ABD siyasal demokrasisini örnek alarak başlatılmıştır. Sadece "iki defa seçilebilme" sınırlaması halkoylaması veya parlamento tarafından kaldırılmış ve "ömürlük seçilebilme" olanağı sunmuştur. Bazılarında devrimle (Kırgızistan, Gürcistan vs.) veya "modern miras bırakma" yoluyla (Yeltsin-Putin-Medvedev) değişebilir. Makamı demokratik seçimle devretmek kültürü bir şekilde Ukrayna, Moldova ve Gürcistan'da oturmuş bir kültür haline gelmektedir. Belarusve benzeri ülkelerde cumhurbaşkanlığı, Maurice Duverger'in tabiriyle, "seçimle gelen krallar" tanımlamasıyla birebir uyuşmaktadır. . 1994 yılından itibaren cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan Aleksandr Lukaşenko her defasında görev süresi bitmeden gelecek seçimlere aday olarak katılacağını beyan etmektedir. 2006 yılında yapılan son seçimlerin sonuçları halk tarafından protesto edilmiş ve gösteriler yapılmıştır. Lukaşenko rejimi bu gösterileri bastırmış ve birçok muhalif hapse atılmıştır.
19 Aralık 2010'da Belarus'ta cumhurbaşkanı seçimleri yapılacak. Bu konudaki karar 14 Eylülde parlamentonun alt kanadında alındı. Toplantıya katılan 108 milletvekilinin tümü seçimlerin 19 Aralık olarak belirlenmesi lehine oy kullandılar. Belarus Cumhurbaşkanının görev süresi 6 Nisan 2011'de sona erecektir. Belarus anayasasına göre cumhurbaşkanlığı seçimleri aslında 6 Şubat 2011 yılı Şubat ayında yapılacaktır. Fakat Lukaşenko bu süreyi beklemeden görev süresinin bitmesine çok az kala cumhurbaşkanlığı görevini "tazelemeye" karar verdi. Merkezi Seçim Komisyonunun kararına göre adayla bu hafta içinde, 24 Eylüle dek başvuru dilekçelerini vermek zorundalar. 30 Eylülden itibaren adayları destekleyen inisiyatif gruplarının imza toplama kampanyası başlayacak.
Lukaşenko neden görev süresinin bitmesini beklemeden seçimlere gidiyor?
Bu seçimlerin sonuçları nasıl olabilir?
Eski Sovyetler Birliği mekanında Lukaşenko gibi birçok cumhurbaşkanı Batı ve Rusya arasında denge politikası sağlayarak kendi iktidarını çifte güvence altına almaktadır. Söz konusu cumhurbaşkanları genelde her iki tarafla iyi ilişkiler kurarak ve bir şekilde memnun ederek denge politikalarını sürdürmekteler. Fakat Lukaşenko'nun farkı bu dengeyi iyi ilişkiler üzerinden değil, kötü ilişkiler üzerinden sağlamasıdır. Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra Rusya ve Belarus arasındaki yakınlaşmalar iki ülkeyi 26 Ocak 2000'den itibaren "İttifak Devleti" adı altında bir araya getirdi. Fakat bugüne kadar iki devlet arasındaki ilişkilerin ittifak değil, hatta iyi komşuluk düzeyinde olduğu bile söylenemez. Kremlin Lukaşenko'dan kurtulmak istiyor. İki ülke arasındaki sorunlu konulardan biri de enerji güvenliği konusudur. Rusya Belarus'u doğalgaz borcundan dolayı köşeye sıkıştırırken Azerbaycan tarafından sağlanan kredi Lukaşenko'ya rahat nefes aldırmıştır. Fakat Lukaşenko'nun enerji güvenliği konusundaki inisiyatifleri sonuç vermediği sürece Rusya'yla aynı sorunların tekrar gündeme geleceği söylenebilir. Zaten seçimleri daha erkene almanın bir nedeni de yeni bir "doğalgaz krizi meydana gelmeden önce bu işi bitirmektir."
Lukaşenko ve Putin'in birbirlerinden nefret duydukları bilinen bir gerçekliktir. Rusya ve Batı arasında "denge oyunu" kurmak isteyen Lukaşenko Batıda en fazla eleştirilen liderlerdendir. Buna rağmen Lukaşenko'nun iktidardan gitmesini Batı kendi açısından riskli bulmaktadır. Lukaşenko'nun gitmesi sonuç olarak Batı yanlısı, liberal çizgili muhalefetin iktidara gelmesi sonucunu doğurmayabilir. Yeni iktidar daha fazla Rusya yanlısı bir kişi veya grup da olabilir.
Belarus cumhurbaşkanı eski adaylarından Aleksandr Milinkeviç seçimlere katılmayacağını açıkladı. Batının Belarus muhalefetine güvenmediğini de söylemek gerekir. Her ne kadar Avrupa'nın son diktatörü Lukaşenko Batıda sevilmese de onun mühalefetle ilgili çizdiği güvensizlik tablosunu da okumadan geçemiyorlar. Lukaşenko "halk düşmanları" olarak adlandırdığı muhalefet konusunda şöyle der: "Nerede devletimize kötülük yapılıyor, onlar ordalar. Dün Avrupa, Amerika bize baskı yapıyordu. Onlar oradaydı. Bugün Rusya baskı yapıyor. Onlar oradalar."
Görünen şu ki Lukaşenko bu yıl yeniden cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturacak. Lukaşenko'nun tutumu kendi iktidarına karşı yönelik uç unsuru da önemli ölçüde etkisiz kılmaktadır: yurtiçi muhalefet, Rusya ve Batı. Aslında bu Lukaşenko'nun başarısından ziyade yirmi yıl içinde oluşmuş statükodan kaynaklanmaktadır.