14 Mart 2025
21YYTE.ORG Fikir Tankı AKP iktidarının Suriye'ye gireriz blöfünü ABD yutmamış!

AKP iktidarının Suriye'ye gireriz blöfünü ABD yutmamış!

5 Dakika
OKUNMA SÜRESİ
Türkiye'nin Kürt koridorunu engellemek amacıyla Suriye'nin kuzeyine girme konusuyla ilgili olarak daha önce bu sitede yayımladığım yorumlarda acemice ve hazırlıksız olarak ortaya atılan Suriye'ye girme düşüncesi, gerek gelen iç ve dış tepkiler (özellikle ABD'nin sıcak bakmaması) gerekse muhtemel harekatın siyasi, hukuki, askeri, istihbari alt yapısının hazır ve yeterli olmaması, harekatın siyasi amaç ve hedeflerinin belirlenememiş olması gibi nedenlerle böyle bir seçeneği masadan kaldırıp rafa konmasına neden olduğunu, mevcut iç ve dış koşullar altında Türkiye'nin Suriye'ye giremeyeceğini, bununla birlikte sınır güvenliğini sağlama ve belli oranlarda caydırıcılık sağlamak için bölgeye asker yığınıklanması yaptığını belirtmiş, TSK'nın Suriye'ye girmekten ziyade gerekirse ancak sınır ötesinde seçilmiş belli nokta hedeflere atışlar yapabileceğini söylemiştik. İşte bizim bu tespitlerimizi teyit eden önemli bir görüş ABD'nin sivil ve askeri kulislerinden birinci elden haberleri köşesine yansıtan Hürriyet gazetesinden Tolga TANIŞ'ın bugünkü köşe yazısında yer aldı. Ona göre Türkiye'nin Suriye'ye girme söylemi bir blöfmüş ve ABD bu blöfü yutmamış. İşte Tolga TANIŞ'ın "Suriye işindeki çarpıklılar" başlıklı yazısından dikkat çekici ifadeler: TÜRKİYE'nin Suriye konusunda son iki haftadır izlediği siyasetin çarpık taraflarını aktarmaya çalışacağım. Şahken şahbaz olan politikayı ele alacağım. TÜRK Ordusu'nun sınır ötesine tek taraflı bir müdahalesinden bahsediliyor ya. Birinci çarpıklık, söylendiği gibi Türk askerinin Suriye tarafına 10 km'den fazla girip 100 km'den fazla bir bandı tek başına kontrol etmesi söz konusu bile değil. Eğer aklınızı yitirdiyseniz yaparsınız tabii. Ama elinize bir harita alıp bahsedilen Cerablus-Azez arasındaki bölgede savaşan gruplara, IŞİD'den YPG'ye çatışmaya girebileceğiniz grupların çeşitliliğine bakarsınız... Türkiye'nin vereceği kaçınılmaz zayiat, içeride Kürtlerle yaşanacak çalkantılar, böyle bir planı daha baştan imkânsız hale getiriyor. PEKİ nedir bu curcuna? Onu size Ankaralı gazeteciler daha iyi anlatır. Çünkü bana kalırsa gürültünün asıl sebebi koalisyon pazarlıkları. Ancak işin uluslararası boyutta çarpık yanına gelirsek, Ankara Yönetimi 15 Haziran'da Tel Abyad'ın Kürt YPG kuvvetlerinin eline geçmesinden sonra yaşadığı bozgunu, bu "Asarım, keserim" havasıyla unutturmaya çalışıyor. Bu yaklaşım da kendi hedefleri açısından temelde üç sorun doğuruyor: 1) Kötü bir blöfle caydırıcılığını yitiriyor. 2) IŞİD'i gerileten YPG'yi tecrit etmeye çalışırken IŞİD'e karşı mücadeleyi zayıflatıyor. 3) Bölgede 2011'den beri birlikte çalıştığı ABD'yle tehlikeli bir sürtüşmeye doğru gidiyor....... KONU YPG olunca, işin Washington ile ilişkiler boyutu ise sanıldığından çok daha gergin. Öyle ki, Türkiye'nin PKK bağlantısı nedeniyle terör örgütü saydığı YPG'nin Amerikalıların Kuzey Irak Erbil'de IŞİD'e karşı savaş için kurduğu ortak operasyon merkezinde artık bir irtibat görevlisi var. Yerdeki YPG kuvvetleri ve koalisyon uçaklarının koordinasyonunu sağlayan bir görevli. IŞİD'den kurtarılan Kobani'de hemen hepsi el yapımı 6 bin mayın temizlenirken ABD ve Kürt kuvvetleri arasında büyüyen işbirliğinin nereye vardığını ve Türkiye'nin YPG'yle çatışma halinin nasıl bir komplikasyon doğurabileceğini anlamanız için söylüyorum bunu. Ve bunun Washington için bilinçli bir politik tercih olduğunu bilmeniz için. Nitekim hafta içi görüştüğüm, Özgür Suriye Ordusu'nun bir temsilcisi de bundan şikâyet ediyordu "Bizden bir temsilcinin ortak operasyon merkezinde olması için hem biz hem Türkiye Ocak'tan beri ABD'ye bastırıyorduk, ama politik olarak bizi değil YPG'yi kabul ettiler" diyordu..... Koridor senaryolarında Amerika'yı hedef alan haber ve açıklamalar öyle bir etki yarattı ki... Benzeri görülmemiş biçimde Biden-Erdoğan görüşmesi basından gizlendi. Ve tek satır bilgi notu geçilmedi. Halbuki Washington bu savaşta Kürtleri öncelikle IŞİD'e karşı başarılı oldukları için seçti. Ekim 2014 Kobani'den beri birlikte çalışıp sonuç alabildikleri için. Kürt grupları NATO müttefiği Türkiye'ye tercih ettiği için değil. YPG, IŞİD'e karşı Türkiye'den daha etkili olduğu için. Türkiye kapasitesini kullanmadığı için....... Ve son çarpıklık. Yine haberlere yansıyan, hükümet Suriye'ye girmek istiyormuş da Genelkurmay karşı çıkıp yapmıyormuş haberleri var ya. Birincisi dışarıya verilen çok kötü bir görüntü bu. Sivil iradeye direnen ordu, demokrasiyle asla bağdaşmayan bir durum. İkincisi de Amerikalılar için inandırıcılığı olmayan bir hikâye. Bunu Pentagon'da görüştüğüm üst düzey bir yetkili söyledi. Daha önce de olmuş. IŞİD'e karşı savaş için yürütülen müzakereler sırasında teknik bir konu tartışılırken, "Biz istiyoruz ama asker istemiyor" demiş Ankara'da yönetim kanadından biri. "Siz ne düşünüyorsunuz" dedim. Balyoz'dan sonra Türk Ordusu'ndaki subayların yaşadıkları korkuyu anlattı. Ve "We don't buy it" dedi. "Yemezler" diye çevirebilirsiniz. **********SONUÇ OLARAK********Geek bizim gerekse Tolga Tanış'ın tespitleri şunu göstermektedir: Türkiye, Ortadoğu gibi ortaklıkların ve düşmanlıkların akşam başka sabah başka olduğu, anlık değiştiği, siyasi ve askeri anlamda bir bataklık olan Ortadoğu'da Suriye gibi bir ülkeye müdahaleyi en son seçenek olarak düşünmelidir. Eğer illaki yapacaksa çok etraflıca düşünülüp, değerlendirilip planlanmalıdır. Önü arkası düşünülmeden girişilecek böyle bir müdahalenin Suriye'deki yangını Türkiye'ye taşıyacağını görmeliyiz. Bunun en son örneği Suudi Arabistan'dır. Suudi Arabistan Husilere karşı komşusu Yemen'e müdahale etti ancak son günlerde görüyoruz ki Yemen'deki çatışmalar Suudi topraklarına da yayıldı. Türkiye doğrudan Suriye'ye müdahale seçeneğinden önce Suriye'nin kuzeyindeki koridorun ortaya çıkmasına yol açan AKP hükümetinin uygulamaya soktuğu çözüm sürecini sona erdirmeyi, Türkiye'nin doğu ve güneydoğusunda PKK'nın oluşturduğu paralel ya da ikili yapılanmayı ortadan kaldırıp devlet otoritesini yeniden tesis etmeyi, Suriye'deki terör gruplarıyla (IŞİD, EL Kaide bağlantılı El Nusra ve bağlantılı grupları, PYD/YPG) mücadele için Esad rejimiyle (dolayısıyla İran ve Rusya ile ) işbirliğini, Suriye'de savaşan tüm gruplara Türkiye'den ve sınırlarından eleman, silah ve diğer askeri malzeme akışını önleyecek tedbirleri kapsayan yeni bir planı süratle uygulamaya sokmalıdır.
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *