
Yükselen piyasalar başta olmak üzere tüm gözler, Amerikan Merkez Bankası’nın bu hafta yapacağı toplantıda “faiz artırımı” konusunda vereceği karara odaklanmış durumda. Doğaldır ki, “cari açığı”nı, genelde kısa vadeli dış fonlarla finanse eden Türkiye, bu konuda en çok etkilenecek ülkelerin başında gelmektedir. Peki, FED’in 16-17 Eylûl toplantısında faiz yükseltilecek mi?
ABD’de enflasyonun yüzde 2’nin altında (çekirdek yüzde 1,2) seyretmesi; Afrika kökenliler arasında yaşanan işsizliğin yüzde 9 olduğu, yarı ve tam zamanlı istihdam düzeltmesi yapıldığında işsizlik oranının, yüzde 5,1’den yüzde 10,3’e çıktığının hesaplanması (Joseph E.Stiglitz,”Fed Up with the Fed”,Project Syndicate,7.09.2015) gerçekleri, faiz artırma kararının ekonomik temellendirilmesini zayıflatmaktadır. Diğer yandan, Wolf’un da belirttiği gibi, şimdilerde yıllık yüzde 3,7 olan Amerikan ekonomisindeki büyümenin, faiz artısının bir sonucu olarak değerlenecek olan Amerikan Dolarının yol açacağı “Amerikan sanayi ve tarım ürünleri dış satımında” yaşanacak olası “gerileme” ve akabinde büyümenin “düşmesi” (Martin Wolf,”The case for keeping US interest rates low”, FT,8.09.2015)de, güçlü bir beklentidir.
Globalleşmenin bir sonucu olarak, ABD’nin, dış ticaret açığının (daha doğrusu bütçe açığı) finansmanının önemli bir bölümünü, Hazine Tahvili satışı yoluyla Çin ve Japonya’dan sağlaması ve dış ticarete konu mal ve hizmet satışlarındaki ortaklarının çoğunun yükselen piyasa ülkeleri olması, durgunluğu derinleşmiş bir dünya ekonomisinin ABD’nin işine gelmemesi olguları da, göz ardı edilemeyecek ağırlıktadır.
Tüm bu faktörler dikkate alındığında, bu hafta toplanacak olan FED’in “faiz artırım” kararı alması ihtimali “zayıf” olarak durmaktadır.
Yorumlar
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *