
Türkiye halen anayasası uygulanmayan bir ülke durumundadır. Yürütme, yani Hükümet, yargının aldığı kararları uygulamayarak, mevcut anayasal rejime son vermiştir. Anayasanın 138 maddesi şöyle demektedir: "Hakimler görevlerinde bağımsızdırlar. Hiç bir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkilerinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez. Yasama ve yürütme organları ile idare buna uymak zorundadır. Bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını değiştiremez, yerine getirilmesini geciktiremez." AKP Hükümeti fiili güç kullanımı ile Anayasanın 138. maddesini askıya almıştır. Artık Türkiye'de ilkel anlamda bile bir hukuk devletinden söz etmek mümkün değildir. AKP Hükümeti iki haftadan buyana yürütmeye bağlı güçlere ve özellikle polise kaynağını anayasa ve yasalardan almadığı gibi anayasa ve yasalara aykırı olan emirler vermekte ve bu emirler polis ve Hatay'da olduğu gibi vali ve jandarma tarafından uygulanmaktadır. İktidardaki bir partinin anayasal rejime darbe yapması çok sık rastlanmayan bir husus olmakla beraber olmaktadır. İktidarın anayasaya karşı darbe yaparak anayasa ve yasaları askıya alması fiilen Türkiye'de anayasasız bir rejimin başladığını göstermektedir. TBMM Başkanı Cemil Çiçek Türkiye'de yargı bağımsızlığı öldü derken, bu hususunda altını çizmektedir. Öte yandan yargının bağımsız olabilmesi tarafsız olmasına bağlıdır. Tarafsız olmayan bir yargı bağımsız bir yargı da olamaz. AKP iktidarı "chp'li olmayan" bir yargı oluşturacağım" iddiası ile anayasa referandumu sonrasında yargıyı büyük ölçüde ve en etkin noktalarında Hizmet hareketine sempati duyan ve bu sempatisini bir Yargıtay üyesinin açıklamasına açık bir şekilde ortaya koyduğu gibi gösteren bir yapıya teslim etmiştir. Eğer bir hakim veya savcı, adli hiyerarşi dışında bir hiyerarşi ve kendi vicdanı dışında bir vicdanın kararlarında belirleyiciliğine izin veriyor ise orada "tarafsız" bir yargıdan bahsetmek mümkün değildir. Yargı tarafsız olmadığı noktada da bağımsız değildir. Buna rağmen son günlerde gerçekleşenler AKP Hükümeti'nin anayasal darbe gerçekleştirerek anayasayı askıya almasını haklı çıkarmaz. Hükümetler anayasaya sadık kalmak ve sorunları anayasanın sağladığı imkanlar çerçevesinde, hukuk devletinin ilkeleri içinde çözmek zorundadırlar. AKP Hükümeti de bu sorumluluk ile karşı karşıyadır. Son süreçte gerçekleşen anayasal darbe ile Türkiye henüz çok insanın anladığı kadar zor bir sürecin içerisine girmiştir. Bu süreç, PKK'nın mart 2014 seçimlerinde Güneydoğu Anadolu'da alacağı sonuç ve sonrasında gerçekleştireceği eylemler ile ülkemizi 1918 koşullarına sürükleme potansiyeline sahiptir.
Yorumlar
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *