
Türkiye’nin Suriye politikası giderek bataklığın içinde kayboluyor. Tabii ki karar vericilerin hedefledikleri bugün ortaya çıkan durum değilse. Beşar Esat’ın birkaç hafta içerisinde devrileceğini sanarak büyük hesap hatası yapan AKP hükümetinin Suriye krizinin nihai sonucuna ilişkin de hesap hatası yapmış olabileceğini söylemek yanlış olmayacaktır. Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, başta MİT, Diyanet İşleri Başkanlığı, AFAD olmak üzere dış politikaya destek veren kurum ve kuruluşlarla eşgüdüm halinde görünürde Şam rejimini devirip yerine demokratik bir yönetim kurulması amacıyla yaklaşık beş yıldır mücadele etmekte. Bu süreçte Erdoğan Cumhurbaşkanlığı, Davutoğlu ise Başbakanlık koltuğuna oturdu. Güvenlik ve istihbarat kuruluşlarının bağlanacağı bir Bakanlığa getirileceği fısıldanan Fidan ise halen İmralı-Kandil-Diyarbakır ve Washington-Suriye-Ankara eksenlerinde terörle müzakere çabasını sürdürmekte. Bu çabaların Türkiye’nin ulusal çıkarlarına ne gibi zararlar vereceği azıcık devlet tecrübesine sahip kişiler için en başından belliydi. Tabii ki Atatürk’ün kurduğu demokratik, laik, modern, hukuka ve insan haklarına saygılı, “yurtta barış, dünyada barış” felsefesini özümsemiş eski Türkiye’yi savunanlar için…Türkiye bir kez daha aldatılıyor, “oyun kurucu” statüsü yakıştırılarak denizaşırı çıkarların realizasyonuna hizmet ettiriliyor. Esat direndikçe AKP Hükümeti’nin, rejim karşıtlarını maddi ve manevi açıdan destekleme gayretleri son derece arttı. Türkiye, uluslararası dinci teröristleri silahlandırıp Şam’a savaşmaya gönderdi. Hatta yaralıların sınıra mücavir bölgedeki hastanelerde ücretsiz tedavi edilmesini sağladı. Bunu yaparken uluslararası toplumdan ve Türkiye’de bilinçli muhalefet çevrelerinden önce yapıcı eleştiri, ardından sert tepkiler aldı. Zira Suriye’deki savaş için Türk halkının cebinden yaklaşık 4.5 milyar dolar sarf edilmiş, ülkeye gelen Suriyeli sayısı 1.5 milyona ulaşmış, zengin ve eğitimli sığınmacılar Avrupa’ya giderken geçimini dilenerek sağlayanlar Türkiye’nin AKP döneminde sayısı hızla arttırılan Camilerinin kapılarında dilenci haline getirilmişti. Suriyeliler’in sınır bölgesindeki illerde demografik dengeleri bozmaları, ekonomik hayata katılma gayretleri, kayıtsız ve ucuz işgücü oluşturmaları, kumalığa razı olmaları ülkenin dengelerini alt üst etmişti. Suriyelilerin bölge halkıyla çatışması, sınırın karşı tarafından atılan bombalardan kimi zaman daha tehlikeli güvenlik sorunlarına yol açmaktaydı. Yukarıda sıralanan risk ve tehditler Türkiye’nin kendi gücü ile üstesinden gelebilecekleriydi. Savaşın bir de Türkiye’nin geleneksel ulusal çıkarlarına aykırı olan boyutu var. Türkiye’nin elleriyle beslediği IŞİD’in Irak ve Suriye’de son aylarda ortalığı tozduman etmesi, Irak’ta Şii Araplara ve Türkmenlere yönelik saldırılardan Suriye’deki faaliyetlerini arttırması, Kürt unsurlar kadar uluslararası toplumun da tepkisini çekti. ABD liderliğinde oluşturulan koalisyon Ayn-El Arap (Kobani)’ın düşmemesi için başlatılan hava harekatı ile IŞİD’in ilerleyişi kısmen durduruldu. Ancak Türkiye açısından asıl tehlikeli haber bugün ajanslarda ve gazetelerde yer buldu. Irak KDP lideri Mesut Barzani’nin biraraya getirdiği Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) ve Demokratik Toplum Hareketi (TEV_DEM) çatısı altındaki çatısı altındaki Kürt partiler on günlük müzakerelerin ardından anlaşmaya vardılar. PYD’nin de içerisinde yeraldığı Kürt Partilerin imzaladığı Duhok Anlaşması “demokratik özerklik” ve “ ulusal bütünlük” gibi unsurlarıyla Suriye’nin kuzeyinde özerk bir Kürt bölgesinin temelini atıyor. (http://sozcu.com.tr/2014/dunya/suriye-kurdistani-kuruluyor-628892/)Böylece Irak’tan sonra Suriye’de de özerk bir Kürt bölgesi oluşacak. AKP’li politikacıların, kendileri giderek antidemokratik niteliğe bürünürken, Suriye’de halkın demokratik talebini karşılamak gerekçesiyle destek verdiği Suriye’deki rejim karşıtı silahlı dinci teröristlerin, aslında Suriye geneline yayılmış olan Türkmen, Kürt, Sünni, Alevi kökenlileri ayrıştırdığı ve dün açıklanan anlaşmanın akdedilmesine zemin oluşturduğu gözlerden kaçmamaktadır.
Yorumlar
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *