11 Mart 2025
21YYTE.ORG Avrupa Birliği Araştırmaları Merkezi E DEPOİS DO ADEUS* VEDALAŞTIKTAN SONRA

E DEPOİS DO ADEUS* VEDALAŞTIKTAN SONRA

Macron’un Seçim Oyunu Üzerine Bir Konuşma Fransa’da Başbakan Kim Olacak?   Yazar: Seval Tomak Bal balsevva98@gmail.

20 Dakika
OKUNMA SÜRESİ

Macron’un Seçim Oyunu Üzerine Bir Konuşma

Fransa’da Başbakan Kim Olacak?

 

Yazar: Seval Tomak Bal

[email protected]

Fransa’da birinci turu 30 Haziran 2024 ikinci turu ise 7 Temmuz 2024’te tamamlanan erken seçim sonucunda oluşan parlamento dağılımında seçilen koalisyonların hiçbiri yönetilebilirlik sayısına yani 289 sandalyeyi ulaşamadı. Bu durum nedeniyle bir hükümet krizi ortaya çıktı. Şimdi cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un nasıl bir formülle bu krizi çözeceği merak konusu. Onun önüne krizi çözebilmesi için farklı formüller getiriliyor.

Bunlardan birisi Yeni Halk Cephesine hükümeti kurma görevini vermesi. Yani bir koalisyon hükümetinin kurulması. Ancak Yeni Halk Cephesi kendi içinde parçalı olduğu için bir başbakan çıkarıp çıkaramayacakları belirsiz bir durumda.

Hükümetin hemen kurulması için düşünülen ikinci ihtimal ise bir azınlık Hükümeti oluşturulması yani Gabriel Attal’ın Başbakanlığında bir Cumhuriyet cephesinin kurularak hükümetin bu şekilde devam ettirilmesi. Ancak bu durumda da Hükümetin Güvenoyu alması ve önemli yasaları çıkartması hususunda uzlaşma sağladığı diğer partiler ile belirlenecek politikalar konusunda bir anlaşmazlık yaşamaları muhtemel görülmekte.

En son seçenek ise bir teknokrat Hükümetinin kurulması. Bu durumda ise bir sene sonra yeniden seçime gidilecek. 1 Temmuz 2025 de kaçınılmaz olarak Fransız seçmenin karşısında yeni bir seçim daha bulunuyor. Her halükarda bir başbakanın hemen göreve başlaması ve bütçe görüşmelerinin yapılacağı ve onaylanacağı ay olan Ekim ayına kadar bir hükümetin kurulması gerekiyor. Anlaşılacağı üzere bu süre zorlu bir müzakere trafiğini başlatacak. Normal şartlarda Fransa parlamentosu 14 Temmuz’da, Fransa kurtuluş gününde tatile çıkıyordu ancak baskın seçimden dolayı bu yıl 18 Temmuz’da meclis olağan toplantı için bir araya gelecek.

Bakalım önümüzdeki dönemde Fransa’da çok parçalı parlamentonun “yönetilebilirlik” krizini aşması nasıl mümkün olacak?

Seçimden en fazla sandalyeyi alarak çıkmayı başaran yeni Halk cephesi lideri keskin söylemlerinden dolayı kendi blogunda ve dışarıda başbakanlık konusunda çok destek görmüyor ancak hükümetin kurulma görevinin de kendilerine verilmesi gerektiğini söylüyor. Bir çok analizde kendisinin fevri çıkışlarından dolayı Fransa başbakanı olabilecek liderlik vasıflarını taşımadığını söylenmekte. Nitekim Jean-Luc Melenchon 7 Temmuz’da Fransa'da erken baskın parlamento seçimlerinin hemen ardından yaptığı konuşmasında, “Fransa bir gün Filistin'i tanıyacak”, dedi. Köşeli ve fevri konuşmaları ile bilinen Melonchon’un bu çıkışı bazı çevrelerde “zamansız bir açıklama” diye eleştirildi. Bununla beraber orada bir yönetim krizinden çok Fransa’nın “aşırı sağ koalisyondan kurtarılmasını” bir başarı olarak değerlendirmek gerektiğinin altını çizen politikacılar da var. “Merkez Parti hükümette kalamadı ancak aşırı sağ bloğun baskısından şimdilik Fransa kurtarılmış oldu” denilmekte. Oxford Üniversitesi’nden Giovanni Paccino, bunu destekler mahiyette 577 sandalyeli Fransız ulusal Meclisi için gerçekleşen seçim sonuçlarını değerlendirdiği yazısında, “Emmanuel Macron muhtemel bir yenilgiyi zafere dönüştürmese de istifa çağrısından kurtulmuş oldu” diyor.

Sözü süren hükümet krizinin çözülmesi için yasal haklara sahip cumhurbaşkanı Macron'un ise hükümetin kurulması konusundaki “belirsizliği” zamana yaymayı düşündüğü söylenmekte. Bu nedenle seçimden hemen sonra cumhurbaşkanı önemli bir karar verdi. Muhtemel bir krizi daha çözmüş oldu. Başbakan Gabriel Attal, 9 Temmuz günü istifa edeceğini duyurduktan hemen sonra Emmanuel Macron, Elysee Sarayı'nda Gabriel Attal ile gerçekleştirdiği ikili görüşme sonucunda “şimdilik yönetim krizinin atlatılabilmesi için Gabriel'in  başbakanlığını sürdürmesi gerektiğini söyledi.

Gabriel Attal Başbakan Olarak Kalacak mı?

Gabriel 2022’de 20 ay başbakanlık yapan (16 Mayıs 2022- 9 Ocak 2024) Elizabeth Borne’in göç yasası tartışmalarından dolayı istifa ederek görevinden ayrılmasından sonra, Emmanuel Macron tarafından henüz 34 yaşında iken başbakanlığa getirilmişti. 2017’de cumhuriyeti yürüyüş Partisi en sembol de vekil olarak göreve başlayan Gabriel, parti sözcülüğü ve Eğitim Bakanlığı görevlerinde bulunmuştu. Getirdiği çarşaf yasağı, üniforma uygulaması ve zorbalık yasağı kamuoyunda oldukça fazla tartışılmıştı. Gabriel için Fransız basını “Rönesans/ Yürüyüş Partisi’nin en iyi çalışan üyesi” demişti. Şimdi Ekim ayındaki bütçe görüşmelerine kadar -müzakere süresinin yayılması ihtimalinden dolayı- başbakanlık koltuğunda Gabriel Attal’ın oturacağı konuşuluyor. Bu konuyla ilgili Macron’u kısıtlayan bir yasal düzenleme de yok, ancak durum her an değişebilir, Fransa’da.

Fransa’da Seçimler Nasıl Yapılıyor?

Her 5 yılda bir cumhurbaşkanlığı seçimi -en son 2022 de gerçekleşti- yapılmakta. Emmanuel Macron da Cumhurbaşkanlığına ikinci defa seçilen üçüncü isim oldu. Gabriel Attal ise onun atadığı 4. başbakanı. Fransa'da Parlamento 5 yıl için, Fransa Senatosunun 348 üyesi büyük seçmenler tarafından (150 bin ilden, bölgeden, belediyeden, ulusal meclisinden siyasetçiler) 6 yıl için seçiliyor. Fransız yönetim şekli dünyada çok az ülkede uygulanan yarı başkanlık sistemine dayanıyor. Avrupa’daki gibi koalisyonların görülmediği bir ülke Fransa. En son 10 yıl evvel bir koalisyon hükümeti kurumuştu. Seçim sistemi iki turlu, tek adaylı ve çoğunluğa dayandırılan bir sistem olduğu için birinci turda 50 + 1 alamayan adaylar ikinci tura kalıyor. Parlamento seçimlerinde de yüzde 12.5 üzeri oy alanlar ikinci turda yarışabiliyor, ancak uygulamada en çok oy alan iki partiden birini tercih eden seçmen “taktik oy” kullanarak üçüncü partiyi elemiş oluyor. Bu nedenle Fransız seçimleri sürpriz sonuçlar çıkartabiliyor, bu seçimde olduğu gibi. Şimdilerde ise artık bu seçim sisteminin uygulanabilirliğin kalmadığı tartışmaya açılmış durumda Fransız seçmen daha adil bir seçim sistemini arayışına girdi.

Seçim Sürecinde Neler Yaşandı?

Hatırlanacak olursa 2024, 9 Haziran‘da gerçekleşen 720 sandalyeli Avrupa Parlamentosu seçimlerinde Marine Le Pen, %33 bandında bir oy alarak Avrupa Halk Partisi EPP ile beraber ön plana çıkmıştı. Kendisini İtalya başbakanı Giorgia Meloni’nin Kardeşler Partisi, Hollanda başbakanı Mark Rutte, Polonya Başbakanı Donald Tusk ve Romanya Cumhurbaşkanı Klaus Iohannis’i desteklemişti. Onun göç sorunu üzerine konuşmaları kazanmasında etkili olmuştu. Marine Le Pen'in sert göç yasası ile ilgili görüşleri cumhurbaşkanlığı yarışında da gündeme gelmişti. 2012, 2017 ve 2022’de üç defa cumhurbaşkanı adayı olarak seçime katılan Marine 8 sandalye ile başlamıştı. Şimdi 150’yi geçmeyi başardı. Fransa Avrupa parlamentosu seçimlerinde cumhurbaşkanı Macron’un partisi Rönesans’ın üçüncü sıraya düşmesinden dolayı erken seçim kararı alması sonucunda yeniden ve hemen bir seçime gitti. İlk turu 30 Haziran‘da ikincisi de 7 Temmuz’da gerçekleşen bu seçimlerde Macron'un kumar oynadığı, risk aldığı konuşuldu.

Seçimin hemen öncesinde Ulusal Birliğin oylarını yükseltmesinden dolayı “aşırı Sağın Avrupa’da yeni bir krizi başlatabilir” yorumları yapılmıştı. Nitekim birinci turda Marine Le Pen, Fransa parlamento seçimlerinden ilk sırada çıkmayı başardı. Rönesans Ensemble Partisi üçüncü sıraya düşmüştü.

Seçimin hemen ardından Emmanuel Macron Fransa’da “bir iç savaş tehlikesi”nden söz etmişti. Ertesi gün gazeteler  “bütün solcular birleşin” sağcılara “kapıyı kapatın” başlıklarıyla çıktı. Bu çağrı kısa sürede halk üzerinde etkili oldu. Özellikle sol partiler hemen örgütlenerek kazanabilecek adaylarını seçim bölgelerine yerleştirdi. 300 ayrı seçim bölgesinde Halk İttifakı oluşturuldu. Merkez liberal Macron'un partisi Ensemble/ Rönesans/ Yürüyüşle beraber, sol ittifak - Yeni Halk Cephesi Jean -Luc Melenchon liderliğinde anlaştı. 2. turda toplamda 200, resmiyette kazanmış 215 aday Yeni Halk Cephesi koalisyonu lehine çekildi.

Bunun sonucu olarak yeni Halk Cephesi ile Sol ittifak 182 sandalye kazanarak seçimi birinci bitirdi. İkinci sıraya Macron’un merkezdeki Rönesans Partisi ve üçüncü sıraya Le Pen‘in aşırı sağ RP Partisi Ulusal Birlik yerleşmiş oldu. Cumhuriyetçiler ise dördüncü sıraya gerilemiş oldu. Aşırı sağın yükselişi Avrupa’da tartışılmaya başlandı. Marine Le Pen, seçimi kazanacağına kesin gözle bakmış, hatta zafer kutlaması için salon bile tutulmuştu. Le Monde gazetesine göre, Halk Cephesi bir önceki seçime göre 31 sandalye fazla kazandı.Ulusal Ralli de 60 sandalye fazla kazandı, üstelik bedir sırada olmasına rağmen oy oranında da bir düşme yok. İlk turda 10 milyon oy elde etmişti. Merkez Yürüyüş/ Rönesans 7.2 milyon oy almıştı. 

Özetleyecek olursak 1958 de başlayan 5.Cumhuriyetin 17. Parlamento seçimlerinde 7 Temmuzdaki 2. turunda, Yeni Halk Cephesi 182, Cumhuriyet İçin Hep Birlikte 168, Cumhuriyetçi Sağ 66, Ulusal Birlik İttifakı 143, Diğer Sol 12 ve kalanlar 6 sandalye kazandı. Sandığa 20 puan fazla katılımın olması ve “oyların çoğunun sol ittifaka gitmesi” bütün matematiği değiştirdi diyebiliriz.

Seçim öncesinde Marine Le Pen, 28 yaşındaki Jordan Borelliyi başbakan adayı ilan etmişti. Seçimin hemen ardından ise Jordan Borelli de seçim sonucunu değerlendirirken “hatamı kabul ediyorum, yeni konuşmalara ve partide düzenlemelere ihtiyacımız var” demişti. Esasında aşırı sağ blok çok fazla oy da kaybetmiş değil Bordellinin söylediği gibi “zafer sadece ertelendi” diyebiliriz. Ensemble/ Rönesans/ Yürüyüş Partisinde tanınmış bazı isimlerin de olduğu pek çok üyenin bir kısmının Halk Cephesi lehine çekilmesi sonucunda Halk Cephesi öne geçmiş oldu. Çok kısa sürede solun koalisyon için bir araya gelmesi, yeterli adayları seçim bölgelerinden göstermesi gerçekten dikkat edilmesi gereken bir başarı. Gazeteler bu durumu “Fransa toplumu çatlakları birleştirdi” diye yorumladı. Aslında sol ittifakın kısa sürede nasıl örgütlendiğine şaşıran oldukça fazla politikacı bulunmakta. Liyakatlı adayların seçim bölgelerine gönderilmesi de çok kısa sürede yapılan başarılı işlerden. Yani kısaca sol, kendi içerisinde kurmakta zorlandığı birliği sağ oylara karşı kısa bir sürede kurmayı başararak dikkatleri üzerine çekti.

“Peki Şimdi Ne Olacak?”

Sol, Yeni Halk Cephesi içinde dört ayrı renk bulunmakta, oyların çoğunu alan Boyun Eğmeyen Fransa Partisi lideri Jean-Luc Melenchon, hem kendi ittifakında hem de dışarıda başbakan olarak düşünülen bir isim değil. Haklı olarak hükümeti kurmak isteyecek partisi tabi, ancak sol cephede Ekolojistler, Sosyalistler, Radikal Solcular ve Komünistler hepsinin ortak bir adayı bulması nasıl mümkün olacak? Bu önemli bir soru olarak şimdi içeride ve dışarıda pek çok siyasetçi, yazar, gazeteci ve politika analisti tarafından tartışılmakta. Melonchon’un Filistin konusundaki açıklamaları Fransa’daki Müslüman oyları çevresinde etkili olmuşa benziyor zira seçimden sonra yaptığı konuşmasında “Fransa bir gün Filistin’i tanıyacak” demişti. O da Merkez bloğu gibi vergi oranları, emeklilik yaşı, asgari ücret ve göç yasası ile beraber ulusal güvenliğin nasıl sağlanacağı konularında net bir parti programı henüz sunmuş değil.

Şimdi Macron’un önünde üç  seçenekten bahsediliyor, hükümetin kurulması için. İlk olarak bir azınlık hükümeti tercih edebilir. Yani kendi başbakanı ile yola devam edebilir denilmekte. Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, tabi dışarıdan destek alarak bunu başarabilir, ancak.  Fakat azınlık hükümetinin uygulamada sıkıntı oluşturacağını tahmin etmek güç değil. Bu ilk seçeneğin bir yıl sonra erken seçim getirmesi riski de taşıdığı düşünülürse ve başbakanın istediği kanunları da çıkaramayacağı, kararnameler ile yönetim söz konusu olacağını tahmin edebiliriz. Ekolojistlerin lideri Marine Tandelle çok doğru ifade etmiş aslında durumu “ basit değil hiç” diyerek. Evet yeni haliyle Fransız parlamentosu oldukça farklı gruplardan müteşekkil bu haliyle yürütülebilirlik ve yönetilebilirlik açısından yeni bir seçimin daha yapılacağının işaretlerini veriyor. Ancak en yakın seçim bir sene sonra yapılabilir. Tahminlere göre bu süre geçiş yönetimi olarak devam edecek. Gabriel Attalın bu süreçte başbakanlığını sürdüreceği yönünde.,

İkinci bir çözüm olarak hükümet kurma yolu hükümetin Sol partiye bırakılması. Bu durumda da koalisyon görüşmelerinin çok uzun süreceği söylenmekte. Ayrıca kimin başbakan olacağı sorusu yine merak konusu. Bu durumda “Cumhurbaşkanı ile hükümet başkanı ayrı partilerden olduğu için de yeni bir kriz daha çıkacak” deniliyor. Mevcut Fransa yasalarına göre devlet başkanı ile başbakanın partileri farklı olursa, Cumhurbaşkanı sadece dış politikada aktif olarak görev alabiliyor.

Diğer bir çözüm ise teknokrat hükümetinin kurulması seçeneği. Bu da sürdülebilirlik açısından demokratik teamüllere uymuyor diye eleştirilmekte.

Yeni Fransız Parlamentosu Hakkında Tartışmalar

7 Temmuz Parlamento seçimlerinin sonunda oluşan tablo ile, Fransa'da, 1950'den sonra karşılaşılan en zor parti dağılımının oluştuğu belirtiliyor. Evet 577 sandalyeli Fransız Parlamentosunda çok farklı bir dağılım söz konusu. Seçimden birinci çıkan Yeni Halk Cephesinde Boyun Eğmeyen Fransa Partisi ile beraber üç ayrı parti daha var. LFI Radikal Sol, PS Sosyalistler, PE Çevreciler.

Marine Le Pen'in Ulusal Miting Birlik RN ile LR ittifakı, Macron'un bu seçim oyunu için “çırak büyücü Macron” deyimini kullanmış. Oxford Üniversitesinden Giovanni Carpaccio da güvensizlik oylamasına ve parti dağılımına dikkat çekti, ayrıca Philippe de “NFP tek başına ülkeyi yönetemez” dedi. J. Ruffin, muhtemel sonucun merkezdeki adayların sol ittifak adına çekilmesinin taktik oylarıyla ilgili olduğunu hatırlattı. Müzakerelerin nasıl süreceğini merak eden bir konuşma yaptı. Le Pen’in kardeşi Caroline de “Ulusal Birlik Partisini, kendisine güvenli bir yer bulup atlayış yapan paraşütçü”ye benzetti.

Fransa en son 20 yıl evvel bir koalisyon hükümeti kurmuştu. Avrupa’daki gibi koalisyon geleneğinin olmadığı bir ülke Fransa. Hatta rakip bir parti ile anlaşmayı ihanet olarak kabul ediyorlar.

Mevcut durumu anlamaya çalıştığımızda Fransa'da bir yönetim krizi olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Zira “kapıda bir yönetim krizi mi var?” soruları gazetelerinde başlık olarak da karşımıza çıkıyor. Bu bir tür siyasi kriz evet! 2 Mart 2023 de buna benzer bir hadise daha yaşamıştı Emmanuel Macron. Güvensizlik oylamasında 278 sandalye ile son anda kurtulmuştu. Ancak göçmen yasası çıkartılırken Pen'in partisi Ulusal Miting ile merkez Yürüyüş/ Rönesans Birliği ortak hareket edebilmişti. Şimdi aşırı Sağ, merkeze çekilebilir mi? İttifak için uzlaşı “birlikte yürüme” mümkün olur mu acaba, diye sorulmakta.

Özetle başbakanlık krizinin bu raddeye ulaşmasını en başından söyleyecek olursak bir önceki başbakan Elisabeth Borne 2022 de henüz 20 aylık bir başbakan iken istifa etmişti. Elisabeth Borne mektubunda “görevime ne kadar tutkun olduğunu belirtmeliyim”diye yazmıştı. Emmanuel Macron da eğitim Bakanı Gabrieli Başbakan olarak atanmıştı ikinci tur erken parlamenter seçimlerden sonra partisinin ikinci sıraya düşmesinden dolayı 9 Temmuz da mevcut başbakan Gabriel Attal istifa edeceğini duyurmuştu. Daha sonra istikrar adına görevde kalması istendi Macron tarafından. Ne kadar süre bu koltukta oturacağı ise şimdilik bilinmiyor. Anlaşılan o ki Fransa için bir başbakanlık krizi söz konusu. 9 Haziran AP seçiminde yaşadığı gerileme nedeni ile baskın erken seçim kararı alan Macron’un bu erken seçim kararına karşı çıkan 34 yaşındaki başbakan Gabriel Attal, bazı analistlere göre Ekimdeki bütçe görüşmelerine kadar orada kalabilir de. Evet belki başbakanlığı askıda sürdürecek. Bu durum merkez çevresinde koltuğunu bırakan üyelerin dediği gibi Macron’u biraz da olsa rahatlattı. Şimdi düşünmek için biraz fırsatı var. Bu hükümet krizini çözmek için Cumhuriyet Cephesini kuracağını söyledi. Bloomberg'e göre, halk erken seçim kararından hoşnut kalmamıştı. Politico’nun haberine göre de, Le Pen de bu karmaşadan sorumlu. Macron’un sol cepheden Ekolojistlerle liderleri Marina Tandelle ile anlaşma olasılığı bulunuyor diyen analistler var.

Avrupa Birliği’nin ikinci büyük ekonomisine sahip olan Fransa, Nükleer santralleri bakımından da Avrupa’da birinci. Ukrayna Savaşına müdahalesi ve “NATO’nun beyin ölümü gerçekleşti” sözleriyle tartışma yaratan Macron, son dönemde Avrupa’nın başının çaresine bakması gerektiğinden, artık AB nin “askeri” bir birlik gibi olması gerektiğinden söz etmişti.Kendi partisinde ve ülkede yoğun eleştirilere maruz kaldığı bi süreçte bu erken seçim kararı kumara benzetildi.

Rakibi Marine Le Pen'in zafer olmasa da büyük bir çıkış yakaladığı doğru. BBC’den Duygu Pınar’ın 10 Temmuz 2024’te Brüksel’den aktardığına göre, Marine Le Pen, seçimden sonra nasıl bir yol izleyeceği de merak konusu. Hakkında yolsuzluk soruşturması açıldığına göre biraz  zor olacak hükümet müzakerelerindeki pazarlık payı. Avrupa Halk Partisi EPP ile arasındaki ittifak bozulacak mı acaba?

Fransa haber ajansı AFP'ye göre de “halk, Macron’dan ne istiyor?”, sorusunun nasıl cevaplanacağı önemli, üzerinde durulması gerekli. Ondan reformları gerçekleştirmesi bekleniyor elbette. Partisini yenilemesi, net bir politika ortaya koyması  gerekiyor bu arada. Öncelikle emeklilik yaşının düşürülmesi; 64’ten 62’ye. Asgari ücretin 1100 ile 1600  avro arasında düzenlenmesi ki Marine Le Pen cumhurbaşkanlığı yarışında 1600 avro vaad etmişti çalışanlara. Göçmen yasasının düzenlenmesi de aciliyeti olan bir konu bu. Seçmen tercihindeki değişimlerin başlıca nedeni bu oldu çünkü. Güvenlik krizinin yatıştırılması, vergilerin azaltılması, çalışma saatlerinin düzenlenmesi haftada 32 ile 35 saat arasında tutulması beklentiler arasında yer alıyor Çevre ve iklim sorunlarının çözümü. Sağlık, sanayi ve altyapı konularının geliştirilmesi de bekleniyor ondan ve kuracağı hükümetten. Emmanuel Macron, en son cumhurbaşkanlığı seçimlerinde en az 10.000 polis istihdamı sözünü de vermişti. 18 yaşından büyük gençlere senede bir defa 500 Avro sosyal yardım yapılması, asgari ücrette iyileşmenin sağlanması, çalışma saatlerinin düzenlenmesi gibi sosyal hayatın ihtiyaçlarına yönelik vaatleri olmuştu.

Yönetilebilirlik Krizi

Sol ittifakın kendi içinde anlaşarak bir başbakan adayı çıkarması isteniyor ancak  “yönetilebilirlik” açısından hiçbir partinin 289 sandalye alamamasından dolayı -matematiksel açıdan kurulacak ittifakların nasıl belirleneceği yönü ile-  zorluğu da söz konusu.

26 Temmuz’da Paris’te başlayacak 2024 Yaz Olimpiyatları öncesinde bir yandan da Fransa Maliye Bakanı Bruno Le Maire, “ekonominin ne kadar kötüye gittiğini, 3 trilyon dış borcun nasıl ödeneceğinin de bilinmediğini” dile getiriyor. Fransa'nın 1950 lerden bu yana hiç olmadığı kadar aklı karışmış görünüyor. Üstelik Ukrayna Savaşı sürerken Avrupa kırılımı içerisinde. Bu şartlarda seçimi ilk sırada tamamlayan yeni halk cephesi tam bir koalisyon görüntüsü de vermiyor. Barçın Yinanç, verdiği mülakatta Boyun Eğmeyen Fransa Partisi lideri Jean Luc Melonckon’un liderlik vasıflarından yoksun bir kişi olduğunun, “başbakan olarak da görülemeyeceği”nin üzerinde durmuş. Seçim sürecinde de onun bu kişilik özelliğinden dolayı televizyon programlarına çıkması istenmemişti. Uzlaşmaya yatkın bir adayın bulunması gerekiyor her şeyden  önce. Peki bu hangi partiden olmalı? Evet bu hususta belirsizlik devam ediyor. Şimdilik RN’nin radikal sağ oyları geri çekilmiş oldu. bir çok analiste göre tehlike, bir süreliğine engellenmiş gibi görünüyor.

Bu arada 2026’da belediye, 2027’de cumhurbaşkanlığı seçimleri olacak artık, Fransa gündeminde. Le Pen'in Ralli Partisi, kazandığı sandalye başına devlet bütçesinden toplamda 110 milyon Avro yardım alacak. Yani propaganda yapması için yeterince imkan söz konusu. Cumhurbaşkanlığı yarışında sert göç yasasını savunan birlik, göçmenlerin ülkeye girişinin sınırlandırılması, sayının 10.000’lerde tutulmasını önermişti. Çifte vatandaşların vatandaşlıklarının sınırlandırılması, ülkede doğanlara hemen vatandaşlığın verilmemesini, ülkede yaşayan yabancılardan bir yıl çalışmayanların ülkeden çıkarılması da vaatleri arasında bulunuyordu. Ayrıca yabancı ülkelerdeki Fransız şirketleri geri çağrılacak, gelmedikleri takdirde onlara ceza uygulaması olacaktı. Euro’dan ve NATO’nun askeri kanadından ayrılmayı da savunmuştu Ulusal Birlik. Aklı biraz karışmış görünen Fransız seçmeninden diğer sağ parti de eklendiğinde %40’a yakın oy aldılar.  Bu nedenle dikkatle izlenmesi üzerine konuşulmaya devam ediliyor politika çevresinde. Gelecek dönem Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Macron’un karşısında aşırı sağ söylemleri ile hala güçlü bir aday Marine.

Tekrar edecek olursak Fransa’da koalisyon için rakip parti ile anlaşmak ve onlarla “uzlaşma” bir tür ihanet olarak algılanıyor. BBC’nin konu ile ilgili açıklamasına göre Almanya’da sosyal demokratlarla Hristiyan muhafazakarlar birlikte hükümet kurabilirler. Fakat Fransa’da bu pek mümkün değil. Buna “Fransız istisnası” da deniliyor. Ancak sözü edilen hükümet krizinin bir an evvel aşılması için gözler Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’a çevrilmiş durumda.

Ve durumun farkında bir lider olarak gerekeni yapacağının sinyallerini veren Macron, 14 Temmuz haftası Fransa Kurtuluş Gününde, Fransız halkına yazdığı mektubunda “yeni bir Fransız kültürünün ve uzlaşının icat edilmesi” çağrısında bulundu. “Avrupa’da olduğu gibi ülkemizde de talebim vatandaşların kendi çıkarlarını aşamalarıdır, elitler ise bunu zor buluyor, çünkü koalisyonu henüz öğrenemediler” dedi.

Fransız İstisnasının Sonu mu Geldi?

Gaver Neighbor krizin yeni adını koydu bu arada. Başlık ona ait; “Fransız istisnasının sonu mu geldi ?” Josep Bac de  “Fransa için yönetilmek bu parlamento için mümkün değil” diyor. AFD’den Fransız basınından Simon Christoffer ise “merkez ile solun şimdiden kavga etmeye başladığını” yazmış. Gilles Gani‘de Gaver gibi  “bu seçim, Fransız istisnasının sonunu getirebilir” demiş.

Evet seçim sonrası Avrupa ve bölge ülkeleri için kritik bir önem taşıyor. Hükümetin nasıl kurulacağı sorunu bütün Avrupayı da ilgilendirmekte.  Cumhuriyet Cephesi kurma projesi işe yarayacak mı bilinmiyor henüz. 577 sandalyeli Fransız parlamentosunda hiçbir parti 289 “yönetebilme”  sayısına ulaşmış değil. Bu durum ister istemez bir ittifakı zorunlu kılıyor. Nasıl bir matematik kurulacak acaba? Seçim sonuçlarının açıklanan son rakamlarına göre Yeni Halk Cephesi 182, Rönesans/ Yürüyüş/ Topluluk Partisi Ensemble 168, Ulusal Ralli 143, Cumhuriyetçi sağ 66, diğer sol 12 ve kalan 6 sandalye elde etti.

Fransa, Malta ve Macaristan son on yıldır koalisyon hükümetinin kurulmadığı ülkeler arasında bulunmakta. Koalisyonun yer almadığı Fransa’da başbakanın seçilmesi önemli bir kriz evet. 18 Temmuz’da bu haliyle Parlamento açılışını yapacak ve meclis başkanını seçmesi bekleniyor. Bu arada 14 Temmuz’da da parlamentonun resmi tatil başlamış olacaktı.

Joli Bonnet, Ulusal Meclisin bu denli parçalandığı bir başbakanın isminin çıkarılamadığı böylesi belirsiz bir dönemin Fransız tarihinde hiç olmadığını söyleyerek, “Fransa’nın işinin ne denli zor” olduğunu vurgulamış. Devlet başkanı ile hükümet başkanının ayrı partilerden olması  da muamma şimdilik. Macron hükümet kurma konusunda yasal olarak tam yetkisi olsa da, uzlaşmaya uygun bir adayı önermek zorunda ve güven oyunu düşünmeli diyor BBC News’ten Hugh Schofied 9 Temmuzdaki açıklamasında.

Emmanuel Macron’un müttefiki Francis Byron, “AB ülkelerindeki müzakerenin Fransa'ya uymasının mümkün olmadığını” söylüyor ve diyor ki “partilerden çok Macron uzlaştırıcı bir ismi öne çıkarıp önerebilir, böylelikle kriz atlatılabilir”.  Ludovic Mine’nin AFD’den bildirdiğine göre; Macron, iyi bir “arabulucu” değil. Uzlaşı için “sakin ve saygılı bir adım” çağrısında bulunsa da “bu siyasi güçlere sadece biraz zaman tanımak anlamına gelecekti” diyor.

Fransa’da yeni tartışmalar koalisyonların seçim sonucu hakkındaki değerlendirmeleri

Bu arada Fransa’da seçim sistemi tartışılmaya başlandı. Artık uygulanabilir olmadığı, iki turlu seçimin kriz doğurduğu da konuşuluyor. Kutuplaştırıcı yönüne de vurgu yapılıyor. POLITICO yazarı Viktor Gory 10 Temmuzda, Ulusal Miting/ RN lideri Marine Le Pen’in bir soruşturmaya takıldığını söylemişti ayrıca. Onun 28 yaşındaki başbakan adayı Jorden Borella‘nın sözleriyle şimdilik Fransada muhtemel Hükümet krizi üzerine olası senaryoların tartışmasını konu alan bu yazıyı burada kapatalım. “Her zaman hata yaparız, bu defa da hata yaptık! Sonuçlardan ben sorumluyum.” Bu arada Ulusal Birliğin ikinci adamı Florin‘in RN’den ayrılması ve gruba yönelttiği eleştiriler e önemli. Onun Megatron Planı başarısız oldu. Çok iyi aday seçimine dayanan bu plan gerçekleştirilemedi. “Megatron planı” uygulamada yani aday seçiminde hataların olduğunu ortaya çıkarmış oldu. Seçilen adaylar yetersizdi. Yabancı düşmanlığı söylemi olan aktivistleri hemen bulunduğu yerde aday göstermişlerdi. Mediapart nefret söylemini dile getiren üyeleri listelemiş ve RN de 106 ismin ırkçı söylemlerinin olduğu açıklanmış. BBC NEWS haberine göre seçimin rengini kırmızıya dönüştüren unsurlardan biri de kliplere yansıyan yabancı düşmanlığı. Ayrıca adayların seçim sürecinde sarf ettiği nefret ve yetersizlik söyleminin Fransız seçiminde seçmenle üzerinde belirleyici bir etkisinin olduğu konuşulmakta.

Sonuç olarak  aşırı sağ blok her ne kadar üçüncü sıraya gerilese de Macronun Ulusal Meclisi merkez partisi olma özelliğini kaybetmiş görünüyor. Hükümet ancak bir koalisyon ile kurulabilecek. Gabriel Attel ve Philippe muhtemel koalisyon için sol içerisinde bölünme olacağından söz ederken Talha Köse’nin yazısında aktardığı üzere Oxford Üniversitesi’nden Prof. Giovanni Carpaccio analizinde, hükümet krizinin aşılması için “Sağa iyi bir bakış” ile “ılımlı merkez ittifakı” öneriyor.

Marine Le Pen’in partisinden Gérald Darmanin,  RN Ulusal Birliğine sonuç neden böyle oldu, anlasın diye,  bir  “ruh muhasebesi “ önerilmekte. Bununla birlikte Bordelle “RN’nin içinde yapısal bir düzenlemenin gerekli” olduğunu söyleyerek “Zafer iptal edilmedi, sadece ertelendi, biz ve sol ve merkezin doğal olmayan ittifakına yenilik” ifadelerini kullandı. Önümüzdeki günler bu muhasebenin nasıl gerçekleşeceğini tüm Avrupa’ya ilan edecek.

 

 

Kaynaklar:

Giovanni Carpaccio, Oxford University, X hesabı Temmuz 2024

BBC News, 9 Temmuz 2024, Hugh Scofield https://www.bbc.com/news/articles/cgrlxn4ngdgo

BBC News Brüksel Muhabir Özgü Pınar, 8 temmuz 2024, https://www.bbc.com/turkce/articles/cd1xgkyzw4xo

Liberation,10 temmuz 2014

Le Monde Gazetesi, 2024 

Talha Köse, 7 Temmuz 2024, X hesabı, https://x.com/Talha_Kose1/status/1810018370042867726

Yüksel Alper Ecevit, “Fransa seçimleri” yazısı 2024

EuroNews Temmuz 2024

Politico, Temmuz 2024

Habertürk Yayını, 10 temmuz 2024

Kaan Kahveci, 10 temmuz 2024

Kayhan Karaca, “Aşırı sağ Güçlenecek mi?”, NTV Haber, 10 temmuz 2024

Anadolu Ajansı Esra taşkın, Tuğba Memiş 13 Temmuz 2024, Mahreç Dünya Programı

Süheyla Demir, HaberGlobal, 10 temmuz 2024

 

PAULO DE CARVALHO, EUROVİSİON 1974

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *