11 Mart 2025
21YYTE.ORG Amerika Araştırmaları Merkezi ERMENİSTAN’IN ABD İÇİN ÖNEMİ

ERMENİSTAN’IN ABD İÇİN ÖNEMİ

Türkiye’nin sözde “komşularla barış” düşüncesiyle giriştiği “Ermenistan Açılımı” projesi, Türkiye’nin aleyhine birçok siyasi tehlikeyi ve bunalımı da beraberinde getirmektedir.

5 Dakika
OKUNMA SÜRESİ
Türkiye’nin sözde “komşularla barış” düşüncesiyle giriştiği “Ermenistan Açılımı” projesi, Türkiye’nin aleyhine birçok siyasi tehlikeyi ve bunalımı da beraberinde getirmektedir.

Türkiye'nin Azerbaycan'ı kaybetme ve sözde Ermeni Soykırımı'nın kabulüne gidebilecek bir yol açma pahasına, ambargodan dolayı teslimiyete doğru giden Ermenistan'ı adeta kurtarırcasına hareket etmesi, Türkiye'de büyük şaşkınlık yaratmıştır. Bu hareketin arkasında birçok farklı sebebin bulunduğuna şüphe yoktur. Ancak bunların arasında Ermenistan'ın Amerikan siyasi projelerinde aldığı yere özellikle dikkat çekmek gerekir. Çünkü ABD'nin Türkiye'ye uyguladığı baskının dozu bu sebeple yüksek olmuştur.

Azerbaycan, dünyada kültürel olarak Türkiye'ye en yakın olan ülke olup, Türkiye-Azerbaycan arasındaki bağ şu zamana kadar "iki devlet tek millet" olarak açıklanmıştır. Kardeşlik bağlarının ön plana çıkarak realist dış politika davranışlarının verdiği soğukluğu arka plana ittiği bu ilişkiler, Soğuk Savaş'ın bitiminden beri iki ülke arasındaki bağları siyasi ve ekonomik açıdan da son derece geliştirmiştir. Bu sayede her iki ülke de maddi ve manevi çıkarlar elde etmektedir. Azerbaycan toprağı dağlık Karabağ'ın Ermeni işgalinde olmasına ortak tavır takınmaları sayesinde, iki ülke 1993'den beri Ermenistan'ı 1993'ten beri ambargo ile güçsüz bırakmayı başarmışlardır. Bunun sonucunda yüz binlerce Ermeni ülkesinden göç etti. Ermeni Hükümeti siyasi ödün vermeye doğru hızla giderken, birden Ermenistan'ı kurtarabilecek Türkiye'nin "Ermeni Açılımı" projesi ortaya çıktı.

Projenin arkasında ABD'nin Güney Kafkasya'ya sızma projesi mevcuttur.[1] Gürcistan ve Azerbaycan'ın Rusya ile son derece olumsuz ilişkiler içinde bulunması zaten ABD'nin bölgedeki en büyük kozlarıydı. Bunun paralelinde Türkiye ile birlikte bu iki ülke, BTC Boruhattı projesinin hayata geçirilmesinde ev sahibi olmuşlardı. Ermenistan ise mecburen Ruslar ile birlikte hareket etmek zorunda kalmış ve Rusya Ermenistan'da üs bulundurmaya devam etmişti. Gürcistan Savaşı'nı ilk başlatanlar, Ermenistan'dan kalkan Rus avcı filoları olmuştu. Dolayısıyla yalıtılmış ve güçsüz düşmüş olan Ermenistan, Gürcistan ve Azerbaycan'ın arasında Rusya'nın güneye sokulan kolu olarak kalmıştır. Bu durum ABD'nin Orta Asya ile birlikte Güney Kafkasya'da etki kurma düşüncesini kırmaktadır. ABD'nin Güney Kafkasya'da istediği etkiye sahip olabilmesi için mutlaka Ermenistan'ı da elde etmesi gerekmektedir. Gürcistan Savaşı ile Rusların BTC'yi tehdit eder hale gelmesi de, şüphesiz ABD'yi boruhattı güvenliği açısından kaygılandıran bir gelişme olmuştur. ABD'nin Güney Kafkasya'daki Rus etkisi kırılmadıkça buradaki enerji yollarının güvenliğini sağlayamayacağı da böylece anlaşılmıştır. Bunu çözebilmek için, ABD Ermenistan'ı Rusya'nın elinden hızla kurtararak kendi tarafına kazandırabilecek bir atılıma ihtiyacı vardı.

ABD Ermeni diasporasını da kullanabileceği bir planlamayla, hem Güney Kafkasya'ya yönelik siyasetindeki hedeflere ulaşabileceği, hem de Türkiye'ye karşı elinde koz olarak tutabileceği bir yöntem geliştirdi. Eğer Ermenistan zaman içinde ABD tarafına kayarsa, Güney Kafkasya'daki Rus etkisi kırılacak ve böylece hem buradaki enerji yollarının güvenliğini sağlanabilecek, hem de ABD'nin Orta Asya'ya Hazar'ın batısından ulaşması imkânı da doğacaktır. Bunun yanında Kıbrıs, Kuzey Irak, PKK, Afganistan ve İran gibi birçok konuda ileride Türkiye'ye karşı kullanabileceği bir avantaj da yakalamış bulunmaktadır. Bunun dışında böyle bir durumun yaratılması, olası bir Rus-Türk yakınlaşmasının de önünde engel teşkil etmektedir.

Peki, ABD'nin Güney Kafkasya Politikası ne kadar gerçekçi? Ermenistan'ı kazanma pahasına Türkiye'ye yapmakta olduğu baskılar kötü sonuçlar doğurur mu? Afganistan'dan çekilmek zorunda kalarak Orta Asya'daki projesinden olabilecek bir ABD için Güney Kafkaslar'daki projenin başarıya ulaşması, en azından ABD'ye Rusya'ya karşı yeni stratejiler geliştirebileceği bir olanak sunacaktır. Bu yüzden ABD'nin Afganistan'daki savaşı çıkmaza girdikçe, Güney Kafkasya Projesi de değerlenmektedir. Ancak ABD'nin genellikle yanıldığı husus, bir bölgede etkin olmanın çaresinin dolaylı değil, doğrudan bölge coğrafyasına dâhil olmaktır. Vietnam, Irak ve Afganistan'daki başarısızlıkların altyapısında bu düşünce farklılığı mevcuttur. Rusya burada bölge ülkesi olmanın avantajına sahiptir. Dolayısıyla Ermenistan'a yönelik girişimlerinde hep bir adım önde olacaktır.

Türkiye olmadan, Güney Kafkasya'nın en güçsüz ülkesi olan Ermenistan'ın ABD'den destek alması söz konusu değildir. Ermenilerin Türkiye'ye olan güvensizliği, Ermenileri Rus faaliyetlerine karşı her zaman hassas kılacaktır. Bu durumda ABD'nin Ermenistan'a güvenmesi de sağlam bir temele oturmamaktadır. Diasporanın etkisine gelince, şu ana kadar bölgede Ermenistan'ı rahatlatabilecek bir sonuç aldıkları yatırım bulunmamaktadır. Bundan yola çıkarak diasporanın Ermenistan'a destek olabileceğini söylemek zordur.

Amerikan baskısıyla hareket eden Türk Hükümeti'nin Ermenistan'a yaklaşımındaki yumuşama daha şimdiden Azerbaycan ile Türkiye'nin arasında sorunlar çıkmasına neden oldu. Bununla birlikte Azerbaycan'ın Rusya'nın tarafına kayması söz konusu olmasa da, açılım sonrasında Azerbaycan basınında ülkede iş yapan Türk şirketlerinin işlerini zorlaştırarak tepki gösterdiği görüldü. Ayrıca daha realist bir dış politika izleyerek, siyasi hesaplamalara Rusya'yı da dâhil etmeye başladığını hissettirdi. Bu durum hem Türkiye, hem de ABD için ileride sorun olabilecek gelişmeleri çağırmaktadır.

Ermenistan, ABD için oldukça öneme sahip bir ülke konumunda. Afganistan'daki savaş ABD ve müttefiklerinin aleyhlerine geliştikçe Ermenistan daha da kıymetleniyor. ABD'nin Ermenistan'a ulaşabilmesinin yolu ise Türkiye'den geçiyor. Dolayısıyla Türkiye'ye olan Amerikan baskısı ilerleyen zaman içinde daha da artacağa benziyor. Bu baskıya karşı koyabilmek için Türk Hükümeti'nin baskı kaynağının ne olduğunu tekrardan gözden geçirmesi ve Azerbaycan ile arasında uzaklaşma olmaması için de baskıyı kırmanın çabalarını araması gerekmektedir.



[*] 21. Yüzyıl Enstitüsü ABD Araştırmaları Bölüm Başkanı



[1] Burak Çınar, "ABD'nin Bölgeden Bölgeye Sıçrama Stratejisi", 21. Yüzyıl Enstitüsü/Öngörü, 25 Eylül 2009, http://www.21yyte.org/tr/yazi.aspx?ID=3017&kat=1

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *