19 Nisan 2025
21YYTE.ORG Fikir Tankı İran Türklüğünün Güncel Sorunları

İran Türklüğünün Güncel Sorunları

4 Dakika
OKUNMA SÜRESİ
Hasan Ruhani'nin cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından ülkede önemli reformlar yaşanacağına dair beklentiler oluşmuş bazı siyasi mahkumların affedilmesi ve Urmu Gölü'nün meclis gündemine alınması dışında ülkedeki beklentileri karşılayabilecek adımların arkası gelmemiştir. Özellikle ülkenin önemli unsurlarından Türklerin hala önemli sorunlarla karşı karşıya kaldığı görülüyor. İran İslam Anayasa’sının 19. maddesinde vatandaşların herhangi bir etnik grubu ayırt etmeksizin eşit olduğu; 15. maddesinde de diğer etnik grupların dillerinde eğitim yapabilecekleri öngörülmesine rağmen anayasanın bu hükümleri bugüne dek fiili olarak uygulanmamıştır. Bu maddenin uygulanması için devletin bütçe sağlamaması, öğretmen yetiştirmemesi, azınlık dillerinde okul kitaplarının basılmaması İran Türklerinin kendi dillerinde eğitim yapabilmelerinin önündeki en büyük engel olmuştur. İran Türkleri açısından ikinci önemli sorunu ise basın özgürlüğü konusudur. İran’a ilk matbaa 1811’de Azerbaycan Valisi Abbas Mirza tarafından getirilmiş olmasına rağmen 1925’den itibaren Fars yöneticileri tarafından uygulanmaya başlayan baskılar nedeniyle Türklerin İran’da matbuat yayınlamaları mümkün olmamıştır. 1979’da gerçekleşen İslam Devrimi’yle İran Türk Basını kısmen rahatladığı görülmüştür. Fakat İran’da genel olarak basına uygulanan sansürden İran Türkleri de etkilenmiştir. Bu kapsamda Türklerin yoğun olarak yaşadıkları Batı Azerbaycan’ın merkezi olan Tebriz ve Erdebil vilayetine bütün bölgeyi kapsayacak şekilde yayın yapan televizyon ilk kez 2000’de kurulmuştur. 1958’de Türkmensahra’da Türkmen Radyosu adıyla kurulan ve kültür sana ağırlıklı yayın yapan radyo İslam Devriminden sonra Gürgan Radyosu adını almıştır. Gürgan Radyosu, günlük sadece yarım saat Türkçe yayın yapmaktadır. Ayrıca bu yayınların çoğu ise Farsça ağırlıklı kelimelerle ve Fars aksanı ile yapılmaktadır. Doç. Dr. Ali Kafkasyalı’nın İran Türklerinin Güncel Kültürel Meseleleri başlıklı makalesinde yer alan istatistiklere göre ise 2001 yılında İran radyo ve televizyonlarında yayınların % 92.50’si Farsça ve sadece % 4.45’i Türkçe yapılmaktadır. Bugün halihazırda Tahran’dan yayın yapan Seher kanalı günde yaklaşık 4.5 saat Türkçe yayın yapmaktadır. Fakat Seher kanalı, İran Türklerine yönelik yürütülen psikolojik harekatın bir parçası görünümü vermektedir. Zaman zaman İran ve Azerbaycan arasında siyasi çekişmelere de neden olan Seher kanalı, Bakü yönetimi tarafından İran propagandası yapmakla suçlanmaktadır. İran Türkleri açısından üçüncü önemli sorun ise siyasi temsil konusudur. İran’da Meclis önemli bir siyasi kurum olsa da hem dini lider hem de bir takım denetleme kurumları vasıtası ile sınırlandırılmaktadır. Bu nedenle meclis, dini otorite ile uyumlu çalışmak zorundadır. Cumhurbaşkanı ve milletvekili adaylarının seçimlere katılıp katılmayacağına ise İran’da sistemin kritik kurumlarından biri olan ve üyeleri dini lider tarafından belirlenen Anayasa Koruyucular Konseyi karar vermektedir. Bu kurum ayrıca kazanılmış bir seçimi iptal etme hakkını da elinde bulundurmaktadır. Bu yönüyle İran’da Türklerin siyasal hakları konusunda propaganda yapan adayların cumhurbaşkanlığına ya da milletvekilliğine seçilmesi mümkün görülmemektedir. Nitekim 1995 yılı meclis seçimlerinde Azerbaycan Türklerinin sorunlarını gündeme getirerek yoğun bir kitleyi etrafında toplayan Dr. Mahmut Çöhreganlı, seçimlerin birinci aşamasında Tebriz’den sandıkta birinci çıkınca tutuklanarak seçimlerin ikinci turuna kayıt yapması engellenmiştir. Siyasi temsil sorunu yaşayan bir diğer grup ise Türkmensahra’da yaşayan Türkmenlerdir. İran Anayasa’sının 115. maddesine göre 12 İmamlı Şiiler cumhurbaşkanlığına aday olabilmekte bu nedenle Sunni mezhebine inanan Türkmenler cumhurbaşkanı olamamaktadırlar. Türkmenler için tek siyasal sorun ise cumhurbaşkanlığı konusu ile sınırlı değildir. Türkmensahra’daki seçim bölgeleri öyle bölünmüştür ki, her bir veya iki Türkmen şehri, bir ya da iki Fars şehri ile bir seçim bölgesine dahil edilmiştir. Bu durum ise Türkmenlerin mecliste temsilini zora sokan bir uygulama olarak devam etmektedir. Ülkedeki bu dikey bölünme tarzı Şah Hükümeti döneminden kalmıştır. Türkmenlere göre seçim havzaları değiştirilmeli ve bölgeler yatay hale getirilerek Türkmensahra şehirleri, Fars şehirlerine bağlanmadan kendi aralarında bölünmelidir. Böyle bir değişiklik İran Meclisi’nde Türkmen temsilini ancak demokratik bir hale getirecektir. Kaşkay Türkleri ise 19. Yüzyılın ikinci yarısına gelene kadar İran siyasetinde belirleyici konumları elde edememişler, Kaşkay reisleri yalnızca Firuzabad ve Ferşbend valiliği görevlerini üstlenmişlerdir. 1979 İran İslam Devrimi’nin ardından yapılan meclis seçimlerinde Kaşkay İlhanının kardeşi Hosru Han başarılı olmuştur. Anayasa Mahkemesinin Türk hakları üzerinde tartışma başlatması üzerine Kaşkay ordusu Fars eyaletinde hükümete karşı çıkmıştır. İki yıl süren çatışmalarından ardından İran kuvvetleri Kaşkay isyanını bastırarak Hosru Han’ı idam etmiştir. Kaşkaş Türklerinin son dönemde güney kabileleri ile konfederasyon oluşturma girişimleri belirli bir ölçüde etnik mobilizasyon sergilediklerine işaret etse de, bugün Kaşkay Türklerinin, etnik bilinç düzeyinin bütün aşamalarını tamamlayarak etnik kimliklerinin siyasi bir kimlik olarak ortaya çıkabileceğini söylemek güçtür.
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *