
Rusya'nın Çin ile Akdeniz'de ortak deniz tatbikatı yapacağı basına yansımış ve bu durumun başta ABD olmak üzere batı ittifakına bir mesaj olduğu yorumları yapılmıştı. Mayıs ayı ortalarında gerçekleşecek bu tatbikat öncesinde henüz nedense Türk medyasında yer bulamayan sürpriz bir gelişme oldu ve Çin Deniz kuvvetlerine ait iki fırkateyn ve bir lojistik destek gemisi 04 Mayıs 2015 günü Türk Boğazlarını geçerek Karadeniz'e açıldı. Bu Çin açısından ve tabi ki Karadeniz açısından bir ilk olma özelliği taşıyor. Ukrayna krizi nedeniyle NATO ve Rusya'nın doğu Avrupa'da ve Karadeniz'de üstüste askeri adımlar attığı, askeri hazırlıklarını artırdığı bir dönemde Çin savaş gemilerinin Karadeniz'e çıkmasının muhakkak ki önemli bir mesajı da var. Söz konusu Çin fırkateynlerinin (Linyi(574) ve Weifang (550)) henüz tarihi net olarak açıklanmamakla birlikte Kardeniz'deki ziyaretlerini tamamladıktan sonra Mayıs ayı ortalarında yine ilk kez olacak şekilde Akdeniz'de Rusya-Çin ortak deniz tatbikatına da iştirak edecekler. Çin'in ilk kez Karadeniz'e savşa gemisi göndermesinin hem görünen hem de görünmeyen mesajlar içerdiğini söylemeliyiz. Çin fırkateynlerinin görünürdeki amacı yarın (09 Mayıs 2015) Moskova'da yapılacak olan ve 2. Dünya Savaşından galip çıkmalarının kutlanacağı Zafer Bayramı törenleri kapsamında Çin devlet başkanı Moskova'da törenlere katılırken denizden de savaş gemileriyle katılım sağlamak üzere Rusya'nın Karadeniz Filosunun kullandığı başlıca limanlardan olan Novoroski'de varlık göstermek. Tabi bu arada güney Asya'da çıkan gazetelerde Çin savaş gemilerinin Karadeniz'deki Rus limanları ziyaret etmesinin arkasında Rusya'nın bu fırkateynlerden satın almak istemesinin yattığı belirtiliyor. Yani Çin savaş gemileri aynı zamanda görücüye çıkmış durumda. Ancak uzmanlar gelişmiş savaş teknolojisine sahip Rusya'nın Çin'den fırkateyn alacak olmasının utanç verici olacağını dolayısıyla bu haberlerin abartılı olabileceğini belirtiyorlar. Çin savaş gemilerinin Rus gemileriyle Akdeniz'de ortak tatbikat yapması ve Karadeniz'e çıkmasının belki de en önemli mesajı aslında ABD'ye dolayısıyla batı ittifakına olmaktadır. Bu da Kardeniz'de, Baltık bölgesi ile Kuzey ve Doğu Avrupa'da artan ve yoğunlaşan Amerikan askeri varlığına karşı bir cevap ve oluşan bir karşı ittifakın ayak sesleri olarak görülmelidir. Bu arada Karadeniz'deki Çin varlığının Türkiye açısından da önemli bir mesajı var. Türkiye, Türk Deniz Kuvvetlerinin insiyatifi ve öncülüğünde yıllardır Karadeniz'e ABD ve NATO'nın girmesini önleyerek Kardeniz'in bir çatışma ve gerilim alanı olmasını önlenmişti. Ama TSK ve tabiki özellikle Deniz Kuvvetlerinin özellikle kumpas davalarıyla darbelere maruz kalmasıyla Karadeniz başta olmak üzere çevre denizlerde etkinliğimiz azaldı. Önce NATO füze kalakanı projesi bahanesiyle sonra Kırım/Ukrayna krizi bahanesiyle hem ABD hem de NATO savaş gemileri Karadeniz'i mesken tuttu. İşte bu durum karşısında Rusya da Karadeniz'deki gücünü artırırken buna paralel olarak Çin gibi bir dünya devini yanına alarak Karadeniz'e getirmiş oldu. Türkiye'nin Montrö Sözleşmesi kapsamında Çin savaş gemilerinin Karadeniz'e girmesini engelleyemez ama ilk defa gerçekleşen bu olaydan alacağı dersler olmalıdır.
Yorumlar
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *