
Atatürk'ün "Yurtta sulh, cihanda sulh" ve "Savaş hayati değilse cinayettir" anlayışını benimsemiş ve dış politikasının temeli kabul etmiş Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı Davutoğlu CNN International televizyonuna verdiği röportajda Türkiye'nin temel yaklaşımlarına ve ilkelerine aykırı ve siyasi açıdan skandal denebilecek bir öneriyi gündeme getirmiştir. Davutoğlu IŞİD'le mücadele için öncelikli hedefin Esad'ın iktidardan düşürülmesi olması gerektiğini, eğer ABD ve Batı bunu yaparsa Türkiye'nin de karadan asker gönderebileceğini söyledi. Röportajı yapan ünlü gazeteci Amanpour, söyleşinin yayınlanmasından önce Davutoğlu’nun açıklamalarının bazı bölümlerini Twitter hesabından paylaştı. Amanpour şu ifadelerde bulundu: “Türkiye Başbakanı bana, Kobani’ye insani bir açıdan yardım etmeye çalışacaklarını ama Esad durdurulmadığı sürece IŞİD’in büyüyeceğini ve daha fazla kentin düşeceğini söyledi. Davutoğlu, (Türkiye’nin) karadan asker gönderebileceğini ama bunun ancak Amerikan stratejisinin Esad’ın peşine düşmeyi de içermesi durumunda gerçekleşebileceğini söyledi. Türkiye’nin yeni başbakanı dış basına verdiği ilk röportajda, askeri koalisyona Suriye içinde uçuşa yasak ve güvenli bölgeler oluşturulması halinde katılacaklarını söyledi.” Röportajın bir bölümünde ise Amanpour, “Sizi anladığımdan emin olmalıyım. Türkiye bazı şartlar altında Suriye’de karaya asker çıkarmaya hazır mı” dedi. Davutoğlu’nun yanıtı ise “Eğer diğerleri kendi üzerine düşeni yaparsa” oldu. Amanpour, “Eğer (koalisyonun) planı Esad’ın peşine düşerse, şartlarınızdan biri bu değil mi” diye sorunca Başbakan, “Kesinlikle, kesilikle. Çünkü biz, Esad’ın bu acımasız politikası ile Şam’da kalmaya devam etmesi durumunda IŞİD gitse bile başka bir Radikal örgütün gelebileceğine inanıyoruz.
Esad bu mezhepçi politikasına devam ederse ve uluslararası toplum hiçbir şey yapmazsa, bu diğer ülkeler için de kötü bir örnek olur. Bizim yaklaşımımız kapsayıcı, entegre edici bir strateji olmalı. Sadece kendi kamuoyumuzu tatmin etmek için bir terör örgütünü cezalandırmak olmamalı. Gelecekteki tüm terör tehditlerini ortadan kaldırmak, aynı zamanda rejim tarafından işlenen tüm acımasız suçları yok etmek için olmalı” dedi (Milliyet gazetesinde ilgili haberin metninden alıntı yapılmıştır........xxxxxxxx...YORUM...xxxxxxxx... Söylenecek çok şey var. BİRİNCİSİ, Başbakan Davutoğlu'nun bu beyanı aslında tam bir skandaldır. Belki de ilk defa bir ülke başka bir ülkede iktidarda bulunan kişiyi iktidardan düşürmek için tüm dünyanın gözü önünde açıkça kuvvet kullanarak düşürülmesini teklif etmiştir. ABD tarihi dünyanın başka ülkelerindeki iktidarları düşürmeye yönelik girişimleriyle doludur. Ancak hiç bir zaman bunu açıkça söylememişlerdir. En son Kaddafi'nin öldürülmesiyle sonuçlanan olaylara ABD ve NATO müdahil olurken bile ABD hiç bir zaman nihai hedefin Kaddafi olduğunu söylememiştir. Çünkü bu suçtur, o ülkenin içişlerine karışmaktır. İKİNCİSİ, Başbakan Davutoğlu TBMM'den geçen tezkeredeki yetkiyi tezkerenin amacının dışında kullanabileceğini düşünmektedir ki bunu yapma yetkisi yoktur. Tezkere terörle mücadeleyi esas alan, terör örgütlerini bertaraf etmeyi hedeflemektedir, başka bir ülkenin iktidarının düşürülmesine yönelik askeri operasyonlara imkan vermemektedir. ÜÇÜNCÜSÜ Esad'ı hedef alan askeri operasyonlara katılmak Suriye'ye savaş ilan etmektir ki bu da Davutoğlu'nu aşar. Savaş ilan etme yetkisi TBMM'nindir. DÖRDÜNCÜSÜ yine tezkerede alınan yetkini dışında Esad'ı indiricek bir askeri operasyona karşılık Türk askerinin karadan savaşa sokulması pazarlığı yapılmaktadır ki bu yasal, meşru, vicdani değildir. Türk askerinin savaşa sokulmasını başka bir şeyle pazarlık yapmak siyaseten, hukuken kabul edilebilecek bir davranış değildir. BEŞİNCİSİ, AKP hükümeti IŞİD'e karşı oluşturulan koalisyona girmek üzere bu tezkereyi çıkarmıştır, tezkere öncesi açıklamaları hep bu yönde olmuştur ancak şimdi anlaşılmaktadır ki ABD tezkereyle alınan yetkiyi ABD'yi Esad'a karşı savaşmaya ikna etmekte bir manivela olarak kullanmaktadır. Çünkü koalisyona girmek şartlar öne sürmektedir. ALTINCISI, Esad'ın ülkesinde yaptıkları kabul edilebilir değildir, iktidardaki meşruiyetini yitirmiştir, işlediği insanlık suçları vardır yargılanıp cezalandırılmalıdır ancak Türkiye açısından hayati tehdit değildir buna rağmen Türkiye'yi bu maksatla savaşa sokmak cinayettir. YEDİ, Davutoğlu'nun IŞİD ve benzeri terör örgütlerinin büyümesinde asıl ve tek suçlu Esad'dır, onun için Esad düşürülmelidir tespiti bölgede ve dünyada kabul görmemektedir. SEKİZ, Davutoğu'nun ABD'nin stratejisi Esad' ı düşürmeyi hedef almalı, bunun için askeri operasyon yapalım önerisi bölgedeki ve dünyadaki güç dengeleri (Esad'ın arkasında halen Rusya'nın, İran'ın, Hizbullah gibi yerel terör örgütlerinin, Çin gibi BM Güvenlik Konseyinde çekimser de olsa karşı duracak dünya devlerinin olması) açısından uygun değildir, uygulanabilir değildir, kabul edilebilir değildir.
Yorumlar
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *