13 Mart 2025
21YYTE.ORG Fikir Tankı Sözde tarihi Nevruz mesajından Şah Fırat'taki işbirliği ve Türk-Kürt Konfederasyonu çıktı!

Sözde tarihi Nevruz mesajından Şah Fırat'taki işbirliği ve Türk-Kürt Konfederasyonu çıktı!

6 Dakika
OKUNMA SÜRESİ
PKK terör örgütünün İmralı'daki hükümlü lideri teröristbaşı Öcalan'ın yandaşları tarafından günlerdir tarihi olacak dediği mesajı hükümetin izniyle Diyarbakır'da Nevruz kutlamasıyla ilgisi olmayan ama terör örgütünün propagandasının yapıldığı ve bölgede PKK devletçiğinin fiilen var olduğunu gösteren bir manzara içinde okundu. Öcalan her zaman olduğu gibi popülist kelimeleri arka arkaya sıralayarak sokaktaki insanın kulağına hoş gelen ama gerçekte onlara bir anlam ifade etmeyen ama terör örgütünün her kademesindekilere yöelik şifreler içeren, AKP'den de sürecin içindekilere mesajlar içeren bir açıklama yaptı. Görüntü bu olmasına rağmen yine televizyonlar ve internet siteleri mesajda gerçekte ne dediğine bakmadan önceden şartlanmış bir şekilde "Öcalan'dan tarihi mesaj, PKK'ya silah bırakma çağrısı, kongre toplama çağrısı" olarak verildi. Gelin görün ki aslında Öcalan'ın mesajının barışla, demokrasiyle silahlara vedayla hiçbir ilgisi yoktu. Neden derseniz işte tespitlerim: Biz biriz bütünüz, bin yıldır içiçeyiz, etle kemik gibiyiz derken Öcalan biz farklıyız, her şeyimiz ayrı diye mesajına başlayıp ayrılığı körükleyen bir dil kullanıyor. 40 yıldır kendisi etnik kimliği istismar ederken mesajında başkalarını kimlik politkaları uygulamakla suçluyor. Bu bağlamda Türkiye Cumhuriyeti'ne acımasız ve asılsız suçlamalarda ve iftiralarda bulunuyor. Türkiye Cumhuriyeti'nin ulus devlet yapısını yani aslında kuruluş felsefesini suçlayarak 90 yıllık Cumhuriyet döneminin hep çatışmalarla geçtiği iftirasında bulunup çağdaş ve medeni uluslar arasında yer almış Türkiye Cumhuriyeti'nin şanlı tarihini ve geçmişini (ulus devletin milliyetçilik temelinde ülkedeki etnik ve dini gruplar arasında böl-yönet taktiğiyle çatışmalar yarattığı ve diğerlerini ezdiği gibi) karalayıp yerden yere vuruyor. Öcalan 40 yıllık mücadelelerinin boşa gitmediğinin ortaya çıktığını belirterek terörle nelerin başarılabileceğini terörle bir yere varılamaz diyenlerin ve durumu halen anlayamayanların adeta gözlerinin içine sokuyor, böylece terörün de makul bir yol olabileceğini söylemiş oluyor. 28 Şubat'taki AKP-HDP ortak açıklaması hakkında konuşurken tarihi Dolmahçe Sarayına atıfta bulunurak muhtemelen bilinç altından Osmanlı ile bir bağ kurmaya çalışıyor. Ortak açıklamayla ilgili olarak "hepimizce resmen ilan edilen on maddelik deklerasyon" ifadesiyle söz konusu açıklamanın ve 10 maddenin resmen devlet ve hükümet tarafından kabul edilmiş olduğunu böylece artık kaznılmış bu pozisyondan geri dönüş olamayacağını vurguluyor, PKK ile AKP arasındaki müğzakerelerin resmiyet kazandığını bildiriyor. Bugünkü açıklamadan sonra TV ve İnternet sitelerindeki "PKK kongre toplayacak, silah bırakacak" başlıklarına rağmen bugünkü açıklama aslında 28 Şubat ortak açıklamasından daha geri bir açıklamadır. 28 Şubat'ta silahlı mücadeleyi sona erdirme kararı almak üzere bahar aylarında bir kongre toplama çağrısında bulunmuşken bugün kongre için yakın-uzak herhangi bir zamanlamadan bahsetmediği gibi kongrenin toplanabilmesi için hükümete yeni şartlar koymaktadır. Bunlardan birincisi 28 Şubat'taki açıklamada belirtilen ilkelerde mutabık kalınması (yani 10 madde belirtilen husularda muatabakat olunduğunun resmen beyanı) ikincisi ise izleme heyetiyle birlikte Hakikat ve Yüzleşme komisyonu (aslında PKK'yı aklama TSK'yı suçlayıp yargılam komisyonu) kurulması. Bunlar gerçekleştikten sonra kongreden başarıyla geçebiliriz diyerek kongreyi bilinmeyen bir zamana ötelemiş oluyor, bir nevi seçime kadar taraflara zaman da tanımış oluyor. Açıklamanın en trajikomik bölümü ise IŞİD'i suçlayan bölümü. Aklınca IŞİD'i barbarlıkla suçlayarak kendisinin bebek katilliği ünvanını, çoluk-çocuk demeden yaşlı genç demeden kadınları erkeklerleri, sivilleri katleden PKK'yı aklayıp unutturmaya çalıştırması bile bu açıklamanın palavra olduğunu göstermektedir. Gelelim buradaki değerlendirmelerime başlığını veren bölümüne. Açıklamada "ortaya" bir çağrı yaparak "ulus devletleri kendi içinde demokratik siyasetle demokratik ortaklaşmanın yeni bir türünü gerçekleştirmeye ve yine ulus devletleri kendi aralarında Ortadoğu'nun demokratik ortak evini inşa etmeye çağırıyorum" demektedir. Bulunduğumuz bölgede ulus devletler kimlerdir? Türkiye Cumhuriyeti'nden başka ulus devlet var mı? Öyleyse Öcalan burada bir hayalden hareket ederek Kürtlerin de bir ulus devlet haline geldiğini kabul ederek Kürtlerin ve Türkiye Cumhuriyeti'nin sahibi olan Türklerin Ortadoğu'da demokratik ortak evi (ne demek istendiği herhalde sadece Öcalan'ın kafasında! O ne diyorsa o olacak!) inşa etmeleri gerektiğini söylüyor. Dikkat edilirse tepkileri azaltmak için demokratik özerklik gibi bir kavramı kullanmamış, 28 Şubat'taki açıklamada geçen ortak vatan kelimesini bile kullanmamış. Bana göre bu "Türk-Konfederasyonu"ndan başka bir şey değildir. Yani bu süreç sonunda Türkler kendi ulus devletlerini, Kürtler kendi ulus devletlerini kuracaklar ve konfederasyon altında buluşacaklar. Bu kapsamda PKK'nın Büyük Kürdistan ya da dört parça Kürdistanı bir araya getirme hedefini de düşündüğümüzde Kerkük ve Musul dahil bugünkü Barzanistan ve Suriye'nin kuzeyindeki Batı Kürdistan ile birlikte oluşturulacak Türk-Kürt konfederasyonuyla Misak-ı Milli sınırlarına (önceki Nevruz'lardaki ifadelerini hatırlayın) da ulaşılacak havucuyla Türk milliyetçileri de tatmin edilmiş olunacak. Tabi bu tuzak Türkiye Cumhuriyeti'ni yönetenler ve onları destekleyenler tarafından henüz görülememişse! Gelelim bugünkü açıklamanın en can alıcı bölümüne. Sürece sürekli yeni kavramlar ilave eden Öcalan bu sefer "Eşme ruhu"ndan bahsetmekte ve geleceğin bu ruh üzerine inşa edilmesini istemektedir. Peki Öcalan ne demek istiyor? Eşme, Şah Fırat operasyonunun sona erdiği nokta ve Süleyman Şah türbesinin yeni mekanıdır. Buna göre Öcalan Şah Fırat operasyonunu istismar ederek şunu ima ediyor: Şah Fırat operasyonunda TSK, PKK'nın Suriye'deki kolu PYD/YPG ile işbirliği yapmıştır ve Türkler açısından kutsal bir emanet olarak kabul edilen Süleyman Şah türbesi artık Suriye'de PKK'nın kontrolündeki bir bölgede koruma altına alınmıştır. Yani Türklerin kutsalları Kürtler tarafından korunmaktadır. (Terk edilen Süleyman Şah toprakları da şua nda PYD/YPG kontrolündedir!) İşte Öcalan burada operayon esnasında PKK'nın TSK'ya destek sağladığını hatta Eşme ruhu diyerek bunun işbirliği seviyesinde olduğunu iddia ederek AKP ile aralarındaki ilişkilerinin seviyesini topluma göstermeyi, Türkiye ve TSK'ya yardım ettik diyerek "biz varsak Türkiye var, Türkiye üzerinde işte bu derece etkiliyiz" algısını yaratmak istiyor. (Mesaj okunmadan önce hükümet ile HDP arasında mesajdaki bazı ifadeler nedeniyle kriz olduğu basına yansımıştı. Krize sebep olan da muhtemelen Eşme ruhu ile ilgili bölüm olabilir.) Bütün bunlardan sonra sonuç olarak; Öcalan'ın Nevruz mesajı PKK ve yandaşları açısından tarihidir ve 40 yıllık silahlı mücadelelerinin geldiği yeri göstermesi açısından PKK için başarıdır. Ama mesajın bu içeriği ve Diyarbakır'daki ibretlik ortamda verilmesi Türkiye Cumhuriyeti devleti ve hükümeti açısından bir fiyaskodur. Ayrıca çözüm sürecinin megaloman bir kişilik tarafından kurgulandığının, bu nedenle birlik, beraberlik, demokrasi, barış değil çatışma, ayrılık ve bölünme getireceğinin hatta görülmemiş derecede gözyaşına yol açabilecek acılı bir dönemi getireceğinin belgesidir.
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *