
Başbakan Davutoğlu Milliyet'ten Serpil Çevikcan'a uzun bir röportaj vermiş. Davutoğlunun bir nevi itiraf gibi olan sözleri arasında dikkat çekici olanlarından biri "PYD SURİYE HALKININ KATLİAMINA ORTAK OLMUŞ BİR ÖRGÜTTÜR" şeklindeki ifadesidir. Davutoğlu bu durumu bile bile PYD lideri Salih Müslim'i muahtap alıp Türkiye'ye getirdiklerini, görüştüklerini söylüyor ve bunun bir anlamda onları MEŞRU gördüğümüzün işareti olduğunu belirtiyor. Röportajda ayrıca tezkerenin çıkarılması sürecinde HDP ile çözüm süreci pazarlıkları ve hükümetin yaptığı jestler de anlatılıyor......xxxxxxxx... YORUM ...xxxxxxx..... Bu itiraf gibi sözlerden ortaya çıkan BİRİNCİ husus, PYD'nin Suriye halkının katliamına ortak olduğu suçlamasıdır. Hükümet Esad yönetimi halkını katletti diye onlarla her türlü ilişkiyi kesti, şimdi de iktidardan düşürmek için yabancı aktörleri de Esad'ın üzerine gitmeleri konusunda sıkıştırıyor ama aynı katliama ortak olmakla suçladığı PYD'ye karşı aynı tutumu takınmıyor üstüne üstlük PYD liderini Türkiye'de ağırlıyor, muhatap alıyor, adam yerine koyuyor, çatışmalarda yaralan PYD/YPG'liler Türkiye'de tedavi ettiliyor vs. Ve Davutoğlu hükümetin bu tutumunun aslında "seni (PYD ve onun lideri Müslim) meşru görüyorum" anlamına geldiğini de söylüyor. Davutoğlu bunu söylüyor ama lafın nereye gideceğini hesap etmeden söylüyor gibi. Çünkü Hükümet aynı muameleyi Türkiye'de 40.000 kişini hayatını kaybetmesine yol açmış PKK terör örgütü ve onun İmralı'daki hükümlü liderine de yaptığına göre yani PKK ve Öcalan'ı muhatap alıpı çözüm süreci adı altında görüşüp pazarlık yaptığına göre demek ki Öcalan ve PKK da artık AKP iktidarınca MEŞRU aktörler olarak kabul ediliyor. Şimdi Davutoğlu'ndan beklenen bunun böyle olup olmadığının açıkça Türk Milleti önünde beyan etmesidir. İKİNCİ husus, Tezkerenin çıkarılmasının çözüm sürecinde pazarlık konusu yapıldığıdır. Yani hükümet biz tezkereyi çıkarıyoruz, çözüm sürecinde de PKK/KCK/Öcalan/HDP'nin şu şu isteklerini karşılamak üzere de şu düzenlemeleri yapıyoruz, şu kanunu çıkarıyoruz vs., siz de sakın ola ki Kobani veya başka bir nedenle bir sıkıntı yaratmayın. Ama PKK/KCK tarafı isteklerinin yerine getirildiğini görmesine rağmen taleplerini bir üst seviyeye çıkarmak için Türkiye'yi Kobani bahaneli terör sarmalını aldılar, yıktılar, yaktılar, öldürdüler. Yani PKK/KCK/HDP pazarlıkta konuştuklarını unuttular, hükümet kanadı güvenceler vermeiş olmasına rağmen taleplerini yerine getirmiş olmasına rağmen bildiklerinden yani terör yapmaktan vzgeçmediler. O zaman aklımıza şu soru gelmez mi: Çözüm süreci kapsamında da PKK/KCK/ÖCALN'ın her istediği yapılsa bile terör örgütü ve taraftarları terörden yine vazgeçmeyecekler mi, silahlarını bırakmayacaklar mı? Bu konuda duyulan en ufak bir şüphe (ki şüphe falan kalmadı PKK tarafı sözünde durmayacak aksi bir örnek yok) bile varsa çözüm süreci denen pazarlıkların (AKP iktidarının cemaatle ortaklığında olduğu gibi kumpaslarla seçilmiş hükümetin yetkilerini kullanarak istediği kararları aldırmak vs) hükümeti ve devleti tehdit ve şantajla ülkeyi bölmeye yönelik kararlar aldırmaya yönelten bir süreç olduğunu ve dolayısıyla çözüm süreci yalanından vazgeçmeyi düşündürmez mi?
Yorumlar
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *