< < Yunanistan Türkiye İle Savaşı Göze Alabilir mi?


Yunanistan Türkiye İle Savaşı Göze Alabilir mi?

Yazan  12 Eylül 2020

Emekli Tümamiral Cem Gürdeniz: “Türkiye’ye Doğu Akdeniz ve Ege’de dayatılan meşhur Sevilla haritası var.

Bu harita şu an yürüklükte! AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, ‘Bizim haritayla ilgimiz yok’ dese de Türkiye’yi batıdan ve güneyden Anadolu’ya sıkıştıran bu harita, şu an AB’nin tüm web sitelerinde ve evraklarında kullanılıyor. Yani bu sadece bir enerji mücadelesi değil, ciddi bir jeopolitik sıkıştırma, Türkiye’yi Akdeniz ve Ege’den koparma mücadelesidi.“Bugün Yunanistan ile bir savaş çıksa 1 hafta sonra Yunanistan, Türkiye’den şu ana kadar elde ettiği her şeyi kaybeder. Güçlerimizi mukayese dahi etmem. Yunanistan’da bunun farkında ama Türkiye’yi oyalamak, yıpratmak, Batı karşısında uluslararası hukuka saygı duymayan bir ülke konumunda göstermek için kendisine verilen rolü şımarıkça oynuyor. Her defasında söylüyorum: Doğu Akdeniz ve Ege maraton koşusu gibidir. Türkiye bu maratonu asla terk etmez.

“Yunanistan ile bir savaş çıkması olası mı?” Emekli Tümamiral Cem Gürdeniz, “2060 yılına kadar borcunu ödeyemeyecek, gayrisafi milli hasılasının neredeyse 2.5 katı borcu olan bir ülke Yunanistan. Yunan halkı son 10 yıldır ekonomik krizden çok çekti. O nedenle bu çatışmanın silahlı aşamaya geçeceğini hiç sanmıyorum” diyor. “Peki neden?” Gürdeniz, “Türkiye ağırbaşlılığını, büyük devlet, büyük ağabey olma rolünü iyi kullanacaktır. Türkiye, AB ve ABD’nin Yunanistan’ı üzerimize kobay gibi sürmesi ve Türkiye’nin tetiği çekmesi tuzağına düşmeyecektir” diyor. (Soybaş, 2020)

Emekli Tümamiral Cem Gürdeniz’in yaptığı açıklamalar doğrultusunda Yunanistan tek başıma olsa tabiki savaşı göze alamaz.

Aslında Türkiye-Yunanistan arasındaki kriz buz dağının sadece görünen yüzüdür. İki ülke arasında seyreden bu krizin Fransa’nın müdahaleleriyle Türkiye-Avrupa Birliği , Türkiye-NATO ve  Türkiye-ABD krizine dönüşmesi de dikkat çekici sebeptir. Akdeniz krizi doğu ve batı kanadı olarak analiz edilecek olursa; ABD’nin Çin’e karşı yürüttüğü çevreleme ve etkisizleştirme politikasında denizlerde yürüttüğü hakimiyet mücadelesinin batı kanadını oluşturuyor. Doğu kanadını oluşturan “Güney Çin Denizi-Malakka Boğazı” ve merkezde yer alan “Malakka Boğazı-Süveyş Kanalı’nda” yürütülen güç mücadelesinin geleceği büyük ölçüde Akdeniz’den geçiyor. Akdeniz, sahip olduğu havzanın genişliği, derinliği ve etki boyutuyla söz konusu tüm projelerin (özellikle de Kuşak ve Yol Girişimi’nin) hayata geçirilmesinde üç kıtanın deniz-kara bağlantılarını sağlayan eşsiz bir konuma sahip. Kuşak ve Yol’un bağlayıcı konumunda olan “Orta Koridor’un” geleceği de bu havzaya bağlı. (Erol, 2020)Bu analizlere bağlı olarak ülkelerin Doğu Akdeniz krizindeki amaçlar şu şekilde sıralanabilir:

FRANSA

Yunanistan'a koşulsuz destek vererek krize müdahil olan Fransa, Batı’nın lejyoner gücü olarak Türkiye’yi NATO’nun sorunlu üyesi konumuna sokmayı ve Akdeniz havzasında sömürge gücü olarak “Büyük Fransa”yı yeniden inşa etmeyi hedefliyor.Fransa'nın ve Lideri Emmanuel Macron'un Ankara'ya karşı her cephede bitmek tükenmek bilmeyen düşmanca tutumu krizin giderek derinleşmesinin nedenlerinden birisidir. Fransa’nın en temel amacı ise Libya üzerinden Afrika hakimiyeti kurmak istemesidir. Ayrıca Fransa kendi rafinelerinde kolayla işleyebileceği Libya'daki petrolleri bırakmak istemiyor. Türkiye'nin Libya'daki varlığı Fransa'yı acele etmeye yöneltti. Fransa’nın hedefleri arasında siyasi ve askeri açıdan rüştünü ispatlamak; Batı’nın lejyoner gücü olarak ABD-İsrail’in kendisine Büyük Ortadoğu Projesi’nde (BOP) biçtiği rolü oynamak; bu noktada “AB Ordusu” projesini hayata geçirme konusunda ABD’yi ikna etmek; Türkiye’yi NATO’nun sorunlu üyesi konumuna sokmak ve Akdeniz havzasında sömürge gücü olarak “Büyük Fransa”yı yeniden inşa etmesi vardır.

AMERİKA

Kendi içinde bölünme ve güç mücadelesi yaşayan Batı’yı ortak bir “öteki” üzerinden yeniden yekpare bir yapıya kavuşturmak; böylece Batı üzerindeki liderliğini pekiştirirken, Türkiye’yi de “eski eksenine” çekmek, Batı Kulübü’nün “uysal çocuğuna” dönüştürmek. Kendi içinde bütünlüğünü sağlamış, liderliğini pekiştirmiş ve Türkiye’yi tekrar kazanmış bir güç olarak Rusya’yı Akdeniz’den çıkarmak, Baltıklar-Karadeniz-Kafkasya-Orta Asya hattında kuşatmak ve Çin’den kopmaya mecbur bırakmak. Çin’in “Kuşak ve Yol” projesindeki en kritik bölgede güç projeksiyonu yapabilme kapasitesini kuvvetlendirmek. (Erol, 2020)

ALMANYA

Almanya’nın amaçları arasında; AB’nin geleceği ve kendi pozisyonu konusundaki tartışmalara büyük ölçüde son vermek, Birliği siyasi ve güvenlik noktalarında güçlü bir aktör haline dönüştürmek; NATO’yu ve ABD’nin liderliğini bu tür krizler üzerinden zayıflatmak suretiyle ABD’ye olan bağımlılığını azaltmak, bağımsız bir aktöre dönüşmek; Türkiye’yi kazanmak vardır.

RUSYA

Rusya ise;  Suriye’deki kazanımlarını korumak; Akdeniz’deki varlığını güçlendirmek ve böylece güneye doğru politikasında yakalamış olduğu avantajı muhafaza etmek; Balkanlar-Karadeniz-Kafkasya hattındaki pozisyonunu kuvvetlendirmek; Türkiye-Yunanistan krizi üzerinden her iki tarafı ama özellikle de Türkiye’yi kendisine bağımlı kılmak; Türkiye’nin Batı ittifakından uzaklaşmasını teşvik etmek; kriz üzerinden başta NATO olmak üzere, Batı ittifakına darbe vurmak istiyor.

Krizde tüm aktörlerin tek bir ortak hedefi var ise, o da yukarıda görüldüğü üzere Türkiye’dir. Türkiye’nin küresel güç mücadelesinin seyrini, çerçevesini belirleyici rolü, onu tüm aktörler tarafından paylaşılamayan, kontrol edilmesi gereken bir ülke konumuna sokuyor. Bu çerçevede söz konusu aktörlerin Türkiye’ye yönelik tutumları şu şekilde sıralanabilir: Enerjide dışa bağımlılığının devam ettirilmesi ve enerji piyasasında bir oyuncu olmasının engellenmesi; Türkiye’yi güneyden kuşatmak ve Orta Doğu-Afrika’ya ulaşımını engellemek; Kuşak ve Yol Projesi’nde elini zayıflatmak; su yolları güzergahını ve enerji güvenliğini sabote etmek; Kıbrıs, Akdeniz/Ege adaları üzerindeki varlığını-tezlerini bitirmek; Akdeniz’de güç statüsünü yakalayan Türkiye’nin deniz aşırı bir güç, dolayısıyla da küresel bir aktör olmasının önüne geçmek.

 

Sonuç olarak Yunanistanın Türkiye ile savaşı göze alması halinde asıl kazananın başta Fransa olmak üzere emperyalist ülkeler olacağı açıktır.Bu nedenle zengin petrol ve doğalgaz yataklarının sömürmesi noktasında Batının desteğini alan Yunanistan Türkiye ile savaşmayı göze alabilir ve bunu yaptığında Avrupa’nın doğudaki karakolu konumuna düşer.

 

 

REFERANS

https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/fulya-soybas/yunanistan-ile-savas-cikar-mi-41602828

https://www.aa.com.tr/tr/analiz/dogu-akdeniz-deki-buyuk-hesaplasmanin-vekil-aktorleri-fransa-ve-yunanistan/1967563

İlayda Demirtaş

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü
Stajyer

ÜYE GİRİŞİ

Şifremi unuttum
  1. SON MAKALELER
  2. ÇOK OKUNANLAR

Ergun Mengi   - 07-04-2024

Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında, Osmanlı İmparatorluğunun Siyasi ve Askeri Anatomisi

2. Mahmut, Balkan isyanları, Rus baskısı ve Kavalalı Mehmet Ali Paşa’yla uğraşırken yeniçeriler, her fırsatta ayaklanmaktaydı. 15-18 Kasım 1808’de Babıali’yi basan yeniçerilerle mücadele eden Sadrazam Alemdar Mustafa Paşa mahzendeki barutları ateşleyerek içeri giren 600 yeniçeriyle beraber kendini h...

Error: No articles to display