
ABD'nin eski Ankara Büyükelçisi Ross Wilson Amerikan düşünce kuruluşu Atlantic Council'de son gelişmeler çerçevesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AKP iktidarının durumunu değerlendiren bir makele yayımladı. İşte o makalenin çok geniş bir özeti: "Türkiye'de AKP 2002'de iktidara geldikten sonra ilk defa bu kadar istikrarsız ve kararsız bir ortam yaşanıyor" diyen Wilson AKP'nin şimdilerde karşılaştığı zorlukların ve sorunların önceki dönemlerdekinden, Gezi ve Nisan 2007 muhtırası gibi, farklı olduğunu belirtiyor. Wilson politik bölünmüşlüğün bugünkü belirsizliğin en başta gelen sebebi olduğunu belirterek ülkeyi idare eden siyasi liderliğin içinde benzeri görülmemiş bir kavganın ve çekişmenin yaşandığı tespitini yapıyor. Ekonomi ve mali politikaları üzerinde yaşanan söz dülloları ekonomi yönetiminde verdiği dağınıklığın yanında seçimlerde elinde büyük koz olarak kullandığı ekonomik başarılarını da yok etmektedir. Bütün bunları çevreleyen bölgesel ve uluslararası riskler resmin bütünündeki büyük belirsizliği tamamlamaktadır. Wilson, KIMSENIN ERDOĞAN'IN CUMHURBAŞKANI OLARAK KALMASINDAN VE AKP'NIN IKTIDARDA KALACAĞINDAN ŞÜPHE ETMEDIĞI BIR ORTAMDA TÜRKIYE'NIN IDARESININ ZOR, FIRTINALI OLACAĞI BIR YIL YAŞANACAĞINI SÖYLÜYOR. Buna göre, Erdoğan bizzat kendisinin seçtiği Başbakan Davutoğlu ile açık ve özel ortamlarda kavga ediyor. Bu tespitini ise Erdoğan'ın Davutoğlu'nun şeffaflık paketini engellemesi, MİT Müsteşarının milletvekili adaylığını eleştirmesi, 19 Ocak'tan sonra 09 Mart'ta da kabine toplantısına başkanlık edecek olması, ekonomi yönetimine keskin dille karşılık vererek eleştirmesi, Süleyman Şah operasyonunda Erdoğan-Davutoğlu arasında rol kapma mücadelesi, füze savunma ihalesinde Çin füzelerinin alınmasına ilişkin olarak MSB.lığı ile Cumhurbaşkanlığı kaynaklarının çelişkili açıklamalarda bulunması, AKP'nin kurucularından bir önceki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün içgüvenlik paketini kamuoyu önünde eleştirmesi ve Erdoğan'ın savunduğu Başkanlık sisteminin uygun olmadığını açıklaması gibi gelişmelere dayandırıyor. Wilson 12 yıllık AKP yönetiminde hiçbir zaman böyle bir uyumsuzluk yaşanmadığına dikkat çekiyor. Wilson, 7 Haziran seçimlerine giderken AKP'deki üç dönem kuralı nedeniyle AKP lider kadrosunda önemli değişiklikler olacağını, seçim sonuçlarına göre Davutoğlu'nun Başbakanlığının da tehlikeye gireceğini çünkü eğer AKP anayasa değiştirecek çoğunluğa ulaşırsa Erdoğan'ın istediği Başkanlık sisteminin uygulaya geçirilmesiyle Davutoğlu'nun Türkiye'nin son Başbakanı olacağını belirtiyor. Wilson söz konusu kavga ve belirsizliklerin politik istikrarsızlıklara yol açmış olduğunu ancak bundan daha da önemlisinin politik istikrarsızlığın ekonomi alanında verdiği hasar olduğuna dikkat çekiyor. Wilson, bazı dış etkenlerin yanı sıra büyük oranda içeride AKP liderliğinde yaşayan kavga ve belirsizliklerin hükümetin ekonomi yönetiminin dürüstlüğü ve güvenilirliği hakkındaki soru işaretlerini artırdığını, TL'nin son 2 yılda %30 oranında ve sadece son dört ayda %12 oranında değer kaybettiğinin altını çiziyor. Wilson AKP iktidarının izlediği uyumsuz dış ve savunma politikaları nedeniyle bölgesel ve uluslararası alanda önemli sorunlarla ve risklerle karşılaştığını ve bunun da Türkiye'deki belirsizlikleri daha da artırdığını söylüyor. Wilson makalesinin sonucunda şu değerlendirmelere yer veriyor: Türkiye'de 2002'den buyana ilk defa bu şekilde belirsiz ve ahenksiz bir liderlik, ülke yönetimi görülmektedir. Bunun sonuçları ve etkileri kendini göstermeye devam edecektir. Bununla birlikte bütün bu belirsizlikler her ne olursa olsun, Erdoğan'ın görevini yapmasını engelleyecek sağlık vb nedenlerin ortaya çıkmayacağını farz ve kabul ederek, Erdoğan normal görev süresinin sonuna yani 2018'e kadar Cumhurbaşkanlığında kalması beklenmektedir. Haziran seçimlerinde AKP'nin yeniden kazanacağını söyleyenler olsa da kimse oy oranın ne olacağını tahmin edememektedir. Türkiye daha önce 2008-2009 döneminde batı dünyasında yaşanan ekonomik krizlerin etkisiyle de ekonomisinde fırtınalı günler yaşadı. Ama ARTIK TÜRK LIDERLERIN HAREKET ALANI DAHA DA DARALMIŞTIR. Daha fazla şekilde kararların Erdoğan tarafından alınmasını gerektiren etkenler kuvvetlenmektedir. FAKAT BIR NOKTADA, ERDOĞAN'IN SIYASI TALİHİ TÜKENEBILIR VE PARTISINDE BUGÜNLERDE YAŞANAN ÇALKANTI KENDISINE VE ÜLKESINE MUSALLAT OLABILIR!
Yorumlar
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *