
ABD Dışişleri Bakanlığı her yıl yayınladığı yıllık küresel terörizm raporunun 2015 yılı raporunu 19 Haziran 2015 tarihinde yayımladı ve raporda 2014 yılında dünya genelinde bölgesel olarak ve ülkeler bazında terörizmin durumunu kendi bakış açıları ve çıkarları açısından ortaya koydu. 2015 yılı raporunun önce genel bilgilerini verelim, daha sonra Türkiye ile ilgili bilgileri paylaşım. ___GENEL KÜRESEL DURUM__Rapora göre, terör saldırılarının sayısının 2014 yılında tüm dünyada yaklaşık yüzde 35 oranında arttığı bildiriyor. ABD, 2014'te 'terör' saldırılarının 95 ülkede gerçekleştiğini ancak Orta Doğu, Güney Asya ve Batı Afrika'da yoğunlaştığını söyledi. Raporda; Pakistan, Filistin, Nepal ve Rusya'nın da içinde yer aldığı bazı ülkelerde militanların faaliyetlerinin azaldığı aktarılıyor. Irak, Afganistan ve Nijerya’daki terör eylemlerinin artması nedeniyle saldırılarda ölenlerin sayısı da yüzde 82 oranında yükseldi. 2015 yılı küresel terör raporuna göre 2014 yılında tüm dünyada 13 bin 463 terör eylemi yaşandı. Bu terör saldırılarında 32 bin 700 kişi yaşamını yitirirken 34 bin 700 kişi de yaralandı. Raporda terör eylemlerinde ölenlerin sayısının artması, bu eylemlerin giderek daha ölümcül hale gelmesine bağlanıyor. Buna göre 2014’te 100’den fazla can alan 20 terör saldırısı düzenlendi. IŞİD'in geçen yıl Haziran ayında Irak'ın Musul kentindeki bir hapishaneye yaptığı saldırıda 670 Şii mahkumu öldürmesinin, 11 Eylül 2001 saldırılarından bu yana gerçekleştirilen en kanlı saldırı olduğu bildirildi. 2013 yılında ise ölü sayısının 100’ün üzerinde olduğu terör saldırısı sayısı sadece ikiydi. 2014 yılında ayrıca 9 bin 400 kişi, teröristler tarafından kaçırıldı. Bu sayı, 2013 yılında kaçırılanların üç katı. Öte yandan rapor, terör bağlantılı ölüm ve adam kaçırma vakalarının en çok Irak’ta görüldüğünü vurguluyor. Bunun ana nedeni, IŞİD’in yükselişi ve örgütün Irak ve Suriye’de hızla toprak ele geçirmesi. 2014’te en çok ölüme neden olan saldırılar IŞİD tarafından düzenlendi. IŞİD’i Taliban, Somali’deki militan örgüt El Şabab ve Nijerya’daki Boko Haram izliyor. ___TÜRKİYE'NİN DURUMU___Raporun Türkiye’ye ilişkin bölümünde özellikle Suriye’deki çatışmalar nedeniyle Türkiye’nin sınırları yakınında IŞİD, El Nusra Cephesi ve El Kaide bağlantılı örgütlerin faaliyetlerinden ötürü kaygılarını daha sık dile getirdiği yazılı. 2014 yılı boyunca Türkiye’nin Suriye’deki terör örgütlerine katılmak isteyen yabancı militanlara transit geçiş sağlayan bir kaynak haline geldiği belirtiliyor. Yabancı militanların ve terör şüphelilerinin Türkiye üzerinden Irak ve Suriye’ye geçişlerini kontrol altına alma çabalarını arttıran hükümetin havalimanlarında, sınır kapılarında ve sınır kasabalarında önlemleri sıkılaştırdığı bildiriliyor. Bu kapsamda Türkiye'nin aldığı bazı önlemler dışında diğer yabancı 'terörist' kaynağı ülkelerle işbirliğini de artırdığı belirtildi. Raporda, "Türkiye IŞİD'le Mücadele Küresel Koalisyonu'nun aktif bir üyesidir" ifadesi de yer aldı. Türkiye’de faaliyet gösteren başlıca terör örgütlerinin PKK, DHKP/C ve Hizbullah olduğu belirtilen rapora göre Türkiye’deki terörle mücadele çabaları daha çok ülke içine yönelik ve PKK terörünü hedef alıyor. 2014'te ülke içindeki 'terörist' saldırıların devam ettiği, DHKP-C'nin "hem ABD hem de Türkiye'nin çıkarlarını tehdit ettiği de" aktarıldı. Türkiye’de terörizmin ‘Türk devletini ve Türk vatandaşlarını hedef alan saldırılar’ şeklinde, dar bir kapsamda tanımlanmasının Türkiye’nin küresel terörle mücadele çabalarını kısıtladığı da raporda ele alınıyor. ___ABD TÜRKİYE'YE NE MESAJ VERİYOR?__2014 yılının terörizm bağlamında en önemli olayı IŞİD'in ortaya çıkmasıydı. ABD o zamandan buyana IŞİD'e karşı alınması gereken tedbirler kapsamında Türkiye'ye yönelttiği eleştirileri bu rapora da aynen yansıtmış. Türkiye'nin ilk başlarda IŞİD başta olmak üzere Suriye'nin kuzeyindeki terör örgütlerinden kaynaklanbilecek tehdidi kabul etmediğini ancak yılın son dönemlerinden itibaren daha fazla kaygı duymaya başladığı belirtiliyor. Ama Türkiye'nin IŞİD'le mücadelede kendisine düşen en önemli görevi (sınırlarının yabancı terörist geçişlerine kapatmak) halen yeterince yapmadığı eleştirisi raporad yer lmış durumda. Mayıs 2015'te ABD Başkanı Obama'nın aynı konuda açıkça eleştirdiğini hatırladığımızda 2014 yılı eleştirilerinin 2015'te de devam ettiğini söyleyebiliriz. Bu konu ABD tarafından son Tel Abyad operasyonunda PKK/PYD'ye verilen hava desteğinin bir gerekçesi olarak da kullanılmaktadır. Çünkü Amerikan basınında Tel Abyad'ın PKK/PYD kontrolüne geçmesiyle IŞİD'in Türkiye topraklarından Tel Abyad üzerinden Rakka'ya eleman akışının büyük oranda kesileceği yazılmakatdır. Yani ABD, Türkiye bizim dediğimizi yapmadı tedbirleri almadı, biz de kendi çözümümüzü uyguladık diyerek yaptıklarının terör örgütü PKK/PYD'ye yardım amaçlı olmadığı argümanını kullanabilecektir. __PKK'yı BIRAK, DHKP-C'ye BAK!__Raporda Türkiye'deki terör örgütleri değerlendirilirken DHKP-C'nin PKK'dan daha büyük bir tehdit olarak gösterilmeye çalışıldığına dair izlenim edindim. Yani artık PKK'yı bırakın DHKP-C'ye bakın diyorlar gibi ya da başka bir deyişle "PKK 'out' DHKP-C 'in. Türkiye'nin terörle mücadele konularında PKK terör örgütünün öncelikli olduğu belirtilirken 2012'den buyana devam eden çözüm süreci ve az sayıda düşük seviyeli saldırılar yapan PKK'nın ateşkesi nedeniyle olumlu bir hava olduğu ima edilmektedir. Ancak raporda da belirtildiği şekilde bir kaç düzinelik eleman sayısı (PPK ile mukayese bile edilemez) ile DHKP-C'nin hem Türkiye hem de ABD'nin çıkarlarına tehdit oluşturduğu vurgulanmakta, PKK için aynı yaklaşım sergilenmemektedir. Yani Türk hükümeti PKK ile masaya oturduğuna göre PKK tehdidi yoktur, PKK artık terör örgütü olamayabilir havası rapora yansıtılmıştır. (Tabi ki bu yaklaşımda PKK'nın ABD'ye yönelik hiçbir eylemi olmazken DHKP-C'nin ABD varlıklarına yönelik bir çok eylem yapması etkili olmuştur. Ancak unutmayalım ki 2007 sonrasında Türkiye'nin PKK'ya karşı operasyonlarına siyasi destek veren ABD bizzat Başkanının ağzından PKK'yı ortak düşman ilan etmişti. Görünen o ki PKK artık ABD'nin düşmanı değil!). Suriye'nin kuzeyinde PYD/YPG ile ABD işbirliğini düşündüğümüzde bunun pratiğe geçirildiğini de söyleyebiliriz. Görünen o ki eğer Türkiye'de hükümet çözüm sürecine yoğunlaştıkça ABD'nin PYD/YPG ile ilişkileri de daha resmi ve açık bir hal gelebilecektir. Yani çözüm süreci Irak ve özellikle Suriye'nin kuzeyindeki durumlarını kolaylaştıracak olması nedeniyle ABD'nin çıkarlarına da hizmet etmektedir. Suriye'nin kuzeyinde şimdi oluşan durum Türkiye'ye tehdit oluşturduğuna göre çözüm sürecinin aslında Türkiye'nin çıkarlarına hizmet etmediği sonucuna da rahatlıkla varabiliriz.
Yorumlar
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *