"Birleşmiş Milletler Genel Kurulu öncesinde Filistin Kurtuluş Örgütü ve Filistin Yönetimi üyelerine vize vermeyi reddetme ve mevcut vizeleri iptal etme” kararı alması ABD’nin "ev sahibi devlet" (host nation state) olarak Birleşmiş Milletler’in (BM) New York’taki Merkezi hakkında üstlendiği ahdi taahhütlerine tamamen aykırıdır.
Geçmişe dönük bir hatırlatma yapmak istiyorum:
1988 yılındaki 43. Dönem BM Genel Kurulu’nda Filistin sorunu yine gündemdeydi. ABD Hükûmeti Filistin Kurtuluş Teşkilâtı’nın Lideri Yaser Arafat’ın Filistin gündem maddesinin görüşülmesi sırasında konuşma yapmasını engellemek maksadıyla Yaser Arafat’a o zaman da ABD’ne giriş vizesi vermeyi reddetmişti.
ABD’nin o kararı üzerine üye ülkeler “BM Ev Sahibi Ülkeyle İlişkiler Komitesi’nin” (the U.N.Committee on Relations with the Host Country) toplanmasını sağladılar.
Komitenin toplantısında BM Hukuk Müşaviri “ABD'nin Yaser Arafat’a vize vermeyi reddetmesinin ABD'nin BM ile yaptığı Ev sahibi Anlaşması çerçevesinde üstlendiği yükümlülüklerin ihlalini oluşturduğu, ABD’nin ev sahibi ülke olarak Filistin Kurtuluş Örgütü Yürütme Komitesi Başkanı'nın vize talebini kabul etmekle yükümlü olduğu” yolunda mütalâa verdi.
Daha sonra BM Genel Kurulu ABD’nin vizeyi red kararını değiştirmesini isteyen bir karar aldı. ABD Kararında ısrar etti. Bunun üzerine BM Genel Kurulu, "mevcut mücbir sebeplerle ve mutad uygulamalara halel gelmeksizin" Filistin gündem maddesini görüşmek üzere BM Genel Kurulu’nun Cenevre’de toplanmasını öngören bir karar aldı. Kararda Filistin gündem maddesinin görüşüleceği tarihleri belirledi.
ABD’nin 9 Eylül’de açılacak olan 80’inci dönem BM Genel Kurulu’nda Filistin gündem Maddesinin görüşülmesine Filistin Liderlerinin katılmasını engellemek amacıyla vize vermeyi reddetmesi üzerine 1988 emsaline uygun bir girişim başlatılmalıdır.
Böyle bir girişime Türkiye’nin öncülük etmesinin TBMM’nin bugün (29 Ağustos) Filistin konusunda yaptığı olağanüstü toplantıya da anlam ve muhteva kazandırmış olacağı görüşündeyim.
