10 Mayıs 2025
21YYTE.ORG Fikir Tankı Obama ve Körfez ülkelerinin liderlerinin kritik Camp David zirvesi. Kim ne istiyor? Hedef İran'a karşı füze kalkanı mı?

Obama ve Körfez ülkelerinin liderlerinin kritik Camp David zirvesi. Kim ne istiyor? Hedef İran'a karşı füze kalkanı mı?

7 Dakika
OKUNMA SÜRESİ
ABD Başkanı Barack Obama altı Arap Körfez ülkesinin (Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) üyesi ülkeler) liderlerini 14 Mayıs'ta (bugün) Washington yakınlarındaki Camp David'deki zirve toplantısına çağırdı. Zirve, Nisan ayında, İran ile BM Güvenlik Konseyi daimi üyeleri ve Almanya (P5+1) arasında imzalanan çerçeve anlaşmanın ardından ve tabi ki S.Arabistan öncülüğündeki koalisyonun Yemen'deki harekatının devam ettiği bir süreçte gerçekleşiyor. __PEKİ AMA BU ZİRVENİN YERİ NEDEN CAMP DAVİD?__ Washington’a 100 kilometre uzaklıktaki Camp David, aslında bir askeri üs. ABD başkanlarının kısa tatillerini yaptığı askeri üs, ABD’nin önemli diplomatik girişimlerinin de ana mekânı oldu. Mısır-İsrail Barış Anlaşması Camp David’de imzalandı. Bill Clinton, ülkesinde yeni bir başlangıç yapan Rusya’nın Devlet Başkanı Boris Yeltsin’i 1995’te bu kampta ağırladı. Üs, 2000 yılında İsrail-Filistin barış görüşmelerine ev sahipliği yaptı. Dolayısıyla Obama’nın Körfez ortaklarıyla Camp David’de buluşmasının taraflar açısından özel sembolik bir önemi var. Yani bu mekan ABD'nin bölgeye olan vaatleri açısından önemli bir sembol. Ayrıca ABD'nin Körfez bölgesinde 35 bin askeri var ve Körfez ülkeleri gibi ABD de, bu askerleri İran’ın bölgesel istikrarı hedefleyen arzularına karşı bir önlem olarak görüyor. Bugün ve yarın yapılacak zirvenin karşılıklı güveni tamamen sağlaması ya da anlaşmazlıkları tamamen ortadan kaldırmasını kimse beklemiyor. Ancak bunun ortaklığa olan güvenin yeniden inşası açısından önemli bir adım olabileceği düşünülüyor. ABD Başkanları ikili ilişkilerde de çok özel konuları konuşmak istediklerinde Camp David'i tercih ediyor. Birinci körfez savaşı öncesinde zamanın Cumhurbaşkanı Özal'ın da burada ağırlandığını hatırlıyoruz. __6 KÖRFEZ ÜLKESİNDEN 4'ÜNÜN LİDERİNİN ZİRVEYE GELMEMESİ NE ANLAMA GELİYOR?__ Merakla beklenen zirveye Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdulaziz'in katılmayacak olmasının yanı sıra Bahreyn, Umman ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin de devlet başkanı düzeyinde temsil edilmeyeceklerini açıklamalarını değerlendiren bazı analistler bunun ABD'ye karşı bir tavır olabileceğini bunun arkasında ABD'nin İran'la ilişkilerinden duyulan rahatsızlığın yattığı yorumlarını yapıyor. ABD yönetimi ise böyle bir durum hissetmediklerini belirtiyor. Beyaz Saray Sözcüsü Josh Earnest, dün, "Suudi Kral Selman'ın seyahat planı değişmeden önce veya sonra zirvenin gündemiyle alakalı Suudi ortaklarımız bize herhangi bir kaygı bildirmedi. Seyahat planı değişikliğiyle ABD'ye bir mesaj gönderme girişimi olduğuna yönelik bazı spekülasyonlar var. Eğer öyleyse mesaj ulaşmadı çünkü bizim Suudilerden aldığımız tüm geri dönüşler olumlu" dedi. Bunun yanında Obama yönetimi, Körfez ülkelerinden çoğu liderinin katılmamasının toplantının önemini azaltmadığını, katılımcıların hem ülkelerini temsiliyet hem de varılabilecek taahhütleri uygulama konusunda tam yetkiye sahip olduğuna inanıyor. Bu açıdan yönetim yetkililerinin hepsi, zirvede masanın etrafında "doğru kişilerin" yer alacağına yönelik "güvenlerinin tam" olduğunu vurguluyor. Obama'nın zirveden önce de baş başa görüşme yapmayı planladığı Kral Selman'ın, Yemen'e insani yardımların ulaştırılması çalışmaları ve Kral Selman Yardım Merkezi'nin açılışı dolayısıyla zirveye katılamayacağı belirtilmişti. __KÖRFEZ ÜLKELERİ ABD'DEN NE İSTEYECEK?__ Arap liderlerinin masaya getireceği ilk problemin özellikle nükleer kapasite sorunuyla ilgili olmak üzere İran'la stratejik bir denge tesis edilmesi ihtiyacı olması bekleniyor. Bu, Arap ülkeleriyle İran arasında bir nükleer silah yarışı kararına neden olmayacak olmasına rağmen, KİK ülkelerinin liderleri, ülkelerinin istikrarsız bir bölgede jeopolitik önemini korumak istiyorsa, İran'a izin veriliyorsa, kendileri de barışçıl bir nükleer programa sahip olmayı istemeleri bekleniyor. Nitekim dünkü (13 Mayıs) Newyork Times gazetesinde buna yönelik ciddi bir haber yer almış durumda. İkinci olarak Körfez liderleri ABD'den güvenlik garantisi istemeyi planlıyor. İran'dan kaynaklanan füze tehdidinin yanında Körfez ülkeleri Irak'la olan kuzey sınırlarında ve Yemen'le olan güney sınırlarında artan güvenlik sorunları ve askeri senaryolarla karşı karşıya. Bu nedenle, Körfez liderleri Obama'ya tüm bölgenin istikrarı perspektifiyle kendi güvenlik ve istikrar kaygılarını ifade decekler. Körfez ülkelerinin bakış açısından Irak, Suriye ve Yemen'in ortak paydası İran. KİK ülkelerinin gündemindeki üçüncü başlık ise Arap-İsrail sorununun yanında Arap Baharıyla başlayan bölgesel sorunların çözümü olacaktır. Özellikle Suudi Arabistan'ın Yemen konusunda inisiyatif alması ve Suriye konusunda Katar ve Türkiye ile birlikte ön almakta olduklarına ilişkin gelişmelere bakıldığında Körfez ülkelerinin liderlerinin Obama'dan Esad konusunda daha sert tedbirlerin (güvenli bölge/uçuşa yasak saha gibi) uygulamaya sokulmasını isteyebileceklerini, ayrıca bölge sorunlarıyla başa çıkabilecek yetenekte olduklarını ve ABD'nin rolünün destekleyici/yönlendirici olması gerektiğini, bu bağlamda ABD'den resmi formatta (yani bir güvenlik ittifakı) destek ve savunma taahhütleri ile askeri alanda daha yüksek düzeyde işbirliği ve güvenlik garantilerin isteyebilecekleri bildirilmektedir. Ancak Körfez ülkeleri artık söz değil somut sonuçlar bekliyor. __OBAMA NEDEN KÖRFEZ LİDERLERİNİ BÖYLE BİR ZİRVE TOPLANTISINA ÇAĞIRDI?__ Beyaz Saray, İran'la olası bir nükleer anlaşmanın Körfez ülkelerinin çıkarına olacağını savunsa da Arap müttefiklerinin bu konudaki tereddütlerini giderebilmiş değil. KİK ülkelerinin İran'la ilgili endişeleri aslında nükleer anlaşma konusunun da ötesine uzanıyor. İran'ın bölgede artan etkisinin kendileri açısından tehdit oluşturduğunu düşünen ve uluslararası toplumla İran arasında varılacak olası bir nükleer anlaşmanın Tahran yönetimini daha da cesaretlendireceğinden çekinen KİK ülkeleri, İran'ın, yaptırımların kaldırılması sayesinde elde edeceği gelirle bölgede "istikrar bozucu" faaliyetlerine daha da hız kazandırabileceğinden endişe ediyor. İşte bu bağlamda Obama Körfez'deki müttefiklerine İran ile yapılan anlaşmanın ayrıntılarını anlatmaya ve anlaşmanın onların ulusal güvenliklerine zarar verecek sonuçlar doğurmayacağına dair güvence vermeye hazırlanıyor gibi görünüyor. Obama İran'la olan anlaşmayı olumlu şekilde sonuçlandırmak istiyor. Çünkü İran ile anlaşma, başkanlığı seneye sona erecek Obama için tarihi ve parlak bir başarı olacak. Dolayısıyal ABD tarafından gelen açıklamalarda zirvede, ABD'nin Körfez müttefikleriyle güvenlik ve askeri alanlardaki işbirliğini güçlendirme ve derinleştirmeye yönelik meselelerin ele alınacağı belirtiliyor. Bütün bunlara bakıldığında zirvede ABD'nin bu ülkelere silah satışları, bölgede koordineli füze savunma sistemi kurulması çağrıları, ortak askeri tatbikatların sayısının artırılması, teknoloji, siber güvenlik, denizcilik ve sınır güvenliği gibi alanlarda daha fazla işbirliğine gidilmesi gibi konuların masada olması bekleniyor. Askeri anlamda tamamen ABD'ye bağımlı durumda olan Körfez ülkelerinin elinde çok gelişmiş hatta bir kısmı Amerikan ordusunda bile yaygın kullanılmayan olmayan ileri teknoloji ürünü silah sistemleri, füze savunma sistemler var. İşte ABD'nin kaygısı bu aşamada devreye giriyor ve bütün bu ülkelerin envanterindeki savunma sistemlerinin tek başlarına ya da ayrı ayrı etkin kullanılamadığını düşündüğünden bu savunma sistemlerinin entegre edilerek özellikle İran'ın füze tehdidine karşı tek bir merkezden kontrol edilmesi gerektiğini düşünüyor. Yani Körfez'de İran'a karşı bir füze kalkanı kurulmasını istior. Eğer bu gerçekleşirse Körfez ülkelerinin İran kaynaklı tehditlere karşı en somut adımlardan biri olacak ve Körfez ülkelerini rahatlatacak. Dolayısıyla bu zirvede ABD'nin peşinde koşacağı en önemli adım bu olacak gibi gözüküyor. Bu adım Körfez ülkelerinin bir askeri ittifak oluşturmasının da temelini olacak. __ABD KÖRFEZ'DE NEDEN ORTAK BİR FÜZE KALKANI İSTİYOR?__ ABD'li uzmanlara göre eğer İran bir balistik füze fırlatırsa Ortadoğu'daki ülkelerin ve tabi ki Körfez ülkelerinin füzeyi düşürebilmek için en fazla 4 dakikaya ihtiyaçları var. Ama bugünkü yapıda tespit hangi ülke yapacak, kim değerlendirecek, kim vuracak, düğmeye kim basacak belli değil. Ülkelerin mevcut imkanları da tek başlarına bunun hepsini birden yapmalarına imkan vermiyor. Dolayısıyla ABD bu imkanların tek bir merkezde toplanmasını ve kontrol edilmesini istiyor. Aynı NATO kapsamında Avrupa'da kurmak istediği füze kalkanı gibi. Füze saldırısı haricinde İran'dan gelebilecek diğer tür konvansiyonel saldırıların tespitinin ve karşı konulmasının nispeten daha kolay olduğunu düşünen ABD Körfez ülkelerini de tatmin edeceğini düşündüğü füze kalkanı projesinin Körfez'de hayata geçirilmesini bu nedenle bu zirvenin ana konusu yapmaya hazırlanıyor.
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *