11 Mart 2025
21YYTE.ORG Amerika Araştırmaları Merkezi ABD’NİN KONTRGERİLLA STRATEJİSİNDE DEĞİŞMEYENLER

ABD’NİN KONTRGERİLLA STRATEJİSİNDE DEĞİŞMEYENLER

Afganistan’daki çarpışmalara bakıldığında, Taliban’ın gerilla mücadelesi kapsamında hareket ettiği ve gerilla stratejisini sürdürerek etkin olduğu gözlemlenmektedir.

5 Dakika
OKUNMA SÜRESİ
Afganistan’daki çarpışmalara bakıldığında, Taliban’ın gerilla mücadelesi kapsamında hareket ettiği ve gerilla stratejisini sürdürerek etkin olduğu gözlemlenmektedir. Böyle bir mücadelede etkin ve başarılı olabilmek için üç faktörün bir arada yürütülm

Öncelikle kontrol yollarına ve hâkim bölgelere çok sayıda asker yığılarak, direnişçilerin hareket imkân ve kabiliyeti sınırlandırılır. İkinci olarak, faaliyetlerinin ardından saklanabilecekleri yer bulamamaları için direnişçilere olan yerel desteğin kesilmesi gerekir. Son olarak da önlemlerin kalıcı olması için istihbaratın son derece kuvvetli olması önem arz eder.[1]

Afganistan'daki ISAF ve Afgan kuvvetlerinin personel sayıları 300.000'i bulmaktadır. Ancak coğrafyanın zorluğu ve Afganistan'ın etnik bölünmüşlüğü, bu büyüklükte bir gücün ülkeyi kontrolünü zorlaştırmaktadır. Taliban, ağırlıkla etnik Peştun topluluğun desteğine sahiptir. Peştunlar Afganistan'daki en geniş etnik grup olup, Pakistan'ın kuzey kesimlerinde de mevcutturlar. Sınır ötesinden takviye alabilmekte, gerektiğinde bu kesimdeki kontrolsüz alanları kullanabilmektedir. Bu sayede birçok bölgede gündelik küçük çatışmalar çıkararak etkin olmaktadır.

Amerikan ve diğer ISAF güçleri bu çatışmalara karşılık vermekte, kayıp vermemek amacıyla da topçu ve hava birimlerinden yakın destek istemektedirler. Amerikan Hava Kuvvetleri (USAF) günlük 70–80 muharebe uçuşu ile 20 civarında keşif uçuşu gerçekleştirerek kara birimlerine destek vermektedirler. Muharebe uçuşlarına katılan uçakların her gün çeşitli yerlerde yaşanan birkaç çatışmaya yakın destek sağladıkları görülmektedir. Ancak bu savaş tarzı Taliban'ın etki alanını yeterince daraltmamakta, birçok militan coğrafyayı kullanarak kaçabilmektedir. Kaçabilen her militan aynı zamanda muharebe istihbaratını da beraberinde götürmektedir. Bu da sonraki günlere yönelik eylemlerin planlanmasını kolaylaştırmakta, saldırılar daha zayıf olduğu tahmin edilen farklı noktalara yöneltilebilmektedir. Bu da Taliban'ı olduğundan daha etkin gösteren bir taktiktir. Buna karşılık, ABD'nin kaybı göze alarak çatışmaların üzerine daha çok gitmesi gerekmektedir. Ancak ABD'nin kayıpları asgari seviyede tutması kültürel bir olgu olup, bu hususun yarattığı boşluğun giderilmesi için yeni yöntemler geliştirilmiştir.

Amerikan Hükümeti ordunun savaşacağı farklı bir coğrafyada -ki ABD'nin yüz yıldır girdiği bütün savaşlar kıta dışında olmuştur- ilk yaptığı işlerden birisi güvenilir müttefikler bulmaktır. Böyle bir programın başarıya ulaşabilmesi için öncelikle düşmanın gerilla gücüne karşı savaşma nedeni olan bir topluluğa ya da etnik gruba ihtiyacı vardır. Vietnam Savaşı'nın henüz başlarında, 1962'de CIA'in uygulamaya koyduğu programda, Vietnam'ın orta platosunda yaşayan Montagnard kabileleri Vietkong saldırılarına karşı eğitilerek önemli bir destek gücü oluşturmuşlardı. 700.000 nüfusa sahip olan Montagnardlar geniş özerklik istiyorlardı ve Vietkonglara karşı savaşmaya hazırdılar. CIA'in başlattığı program kısa bir süre sonra aynı dönemde kurularak bölgeye yollanan Amerikan Özel Kuvvetleri (Yeşil Bereliler) birimlerine devredilmişti. Yeşil Bereliler, Güney Vietnam'da CIDG (Civillian Irregular Defense Group - Sivil Başıbozuk Savunma Grubu) programı dâhilinde teşkilatlandırdıkları Montagnardlar ile birlikte çeşitli paramiliter kuvvetleri savaşa kazandırarak, ülkedeki birçok köy ve kasabanın savunulmasını sağlamışlardır. Özel Kuvvetler'in kontrolündeki CIDG elemanlarının sayısı da azami 42.000'i bulmuştur.

Yeşil Bereliler 1962'de Laos'taki milisleri de Komünist Pathet Lao'ya karşı eğitmeye başlamışlardı. Aynı yıl içinde Birinci Özel Kuvvetler Grubu, eğittikleri Montagnardlar ile 129 köyü tahkim ederek 10.000 kabile üyesi ile buraların savunmasını hazırlamış ve 1800 kişilik de mobil vuruş gücü oluşturmuşlardı. Bu köyler, özellikle sınırlardan yapılan sızmalara karşı bir güvenlik sistemi sağlıyorlardı. 1 Ekim 1964'te Güney Vietnam'a sürekli konuşlandırılan Beşinci Özel Kuvvetler Grubu ise, ülkenin sınır güvenliğini sağlayacak tahkimat sistemini tamamlamıştı. Bu program epey başarılı olmuş, ancak Amerikan Ordusu'nun savaşta stratejik sonuç almasına yetmemişti. Buna rağmen, Amerikalılar aynı stratejiyi sonraki savaşlarındaki temel stratejinin vazgeçilmez bir parçası olarak uygulamaya devam ettiler.[2]

ABD aynı programa Afganistan'da da başvurmaktadır. Ülkede bulunan bazı aşiretlerin Taliban'a karşı kullanılması gündemdedir. Bunlardan biri, Doğu Afganistan'daki Shinvari Aşireti'dir. Bu aşiret üyelerinin Peştun kökenli oldukları halde Amerikan yardımı alabilmek için Taliban'a karşı savaşabilecekleri söylenmektedir. Shinvari Aşireti'nin 400.000'e varan nüfusu, şüphesiz Amerikan askeri yetkililerinin üzerinde önemle durduğu bir rakamdır. Bu yüzden Amerikalı komutanların, yolsuzluk içindeki yerel yönetimleri aşarak bu aşiret üyelerine, kalkınma projesi içinde $1.000.000 aktarması dikkat çekicidir. Aşiret lideri ise Taliban'ın aşiretlerini yok etmeyi istediklerini; paralarını ve savaşçı yetirmek için çocuklarını zorla aldıklarını söylemektedir.[3]

ABD, bu sayede Taliban'a karşı rahatça harcayabileceği on binlerce savaşçı daha kazanabilir. Ancak bu sefer maddi çıkarlar daha çok işin içinde olduğu için, bu durum bir anda olumsuz gelişmelere de yol açabilir. İslam savaş kültüründe düşmana yalan söyleme aldatmanın önemli bir parçası olup, bu aşiretlerin ya da aralarına sızmış kişiler Taliban tarafından yanıltıcı istihbarat aracıyla kullanılarak, arkadan vurma gibi taktiklerle Amerikan birliklerini daha fazla kayıp verebilecekleri pusulara düşürebilirler. Kaldı ki, uyuşturucu ticaretinden para kazanan Taliban'ın fakir olduğunu düşünmek de yanlış olur. Aşiret liderlerinin altında olup, durumdan rahatsız olan kişiler de Taliban ile işbirliğine gidebilirler. Ne de olsa Taliban, bölge halkını Amerikalılardan daha iyi tanımaktadır. Bununla birlikte, Amerikalıların bu stratejisi sayesinde, düşman gerilla faaliyetlerine yönelik belli bölgelerde daha kolay kontrol sağladığı ve daha iyi muharebe istihbaratı topladığı Vietnam'da kanıtlanmıştır.



[*] 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü ABD Araştırmaları Bölümü Başkanı.



[1]Kamran Bokhari, Peter Zeihan ve Nathan Hughes, "The Meaning of Marjah", February 16,2010, http://www.stratfor.com/weekly/20100216_meaning_marjah?utm_source=GWeekly&utm_medium=email&utm_campaign=100216&utm_content=GIRtitle&elq=2d1f1d0119284c768fc9a2d8e745b9fe

[2] ABD'nin Vietnam'daki kontrgerilla faaliyetleri için bkz: Harry G. Summers, Jr, The Vietnam War Almanac, Novato, Presidio, 1999; Marc Leepson, Dictionary of the Vietnam War, Newyork, Macmillan, 1999 ve Michael Clodfelter, Vietnam in Military Statistics, Jefferson, McFarland, 1995.

[3] Dexter Filkins "Afghan Tribe, Vowing to Fight Taliban, to Get U.S. Aid in Return", New York Times, January 27, 2010,,http://www.nytimes.com/2010/01/28/world/asia/28tribe.html

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *