
ABD'deki güvenlik birimleri ve siyasetçiler açıkladıkları strateji belgelerinde yahut düzenledikleri toplantılarda genel söylem olarak "demokrasi, dünyanın refahı ve terörle mücadele vurgusu yaparlar." Ancak ABD'nin bu türlü söylemlerine rağmen uluslararası müdahale imkânlarını her zaman istediği gibi kullanamadığı da açıktır. Bu durumun son göstergesi de IŞİD terör örgütüne karşı aynı coğrfayada gösterilen farklı tepkilerdir. IŞİD'in Irak'taki faaliyetlerine karşı hava harekâtı gerçekleştirebilen ABD, Suriye sınırları içindeki IŞİD faaliyetleri için aynı faaliyetleri gerçekleştirememiştir. Yani teröristlerle mücadele eden, dünya refahını koruma amacı güden ABD özgürlük götürme konusunda Suriye sınırlarında bir harekâtı göze alamamaktadır.
Bu noktada reelpolitik kavramının tüm tartışmalara rağmen kimlik siyaseti ve bunun üzerinden kurgulanan uluslarası siyasi davranış şekline galip geldiğini söylemek mümkündür. Zira ABD, sadece terörle mücadele ve özgürlük gibi insani söylemlere dayalı olarak bir operasyon yapma durumanda olsaydı Suriye sınırlarında da bu faaliyetleri gerçekleştirmesi gerekirdi. Ancak, ABD muhtemel operasyonun Esad'ın elini güçlendireceği, İran ve Rusya gibi rakip ülkeler için bir kazanç olacağı için, tüm insani değerleri bir yana bırakarak reelpolitik temellerle hareket etmekte ve Vaşington'un çıkarlarını düşünmektedir.
Bu uluslararası siyasal yapının anılan şekilde olması ABD'nin Suriye'ye bir hava operasyonu gerçekleştirmeyeceği anlamına gelemektedir. Ancak ABD Türkiye'de oluşan beklentilerin aksine kısıtlı bir hava harakâtı ile söyleminin en azından eylem bağlamında gerçekleştirildiği görüntüsünü verecek ancak reelpolitik temelinde hareketini devam ettirecektir.
Yorumlar
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *