusya politikası çok daha caydırıcı bir kapsam edinmeli.
Fransa Cumhurbaşkanı Macron, Ukrayna’da ateşkes ve barışa destek verdiğini vurguladı ancak kalıcı barışın güvenlik garantileri gerektirdiğini vurguladı; “Birincisi, önümüzdeki yıllar ve on yıllar boyunca güvenilir bir Ukrayna ordusunun varlığıdır. İkincisi ise kendi taahhütlerimizdir” dedi. Macron, Avrupalıların Ukrayna’ya bu garantileri sağlama konusunda üzerlerine düşen sorumluluğu yerine getirmeleri gerektiğini, zira bunun kendi güvenliklerini de ilgilendirdiğini belirtti. Avrupa ülkeleri ise bu aşamada bankalarında dondurdukları 300 milyar dolarlık Rus parasını Ukrayna’ya transfer edebilir. QUAD ortağı olduğu için Hindistan’a göz yuman ABD, şimdi Putin’in savaş makinesinin nefes borusu olan boru hatlarını kesmelidir. Köşeye sıkışmış Rusya’nın petrolünü ucuza kapatarak yolunu bulan Çin ve Hindistan bu yoldan döndürülmelidir. 2021 yılında Rusya’dan hiç petrol almayan Hindistan şimdi günde 2 milyon varil almaktadır.
Ruslar, Trump’ın yanlış hesabını bir hassasiyet olarak gördüğünden az bulunur madenler için de bir alan açmaya hazır gözüküyorlar. Ancak, en başından beri Rusya ile savaşa hep karşı olan Trump, yeni döneminde gerginliği azaltmaya çalışırken, savaş daha genişledi. Trump’ın Ukrayna arazisini taksim ederek barış yapma planı Zelensky’nin hesaplarına, işgalden kurtulmak isteyen bir ülke halkının beklentilerine uyar mı? Tabii ki Ukrayna yönetimi, Trump gibi bu meseleyi bu kadar kolay görmüyor. Üstelik Ruslar da bol miktarda az bulunur mineral vererek, Çin’in elini zorlaştırmak istemeyeceklerdir. Rusya’nın ABD ile savaşından yararlanan Çin’i çok sevmeseler de daha yakın göreceklerdir. Özetle, Trump, uluslararası sistemi yanlış okumakta, Ukrayna’yı satarak, Rusya’nın az bulunur minerallerine konacağını sanmaktadır. Ancak, bu büyük hikâyenin Trump ile ilgili daha küçük bir parçası.   
Küresel Sermayenin Rusya Oyunu
Ukrayna Savaşı, 2014 yılındna itibaren ittifakların ve önceliklerin yeniden düzenlenmesine yol açtı. NATO’nun artık gerçek bir düşmanı vardı. Öncesinde ABD, Rusya’nın artık sahnede olmadığına inandı ve birden ona yöneldi. Orta Doğu’nun bir kenara itildiğini düşündü ve aniden ona dönerek petrolü ve enerji kaynakları için eteğine yapıştı. Asya-Pasifik bölgesinin Çin ile 21. Yüzyıl çatışmasının sahne olacağı coğrafya olduğunu hesapladı, bölge bir anda öncelikleri arasında Avrupa ve Orta Doğu’dan sonra üçüncü sırada yer aldı. Ulusal Güvenlik Stratejisi’nde jeopolitik önceliklerini, Çin, Rusya, Kuzey Kore ve İran olarak sıraladı ve gelecekteki çatışmaların temeli olan AUKUS, QUAD ve diğer ittifakları kurdu. Ukrayna, resmin küçük bir parçası ve muhtemelen seneye bir dengeye gelecek. Şimdi dünyada yeni ittifaklar ve ortaklıklar kurma, Üçüncü Dünya Savaşı’na hazırlık zamanı. Küresel oyun, hem güvenlik hem de ekonomik alanında oynanıyor ama askeri karşılaşma kaçınılmaz.
     Emperyalist Trump, diğer emperyalistler Çin ve Rusya ile birlikte dünyayı çok kutuplu düzene götürürken, sözde ABD’yi “yeniden büyük yapmak için” dünyadaki tüm az bulunur madenlere, Gazze gibi gelir getirecek yerlere el koymak istiyor, mafya babası gibi davranıyor. Ülkeleri önce ekonomik yaptırımlar daha sonra askeri saldırılar ile yola getireceğini düşünüyor. Mayıs 2025’de Donald Trump, Riyad’da verdiği konferansta Trump Doktrini’ni üç kelime ile özetledi; “Çatışma Yerine Ticaret” yani Trump için her şey alınıp satılabilir. Gazze ve Ukrayna’daki olası barışa ya da Azerbaycan-Ermenistan arasında gerçekleşen barışa da bakışı bu şekilde. Nitekim Zengezor Koridoru’nu “Uluslararası Barış ve Refah İçin Trump Koridoru” olarak tanımladı. Ama bütün bu işlerin arkasında Yahudi sermayesi, onların Büyük İsrail projesi, Rus Yahudilerinin planları ve İran düşmanlığına dayanan Azerbaycan ile ilişkileri ve nihayetinde oltadaki balık Trump var, ticaret ve az bulunur mineraller ise sadece maskesi. 
Trump’ın Rusya ile bir barışta Çin’e karşı az bulunur mineral pazarında kendine daha çok yer bulma iddiası öne çıkıyor.  Bu uğurda ABD’nin daha uzun vadeli temel çıkarlarını, özellikle Avrupa güvenliğini bile gözardı ediyor. Amerikan ticaretinin Çin’in az bulunur mineral hâkimiyeti tarafından çevrelendiği korkusunu yayarak kendi politikasını haklı çıkarmaya çalışıyor. ABD’nin bu korkudan sıyrılması için iki yol var; altyapısını kendi az bulunur maineral madenciliğine göre inşa etmek ve Rusya ile anlaşmak. ABD, henüz el atılmamış zengin az bulunur mineral rezervlerine sahip ama 1970’lerden beri bunların çıkarılması için bir yatırım yapılmamış. Rusya’nın kaynaklarına ulaşmak için ise ön şart Ukrayna’da bir barış olarak öne çıkarılıyor. Ukrayna’nın elinde bulunan az bulunur madenlerin önemli bir kısmı da Rus işgali altında olduğundan barış şartmış gibi gösteriliyor. 
İsrail’i kuran (Netanyahu dâhil) Rus Yahudileri, Rusya ile ilişkileri her zaman sıcak tuttular. İsrail, Suriye’yi bombalarken Rus hava savunması asla müdahil olmadı. Yahudi sermayesinin kuklası Trump, Rusya’yı savaşla yok etmek yerine yola getirmekle görevli. Nihayetinde Rusya’nın yeni idarecileri bol miktardaki Yahudi oligarklar içinden çıkacak. Zengezor ile ilgili Yahudi planının arkasında Azerbaycan sevgisi değil, İran’ı Kafkasya’dan yalıtmak ve sınır geçiş ücreti almasını önlemek var. İş bununla da bitmeyecek, Orta Doğu ile ilgili gelişmelerin müteakiben İran ve Orta Asya’yı da içeren ve nihayetinde Çin’e ulaşacak daha büyük bir projenin (Büyük Avrasya Projesi) parçası olduğunu uzun yıllar önce yazmıştık. Türkiye’nin hâlihazırda Orta Doğu’da Büyük İsrail ve Büyük Kürdistan projeleri karşısındaki mahkûm durumu onu İran, Kafkasya ve Orta Asya projelerine de boynunda Amerikan kovboyunun ipi ile sürmeye yarayacak. Hâlbuki yıllardır Amerikan atı olmadan Türkiye’nin Türk Dünyası vizyonu ile yapması Türk Birliği için doğacak fırsatı hazır olması gerektiğini savundum.
Tarihi olarak ABD’nin Rusya stratejisi “çevreleme” olmuştu. Bu strateji Rusları izole ederek, zayıf durumda tutmuş ve ancak yakın coğrafyasında müdahalelere mahkûm etmişti. Ancak bugün küresel çekişmenin merkezin ABD-Rus değil, ABD-Çin rekabeti var. ABD-Rus rekabetinin Soğuk Savaş dönemindeki gibi küresel yansımaları olmayacak. Diğer yandan, pek çok Batılı olmayan ülke gücünü geliştirerek, bağımsız olarak kendi gündemlerinin peşine düştüler. Batıyı izlemeye gönüllü olmayan Çin, Hindistan, Brezilya ve Güney Afrika gibi ülkeler varken, Rusları artık çevrelemenin bir anlamı kalmıyor. Rusları yaptırımlarla hapsetseniz bile dünyanın başka yerlerinde ABD’ye karşı direnç devam ediyor. Bu anarşik ortam ancak büyük bir dünya savaşı ile çözülebilir ve şu anda Batılı ordular 2035 yılına hazırlanıyorlar. Bu hazırlıkların sadece askeri değil, yeni dünya düzeni ile ilgili siyasi ve ekonomik boyutları da var. Hepsinin arkasında aynı güçlü finansal aktörler bulunuyor. Ulus-devletleri parçalama stratejisi, küresel ve bölgesel rakip güçlerin ufalanması ile birleştirildi Bugün Orta Doğu oynanan oyunun temeli de bu, aynı oyun Çin sınırlarına dayanacak ve Çin’den sonra ise asıl hedef; tek dünya devleti. 2045 sonrasında yeni bir dünya düzenine geçeceğiz; yeni tür kapitalizmi, dijital parası, küresel kontrolü ile bu devletsiz düzen 2070’lerde tamamen bambaşka bir dünya ve insan hayatı ortaya çıkaracak. 
Avrupa Ne Yapmaya Çalışıyor?
Rus Çarı Putin, emperyalizm ve Neo Nazilerle mücadele yalanı ile Avrupa’nın haritasını değiştirmek istiyor. Hedefi ise NATO’yu bahane ederek Ukrayna ve diğer uygun bulduğu ülkeleri işgal etmek, diğer bir deyişle eski Sovyetler Birliği alanına dönmek. Ruslar, kumarı Trump’ın oynadığı gibi oynamazlar. Ukrayna ve Karadeniz’de önü açılan Ruslar, gözlerini Doğu Avrupa ve Türkiye’ye dikeceklerdir. Uzun zamandır Batı ve Rusya arasında daha çok Moskova’ya yakın olan Ankara’nın güvenliğinin karşılanması ABD ve Avrupa’nın pek umrunda olmayacaktır. Türkiye, müttefiklik konumunu son 20 yılda oldukça aşındırmış, Batı ile çalışmayı becerememiştir. Doğu Avrupa’daki NATO savunması güçlü olduğu için; Putin, yalnız kalmış Türkiye’nin hassasiyetlerini değerlendirmek için uygun fırsatlar yaratacaktır. Altı yıl önce NATO’nun beyin ölümü gerçekleşti diyen Macron şimdi gönüllü NATO ülkelerini Çin, Rusya ve Türkiye gibi otoriter rejimlerle mücadele çağrısı yaptı. Londra toplantısına davet edilen Türkiye dışişleri bakanı yeni Avrupa güvenlik mimarisine katılma niyetini ifade etse de Avrupalılar Ankara’nın Ruslarla ilişkilerini ve rejimin sorunlarını engel olarak görüyorlar.
Rus tehlikesini gören Alman başbakanı Keir Starmer ve Fransa cumhurbaşkanı Emmanuel Macron Londra’da 18 ülke lideri ile “gönüllü koalisyonu” kurdu. Koalisyonun ilk amacı Rusları Ukrayna’da başarısız kılmak. Yeni Avrupa’da Almanya ve Fransa’nın başını çekeceği daha bağımsız güvenlik yapılanmasında Türkiye’nin diğerleri ile aynı ortamda olması tıpkı AB’ye tam üyelik gibi imkânsıza yakın olasılıktadır. Nitekim RAND Corporation tarafından yayımlanan raporda, Batı’nın Türkiye ile ‘ideolojik değil pragmatik bir ilişki kurmasının’ daha yararlı olacağı belirtiliyor. RAND’a göre NATO, Türkiye'nin bağımsız karar alma eğilimini bir sorun olarak görmek yerine, bunu Rusya gibi ortak tehditlere karşı kullanılabilecek bir avantaj olarak değerlendirmeli. Kimse Türkiye’nin AB’ye katılacağına inanmadığına göre, sonu olmayan dansı sürdürmek yerine İsviçre, Norveç gibi Avrupa ile yakın fakat bağımsız bir ortaklık öneriliyor. İşin aslı Türkiye’nin artık Batılı olamayacak kadar Ortadoğulu olduğu itiraf edilmek istenmiyor.
Alaska’da Ruslar da Trump ve ekibinin Ukrayna’da ne olup bittiği ile ilgili bilgilerinin çok yüzeysel olduğunu ve ne açık bir dış politikası ne de savaşı bitirecek gerçek bir stratejisi olmadığını anladılar. Trump, önceden not aldığı konular hakkında bol bol konuştu ama ortada bir derin anlama ve politika yoktu. Bu yüzden, (Medvedev’in de açıkladığı gibi) Rusların hikâyesini ve “On İki Nokta” tuzaklarını bol bol dinlemek zorunda kaldılar. Rusların hazırlanmış gündemi Trump’ın bilişsel problemleri karşısında bir sonuç alamadı. Trump’ın ekibinin Ruslarla ikili görüşmeyi seçmesi, Ukrayna yanında nükleer konuları da gündeme getirmesi aslında tek sorunun Ukrayna olmadığı görüntüsü ile kendi önceliklerini Avrupa’nın önünde tuttuğu (Önce Amerika) mesajıydı. Ama Trump, Rusya ile hangi yola girerse girsin Avrupa aynı yolda olmayacak çünkü onların güvenlik anlayışı Trump’a ve NATO standartlarına uymuyor.
Alaska Zirvesi’nde Ruslar (Putin-Lavrov-Medvedev ekibi), ateşkesin çözüm olmadığı Ukrayna ve Avrupa’yı içine alacak bir çözüm dayatması ile maksimalci arayışlarını Trump’ın kafasına soktular. O da zirve sonrası Zelensky ve Avrupalılara bunu kendi görüşü gibi anlattı. Hatta konuşacak bir sonuç olmayınca Putin’in çok iyi İngilizce konuştuğunu müjde verir gibi açıkladı. Sonuçta Trump’ın Ruslar ateşkes istemiyor icadı dışında bir anlaşma temeli ortada yok. Bir daha ki görüşmeler Moskova’da olacakmış ama bu arada Ruslar Avrupa bankalarında dondurulmuş 320 milyar dolarlarını kurtararak ilk ödülü almak istiyorlar. Trump’ın Avrupa’ya verdiği mesaj ise şu; savaşa devam etmek istiyorsanız Avro harcarsınız. Bu aslında Trump’ın Avrupa’ya baskı yaparak Ruslara yardım ettiği şeklinde de yorumlanabilir. Avrupalılar, Putin’in rejimini devirdiklerinde dünya rezervlerinin yaklaşık %50’sine ulaşan doğal kaynaklarına el koyarak büyük ödülü alacaklarını biliyorlar.
Ukrayna Savaş Alanı
2022 yılında yeniden başlayan savaşta Ruslar, Karadeniz kıyılarının büyük bölümü ve Azak Denizi’ni ele geçirdikten sonra Donestk bölgesini ve önemli Ukrayna şehirlerini ele geçirmeye çalışmaktadır. Rus ölü ve yaralı kayıpları 1 milyon kişiyi geçtikten sonra Rus askeri stratejisi değişti. Yeni strateji bir tür terör; Ukrayna şehirleri ve sivil alt yapısını zorlayarak sivil halkını teslim olmaya mecbur etmek. Rusya’nın derinliklerinde önemli stratejik darbeler vuran Ukrayna drone’ları Rus stratejik hava kuvvetlerini hangarlarında büyük ölçüde yok ettikten sonra yakın zamanda Hazar Denizi yakınındaki Samara Rus petrol rafinelerini de vurdu. 15 Ağustos 2025’de Alaska’da yapılan ABD-Rus Zirvesinde Putin, kendi istekleri kabul edilmeden ateşkese bile razı olmayacağını gösterdi. Hâlbuki Rus ekonomisi çökmek üzere ve içeride Putin’in üzerindeki baskı artıyor. Putin kendi halkına şimdiye kadar Ukrayna’yı işgalinin bir zorunluluk olduğu yanında Neo Naziler yalanı ile uyuttu. Trump ise Zelensky’nin olmadığı toplantılarda Ukrayna topraklarını kendi toprakları gibi pazarlamaya çalıştı. 
Ruslar, işgal ettiği bölgelerde Ukrayna kimliğinin tüm izleri kökünden silmeye çalışıyor ve tarihsel olarak bu konuda oldukça tecrübeliler. En çok yok etmeye çalıştıkları Türk kimliği oldu. Ruslar, Kırım’ı “Türk Kırım Hanlığı”nı işgal ederek aldılar ve sanki hep onlarınmış gibi Kırım’ın hep Rus olduğunu iddia ediyorlar.  Şu anda Kırım ve diğer yerlerdeki Rus olmayanlar, Moskova’nın dayattığı eğitim sistemi ile beyin yıkamasına tabi tutuluyor ve kendi dillerini konuşmalarına izin verilmiyor. Dahası Ruslar, nefret ettiklerini sürekli açığa vurdukları Ukraynalıların Rus olduklarını iddia ediyorlar. Gerçek olan Rusların Çarlık döneminden kalma emperyalizmi yani Rus topraklarını genişletme merakı Ukrayna ile yeni bir safhaya girdi. Bundan sonra hangi istikamette bir zayıflık veya öncelik görürse devamı gelecek. Moskova’nın yıpratma stratejisi en çok kendini yıpratıyor; ekonomisi, insan gücü ve silah stokları bir yıl daha dayanır mı belli değil. Bu yüzden, Ukrayna için zamana oynamak önemli. 
Rus Ordusu, Ukrayna savaş alanında ayda yaklaşık 40 bin asker kaybediyor. Savaşın başlangıcından beri asker kaybı (ölü, yaralı) 1 milyona ulaştı. Buna karşılık Ukrayna topraklarında 2024 yılında %0.4, 2025 yılında (Temmuz 2025’e kadar) %0.2 ilerleme sağladı. Ruslar, insan ve savaş malzemesini yerine yenisini koymaktan daha hızlı tüketiyor. Yıpratma, yavaş ve etkileri belirsiz bir stratejidir. Ruslar, küçük başarılar için büyük bedeller ödeyerek savaşı sürdürüyorlar. Ruslar, savaş alanında baskıyı sürdürmek isterken, Ukraynalılar onları destekleyemeyecekleri pozisyonlara düşürmeye çalışıyor. Bu nedenle, Putin için barış yapmak, ateşkesten daha önemli. Askeri stratejinin birkaç önemli temeli var; 
- Düşman üzerindeki temas ve baskıyı asla bırakma, ondan kopma,
- Hedefe giden bir ordu ilerlemeye devam etmeli. 
Ruslar, Ukrayna’yı masaya oturtmak ve masada ilen bile daha güçlü istekler için askeri zorlamaya devam etmeyi düşünüyor. Batı ve Ukrayna’nın hesabı ise Rusları tüketmek. 
Ukrayna’daki savaşta silahlı kuvvetlerin beşte dördünü kaybeden Rusya için bir barış anlaşması zaferden çok can simidi niteliği anlamında. Ukrayna’nın doğusunda işgal ettiği toprakları kendi halkına zafer diye satacak olan Putin, aslında sadece kendi koltuğunu değil, Rusya’nın bölünmesini önlemeyi istiyor. Başlangıçta tüm Ukrayna’yı işgal etmek için yedi ana koldan saldıran Rus deniz, hava ve deniz kuvvetleri çok derin yaralar aldılar ve kuyruklarını kıstırıp Ukrayna’nın doğusuna saklandılar. Stratejik hava kuvvetleri, en önemli savaş gemileri elden gitti, S-400’ler işe yaramadı ve yüzbinlerce ölü karşısında Kuzey Kore’nin askerlerine kaldılar, İran’ın İHA’larına bile muhtaç oldular. İnsan ve ekonominin bittiği Rusya’nın ordusu bir daha kendine gelemez. Rus kasabı artık Çinlilerin yardımı ile ayakta. Ukrayna’daki savaşın özü; kendi demokratik ve özgür iradesi ile NATO üyesi olmak isteyen bir ülkenin Rus ayısı tarafından saldırıya uğraması ve işgale uğramasıdır. 21. Yüzyılda hala bir devlet diğerlerinin topraklarını işgal etmeyi kendine hak görmektedir.
Ukrayna’da kalıcı barışı kazanmak için savaşı kazanmalısınız. Kazanılmayan, yarım kalmış bir savaşın barışı, taraflardan birinin ilk fırsatta silaha sarılacak olması anlamına gelir. Rusya ile doğru ilişki kurmanın ilk prensibi Realist ve pragmatik olmak hatta soğuk olmak, duygusallıktan kaçınmaktır. Rusya ile bir barış dostluk üzerine olamaz çünkü Ruslar güce inanır ve dostça davranmayı zayıflık göstergesi olarak görürler. Yapılması gereken Ruslara karşı zor kullanmaktır. Bunun için en mantıklı yol, Rus savaş makinesini durduracak olan gelir kaynaklarını kesmek yani yaptırımları genişleterek, Rusya’dan enerji alan kim varsa vazgeçirmektir. Putin’i durduracak olan artık savaşamayacağını anlamasıdır. Bu sadece Ukrayna savaşı değil, Rusya’nın kaybedilmesi demektir. Diğer bir önemli kural, Rusya ile karşılıklı güven (diplomasi) üzerine barış yapılamaz çünkü tarihte de hep gördüğümüz gibi bozmak için hep bir gerekçe bulurlar. Yani Ukrayna barışının bir parçası Avrupa ve NATO garantileri olmalıdır. 
Putin neden bu kadar güvenli? İki sebebi var; Rus nüfusu ve topraklarının büyüklüğüne güveniyor. İkincisi ise savaşı kazanmak için toprak ele geçirmekten sonra Batının savaşı daha fazla sürdürmek istemeyeceğini düşünüyor yani zamana oynuyor. Kendi istediği şartlarda Ukrayna ile bir barış sağlarsa artık Avrupa’ya sıra geleceğini hesaplıyor. Ancak, hesapları tutmayacak. Çünkü kendisi de bitmek üzere, bu yüzden ateşkese ve savaşın mevcut hatlarda donmasına razı değil, bu Ruslar için hiç sürdürülebilir değil. Özellikle kendi içindeki zorlukları dikkate aladığımızda. 
Çin, Ukrayna Savaşı’nı Üçüncü Dünya Savaşı’na Hazırlık Olarak Görüyor
Pekin, Rus-Ukrayna Savaşı’nın ABD ile olacak savaşına hazırlanmak için bir test alanı olarak kullanıyor. Pekin, Ukrayna’da geleceğin çatışmalarına hazırlanmak için yüksek yoğunluklu savaşı izleyerek öğreniyor. Rusya’ya ekonomik ve endüstriyel tedarikçi olarak Rusya’ya karşı üstün bir konum edinen Çin, Ukrayna’da şunları izliyor; büyük miktarlarda askeri sistemlerin kombinasyonu (nasıl bir araya geldiği), Batı silahlarının etkinliği. Böylece kendi silahlarının gelişimi, eğitim ve teşkilat yapılarına rehberlik edecek konseptlerini yenilemek istiyor. Bütün bunların amacı Çin Ordusunu ABD ile kaçınılmaz savaşa hazırlamak. Çin, Ukrayna’da sadece seyirci değil; Ukrayna mevzilerini vuran drone motorları, Rus füzelerini yönlendiren mikroçipler ve Rus savaş makinesinin parçaları Çin’den geliyor. 
Çin’in Rusya’ya ekonomik desteği Rus askeri sanayi kompleksinin omurgası olmaya ulaştı. Böylece Çin kendi savunma sanayisini de gerçek bir savaşta test ediyor. Çin’in askeri hazırlıklarını sadece Güney Çin Denizi’nde bekleyen büyük savaşla sınırlamamak gerekir. İpek Yol Projesi güzergâhlarını Avrasya’nın askeri işgali için askeri amaçlı kullanıma hazır hale getirmeye çalışan Çin, Doğu Türkistan üzerinden tüm Türkistan-Kafkasya ve Avrupa’ya uzanan bir askeri işgal eksenine hazırlanıyor. Bu yüzden, Rusya’nın Batı karşısında kaybetmesini istemiyor ama rakip olarak güçlü kalmasını da işine gelmiyor. Temmuz 2025’de Çin dışişleri bakanı Wang Yi, AB diplomatlarına özel olarak, ABD’nin Çin’e tamamen odaklanmasını istemedikleri için Rusya’nın kaybetmesini istemediklerini söyledi.
Çin’in Rusya’ya verdiği askeri desteğin askeri detayları belli oldu. 2023’ün başından beri Rusya’nın füze, tank ve uçaklarında kullanmak için ithal ettiği mikroelektroniklerin, çiplerin %90’ı Çin’den geldi. Almanya ve Japonya’dan gelen savaş makineleri (tank, zırhlı taşıyıcı vs.) parçalarının %70’i (yaklaşık 900 milyon dolar) gene Çin’den geldi. Çin, Rus topçu mühimmatında kullanılan nitroselülöz için ana tedarkçi konumunda. Rus dronelarının elektronik parçalarının %80’i Çin’den geliyor. Buna karşılık Çin, Ukrayna’da Batı sistemlerini nasıl karıştıracağını, aldatacağını ve hava savunmasını öğreniyor. Bütün bunların sonucu tek taraflı olarak sadece Rusya’yı destekleyen Çin’in Ukrayna’daki savaşta tarafsız olduğu iddialarının hiçbir temeli olmadığı.
Çin ordusuna gelince; 40 yıldan fazla bir süredir bir ana savaşta yer almadığı için modern savaş hakkında yeterli bilgi ve tecrübesi yok. Modern savaş Çinli askerleri korumak için drone kullanımından elektronik karşı tedbirlere pek çok sistemin bir araya gelmesini, entegre edilmesini gerektiriyor. Ukrayna’da modern savaş Batı donanımı ve yazılımını öğrenmek için fırsat olarak görülüyor. Çin istihbaratı zaten yıllardır ABD Patriot hava savunma sistemi ve HIMARS roket topçusu ile ilgili bilgileri siber ve diğer yollardan çalıyor. Özellikle Ukrayna’nın Rusya’nın derinliğinde koordineli drone saldırısı ile Rus stratejik hava kuvvetlerine yaklaşık 7 milyar dolarlık bir hasar vermesi (Örümcek Opereasyonu) Çinlileri de çok şaşırttı ve Ukrayna Ordusunun savaş alanı çözümleri için özel çalışmalar yapıyorlar.  
Rusya’nın en önemli güç çarpanı olan elektronik savaş kabiliyetlerinin nasıl çalıştığını öğrenen Çinliler, Rusların vermek istemediği bilgiler için hacking grupları ile Moskova’daki savunma kurumlarına sızarak geri kalanı da topluyorlar. Çinliler bu bilgileri Ukrayna’da toplamakla kalmayıp, diğer savaş alanlarına da taşıyorlar. Mayıs 2025’deki Pakistan-Hindistan çatışmasında, Pakistan’ın Çin yapımı J-10C jetleri ve PL-15 füzeleri kullandığı ve çok etkili olduklarını biliyoruz. Ukrayna savaş alanında yaygın drone kullanımı ve asimetrik deniz taktikleri Çin askeri planlamacıları için geniş bir veri bankası oluşturdu. Ukrayna’nın başarıyla kullandığı deniz drone’ları Çin’in Tayvan’ı işgali için potansiyel bir taslak oluşturuyor. Tayvan’ın işgali büyük savaşta savaş zincirinin tetiklenmesi demek. Tayvan’da halen en gelişmiş çiplerin %90’ı üretiliyor ve Tayvan’ın kaybı ilk bakışta küresel ekonomi için 10 trilyon dolara mal olacak bir hasar demek.
Çin’in dikkatle takip ettiği diğer bir konu ise Batının Rusya’ya uyguladığı ekonomik yaptırımlar. Rusya’nın bu yaptırımları nasıl aştığına bakarak, Batı finansal sistemleri ve tedarik zincirlerini gerektiğinde nasıl by-pass edeceğini öğreniyor. Hatta daha da ileri giderek, yen’in ikili ticarette kullanımını oldukça artırdı ve SWIFT’e alternatif olarak Sınır Aşan Interbank Ödeme Sistemi kurdu.
Rus yetkililer son zamanlarda bazı hassas askeri ve çift-kullanımlı malzemelerin çalındığını fark ettiler. Yapılan yoğun soruşturmalardan sonra işin arkasında Rusya’da yaşayan veya çalışan bazı Çin vatandaşları çıktı. Suçüstü yakalamalar sonucunda çalınanlar arasında çelik yelekler (Ratnik model), vücut zırhları (6B45), muharip sırt çantaları (6Sh117) gibi askeri malzemeler bulunuyor. Çin, Ukrayna Savaşı’nın başlaması ile birlikte Rusya’ya düzenli olarak ajan gönderiyor. Öncelikle savaşta kullanılan askeri donanımları topluyorlar. Bu donanımların toplanmasında savaş nedeni ile askeri disiplinin bozulması yani donanımını satan askerlerin ortaya çıkması da fırsat oluyor. 
Çinliler şimdi dost olan aslında düşman gördükleri Rusları tanımak, en azından onların yaptıklarından daha iyisini yapmak peşindeler. Ruslar, savaş nedeni ile Çin’e bağımlı olsa da gelişmelerden tabii ki memnun değil. Çin’in daha önce en üst seviyede açıkladığı gibi “dostlukta sınır yok” dese de teknoloji casusluğu ilişkilere ironi getiriyor. Gerçekte iki ülkenin stratejik bakışları ve çıkarları ayrışıyor. Çinliler, Avrasya coğrafyasında kuzeydeki tehlike olan Rusların güçlü olmasını istemediler. Bölünen ve zayıf bir Rusya en çok Çinlilerin işine geliyor. Bu yüzden, NATO Rusya’yı bölmek istemiyor. Çin, Trump’ın ticaret savaşına karşı özellikle ekonomik konularda Avrupa’ya yanaşmak istiyor. ABD ise Rusya’yı yanına çekmekten öte kontrolüne almak yani Batı yanlısı bir Rusya imar etmek peşinde.
Pekin, Ukrayna konusunda her gelişmeyi yakından izliyor ve sürekli yeni konuma kendini adapte ediyor. Örneğin Alaska toplantılarına Avrupa’nın olumsuz yaklaşımı Çin için yaptırımlara karşı yeni bir manevra alanı oluşturdu. Çin, ABD-Rusya pazarlığından üç şekilde yararlanabilir; yaptırımların azalması, daha çok iç gelişme ve sanayiye odaklanma, başta Orta Asya olmak üzere (Yol Kuşak kapsamındaki) bölgesel projelere hız verilmesi. Nihayetinde Almanya ve Fransa ile daha çok işbirliği arayışı.
Pekin için Alaska ve devamındaki görüşmeler savaşı sona erdirecek bir potansiyel taşımıyor be ABD’nin çoklu yükümlülüklerinin devamını istiyor. En iyi çözüm Rusya’nın hala stratejik olması ve Çin diplomasisinin Avrupa’da etkili hale gelmesi. Bu yüzden, Ukrayna Savaşı’nın donmasının Rusların boynundaki halkayı kullanmak için daha iyi olacağını düşünüyor. Şi Cinping, Avrasya başta olmak üzere küresel düzende sürekli ve pragmatik bir güç kalmak, jeopolitik düzende konumunu güçlendirmek istiyor.
Zengezur Anlaşması 
8 Ağustos 2025’te Washington’da, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, ABD Başkanı Donald Trump’ın himayesinde bir anlaşma imzaladı. Anlaşma, kamuoyunda “Trump Koridoru” olarak adlandırılan, 44 kilometrelik bir transit geçiş yolunun açılmasını öngörüyor. Resmî adı “Trump Route for International Peace and Prosperity (TRIPP)” olan bu koridor, ABD’ye 99 yıllık işletme ve güvenlik yetkileri tanıyor.
Anlaşmanın ana unsuru, Ermenistan’ın Syunik (Zengezur) bölgesinden geçen 44 km’lik bir transit yolun uluslararası statüye kavuşturulmasıdır. Bu koridor, Azerbaycan’ın Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti ile ana topraklarını birbirine bağlayacak şekilde planlanmıştır. Ancak en dikkat çekici husus, koridorun güvenlik ve işletme haklarının ABD merkezli bir konsorsiyuma verilmesidir. Bu konsorsiyumun başında, Trump’a yakın iş insanı John Barrack’ın olduğu bilinmektedir.
Zengezur Koridoru, Azerbaycan'dan Ermenistan'ın Syunik bölgesi üzerinden Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti'ne giden 43 kilometrelik bir yol. Bu güzergâh, Azerbaycan topraklarında Horadiz-Ağbend ulaşım otoyoluna bağlanıyor. Türkiye topraklarında ise Nahçıvan-Iğdır-Kars çift hatlı demiryolu ve karayoluna bağlanıyor. Bu bölümün inşasının beş yıl sürmesi bekleniyor.
Zengezur güzergâhının tam teşekküllü olarak faaliyete geçmesine birkaç yıl olduğu belirtilse de Azerbaycan, Nahçıvan yönündeki demiryolu inşaatını hâlihazırda tamamlamak üzere. Bu da Avrasyalı ihracatçılara Türkiye ve Avrupa Birliği pazarlarına nispeten hızlı bir erişim sağlayacak. Hazar Denizi’nin diğer kıyısındaki Özbekistan ve komşularının da Azerbaycan üzerinden mallarının Avrupa pazarına buluşturacak olması, bölgedeki dengeleri değiştiren bir diğer durum.
Zengezur Koridoru’yla Türkiye ile Azerbaycan arasındaki mesafe toplam 343 km azalacak ve malların taşınmasında zaman ve paradan büyük tasarruf sağlanacak. Üstelik bu etki Avrupa-Çin-Avrupa lojistik zincirine katılan tüm ülkeler için ölçeklendirilebilir. Teknik olarak koridor; çift yönlü otoyol, demiryolu hattı, enerji nakil hatları ve fiber optik iletişim hatlarını içermektedir. 
Zengezur Koridoru’nun faaliyete geçmesi Bakü-Tiflis-Kars demiryolu hattının önemini azaltmayacak. Aksine, her iki güzergâh da birbirini tamamlayıcı hale gelecek. Bu da bölgenin lojistik kapasitesinin genişlemesine ve transit hizmetlere yönelik dış talebin artmasına yol açacak.
Azerbaycan ve Ermenistan’ın ABD öncülüğünde imzaladığı barış anlaşması içinde öne çıkan Zengezur Koridoru, Kafkasya’nın ve Orta Asya’nın tüm dengelerini değiştirme potansiyeline sahip. Bakü’nün Ermenistan toprakları üzerinden Nahcivan’a, oradan da Türkiye’ye bağlanacağı koridorla Türkiye, hem Azerbaycan hem de Hazar Denizi’ne kıyısı olan ülkelerle ticareti geliştirmenin önünü açtı. Bu projeyle, İran ve Rusya’nın nüfuz kaybı, koridorun kontrolünün 49 yıllığına ABD’ye verilmesiyle belirginleşti. ABD’nin Zengezur’daki güvenlik dâhil varlığı, İran’ın çevrelenmesi ve Rusya’nın Kafkasya hamiliğinin sona ermesi anlamına gelebilir.
Zengezur Koridoru ve devamında Batının Orta Asya’ya uzatmaya düşündüğü koridor öncelikle Rusların Kuzey-Güney Koridoru’nu kesen bir kama ve Rus-İran bağlantısını da koparabilir. Bu koridor aynı zamanda Çin’in en çok önem verdiiği Orta Koridor için de bir düğüm bölgesi teşkil ediyor.
Rusya-Ukrayna Savaşı nedeniyle Çin, Avrupa yönündeki kara taşımacılığı trafiğini Kuzey Koridoru'ndan Orta Koridor’a yönlendirmek zorunda kaldı. Sonuç olarak, Orta Asya'nın küresel üreticiler için transit önemi ve bununla birlikte bölgenin ulaşım altyapısı üzerindeki yük kat kat arttı. Güney Kafkasya'da da benzer bir durum ortaya çıktı.
Son jeopolitik çatışmalar Çin, Rusya ve İran’ın Orta Asya’daki ticari çıkarlarını temelden dönüştürmedi. Bununla beraber, Orta Asya’nın stratejik önemi iki nedenle arttı. Birincisi başta Kazakistan ve Kırgızistan olmak üzere Rusya ile önemli bağlantıları olan Orta Asya ülkeleri, Moskova’nın yaptırımlardan kaçma stratejisinin bir parçası oldular. İkincisi Rusya, İran ve Çin, Orta Asya’nın ekonomik gelişimine yatırım yapmaya başladılar. Çin ve Rusya, İran’ı enerji pazarından yzak tutarak daha çok kazanabilir. Diğer taraftan, İran ve Çin, İpek Yol Projesinde Rusya’yı izole ederek daha çok işbirliği yapabilir.
Asya’dan Avrupa’ya giden en kısa kara yolu olan Zenzegur Koridoru, Orta Asya ve Güney Kafkasya’nın neredeyse tamamını kapsayan trans-Hazar taşımacılığının geliştirilmesi için büyük bir avantaj. Ukrayna’da savaşın patlak vermesi ve ardından Rusya ve Belarus üzerinden geçen kuzey rotalarının yaptırımlarla abluka altına alınmasının ardından bu proje özellikle önem kazandı.
Güney Kafkasya’da güç dengeleri yeniden tanımlanmaktadır. ABD, bölgeye doğrudan nüfuz ederek hem Rusya hem de İran üzerinde baskı kurabilecek bir pozisyon kazanmıştır. Türkiye ise hem bu projeden kısmi fayda sağlama hem de kontrolün dış güçte olması nedeniyle stratejik risk üstlenme ikilemiyle karşı karşıyadır. Bu yeni denge, NATO’nun doğuya doğru genişleme stratejisine de örtülü bir destek sağlamaktadır. ABD’nin bölgedeki varlığı, Gürcistan ve Azerbaycan gibi ülkelerin Batı ile askeri iş birliğini artırabilir. Buna karşılık, Rusya, Ermenistan ve İran arasında yeni bir güvenlik ittifakının şekillenmesi de olasıdır.
Kafkasya ve Orta Asya’da Savaş Senaryoları
Bölgedeki mevcut kırılganlık, herhangi bir yanlış hesap veya provokasyonun hızla tırmanarak büyük çaplı bir çatışmaya dönüşme riskini artırmaktadır. Tarihsel deneyim, stratejik geçiş yolları üzerindeki rekabetin çoğu zaman büyük savaşlara yol açtığını göstermektedir. Kafkasya’dan Orta Asya’ya Türk dünyası ile pek çok muhtemel çatışma noktası bulunmaktadır. Bu coğrafyada egemenlik, Rusya’dan bağımsız olmak anlamına gelmektedir. Bölgedeki gelişmeler, BOP’un değil, Büyük Avrasya Projesi’nin (BAP) parçasıdır. Kafkasya ve Orta Asya’da beklenen askeri senaryolara başka bir makalede daha detaylı yer vermek, böyle uzun bir makalenin sonuna sıkıştırmak istemiyorum. Ama okuyucular için birkaç ipucu verelim. 
Önce Rus ayısını Azerbaycan ve Ermenistan sınırlarında göreceğiz. İran veya Rusya’nın koridora yönelik doğrudan ya da dolaylı askeri müdahalede bulunması, Güney Kafkasya’da yeni bir savaşın fitilini ateşleyebilir. Bu durumda Türkiye de hem coğrafi yakınlık hem de Azerbaycan’la ittifakı nedeniyle çatışmanın ve bölgedeki çatışmaların büyümesiyle olası bir dünya savaşının çıkması durumunda bu hatalı ABD yanlısı politikanın tarafı haline gelebilir.
Ruslar, sonra tarihte hep olduğu gibi Orta Asya’ya giriş bölgesi olan Kazakistan’a girecek ve sonra sıra diğer Orta Asya ülkelerine gelecek. Zaten iç parametrelerini kontrol ettiği Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan kolay hedef olarak görülüyor. Türkmenistan’ın gazını Ruslar satıyor. Sonra sırada Tacikistan var. Çin de bu ülkelere girdi ve hepsini ekonomik olarak borçlandırdı. Maden yataklarını satın aldı. Avrupa ve Türkiye’nin tarih boyunca olduğu gibi bugün de ve gelecekte de en büyük problemi Rusya olacaktır.
Makalenin devamı ve geniş versiyonu için;
https://www.academia.edu/143731203/Emperyal_Rusyanın_Sonu_Karadeniz_Kafkasya_Orta_Asya_Ekseni

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *