
Avrupa Birliği (AB) Komisyonu salı günü Türkiye İlerleme Raporu’nu açıkladı. Komisyon, raporunda haklı olarak hiçbir ilerleme kaydedilmediği kararına vardı. Tam aksine fikir özgürlüğü, toplanma özgürlüğü ve hukuk devleti unsuru geriliyor. Raporda diplomatik ifadeler bir kenara bırakıldığında AB’nin demokrasi, fikir özgürlüğü ve hukuk devleti olma değerlerinin Türkiye’de büyük bir tehlikeyle karşı karşıya olduğunu gördükleri kesinleşiyor. Bu, hâlihazırdaki durumu en iyi şekilde tanımlamaktadır.
Asıl sansasyonsa bu durumun hiçbir AB siyasetçisini rahatsız etmemesi. AB, Türk seçmenleri Türkiye’nin son on yıldaki en önemli seçimi öncesinde hükûmetlerinin Brüksel’in özgür demokrasi anlayışıyla neler yaptığı hakkında aydınlatmak yerine bu raporu açıklamayı seçimler bitene kadar erteledi. Zira bu rapor Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hükûmetinin yıllarca yetkisini kötüye kullandığını iddia eden muhalefeti onaylayacaktı.
Paradoks olansa AB’nin, Türkiye’nin on yıllardır AB’den bu denli uzak olduğu bir zamanda üyelik müzakerelerini hızlandırmak ve bunu da istikrarı sağlayabileceğini düşündüğü Erdoğan hükûmetiyle yapmak istemesidir.
Ne Berlin ne de Brüksel’de hiç kimse aylardır İlerleme Raporu ile ilgilenmiyor. Onlar için geçerli olan tek şey, Türkiye’nin Avrupa’ya yönelik Suriyeli sığınmacı akımını durduracak potansiyeli bulunmasıdır. Hem Türk demokrasisinin hükûmet tarafından yok edilmesi hem de AB’nin sergilediği tutumla Türk demokrasisini sırtından vurması hiç kimse için bir önem arz etmiyor. Sonuç olarak Suriyeli sığınmacılarla beraber Türk demokratlar da Avrupa’nın kapıları önüne dikilecekler.(Kaynak:Jürgen Gottschlich,Die Tageszeitung,Almanya,11 Kasım 2015)
Yorumlar
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *