11 Mart 2025
21YYTE.ORG Amerika Araştırmaları Merkezi AMERİKAN DIŞ İSTİHBARATININ GÜVENİLİRLİĞİ

AMERİKAN DIŞ İSTİHBARATININ GÜVENİLİRLİĞİ

Soğuk Savaş boyunca neden olduğu olaylarla zaman zaman gündeme gelen ABD’nin istihbarat yanılgıları, 21. yüzyılda da son derece ciddi fiyaskoları beraberinde getirmeye başlamıştır.

5 Dakika
OKUNMA SÜRESİ
Soğuk Savaş boyunca neden olduğu olaylarla zaman zaman gündeme gelen ABD’nin istihbarat yanılgıları, 21. yüzyılda da son derece ciddi fiyaskoları beraberinde getirmeye başlamıştır.

11 Eylül ve Irak'tan bu yana rastlanan en derin istihbarat zaafı olduğu görülmektedir. Afganistan'daki savaş sürerken, 30 Aralık 2009'da Afganistan'da meydana gelen bir intihar saldırısında dört Amerikan (CIA) ile bir GID (Ürdün) ajanının hayatlarını kaybetmeleri, ABD'nin gündemine oturarak istihbarata yönelik derin tartışmalar başlatmıştır. Afganistan'ın doğusunda, Pakistan sınırında bulunan Khost ilinde meydana gelen olayda ölen ajanlardan biri CIA üssünün komutanı olup, birkaç ajan aracın perdelemesi sayesinde şans eseri kurtulmuştur. Kurtulanlardan birinin CIA'in Afganistan'daki iki numaralı ismi olduğu söylenmektedir.[1]

Burada hemen birkaç soru akla gelmektedir:

1) İnsan kaynaklı istihbaratı (HUMINT) elektronik istihbaratın önüne geçirmeye çalışan ABD, bu konuda yanıldı mı? 11 Eylül terör saldırılarının dayandığı yanılgı ağırlıkla teknolojiye bağlanmıştı. ABD'nin tek süper güç olarak kalması ile teknolojik gelişmişliği arasında paralellik kurulmuş, bunun devamı olarak da 1990'lı yıllar boyunca elektronik istihbaratın geliştirilmesine öncelik verilmişti. Görülen o ki, saldırıyı gerçekleştiren kişinin doktor olması ve Ürdün'de hapisteyken Ürdün İstihbaratı tarafından çevrilmesi, CIA'in bu kişiye fazla güvendiğini göstermektedir. Dolayısıyla Amerikan istihbaratının HUMINT faaliyetlerindeki zafiyetinin hala sürmekte olduğu düşünülebilir.

2) Amerikan istihbarat sisteminde teknik bir sorun ya da boşluk mu var? 11 Eylül ve Irak yanılgıları, ABD'nin sistemindeki boşlukların azaltılması için önemli birer çıkış noktası olmuştur. Dolayısıyla Amerikan istihbarat ve güvenlik yapılanması daha da hız kazanmıştır. Yani 2000'den 2010'a kadar daha da istihbaratın güvenilirliğini artıracak önlemler hızlı bir şekilde alınmış, istihbarat ağı kuvvetlendirilmiştir. Öyleyse her zaman olabilecek teknik aksaklıklardan daha fazlasına bakmak gerekmektedir.

3) ABD'nin istihbarat anlayışında dış dünyaya yönelik bir sıkıntı mı var? ABD'de teknik düşüncenin hâkim olduğu ve bireyselliğin öne çıktığı bir toplum mevcut olduğundan, insanların düşünce yapısı da bu doğrultuda gelişmiştir. Bu düşünce İslam toplumundaki sosyal bütünlüğün, siyasi güce dönüşebilen geniş ve kuvvetli akrabalık ilişkilerinin mevcut olduğu coğrafyalardan son derece farklıdır. Bu durumun ülke güvenliğine yönelik küresel istihbarat faaliyetlerinde yarattığı boşluğu doldurabilmesi ise ancak devşirme ajanlarla mümkündür. Bununla birlikte güvenilirlik sorun olacağı için bu tarz kişilerden alınabilecek bilgilerin başka kaynaklarca da doğrulanması gerekir. Amerikan istihbaratı için oluşturulan prosedürlerde, bu gelişmeler şüphesiz en kuvvetli şekilde belirtilmiştir. Bunlara rağmen büyük istihbarat teşkilatlarındaki yanılmaların sayısı da az değildir. 1983'te Lübnan'daki istihbarat merkezi ve Deniz Piyadeleri kışlasına yapılan bombalamalardan, ABD içindeki bombalama eylemlerine kadar birçok olay Amerikan istihbaratının sürekli sorgulanmasını getirmiştir.

Afganistan'daki bu olay taktik seviyede gelişmiş görünmektedir. Irak'ta da benzer bir durum söz konusu olmuş ve birkaç ajan öldürülmüştü. Ancak Irak'tan farklı olarak, ABD'nin Afganistan'ın doğusundaki faaliyetlerinin El Kaide'yi hedef alması stratejik sonuç almaya yöneliktir. Çünkü Pakistan ile Afganistan arasında kalan bu bölge, El Kaide'nin barınmakta olduğu asıl bölgedir.

Bu saldırı sayesinde Afganistan'ın doğusunda geçici bir güvenlik boşluğu oluşmuş olma ihtimali yüksektir. İstihbarat bir önsaldırı için gerekli olduğundan, bu boşluk giderilinceye kadar Afganistan'ın Khost ili çevresinde bir dizi Taliban faaliyetlerinin bu olayı takip edeceğini söyleyebiliriz. Başka bir deyişle bu bölgedeki terör faaliyetlerinin bir anda parlaması söz konusu olabilir. Ayrıca Taliban geçici olarak, hem bölgede adam toplama faaliyetleri için, hem de Pakistan ile Afganistan'daki bu sınır bölgesindeki geçişi güven altına almak için zaman kazanmıştır. Dolayısıyla ABD'nin havadan keşif birimlerine bu bölgede daha fazla iş düşecektir. Ancak havadan keşifle toplanacak taktik istihbaratın güvenilirliği insan kaynaklı istihbarat kadar güvenli olamayacağından bölgeden toplanan istihbaratın kalitesi de azalacaktır.

Eğer Taliban hazırlıklıysa ve bu bombalamayı bir harekâtın öncülü olacak şekilde gerçekleştirdiyse, Afganistan'da 2010'un ilk yarısında ciddi ölçüde, hatta belki de topyekûn saldırılar beklenmelidir. Topyekûn bir saldırı kampanyası düşünülüyorsa diğer bölgelerde de öncü saldırıların kısa vadede gelmesi muhtemeldir. ABD'nin yeni göndermeye başladığı birlikleri ilk başta karşılayacak şekilde hazırlandıklarını önceden belirtmiş olan Taliban komutanları, bu sayede mücadelenin yoğunluğunu tırmandırmak suretiyle hem ABD'nin kayıplarını artırır, hem de kendi etki alanlarını genişletebilirler. Eğer bu bombalama bağımsız bir olaysa, şu ana kadar ABD'ye itibar kaybettirmiş ve sorgulanabilirlik açısından da Amerikan güvenlik kuruluşlarını ciddi tartışmaların içine sokmuştur. Bu tartışmalar teknik düzeyde çözülemezse, Amerikan güvenlik çevreleri dış istihbaratın küresel mücadele sırasında güvenliğe katkısını daha genel olarak tartışabilirler. Aslında bu olayın Yemen'de eğitilmiş Nijeryalı bir teröristin Detroit Havalimanı'nda bomba ile yakalanmasının hemen ardından gelmesi de, Amerikan haberalma sisteminin baştan sona sorgulanabileceğini göstermektedir.

Taliban'ın harekâtının bir parçası olsun ya da olmasın, her iki durumda da Amerikan istihbaratı önemli bir kayba uğramıştır. Olayın devamı ise, her iki şekilde de farklı yollardan stratejik sonuçlara varabilir. Dolayısıyla Khost'ta CIA ajanlarına düzenlenen bu saldırının üzerinde önemle durulması gerekmektedir.



[*] 21. Yüzyıl Enstitüsü ABD Araştırmaları Bölüm Başkanı



[1]George Friedman ve Scott Stewart,"The Khost Attack and the Intelligence War Challenge", STRATFOR, January 11, 2010, http://www.stratfor.com/weekly/20100111_khost_attack_and_intelligence_war_challenge?utm_source=GWeekly&utm_medium=email&utm_campaign=100111&utm_content=GIRtitle

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *