10 Mayıs 2025
21YYTE.ORG Fikir Tankı Seçim ve çözüm süreci: Seçimi AKP kazanırsa teröristbaşı da kazanacak hem de bir seçimden daha fazlasını!

Seçim ve çözüm süreci: Seçimi AKP kazanırsa teröristbaşı da kazanacak hem de bir seçimden daha fazlasını!

4 Dakika
OKUNMA SÜRESİ
Seçim atmosferine girilmesiyle birlikte yayımlanan anketlerde iktidar partisi AKP'nin oylarının düşme eğilimine girdiği ortaya çıkmıştı. Bu düşüşün ana nedenleri ekonomi ve dış politikadaki olumsuz gidişatın yanında çözüm sürecine yönelik toplumun çok büyük bir bölümünde oluşan karşı duruş olarak görülüyordu. AKP iktidarı seçim stratejisi kapsamında çözüm sürecinin olumsuz etkilerini giderecek bir yaklaşım sergilemeye başladı. İşte bu nedenle AKP iktidarınca özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın söylemleriyle çözüm süreci kapsamında PKK ile müzakere yapılmadığı algısı oluşturularak milliyetçi oyların partiden kopuşunu önleme hatta diğer partilere oy veren milliyetçi oyların kendilerine çekilmesi hedeflendi. Ayrıca PKK'nın siyasetteki temsilcisi olduğunu herkesin kabul ettiği HDP'nin barajı aşmasını engelleyecek söylemlere ağırlık verildi. Bu söylemlerde sanki yeni birşeymiş gibi HDP'nin PKK'nın ve Kandil'in emrinde olduğu söylemine sarıldılar. Fakat AKP ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Kürt sorunu yok, müzakere yok" havası yaratmaya çalışırken aslında perde arkasından çözüm süreciyle ilgili görüşmeleri yürüttükleri ve HDP ile çalıştıkları da ortaya çıktı. HDP'lilerin açıklamasına göre Cumhurbaşkanı Erdoğan "yanlış, kabul etmiyorum, doğru bir görüntü değildi, haberim yoktu" dediği 28 Şubat ortak açıklamasının tüm detaylarını biliyormuş. Hatta çok karşı çıktığı izleme heyetindeki isimler üzerinde görüşmeler sürmüş. Yani AKP cenahından yapılan açıklamaların gerçek durumu göstermediği aksine seçimlerde sonuç almaya odaklı olduğu ortaya çıkıyordu. Hatta daha önceki açıklamalarında izleme heyetine gerek yok diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan son açıklamalarında MİT'in izleme heyeti olarak görev yaptığını söylemiş yani öyle veya böyle ortada bir izleme heyetinin var olduğu kabul edilmişti. Bu arada Başbakan YardımcısıYalçın Akdoğan başta olmak üzere AKP'liler Öcalan'ı korumaya aldılar ve Öcalan'ın PKK/HDP/Kandil'den farklı düşünüyormuş, onlarla hiç irtibatı yokmuş, teröristbaşı aslında tam bir barışsevermiş, Öcalan'ın sanki PKK ile geçmişte hiçbir ilişkisi yokmuş, 40.000 kişinin ölümünde hiçbir sorumluluğu yokmuş algısı yaratmaya çalıştıkları görüldü. Bu söylemlere PKK'nın saldırısı sonucu çocuğunu kaybetmiş olan AKP milletvekili Oya Eronat'ın da destek vermesi ise ayrı bir trajedi. İşte Eronat'ın söyledikleri: "Öcalan'ı by-pass etmek, devre dışı bırakmak istiyorlar. Öcalan'ın kongrenin toplanması konusundaki açıklamalarını 2-3 hafta geciktirdiler. Öcalan'ın sözlerini dinlemiş olsalardı kongre toplanmış olacaktı ve silahlar bırakılmış olacaktı. Hatta 2013'ün nevruzundan sonra silahların ülkenin dışına çıkmış olması gerekiyordu. Öcalan'ı bitirme planları var. Öcalan'a karşı Kandil ve HDP'nin birlikte hareket ettiği kanaatindeyim. İmralı'ya gidiyorlar ve görüşmelere arabulucu olarak katılıyorlar. Gerekirse arabuluculuğu ben bile yaparım.". Bu arada yine basına yansıyan haberlerde çözüm sürecinde İmralı'daki müzakerelerin yürütülmesiyle görevlendirilen Kamu Güvenliği Müsteşarlığında 28 Şubat'ta AKP-HDP ortak açıklamasında ortaya konan 10 madde başlığına paralel bir teşkilatlanmaya gidildiği bildiriliyordu. Peki bu söylem değişiklikleriyle AKP ne yapmak istiyor olabilir? Görünen o ki AKP bu söylemlerle aslında seçimlerden sonra muhataplarının değişeceğini yani zaten sadece postacılık yaptıklarını söyledikleri HDP'yi devreden çıkaracaklarını ortaya koyarak hem Kürt kökenli vatandaşlarımıza "çözüm sürecine devam edecek" mesajı veriyor hem de Öcalan'a "merak etme seçim nedeniyle HDP'ye karşı böyle konuşuyoruz, seçim sonunda HDP'yi de aradan çıkarıp seni tüm Kürtlerin temsilcisi olarak tek muhatap ve tek yetkili başmüzakereci yapacağız" mesajı veriyor. Çünkü AKP'li yetkililerin Öcalan'a toz kondurmayan açıklamalarını başka türlü açıklamak mümkün gözükmüyor. Zaten 28 Şubat'taki ortak açıklamanın özü de bunu gerektiriyor. Hatırlanrırsa o dönemde izleme heyetine isim belirlemeleri başlamıştı, teröristbaşının sekreteryasını oluşturacaklar seçilmişti. İşte tam bu surada seçim süreci başlayınca muhtemelen tarafların karşılıklı anlayışı içinde çözüm süreci donduruldu. Şimdi gelinen noktada eğer AKP seçim sonunda hükümette kalmayı başarırısa çözüm süreci 28 Şubat'taki ortak açıklama sonrasında kalınan noktadan devam edecek ama tek farkla; artık HDP adı var kendi yok olacak, masada AKP hükümetinin karşısında tek yetkili muhatap olarak hayatında hiç olmadığı kadar güçlü bir pozisyonda bulunan teröristbaşı olacak! Böylece AKP seçimleri kazanırsa teröristbaşı da kazanmış olacak hem de AKP'den çok daha fazlasını. Çünkü AKP seçimi kazanıp iktidarını sürdürme imkanı yakalarken teröristbaşı özgürlüğünün kapısını aralamış ve terör yaparak varmak istedikleri özerk/bağımsız Kürdistan yolundaki devleti ve milletiyle bölünmez bir bütün olan Türkiye Cumhuriyeti engelini bertaraf etmiş olacaktır. Bunları hamasi laflar olarak görenler dönüp 28 Şubat açıklmasını bir kez daha okusunlar. FAKAT HEMEN ÜMİTSİZLİĞE KAPILMAYIN! Birkaç gün önce Başbakan Yardımcısı Akdoğan "eğer seçim sonunda AKP iktidarı yoksa çözüm sürecine el veda" demişti. Bu sözler de yukarıdaki senaryodan hoşlanmayanların aklında olsun.
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *