11 Mart 2025
21YYTE.ORG Ermenistan ERMENİSTAN’IN “TÜRKİYE AÇILIMI” 2005’te BAŞLATILDI VE BUGÜN DE DEVAM ETMEKTEDİR

ERMENİSTAN’IN “TÜRKİYE AÇILIMI” 2005’te BAŞLATILDI VE BUGÜN DE DEVAM ETMEKTEDİR

Ermenistan-NATO ilişkileri, H.Clinton’un Kafkasya ziyareti sırasında yaptığı açıklamalar Türkiye-Ermenistan sınırının açılacağı konusundaki söylentileri de beraberinde getirmektedir.

9 Dakika
OKUNMA SÜRESİ
Ermenistan-NATO ilişkileri, H.Clinton’un Kafkasya ziyareti sırasında yaptığı açıklamalar Türkiye-Ermenistan sınırının açılacağı konusundaki söylentileri de beraberinde getirmektedir. Türkiye’nin çıkarlarının önemli ölçüde zedelendiği bu süreç için ac

Ermenistan-NATO İşbirliği

2000 yılına dek Ermenistan ve NATO arasındaki ilişkiler düşük düzeyde idi. Bunun birçok objektif ve sübjektif nedenlerinin olduğu bilinmektedir. Uzun yıllar boyunca Ermenistan yönetimi ve siyasi elitleri NATO'ya güvenmemiş, onu neredeyse Türkiye ile eşdeğer olarak görmüşlerdir. Türkiye'nin Ermenistan'la ilişkilerindeki kırmızı çizgiler (Karabağ sorunu, soykırım iddiaları vs.) aynı zamanda NATO'nun tutumu olarak algılanmıştır. Diğer bir önemli neden ise 1990'lı yılların ortalarında NATO'nun doğuya doğru genişlemesiyle NATO-Rusya gerginliğinin artması olmuştur. Bu yüzden Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonraki süreçte birçok ülke Batı'yla entegrasyonu kendi bağımsızlıklarını pekiştirecek bir süreç olarak algılarken Ermenistan Rusya'dan uzaklaşmama yolunu tercih etmiştir. [1]

1992 yılında BDT sınırlarının ortak savunmasına ilişkin Ermenistan-Rusya Anlaşması imzalanmıştır.

1995 yılında Rusya'nın Gümrü askeri üssüyle ilgili 25 yıllık süreyi öngören anlaşma imzalanmıştır.

1997 yılında Rusya ve Ermenistan arasında imzalanmış "Dostluk, İşbirliği ve Karşılıklı Yardım Anlaşması"na göre Ermenistan Rusya'nın stratejik partneri olarak belirlenmiştir.

2000 yılından sonra Ermenistan'ın NATO'yla ilişkilerinde bir yakınlaşma süreci söz konusudur. Bu dönemde Ermenistan yönetimi çok vektörlü dış ilişkilere dayalı complementarism politikasını uygulamaya koymuştur. Bu politika gereği Ermenistan ve NATO arasında Bireysel Partnerlik Eylem Planı Aralık 2005'te imzalanmıştır.[2] Ermenistan yönetimine göre bir taraftan Rusya ve KGAÖ ile ilişkilerin geliştirilmesi, diğer taraftan NATO ile işbirliği Ermenistan'ın ulusal çıkarlarına uygun gelmektedir. "Ermenistan'ın KGAÖ ve NATO çerçevesindeki uluslararası yükümlülükleri çatışmadığı sürece" Ermenistan-ANTO işbirliğinin geliştirilmesinden yanadır. Yani Ermenistan'ın NATO ve KGAÖ ile ilgili tutumu çatışmacı değil, tamamlayıcı bir politikadır. Bu anlamda NATO-Ermenistan işbirliği Ermenistan'ın ulusal çıkarlarına uygun gelen, jeopolitik durumu rasyonel şekilde değerlendiren bir denge politikası olarak görülmektedir.[3] Ne hikmetse Batı'da hala Ermenistan'la işbirliğinin geliştirilmesi sonucunda onu Rusya'nın kucağından çekip almanın mümkün olacağına dair bir yanılgı hakimdir. Bu yanılgı Türkiye'deki birçok resmi ve gayri resmi kurumların da görüşünü etkilemiş durumdadır. Gerçekten de ilk bakışta Ermenistan yönetiminin NATO'yla ilgili yaptığı açıklamalar, yapılan üst düzey temaslar, Erivan'ın "Avrupa entegrasyonu" kavramını sıkça tekrarlaması bir statüko değişimi olarak algılanabilir. Peki Rusya-Batı rekabeti doğrultusunda Ermenistan'ın "Avrupa entegrasyonu" vurgusu ne kadar gerçekçidir?

 

KGAÖ Lokomotifi NATO Trenine Uymaz

Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü Genel Sekreteri General Nikolay Bordüce Ermenistan'ın bu örgütteki başkanlık dönemini değerlendirirken gazetelere manşet olacak bir ifade kullanmıştır: "Ermenistan KGAÖ'nün lokomotifi olmuştur."[4] Bu açıklamanın ardından bir yıl bile geçmeden Ermenistan yönetiminin NATO'yla ilgili açıklamaları Rus ve Ermeni basınında değişik tartışmaları beraberinde getirmiştir.

25-27 Mayıs 2010'da Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan'ın Brüksel'deki temasları sırasında bazı önemli açıklamalar yapılmıştır. Anders Fogh Rasmussen ve S.Sarkisyan'ın ortak basın toplantısında (26.05.2010) NATO Genel Sekreteri bu örgütün, muhtemel bir Azerbaycan-Ermenistan savaşında Dağlık Karabağ olaylarına müdahil olmayacağını açıklamıştır. Rasmussen NATO'nun Karabağ sorunun çözümünde yer almadığını, fakat örgütün Minsk Barış Sürecinin desteklediğini açıklamıştır. Sarkisyan ise Ermenistan'ın NATO üyeliğine girmek gibi bir düşüncesinin olmadığını söylerken çelişkili bir açıklamada bulunmuştur: "Ben ne bugün ne de daha önce NATO'nun Dağlık Karabağ çatışmasının çözümü sürecinde, özellikle durumun gerginleşeceği ve savaş aşamasına geçeceği takdirde her hangi bir rol almayacağını duydum. Bilindiği üzere Karabağ sorunuyla AGİT Minsk Grubu uğraşmaktadır. Ermenistan ve Azerbaycan Avrupa Konseyi üyeleridir ve Avrupa kurumları gerek sorunun çözümünde gerekse ilişkilerimizin normalleşmesi sürecinde yer almaktadırlar." Sarkisyan NATO'nun aynı zamanda Avrupa'da güvenlik meselelerinden de sorumlu olduğunu vurgulamış, ardından da "Benim söylediklerimi, eğer yarın bölgede çatışma çıkarsa NATO'nun doğrudan bölgeye gireceği şeklinde algılanmamalı" demiştir.[5]

Aslında bu çelişkili açıklamanın amacı Ermenistan'ın NATO ile sıkı ilişkilerden yana olduğu mesajını vermektir. Bu açıklama değişik yorumları da beraberinde getirmiştir.

Bazıları bunu muhtemel Azerbaycan-Ermenistan çatışmasında Erivan'ın güvenlik kaygılarının olması ile ilişkilendirmişlerdir.

Ayrıca 2008'de Gürcistan-Rusya çatışmasında, 2010'da Kırgızistan olayları sırasında KGAÖ'nün pasif tutumu Erivan yönetimini bu türden bir açıklama yapmaya zorlamış olabilir. Muhtemel bir çatışmada KGAÖ'nün duruma müdahalesi zaten zor olsa gerek. Örgütte yer alan Orta Asya ülkelerinin, ayrıca Belarus'un böyle bir karara onay vermesi neredeyse imkansızdır.

Bugün Ermenistan, Azerbaycan topraklarının işgal faktörünü "Karabağ-Azerbaycan" çatışmasının sonucu olarak sunmaktadır. Bu durumda Erivan ve Moskova arasında imzalanmış anlaşmalara dayanarak Rusya'yı doğrudan askeri müdahale sürecine çekmek o kadar da kolay olmayacaktır.

Bilindiği üzere AGİT Minsk Grubu Madrid ilkeleri üzerinden gizliliği kaldırmış ve Azerbaycan tarafı bu ilkeleri kabul ettiğini resmen açıklamıştır. Bu ilkeler doğrultusunda çatışma bölgesinde barış güçlerinin bulundurulması da söz konusudur. [6] Eğer bu süreç çalışırsa NATO güçlerinin zaten bölgeye gelebilme ihtimali artmaktadır.

Tüm bunları göz önünde bulunduran Ermenistan yönetimi 9 Haziran 2010'da Ermenistan Cumhuriyeti-NATO Bireysel Partnerlik Eylem Programı (IPAP - Individual Partnership Action Plan) üzerindeki gizliliği de kaldırmıştır. Bu karar diğer bakanlıkların da mutabakatıyla, uluslararası siyasi-stratejik işbirliğinde saydamlığı temin ve kamuoyunun bilgilendirilmesi amacıyla alınmıştır. Programın metni Ermenistan Dışişleri Bakanlığı'nın resmi web sitesinde yayınlanmıştır. Ermenistan Savunma Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre, Program siyasal ve savunma güvenliği konularının yanısıra, kamuoynun bilgilendirilmesi, acil durumların planlanması vd. konulara değinmektedir.[7] Programın 1.2 (Komşularla İlişkiler) başlığını taşıyan maddesinde "Ermenistan bölgesel istikrarın sağlanmasına çalışacağı, NATO üyesi olan Türkiye'yle yapıcı bir diyalogu geliştireceği" öngörülmüştür. Böylece Ermenistan ve NATO 2005 yılından itibaren Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin geliştirilmesine start vermişlerdir.

Bazı uzmanlar Ermeni hükümetinin IPAR belgesini açıklamasının nedenini bölgedeki statükonun kırılması ve Erivan'ın siyasi manevra alanının daralması olarak görmektedirler.[8]

Fakat yapılan yorumların neredeyse tümünde Ermenistan için NATO'yla işbirliği KGAÖ'nün önemini hiçbir şekilde azaltmayacağı vurgulanmaktadır.

KGAÖ üyeliği Ermenistan dış politikasının anahtar maddelerinden biridir. Ermenistan Silahlı Kuvvetleri Rus askeri doktrini esas alınarak kurulmuş, Rus silahlarıyla silahlanmıştır. Ermenistan Ordusunun modernizasyonu sorunu Erivan'a her türlü siyasi, ekonomik ve askeri yardım yapan Rusya'ya bağlıdır. Kısacası bugün ortada Moskova ve Erivan ilişkilerini tehdit edecek her hangi bir gelişme yaşanmamaktadır.[9]

Rusya'nın Güney Kafkasya politikasında Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan konusundaki yaklaşımının ortak paydası Rusya'nın Kafkaslardaki varlığının korunması ve devam ettirilmesidir. Bu ülkelerin Batı'yla ilişkilerinin geliştirilmesi "Avro-Atlantik" senaryosu olarak görülmektedir. Böyle bir senaryonun gerçekleşmesi Rusya'nın Kafkaslardaki çıkarlarına ters düşmektedir.[10] Rusya Ermenistan'ın Batı'yla ve Türkiye ile yakınlaşmasına belli ölçüde müsaade etmektedir. Bu yüzden Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin gelişmesine Rusya'nın verdiği desteği samimi olarak algılamak çok safça bir yaklaşım olsa gerek. Rusya bu süreci en iyi değerlendiren ülkedir. Bu yakınlaşmadan Azerbaycan'ın duyduğu rahatsızlık, Bakü ve Ankara arasında yaşanmış gerginlik, netice itibariyle Ermenistan-Türkiye yakınlaşmasının sekteye uğraması – tüm bunlar Rusya'nın Kafkaslardaki manevra alanını daha da genişletmiştir. KGAÖ'nün lokomotifi olarak adlandırılmış Ermenistan NATO trenine bağlanmak[11] istese bile Rusya hiçbir zaman buna müsaade etmeyecektir. Ermenistan'ın complemantarist politikası hiçbir zaman Ermenistan-Rusya ilişkilerinin önemini azaltmayacaktır. Rusya'nın Ermenistan'a sırtını çevirmesi Erivan yönetimi için bir felaket anlamına gelmektedir.

 

Türkiye Bu Sürece Alet Edilmemeli!

ABD Dışişleri Bakanı H.Clinton'un 4-5 Haziran Güney Kafkasya seyahati sırasında yaptığı açıklamalar Türkiye-Ermenistan ilişkileri ve Türkiye-Ermenistan sınırının açılması konusunun gündeme gelmesine neden oluyor. Basında yer alan haberlere Türkiye Dışişleri Bakanlığı 5 Temmuz tarihinde Kars Valiliği'ne bir yazı göndererek Türkiye ile Ermenistan arasındaki tek geçiş olan Doğukapı'nın durumu ile ilgili bilgi istemiştir. Dışişleri Bakanlığı'nın yazısında, iki ülke arasında imzalanmış protokollere atıfta bulunularak öngörülen sürecin detayları hatırlatılmıştır. Söz konusu protokollerin iki ülkenin Meclisleri'nden geçmesi halinde yürürlüğe gireceği, ancak Meclisler'den ne zaman geçeceğinin bilinmediği vurgulanarak, sınırın açılması gündeme geldiği takdirde, sınırın hazır hale getirilmesinin ne kadar süre alacağı sorulmuştur. Kars valiliğinden bu soruya "en fazla 1- 1,5 ay içerisinde bütün hazırlıklar bitirebilir" yanıtı gelmiştir.[12]

Eğer gerçekten sınırın açılmasına dair bir niyet belirlenmişse bunun gerekçesi nasıl açıklanacaktır? Çünkü ortada başarısız ve acı bir tecrübe mevcut. 2009 yılında Ankara'nın Türkiye açısından hiçbir anlam ifade etmeyen "Ermeni açılımına" itilmesi, diplomatik alanda yaşanan kayıplardan ders çıkarılması gerekmez mi? Ermeni açılımı süreci Türkiye'nin çıkarları göz ardı edilerek, muhtemel muhasebesi yapılmadan başlatılmış, Ermenistan tarafından sekteye uğratılılmış, faturası ise Türkiye'ye çıkarılmıştır. ABD Dışişleri Bakanı H.Clinton'un 4 Haziran 2010'da Erivan'da yaptığı açıklama bu tespitimizi tam olarak doğrulamaktadır: "Biz Türkiye'yle ilişkilerin tesisi konusunda Ermenistan Cumhurbaşkanı'nın siyasetine hayranlık duyuyoruz ve karşı tarafın teşebbüs ettiği pürüzlere rağmen Ermeni tarafının imzasını geri çekmemesine ilişkin Erivan'ın Nisan ayındaki kararından etkilendik."[13]

Türk dış politikasının "Ermeni açılımı" sürecinden aldığı yaralar henüz iyileşmemişken tekrar böyle bir sürece devam etmesi ne kadar akılcıdır? Bu süreç bölge aktörlerinin ve büyük devletlerin çıkarları üzerinde geliştirilmiştir.

ABD yönetimi en azından Ermeni seçmenlerinin ve diasporasının desteğini kazanacaktır.

Rusya Kafkasya'daki denge değişimini lehine yönetecektir.

Ermenistan Karabağ konusunda taviz vermeden sınırın aşılmasıyla kazanım edinecektir.

Süreçten kötü etkilenen ise iki devlet olacak: Türkiye ve Azerbaycan.

 


 

[1] Нора Геворкян, Политика НАТО в регионе Южного Кавказа,http://ap.rau.am/?page=statja&st_id=53

[2] Ermenistan'ın IPAP'a katılım isteği 2004 yılında açıklamış ve. Mayıs 2005'de Brüksel'e sunmuştur. Aralık 2005'de Ermenistan hükümeti ve NATO arasında ilgili anlaşma imzalanmıştır.

[3] Нора Геворкян, Политика НАТО в регионе Южного Кавказа,http://ap.rau.am/?page=statja&st_id=53

[4] Армения выступила локомотивом развития ОДКБ – Бордюжа, http://www.regnum.ru/news/1193698.html.

[5] "Локомотив ОДКБ" Армения хочет прицепиться к натовскому поезду , http://salamnews.org/news/13215, 10.07.2010.

[6] "Локомотив ОДКБ" Армения хочет прицепиться к натовскому поезду , http://salamnews.org/news/13215, 10.07.2010.

[7] Armenia declassifies Armenia-NATO individual partnership action plan, http://news.am/tur/news/24531.html. Programın tam metni için bkz: Individual Partnership Action Plan 2009 Armenia, http://www.mil.am/eng/?page=50.

[8] Азербайджан и армянская диаспора остановили НАТО на Кавказе, http://www.regnum.ru/news/polit/1303120.html

[9] Э.Велиев, НАТО и Армения сближаются?, http://www.zerkalo.az/2009-10-15/politics/3653-rossiya-kavkaz-armeniya

[10] Александр Крылов, Непредсказуемый Южный Кавказ, http://www.stoletie.ru/rossiya_i_mir/nepredskazujemyj_juzhnyj_kavkaz_2010-07-06.htm

06.07.2010.

[11] "Локомотив ОДКБ" Армения хочет прицепиться к натовскому поезду , http://salamnews.org/news/13215, 10.07.2010

[12] Sınırda son dakika, Hürriyet, 10 Temmuz 2010.

[13] Хиллари Клинтон: В армяно-турецких отношениях мяч на стороне противника, http://news.am/rus/news/24138.html

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *