
Der Spiegel'in İnternet sitesinde (Spiegel Online) bugün yayımlanan "Yeni İttifaklar; Kürtlerin İslam Devleti (ID) terörüne karşı yalnız savaşı" başlıklı yazıda Türkiye'ye yönelik sert eleştiriler ve asılsız suçlamalar ter verilirken PKK terör örgütünün artık bir kahramanlar ordusu gibi olduğu vurgulanarak PKK adeta kutsanıyor. Dört yazarın imzasıyla yayımlanan yazıda PKK ve Kürtlerin yaptıkları ve içinde bulundukları durum açıklanıyor. Bunun için de Irak'ta Erbil ve Kandil, Türkiye'de güneydoğu ve Suriye'nin kuzeyinde ziyaret ettiği yerlerde görüştükleri PKK (PYD-YPG) teröristlerinin söylediklerini refarans alıyorlar. Yazıda Kandil'in konumunun bakış açısına göre değişebileceği belirtilerek iki türlü tanımlanabileceği ifade ediliyor; Birincisi dünyanın en kudretli terör örgütünün karargahı, ikincisi Batı dünyasının en hayati müttefiklerinden birinin sinir sisteminin merkezi. Yazının geneline bakıldığında yazarların ikincisini benimsedikleri anlaşılmakta, zaten yazıda bunun propagandası yapılmaktadır. Yazıda PKK'nın İD ile savaşta Batı'nın son umudu olarak görüldüğü belirtiliyor ve onların cihatcıların ilerleyişine karşı YALNIZ direnişinin bölgede uzun vadeli değişikliklerle sonuçlanacağı belirtiliyor. Kandil'e terörist Sabri Ok ile görüşmeye giderken Peşmergenin son kon trol noktasından sonraki bölgeyi kendi polisi ve mahkemesi de olan "PKK DEVLETİ" olarak tanımlıyorlar ve büyüklüğünün de 50 km kare olduğunu belirtiyorlar. Yazıda ayrıca PKK'lıların İD'den ele geçirdikleri Humvee araçları kullandığı da belirtiliyor. Yazarları Kandil'e götüren kişi yol üzerinde tahrip edilmiş bir arabayı göstererek Türk jetlerinin üç yıl önce arabayı içindeki aileyle birlikte vurduklarını söyleyerek "Erdoğan sapıttı" diyor. Yazıda bir kaç yıl öncesinde PKK'nın Batı'da terör örgütü olarak kabul edildiğini ancak son yıllarda ve özellikle İslam devleti tehdidiyle birlikte PKK'nın Ortadoğu'yu İD'den koruyacak bir kahramanlar ordusu olarak görüldüğü belirtiliyor. Çünkü 15.000 kişilik silahlı grubuyla PKK İD'ye karşı bütün gücünü ortaya koymayı vaad eden tek örgüt. Yazıya göre Batı PKK'yı 100.000 kişilik Peşmerge'ye de tercih ediyor çünkü Peşmerge savaş yeteneğine sahip değil ve zayıf, aaten Mahmur ve Kerkük'te İD'ye karşı savaşanlar PKK'lılar olmuş. Yazıda PKK'ya verilen desteğin Batı için dengelerin korunması gereken bir konu olduğuna dikkat çekilerek hem Kobani'de İD'nin püskürtülmesinin sağlanması hem de Türkiye ile PKK arasındaki barış sürecinin zarar görmemesi hem de Kürtlerin önü alınamayacak başka hareketlere girişmesinin önlenmesi için dengelerin korunması gerektiği belirtiliyor. 19.yy.da Osmanlı İmparatorluğunda bir Kürdistan eyalaetinin olduğunu ancak 20 yıl yaşayabildiğini, 1.Dünya Savaşı sonunda Batı'nın Kürtlere kendi devletlerinin olacağı garantisi verdiğini ancak Atatürk'ün sözünü tutmadığı (garantiyi onlar vermişler Atatürk sözünü tutmadı diye suçluyorlar!!!) ileri sürülüyor. Kandil'de görüştükleri Sabri Ok Peşmergelerin Kobani'ye gönderilmesiyle ilgili olarak "Peşmerge'nin zayıf olduğunu, savaşacak yeteneğinin olmadığını, Kobani'de Peşmergeye değil silah, cephane ve sağlık yardımına ihtiyaç duyulduğu" söylüyor. Yazıda Kerkük'ün halihazırda Peşmerge ve PKK'nın ortak koruduğu, gündüzleri 150 Peşmerge görev alırken geceleri 300 PKK'lının İD'ne karşı Kerkük'ü koruduğu anlatılıyor. Yazıda Öcalan'ın köyünün de ziyaret edildiği, Öcalan ailesinin nasıl asimile edildiği, baskı altına alındığı anlatılıyor ve Öcalan'ın neden PKK'yı kurduğu, neler yaptığı anlatlıp kardeşinin "Abdullah ne yapması gerekiyor idiyse onu yaptı" cümlesine yer veriliyor. Yazıda Kobani düşerse İD'nin bir sonraki hedefinin Afrin kantonu olacağı belirtilerek Suriye'nin kuzeyinde görüştükleri kişilerin görüşlerine yer veriliyor. *************YORUM************ En başta söylenmesi gereken şudur ki çok büyük ve ve adeta sınırsız askeri imkan ve kabiliyete sahip Batı blokunun bir terörist örgüte muhtaçmış gibi sunulması bir algı önetiminden başka bir şey değildir. Irak ve Suriye'de IŞİD tehdidinin ortaya çıkmasıyla birlikte Batı kamuoyunda ve medyasında verilen mesajlar Ortadoğu'da 100 yıl önce kurulan dengenin artık değişeceği ve yeni güç dengelerinin kurulması gerektiği yönündedir. Yine IŞİD krizinin ilk günlerinden itibaren yeni güç dengesinin parlayan aktörü Kürtler olarak ortaya çıktı. Anlaşılan o ki Batı 100 yıl önce Kürtlere verdiği bağımsız devlet sözünü yerine getirecek yeni bir güç dengesi yaratma peşinde. Ancak bu yaklaşım ve gelişen olaylar gösteriyor ki Kürtlerin kendi devletine sahip olması sağlanırken fedakarlık etmesi istenen ülkelerin başında Türkiye gelmektedir. Ancak Türkiye'den yapılması istenenler (Güneydoğusunda özerk bölge ilan edilmesi ve sonra bu bölgenin büyük Kürdistan'a katılması) Türkiye için fedakarlık değil felaket olacaktır. Çünkü bugün Türkiye'de kamuoyuna pompalanmış olan etnik ve mezhepsel ayrımcılık Türkiye'nin diğer bölgelerinin birlik bütünlük içinde kalmasını imkansızlaştırmakta, Türkiye'nin ota ve batı bölgelerinde, bölgelerin içinde kantoncukların oluşmasına giden yolu açmaktadır ki bu ülke artık Türkiye Cumhuriyeti olmayacaktır.
Yorumlar
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *