
Rus Deniz Kuvvetlerine ait 4 savaş gemisinden (güdümlü füzeli kruvazör Varyag, destroyer Marshal Shaposhnikov, römorkör Fotiy Krylov, ikmal gemisi Boris Butoma) oluşan bir görev grubunun G-20 zirvesinin yapılacağı Avustralya'ya yönelmesi diplomatik çevreleri hareketlendirdi. Diplomatik kulislerde bazı kesimler Rusya'nın bu hareketini Putin'in Avustralya Başbakanı Tony Abbott'un Rusya'ya yönelik suçlamasına cevap vermek olarak değerlendiriyor. Çünkü 17 Temmuz 2014'te Ukrayna'nın doğusunda düşürülen Malezya Hava Yolları'nın MH17 sefer sayılı uçağında hayatını kaybedenler arasında 38 Avustralyalı da bulunmaktaydı ve Avustralya Başbakanı bu düşürme olayının arkasında Rusya'nın bulunduğuna ve bunun bir cinayet olduğuna ilişkin açıklamalar yapmıştı. İki lider iki gün önce Pekin'de yapılan APEC zirvesinde de bir araya gelmiş, görüşmede Abbott'un Putin'den özür ve tazminat istediği ifade edilmişti. Bununla birlikte gerek Rusya gerekse Avustralya'dan gelen açıklamalar Rus savaş gemilerinin bu seyrinin normal ve önceden planlanmış bir faaliyet olduğu yönünde. Nitekim Rus yetkililer Rus savaş gemilerinin Pasifik'teki bu seyirlerinin varlık ve bayrak gösterme amacıyla yapıldığını, Rus savaş gemilerinin 23 Ekim'de Vladivostok üssünden hareket ettiğini, uluslararası sularda seyrettiğini söylüyor. Avustralyalılar da savaş gemilerinin uluslaralarası sularda dolaşma özgürlüğünün olduğunu, Rus gemilerinini de bu hakkını kullandığını söylüyor. Nitekim Avustralya'nın uçak ve savaş gemileriyle özellikle G-20 zirvesi öncesinde ülkenin deniz ve hava sahalarını sıkı bir şekilde izlediği, bu kapsamda Rus savaş gemilerinini de takipte olduğunu, iki Avustralya savaş gemisinin de Rus gemilerini selamlamak üzere karşılamaya gittiğini bildiriliyor. Rus savaş gemilerinin Avustralya'da liman ziyareti için henüz herhangi bir talepte bulunmadıkları ancak G-20 zirvesinin yapılacağı tarihlerde zirvenin gerçekleşeceği Brisbane şehrinin açıklarında uluslararası sularda bulunacağını değerlendiriliyor. **********YORUM********** Askeri stratejideki "savaş politikanın başka araçlarla devamıdır" sözünü hatırladığımızda görürüz ki savaşla barışın arasında ince bir çizgi vardır ve dünya gücü yada süper güç olan devletler politikalarını askeri güçleriyle desteklerler, tabiri caizse uygun yer ve zamanlarda "gerekirse bu gördüğünüz askeri gücü kullanırım" mesajı verirler. İşte donanmanın bu maksatlarla kullanılması ganbot diplomasisi olarak bilinir ve Rusya'nın şu anda Avustralya açıklarında yaptığı ganbot diplomasisine bir örnektir. Rusya son yıllarda bunu başarılı bir şekilde uygulamaktadır. Örneğin, Rusya 2009'da Sinagapur'daki APEC zirvesinde ve 2010'da o zamanki devlet başkanı Medvedev'in San Francisco ziyaretinde de Rus savaş gemilerini göndermiştir. Başta ABD ve Rusya olmak üzere gelişmiş ülkelerin ganbot diplomasisine sıklıkla başvurduğunu görüyoruz. Türkiye Cumhuriyeti'nin tarihinde de buna ilişkin başarılı örnekler vardır. Ama bunu en başarılı şekilde kullananların başında tabi ki Atatürk gelmektedir. Donanmanın bu önemi çok kavrayan Atatürk bu nedenledir ki “Mükemmel ve kaadir bir Türk Donanmasına malik olmak gayedir” diyerek deniz kuvvetlerinin önemini vurgulamıştır. Son yıllardaki düzmece kumpas davalarla hedef alınan TSK içinde Deniz Kuvvetlerinin öncelikle ve ağırlıkla ele alınmasının sebeplerinden başlıcası da budur ve Türkiye'nin dış politikasını destekleyecek en önemli manivelalarından biri etkisiz hale getirilmek istenmiştir. Dolayısıyla ülkemizi yönetenlerin ülkede olup bitenlere bu yönden ve diğer ülkelerin uygulamalarından dersler alarak bakmaları gerekmektedir.
Yorumlar
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *