11 Mart 2025
21YYTE.ORG Anayasal Düzen-hukuk-adalet Araştırmaları Merkezi AKP'nin Açılım Politikası: "Zararın Neresinden Dönülürse Kârdır"

AKP'nin Açılım Politikası: "Zararın Neresinden Dönülürse Kârdır"

AKP’nin başlattığı açılım süreci, “ayrı bayrak”, “iki dilli yaşam” ve “demokratik özerklik” taleplerinin tartışıldığı bir ortam haline dönüşmüştür.

7 Dakika
OKUNMA SÜRESİ
AKP’nin başlattığı açılım süreci, “ayrı bayrak”, “iki dilli yaşam” ve “demokratik özerklik” taleplerinin tartışıldığı bir ortam haline dönüşmüştür.

Açılımın kronolojisi

Önce "Kürt açılımı", daha sonra "demokratik açılım" ve son olarak da "milli birlik, kardeşlik" projesinin kamuoyuna açıklanmasının üzerinden 18 ay geçti. PKK/BDP'liler açılımın ilk ismini hemen sahiplendiler, diğerlerine pek itibar etmediler. Açılımdan beklentiler o kadar büyüktü ki, kendisini liberal olarak adlandıran kimi "aydınlar" yorumları ile açılımı övdüler. İçişleri Bakanı yoğun bir görüşme trafiğinin içine girdi. AKP'nin el altından basına servis ettiği "bekleyin, çok önemli gelişmeler olacak" bilgilerinin ardından Habur'dan 34 kişi giriş yapmış, Dünya Futbol Şampiyonası'nda üçüncü olan Milli takımımızın karşılanmasını aratmayan bir karşılama yapılmış, Silopi ve Diyarbakır'da açılımın şov kısmı gerçekleştirilmişti. Gelenler "af yasasından yararlanmak istemediklerini, Öcalan'ın talimatı ile Türkiye'ye geldiklerini" ifade etmişlerdi. Şu anda 10'u tutuklu ve diğerlerinin mahkemeleri devam ediyor. Yani açılımın "açılış" kısmı tam bir fiyasko ile sonuçlandı.

2010 yılının ikinci yarısında açılım kapsamında görüşmeler hız kazandı. Terör örgütü ile ilişkilerini kesmeden kendileri ile görüşülmeyeceğini belirten Sayın Başbakan AKP Genel Başkanı statüsü ile DTP/BDP ile görüştü. DTP/BDP açılım sürecinin devamı için Öcalan'ın muhatap alınmasını istedi. Hükümet görüşmedi ama devlet görüştü!.. Daha sonra Öcalan'dan avukatları aracılığı ile peş peşe açıklamalar geldi. Hükümet açılımın ucunu uzun süre açık bırakarak inisiyatifi kaybetti. Bunun üzerine açılımın içini Öcalan ve paralelinde Kandil/BDP/DTK doldurmaya çalıştı. Açılımın sınırlarının bilinçli olarak çizilmemiş olması da PKK/BDP'nin taleplerini arttırmasına ve "oyunu çok yukarıdan açmasına" neden oldu. Bu süreçte "ana dilde eğitim" ve arkasından "demokratik özerklik" talepleri kamuoyuna duyuruldu.Açılımın şiddetli savunucusu olan "aydınları" dahi şoke eden bu talepler, karşılığını ancak Başbakan'ın 2011 yılı bütçe görüşmelerinde ve ertesinde Milli Güvelik Kurulu'nun bildirgesinde "tek bayrak, tek millet, tek vatan" ifadesi ile buldu. AKP açılımın amacını özetle "terörün bitmesi, anaların ağlamaması" olarak belirtmişti.Bu pratik olmayan, muğlak, "duygusal" ve analitik değeri sınırlı bir amaçtı. İmralı "silah bırakmanın, yok olmak anlamına geleceğini", Murat Karayılan ise "silah bırakmak, geri çekilmek gibi bir niyetlerinin olmadığını" açıkladı. 2010 yılında PKK terör örgütü ile bağlantılı toplam 568 iç güvenlik olayı meydana geldi.[1] Sonuç olarak "açılım" sürecinde "bir arpa boyu yol" dahi kat edilemedi.

Açılımla ilgili sorular

AKP'nin demokratikacilimkitabi.com sitesinde 30 soru ile açılım ve içeriği anlatılmaya çalışılmıştır. Sitede, "demokratik açılım süreci nedir? hangi amaca hizmet etmektedir? sorusu, Başbakanımızın 11 Ağustos 2009 tarihinde TBMM AK PARTİ Grup toplantısında konuyla ilgili olarak yaptığı konuşmaya atıfta bulunularak, "….Gencecik fidanların, delikanlıların, ana kuzularının sararıp solmasına artık tahammülümüz yok. Ağıtlara tahammülümüz yok... Annelerin gözyaşlarına, evlat acısına, feryat-figana daha fazla tahammülümüz yok..."[2] şeklinde cevaplandırılmıştır. Burada bahsi geçen gencecik fidanlar, delikanlılar, ana kuzuları ve onların anneleri; kuruluşu M.Ö.209 yılına[3] dayanan sayısız muharebelere giren ve vatanın birlik ve bütünlüğü için milyonlarca şehit veren "var olma dayanağımız" kahraman Mehmetçik ve onların anaları mıdır? Yoksa kundaktaki bebeği katleden eli kanlı teröristler midir?

Başka bir soruya ise "…. AK PARTİ terör sorunu ile Kürt meselesini birbirinden ayırarak demokratik siyaseti kurum ve kuralları ile işletmiş ve çözüm olarak daha çok demokrasi ve özgürlük yolunu seçmiştir"[4] cevabı verilmiştir. Öcalan ile görüşmek terör ile görüşmek anlamına gelmez mi? sorunu Kürt meselesi olarak değerlendirmek (açılımın adı değiştirilmişti) konuya etnik temelde yaklaşmak ve ayrımcılığa yol açmak değil midir?

Bu sürecin muhatabı kimdir sorusuna, muhalefet partilerinin de (CHP-MHP) açılım sürecinedahil edilmek istendiği ancak onların bu sürece katılmak istemedikleri belirtilerek "…. AK PARTİ Hükümeti, bugüne kadar hiçbir illegal örgütü, hiçbir illegal oluşumu muhatap almamıştır, bundan sonra da muhatap alması, masaya oturması, müzakere yapması asla söz konusu olamaz" şeklinde cevap verilmiştir. Bu durumda, İmralı ile "hükümetin yapmadığı, devletin yaptığı" şeyin adı nedir? Hükümet aynı zamanda devlet değil midir? (Hatırlayalım, Tunceli Valiliği kış gününde evlere buzdolabı gönderdiğinde, Hükümet devletin arkasında durmuştu.) Sayın Başbakan aynı zamanda yürütme organının (bakanlar kurulu) başındaki kişi değil midir? MİT Başbakana bağlı bir kurum değil midir?

"Abdullah Öcalan'ın affedilmesi veya yeniden yargılanması söz konusu mudur?" sorusu "Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmış olan Abdullah Öcalan'ın affedilmesi veya yeniden yargılanması kesinlikle söz konusu değildir ve olamaz. Böyle bir sürecin hukuki olarak gerçekleşmesi de mümkün değildir"[5] şeklinde cevaplandırılmıştır. Hükümet tarafından çıkarılmak istenen Terörle Mücadele Yasası'na A. Öcalan'a af dâhil edilmiş midir?[6]

AKP'nin söz konusu sitesinde açılım kapsamında bugüne kadar yapılan ve yapılması planlanan hususlardan bazıları ise şunlardır.

Yapılanlar

- Olağanüstü hal uygulamasına son verilmiştir.

- Terörle Mücadele Kanunu'nda değişiklikler yapılmıştır.

- Türk vatandaşlarının günlük yaşamlarında geleneksel olarak kullandıkları farklı dil ve lehçelerin öğrenilmesi için özel kurslar açılabilmesi imkânı sağlanmıştır.

- Türk vatandaşlarınca günlük yaşamda geleneksel olarak kullanılan farklı dil ve lehçelerde yayın yapılması yasal hayatta güvenceye kavuşturulmuş olup, önceleri TRT 3'le başlayan kısmi yayınlar, TRT Şeş'in yayın hayatına başlaması ile arzulanan düzeye gelmiştir.

- Siyasi partilerin kapatılması zorlaştırılmış, Anayasa Mahkemesi'nin siyasi partilerin kapatılmasına karar vermesi için beşte üç çoğunluk şartı getirilmiştir.

- Belediyeler ve il özel idareleri, Anayasamızda belirtilen "yerinden yönetim" ilkesi çerçevesinde yeniden ele alınmıştır.

Yapılması planlananlar (kısa vadede);

- Farklı dil ve lehçelerde kursların açılabilmesine imkân sağlayan bir yönetmelik değişikliği,

- Köy ve belde isimlerinin gereği halinde sakinlerin arzusu istikametinde değiştirilebilmesi,

- Yol aramalarının asgariye indirilmesi, trafikte şüpheli olmayanlarla ilgili çevirmelerin yapılmaması,

- Yayla yasaklarının kaldırılması,

- Belediye ve devlet tiyatrolarında bazı eserlerin Kürtçe olarak sahnelenebilmesi,

- Anadolu coğrafyasında yaşamış kimi edebiyatçıların Kürtçe yazılmış bazı eserlerinin devlet desteğiyle basılması gibi tasarruflar kısa vadede atılabilecek adımlardır.

Yapılması Planlananlar (orta vadede):

- Farklı dil ve lehçelerde propaganda yapılabilmesi için siyasi partiler kanununda değişiklik,

- İlçe ve illerin isimlerinin eskiden kullanılan isimlerle değiştirilebilmesi için kanun değişikliği,

Uzun vadede ise Türkiye'nin sivil ve demokratik bir anayasaya kavuşturulması hedeflenmiştir.[7]

Sonuç olarak AKP'nin başlattığı açılım süreci; gelinen mevcut durum itibarıyla, "ayrı bayrak", "iki dilli yaşam" ve "demokratik özerklik" taleplerinin tartışıldığı bir ortam haline dönüşmüştür. Yapılan ve yapılması planlanan yasal düzenlemeler ne kadar "iyi niyetli"olursa olsun, PKK/BDP/DTK tarafından ayrışmanın dayanaklarını oluşturmuştur. Açılım sürecinde terör ve Kürt sorununun birbirinden ayrılarak farklı çözüm yollarının arayışına girileceği ifade edilirken, bölgenin sorunlarını "Kürt meselesi" altında tanımlamak hatası, etnik ayrışmaya yol açmış, İmralı ve Kandil ile yapılan dolaylı görüşmeler terörü bitirmek yerine müzakere etmek olarak algılanmıştır. Bu süreçte telafisi çok zor kayıplar verilmişse de devletin ciddiyetine yakışır yeni adımlar atılması halinde zararın neresinden dönülürse kâr olacaktır.



[1] "2010 Yılı Bölücü Terör Örgütüyle Mücadele Olayları", Genkur. Bşk.lığı, 31 Aralık 2010, http://www.tsk.tr/ HABERLER_ ve_OLAYLAR/5_Bolucu_Teror_Orgutuyle_Mucadele/bolucu_teror_orgutuyle_mucadele_2010.htm

[2]Demokratik Açılım Kitabı, AKP, http://www.demokratikacilimkitabi.com/

[3]Türk Kara Kuvvetleri Tarihçesi, K.K.K.lığı, 31 Aralık 2010, http://www.kkk.tsk.tr/GenelKonular/Tarihce/

[4]Demokratik Açılım Kitabı, AKP, http://www.demokratikacilimkitabi.com/

[5]Demokratik Açılım Kitabı, AKP, http://www.demokratikacilimkitabi.com/

[6] "CHP'nin bunu fark etmesi üzerine bu madde iptal edilmiştir. Çünkü söz konusu madde, terör örgütü kurucularına bir kereliğine mahsus af ilan etmesi eklenmiştir. Üstelik bu yasanın çıkarılması için Başbakan Erdoğan da imza atmıştır." Sabah, 27 Nisan 2006.

[7]Demokratik Açılım Kitabı, AKP, http://www.demokratikacilimkitabi.com/

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *