
Bu mikrop, Kürtlerin ruhunu ve kemiklerine çürüttü, şimdi de aklını ve beynine ele geçiriyor! 40 milyonluk nüfusa sahip bir milleti topluluk konumuna düşürdü ve sersemleştirdi.
Bu mikroptan öncesi de var; ümmetizm ve enternasyonalizm!
Bu üç olgu, halkı ve milleti gaflet rüyasına nasıl düşürdüğü biliniyor mu? Sadece Kürt milleti mi? Hayır! Diğer halk ve milletler de “Türkiyelilik” potasında öğütülüp eritildi. Bu nasıl başladı? Selçuklular dinî ve sosyal sorunlardan nasıl çıkar sağladı da Orta Doğu’yu kuşattı? Çok uzatmaya gerek yok.
“Der Medicus” filmini izlemenizi tavsiye ederim. Senaryosu da Noah Gordion’dan esinlenmiş.
Yunan, Bulgar, Balkan halkları ve Araplar, Osmanlı'nın yıkılış yıllarında bu sömürgeci boyunduruktan nasıl kurtuldular? Kürtler neden ellerinde kaldı? Bu durum iç ve dış sebepleriyle oldukça ortada.
Bana göre bu durumun temelinde yatan ve altı çizilmesi gereken asıl neden: Kürtlerin diğer milletler kadar akıllarının olmaması veya çok cılız ve etkisiz olmaları.
Biraz daha bu “Türkiyelilik” üzerinde durmak istiyorum. Bu sömürgeci bir devlettir ve sömürgeciliğini devam ettirmek için her türlü yolu deneyecektir. Bunlardan biri de “Türkiyelilik” argümanıdır. Acaba bazıları gerçekten “Türkiyelilik” gibi bir ismin olduğunu düşünüyor mu yoksa siyasi zorlama bir isim mi? Bu işgalci devlet, Kürtlere hiçbir hakkı reva görmemektedir. Kürtlerin direnişine ve içerdeki sorunlara karşı da bazı adımlar atarak duvarları yıkıyor daha sonra da sahte betonlarla tekrardan duvarlar örüyor.
Hem de bunu kimi küçük kimi büyük olmak üzere Kürt başkan, parti, örgüt ve şahsiyetlerle yapıyor!
Diğer bir temel argüman ise şu: “Neden ‘Türkiyelilikten kopalım, Kürtlerin çoğu İstanbul, İzmir, Ankara’da yaşıyor, orada mal ve mülk sahibiler. Bize bir devlet verseniz de istemeyiz!” Zaten Türk Devleti de binlerce politikasıyla bunu dedirtmek istiyor. Sizler de bu parti ve kişilerden çıkar sağlamak, bu metropollerdeki birkaç zenginin mal ve mülkünü korumak için bir ülkeyi feda edersiniz!
Sadece Kürdistan için değil dil ve Kürt kültürünün de kurtuluşa ermesi için bu “Türkiyelilik” mikrobundan kurtulmayana dek içten ve gönülden sayılmazsınız! Erkeklik özgüveni yok sizde!
Diğer yerlerdeki örneklere bakalım. Bu örneklerden birisi, ülke olarak bahsi bile geçmeyen İsrail’dir. Dünyanın dört bir yanına dağılmışlardı. Ülke hasretleri binlerce yıl sürdü. Yine de kurtuldular ve bir devlet oldular.
Diğer bir argüman ise şu: “Türkiye güçlü bir komşumuz, onlarla stratejik ilişkiler kurmak zorundayız. (Bu argüman ülkenin güneyindeki iktidar partisine ait. Bu düşünce yüzünden Güney’in ekonomisinin yüzde 80’i Türkiye’nin elinde.)”
Güzel! Bu devlet, ülkenin en büyük parçasını işgal etmiştir! Nasıl komşun olabilir? Kendine gel biraz!
--Ulusal Kongre Yapılmadı--
Cenevre-2’ye kaç saat kaldı? Kürdistan ismi bir tarafta kalsın daha Kürt tarafı bile davet edilmedi. Bunun tek nedeni uluslararası şartlar veya içimizi kemiren “Türkiyelilik” mikrobu mudur veya dozajı biraz daha düşük olan “Iraklı, “Suriyeli” ve “İranlı” mikrobu mudur?
Alın size bir hikâye: Derler ki bir Kürt bir gün Moskova’da taksiye biner. Biraz gittikten sonra şoför kendisine şöyle sorar:
- Amcaoğlu nerenin halkısın, neredensin?
Bizimki başlar anlatmaya;
- Kürt'üm ben, Kürdistan’danım. Vatanımız Türk, Arap ve Acemler arasında parçalanmıştır. Binlerce yıldır onların himayesindeyiz. 40 milyon nüfusumuz var ve hâlâ devletimiz yok. Çok mücadele ediyoruz fakat hâlâ özgür değiliz…”şeklinde devam eder.
Bu yakınma ve şikâyetlerin ardından şoför, fren basar ve kapıyı açarak ona şöyle der:
- Kafamı şişirdin. Bin yıldır başkalarının himayesinde olan ve haklarına, özgürlüğüne kavuşamayan bir millete hizmet etmek istemiyorum. Lütfen taksimden in! Para da istemiyorum sende…
(Kaynak:Avestakurd,Almanya,18 Ocak 2014,internet sitesi)
YORUM:Bırakın Türk olmayı,Türkiyeli olmak bile zor geliyor anlaşılan.Milli kimlik bir yana ortak bir coğrafyada yaşamak dahi tatmin etmiyor bazılarını.Bu zihniyet sahipleri ile nasıl bir çözüme ulaşılacak bilemiyorum.
Yorumlar
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *