
İsrail ve Suriye ile Arasındaki Kopuştan Mısır ile Arasının Açılmasına ve ABD ile Karşı Karşıya Kalmasına Kadar Türkiye’nin Dış Politikası Darbe Üstüne Darbe Aldı. İran İle Yapılacak Bir Nükleer Anlaşma Türkiye’nin Kendisini Bölgede Yeniden Konumlandırmasına Yardımcı Olur Mu?
Türkiye'nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve İranlı mevkidaşı Hasan Ruhani salı günü yakınlaşmaya çalışan iki kirpiye benziyordu. Soru sormanın yasak olduğu bir basın toplantısı sırasında yaptıkları konuşmalardaki her virgül, dikkatli bir şekilde programlanmış görünüyordu.
Türkiye’nin Yemen’deki Husilere karşı faaliyet gösteren İran karşıtı koalisyona katılımından bahsetmekten kaçınan Türk Cumhurbaşkanı, “Irak ve Suriye’de dökülen kanı durdurmak için bu aracılığı üstlenmeliyiz” dedi. IŞİD olarak da bilinen İslam Devleti grubuna karşı Batılı koalisyona katılmanın şartı olarak İran’ın tersine Suriye Devlet Başkanı Beşir Esad’ın iktidardan inmesini isteyen Türkiye’nin Cumhurbaşkanı, “Beni ne Şia ilgilendirir ne de Sünni. Burada Müslüman ölüyor.” dedi.
Bunlar, Türkiye ile İran arasındaki tek anlaşmazlık konuları değil. Erdoğan iki hafta önce İran’ın amacının bölgenin kontrolünü ele geçirmek olduğunu ve bunun durdurulması gerektiğini söyledi. Bunun sonucunda, İran Meclisinin 65 üyesi cumhurbaşkanlarından Erdoğan’ın Tahran’a gerçekleştireceği ziyareti iptal etmesini istedi. Ayrıca Türkiye Yemen’de Husilerle yapılan savaşta Suudi Arabistan’ın yanında yer aldı. Suudiler, Türkiye’yi İran’a karşı oluşturmaya çalıştığı Sünni ekseninde bir müttefik olarak görüyor. İran’ın fiyatı düşürmesi halinde daha fazla gaz satın almaya söz veren Erdoğan’ı Türkiye’nin İran’a doğal gaz için ödediği yüksek ücret de öfkelendiriyor.
Bu farklılıklara rağmen, İran ve Türkiye’nin birçok ortak çıkarı var. İki ülke arasındaki ticaret hacmi yaklaşık 14 milyar dolar düzeyinde ve en azından yaptıkları açıklamalara göre, bunun hacmini üç katına çıkarma niyetindeler. İki ülke, bağımsız bir Kürt devletinin kurulmasının yol açacağı riskler konusunda aynı fikirdeler ve ayrıca Türkiye, İran’ın himayesinde olan Irak'a tüketim maddelerinin en büyük tedarikçisi.
Karşılıklı duyulan sürekli şüpheye rağmen, dünya liderleriyle İran’a yaptırımları kaldıran bir nükleer anlaşmanın imzalanmasının yaratacağı muazzam potansiyel fırsatların farkında olan Türkiye için İran ile arasındaki ekonomik ve diplomatik ilişkiler özellikle önemli. İran'ın elede edeceği meşruiyet Türkiye'nin rekabetçi bir fiyattan büyük miktarlarda ham petrol almasına, İran'ın oto sanayiine girmesine ve açılması beklenen çok büyük ihaleleri kazanmasına imkân sağlayacaktır.
Aynı zamanda, Türkiye Suudi Arabistan ile geliştirilen yeni ilişkilerden feragat etmiyor. Bu ilişkiler, Abdulfettah el Sisi’nin Temmuz 2013’te iktidara gelmesinden sonra Türkiye’nin yollarını ayırdığı Mısır ile uzlaşma ihtimali yaratabilir. Erdoğan, İran’a hareket etmeden hemen önce Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve İçişleri Bakanı Muhammed bin Naif’i kabul etti. Naif, Erdoğan’ın geçen ay Riyad’a gerçekleştirdiği ziyaret sırasında iki ülke arasında özellikle Yemen’deki savaşta işbirliği konusunda varılan anlaşmaların dışına çıkmaması için Türkiye’den garanti istedi.
Bir kere daha, Türkiye her düğünde dans etmeye çalışıyor ve kendisini yeniden Orta Doğu’da konumlandırmak istiyor. Şimdiye kadar dış politikası darbe üstüne darbe aldı: İsrail ve Suriye’den kopmalar; Libya’daki büyük kayıplar; Mısır ile arasının açılması; Suudi Arabistan’dan esen soğuk rüzgârlar ve Türkiye’nin IŞİD’e karşı koalisyona katılmayı reddetmesi üzerine ABD ile karşı karşıya gelmesi. Türk yorumcular, bölgesel diplomatik oyunlarda başlıca rolü olmasa da önemli bir rol oynaması gereken İran’ı, bölgesel dayanak noktalarını kaybeden Türkiye ile karşılaştırarak aceleci davrandı; cumhurbaşkanı Twitter ve Facebook’u kullanan İran ile hükümetin sosyal iletişim ağlarının yasaklanması için talimat verdiği Türkiye. Bunlar yine de zoraki karşılaştırmalar; İran’ın Türkiye’de yer alan sınırlı insan haklarına ulaşması için bile kat etmesi gereken uzun bir yol var. Ancak görüntülerin ülkelerin damgalanmasında çok önemli bir rol oynadığı bir bölgede, İran birçok kredi puanı alırken, Türkiye kenara itiliyor.(Kaynak:Zvi Bar'el,Haaretz,İsrail,08 Nisan 2015)
Yorumlar
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *