11 Mart 2025

Mitingler; Protestolar, Duruşlar

20 Mayıs 2007’de Samsun’da yapılan Cumhuriyet Mitingi ile Ankara’da Tandoğan’da başlayan bir dizi protesto mitinginin son adımı da atılmış oldu.

3 Dakika
OKUNMA SÜRESİ
20 Mayıs 2007’de Samsun’da yapılan Cumhuriyet Mitingi ile Ankara’da Tandoğan’da başlayan bir dizi protesto mitinginin son adımı da atılmış oldu.Bu mitinglerin Türk siyasetindeki konum ve işlevi üzerinde önümüzdeki yıllarda birçok yüksek lisans tezi ve bilimsel makalenin yazılacağını düşünüyorum. Çünkü bu mitinglere duygusal olarak destek verenler de vermeyenler de mitinglerin Türk siyasetinde oynadığı rolü çok boyutlu olarak incelemek durumunda olmalıdır.
Öncelikle, basın-miting ilişkisi incelenmelidir. Atatürkçü Düşünce Derneği'nin düzenlediği Ankara-Tandoğan mitingi basınının bilinçli bir şekilde görmemezlikten geldiği bir eylem olmuştur. Hatta miting öncesinde yapılan basın toplantısına sadece üç gazete ve televizyon muhabir yollamışlardır. Ancak Tandoğan'da toplanan kalabalık basın için tam bir şoka neden olmuştur. Buna rağmen basın miting günü mitingi görmemezlikten gelen bir yayın politikası sürdürmekte ısrar etmiştir. İstanbul, Manisa, İzmir ve Samsun mitinglerinde ise basın-miting ilişkisi kökten değişmiş sanki basın mitinglerin reklamını yapar, kitleleri mitinge davet eder hale gelmiştir.
Mitingleri düzenleyenler de mitingler sürecinde bir değişim geçirmiştir. Ankara Tandoğan mitinginde Atatürkçü Düşünce Derneği ön planda olmuştur. Miting komitesinin çizgisi genel olarak millici bir çizgidir ve herhangi bir siyasal partiye yakınlık görünmemektedir. Ancak İstanbul mitinginden itibaren Atatürkçü Düşünce Derneği arka plana kayarken, sol çizgiye daha yakın Çağdaş Yaşamı Düşünce Derneği ön plana çıkmaya başlamıştır. Bu süreçte İstanbul'da kamuoyu yoklamalarına göre katılımcıların % 55'ine çıkan sol seçmen oranı özellikle İzmir'den sonra daha da yükselmiş ve Samsun'da muhtemelen % 100'e yaklaşmıştır.
Özellikle İstanbul ve Manisa mitinglerinde mitingleri düzenleyenlerle katılanlar, sahne ile meydan arasında bir doku uyuşmalığı vardır. Katılımcılar daha milli motiflerle miting meydanında yer alırken, sahnede zaman zaman ellerine Türk bayrağını hiç almamış ve hiç de almak istemeyen unsurlar belirmiştir. Nitekim mitinge ellerinde Türk bayrakları ile katılanlar, sahnede gördükleri gayri milli unsurları protesto etmiş, yuhalamıştır. Katılımcıların büyük bir bölümü AKP'nin gayri milli bütün politikalarına muhalefet ederken, bir kısmı ise muhalefeti sadece türban eksenine indirgemiştir. Sahne üzerinde de doku uyuşmazlıkları yaşanmıştır. Örneğin İzmir'de eline zorla Türk bayrağı verilen "adam" olduğu gibi (adam dememe bakmayın sadece lafın gelişi), bir gün önce Ankara'da Kerkük mitingine katılıp, ertesi gün İzmir'de sahneden meydana "Kerkük Türktür Türk Kalacak" sloganını attıranlar da olmuştur.
Bütün bu süreç devam ederken, yıllardan bu yana "sokağa çıkması gerekirken" sokağa çıkmalarına izin verilemeyen Türk milliyetçileri gelişmeleri karışık duygularla izlemişlerdir. Bazı Türk milliyetçileri mitingleri desteklerken, bazı Türk milliyetçileri ise mitinglere sert bir şekilde karşı çıkmışlardır. Bazı milliyetçiler mitinglere katılırken, (İstanbul Çağlayan mitingine katılanların %6.5'u 3 Kasım seçimlerinde MHP'ye oy verdiklerini beyan etmişlerdir.) bazıları ise mitinge katılanları/mitingleri İslam'ın karşıtı diyecek kadar sert eleştirmişlerdir.
Herhalde bu karışık duyguların bir noktasında hoş bir kıskançlık var. Birçok Türk milliyetçisi "Aslında milyonları sokağa çıkarması, meydanlara doldurması gereken bizlerdik. Ancak tabiat boşluk kabul etmiyor. Biz yapmayınca başkaları yaptı" diye düşünüyor olabilir. Mitinglerle ilgili siyaset ve siyaset bilimi açısından en doğru ölçüt ile yapılmış değerlendirmeyi Günboyu gazetesi yazarı Rasim Ekşi yapmıştır. Mitinglerin en önemli sonucu, Erdoğan ve Gül'ün Cumhurbaşkanlığının önünü kesmiş olmasıdır. İste Ekşi, buradan hareket ile şu soruyu sorarak değerlendirmiştir mitingleri: "Gül, (Erdoğan) Cumhurbaşkanı olsaydı hangi yasaları imzalardı?"
Birçok arkadaşım ve ülküdaşım da ziyaret ederek, telefon ederek bana mitinglerle ilgili ne düşündüğümü sordular. Cevabım şu: Kendi mitinglerini düzenleyemeyen hareketler başkalarının mitinglerini konuşur.
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *