
ABD’nin aşamalı Suriye stratejisinde önce güvenli bölgeler kurulması hedefleniyor. Güvenli bölgelerin özerk yönetimlere dönüşmesinin ardından bunların birleşmesiyle konfederal Suriye kurulması amaçlanmaktadır. Türkiye’de Suriye’nin kuzeyindeki ABD koridorunu önleme tartışması sürerken, ABD’de kısa ve orta vadede kurulacak güvenli bölgeler yoluyla konfederal Suriye yönünde hazırlıklar yapmaktadır. Obama yönetimine yakınlığıyla bilinen Brookings Enstitüsü’nce Haziran 2015’te hazırlanan geniş kapsamlı bir raporda ABD yönetiminin bu yöndeki hazırlıkları ele alınmaktadır. Son dönemdeki gelişmeler, raporda önerilen stratejinin uygulamaya geçtiğini gösteriyor. Raporda, gelinen aşamada öncelikle bir ya da iki güvenli bölge oluşturulması öneriliyor. Güvenli bölgelerin ilki Suriye’nin kuzeydoğusundaki PYD girişimiyle oluşturulan bölge. Muhtemel ikinci güvenli bölge ise Suriye’nin güneyinde, Ürdün sınırında. Aşama aşama Halep kuzeyinde, Hama ve Humus’ta da zamanla ayrı ayrı güvenli bölgeler oluşturulması öneriliyor. Nihai aşama ise güvenli bölgelerin giderek özerk bölgeler olmasının ardından birleşmesiyle konfederal bir Suriye’nin kurulması. Oluşturulacak bölgelerde, öncelikle daha fazla unsurun eğitilmesi sağlanacak. Ardından bu bölgelere BM ve hükümet dışı kuruluşlar girecek, sağlık, eğitim hizmetleri ve bölge ekonomisinin inşası için çalışmalar yürütecek. Ardından yönetim organları oluşturulacak. Planlanan stratejiye göre, konfederal Suriye’de ne Esad ne El Nusra ne de IŞİD’in herhangi bir rolü bulunmayacak. Söz konusu stratejiye göre, arazide savaşacak esas kuvvetler yerel güçler, fakat güvenli bölgeler oluşturulması için ABD önderliğinde aralarında İngiliz, Suudi, Ürdünlü ve Türk özel kuvvetlerinin de bulunacağı askeri unsurların da sahada olması zorunluluk olarak görülüyor. Özel kuvvetler, ABD’nin has müttefiki PYD ve Türkiye ve Ürdün’de eğitilen unsurları yönetmek için sahada yer alacak. Stratejiye göre, konfederal Suriye’yi hayata geçirebilmek, uluslararası bir “barış koruma” gücünü de gerekli kılıyor. Brookings’in stratejisinde, mevcut durumu anlamaya yarayan önemli bir değerlendirmede özetle şöyle denilmektedir: “Esad yönetimi, ABD ve diğer özel kuvvetlerin denetiminde oluşturulan bu güvenli bölgelere karşı askeri gücü kullanmayı tercih etmeyecek. Çünkü bu durumda, dış güçlerce yapılacak misilleme saldırıları nedeniyle, IŞİD ve diğer muhalefete karşı en önemli avantajlarından biri olan hava gücünden mahrum kalmak istemeyecektir.” Bu nokta, ABD’nin IŞİD stratejisini anlamak açısından krtitik önemde. Ayrıca bu strateji çerçevesinde yapılan, “öncelik Suriye rejimi mi, IŞİD mi” tartışmasının da anlamsızlığını ortaya koyuyor. IŞİD eylemleri, Suriye rejiminin adım adım topraklarını kaybetmesine neden olurken, “IŞİD’e karşı mücadele” adlı ABD stratejisi çerçevesinde oluşturulacak güvenli bölgelere karşı mücadele etmesini de önlemeye yarıyor. Böylece IŞİD stratejisinin nihai hedefinin, Esad yönetimini aşamalı olarak zayıflatarak devirmek ve Suriye’yi parçalamak olduğu netleşiyor. Washington’un IŞİD stratejisinde yeni aşamaya, Tel Abyad’ın ABD destekli PYD güçlerince ele geçirilmesinden sonra geçildi. Ayn el Arab’da PYD’yi müttefik ilan eden ABD, Tel Abyad’dan sonra PYD’yi daha fazla alanı ele geçirmesi için yönlendirmeye başladı. Ancak bu durum Türkiye’de, PYD yönetimimindeki ABD koridorunu önlemek için eğilimin güçlenmesine yol açtı. Ancak Türkiye’deki hükümetin kurulması çalışmalarına denk gelen bugünlerde, ABD ile İncirlik mutabakatı gündeme geldi. İncirlik’te anlaşmanın bazı çevrelerce, “PYD koridorunun daha fazla büyümesini önleme” gerekçesiyle meşrulaştırılmaya çalışıldığı görülüyor. Oysa Brookings raporundan anlaşılabileceği gibi, söz konusu anlaşma, ABD’nin “IŞİD’e karşı mücadele adıyla ilan ettiği stratejiyle uyum anlamına geliyor. Öte yandan, Türkiye’nin ulusal tehdit öncelikleri ile ABD’nin IŞİD stratejisi karşı karşıya gelmiş durumda. Bu çerçevede Türkiye’de milli güçlerin savunduğu, Suriye ve bölge ülkeleriyle işbirliği içinde “ABD koridoru”nu önlemek için atılacak adımlarla, ABD’nin güvenli bölgeler yoluyla hedeflediği konfederal Suriye planı da güncel planda karşı karşıya yer alıyor. Bu nedenle ABD, Türkiye’nin ulusal önceliklerini bağımsız bir şekilde hayata geçirmesini önlemek için, kendi stratejisine eklemeye çalışıyor. //www.abna24.com
Yorumlar
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *