Türkiye'nin Filistin Karşısındaki Tutumu;Sözden Eyleme

Son yıllarda Orta Doğu krizi, Türk dış politikasının temel konularından biri oldu ve Ankara, bu konuda tüm gücünü kullanmaya çalışıyor. Siyonist rejimin Gazze şehrine yönelik yeni tur vahşice saldırıları, ülkenin dış politikasının ve başta Erdoğan olmak üzere cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki adayların ana konusu oldu. Erdoğan, “İsrail’in Hitler’den farkı yok. Bugün İsrail’in Gazze’de işlediği cinayetler, Hitler faşizmi ve Nazizm’in ötesine geçti. İçinde bulunduğumuz şartlarda beni endişelendiren Filistin, Filistin, Filistin’dir. Bu katliam beni ciddi şekilde rahatsız ediyor. Bu olay bizim İsrail ile ilişkilerimizi normalleştirme müzakereleri sırasında başladı. Eğer İsrail, ateşkeste samimiyse biz Hamas’ı ikna edebiliriz. Bu arada geçici ateşkes ilan edilebilir.” dedi. Erdoğan ayrıca, daha kesin bir tavırla şunları söyledi: “İsrail, uluslararası mahkemelerde yargılanacak ve biz de bunu takip edeceğiz. Kardeşlerimiz Filistin’de öldürülüyor. Bu olaylar karşısında sadece iki ülke; Türkiye ve Katar sesini çıkarıyor ve sessiz kalmıyor.” Erdoğan, cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi boynunda Filistin poşisiyle, “Türkiye’nin mazlumları koruma konusundaki sağlam iradesi bazılarını rahatsız ediyor. Muhalifler, Türkiye’nin İsrail’e jet yakıtı sattığını iddia ediyor. Türkiye Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı, böyle bir şeyin olmadığını defalarca açıkladı. İsrail uçakları diğer ülkelerin havaalanlarında yakıt ikmali yapıyor ve gerekli teknik kontrol yapıldıktan sonra rotasına devam ediyor. Her hafta yaklaşık 40 uçağımız da Tel Aviv’e gidiyor ve onlar da orada yakıt alıyorlar. Acaba bu uçakların gidip gelmemesi mi gerekiyor? Biz neye mâl olursa olsun Filistinlileri desteklemeyi sürdüreceğiz.”dedi. Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de Ramazan Bayramı dolayısıyla verdiği mesajda şunları söyledi: “Gazze’de kadınlar, erkekler, çocuklar ve yaşlılar insafsızca katlediliyor. İnsanlık onuru ayaklar altına alınıyor. Gazze’deki olaylar karşısında BM’nin ve dünyanın sessiz kalması endişe vericidir. Biz uluslararası toplumdan ve İslam dünyasından Gazze konusundaki sorumluluklarını yerine getirmelerini istiyoruz.” TBMM Başkanı Cemil Çiçek de Tahran’daki İİT Parlamento Birliği Troyka Toplantısında şu açıklamayı yaptı: “İnsanlıktan nasibini alan biri hiçbir şekilde böylesi vahşet karşısında kayıtsız kalamaz.” Erdoğan hükûmetinin dış politikasını ciddi şekilde eleştirenlerden biri olan MHP lideri Devlet Bahçeli, Erdoğan’ın İsrail’e karşı gerçek dışı düşmanlığı, hassasiyeti ve sinirliliğinin somut bir sonuç getirmediği gibi tek bir Filistinlinin bile yaşamını kurtarmadığı görüşünde. Bahçeli ayrıca şunları söylüyor: “Türkiye’nin bölgedeki gücü zayıflamakta. Erdoğan, Türkiye’nin itibarını zedeliyor. AK Parti hükûmetinin cumhurbaşkanı adayı, Filistin ile İsrail arasındaki anlaşmazlığı çözmeye yardımcı olamayacak. Erdoğan, bir taraftan İsrail’e tepki gösteriyor diğer taraftan İsrail ile ticari ilişkisini güçlendiriyor.” CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da Başbakan’ın konuşmaları ve eylemleri arasında tezatlık olduğu görüşünde. Kılıçdaroğlu şöyle diyor: “Erdoğan’ın, Gazze’ye yönelik saldırılarda İsrail’in istihbarat toplamasını zayıflatmak amacıyla Türkiye’nin doğusuna yerleştirilen NATO radarlarının varlığına son vermesi gerekiyordu. Eğer Filistinlilerin yanında duruyor ve İsrail’e karşı girişimde bulunmak istiyorsanız tek yol bu radarı kapatmak ve faaliyetini durdurmaktır.” HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş da Ankara hükûmetinin İsrail’in saldırılarına verdiği tepkiyi eleştirerek, “Eğer Türkiye güçlüyse bu gücünü İsrail’e karşı kullanması gerekirdi. İsrail’i sadece sözde kınamak ve Türk topraklarında askerî üslerin kullanılmasına izin vermek tezat teşkil ediyor.” ifadelerini kullanıyor. Türkiye’nin İsrail ile ticari iş birliğini sürdürmesi de Türk hükûmeti muhaliflerinin eleştirdiği konuların başında geliyor. Ancak Türkiye Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Türkiye’nin İsrail ile ticaretinin süreceğini, kimsenin bu konuda kendilerini eleştiremeyeceğini vurgulayarak “İsrail ile ticari ilişkilerin artması özel sektörden kaynaklanıyor. Biz Filistin’in nefes borusuyuz. Filistin'le yaptığımız ticareti ancak İsrail üzerinden yapmak zorundayız. Yardımları gönderirken de İsrail'den istifade etmek zorundayız.” diyor. Türkiye’nin İsrail’e ihracatı 2013 yılında 2 milyar 417 milyon dolar, İsrail’in Türkiye’ye ihracatı ise 2 milyar 649 milyon dolardı. TİM Başkanı’na göre İsrail’e satılan malların çoğu Filistin’e gidiyor ve bunların çoğu da temel tüketim malları. Türkiye’deki İsrailli turist sayısı da bir dönem 557 bine ulaşmıştı ancak Mavi Marmara olayının ardından 80 bin kişiye düştü. İsrail’in Türkiye’den özür dilemesinin ardından iki ülke ilişkisi iyileşmeye başlamıştı. İsrail’in Gazze’ye saldırısıyla yeniden gerginleşti. Türkiye Dışişleri Bakanı’nın Paris’te Katar ve Amerika Dışişleri Bakanları ortak toplantısında yer alması, Ankara’nın Filistinliler ve siyonist rejim arasında daimi ateşkesin sağlanması için çözüm yolu bulmada en son gayreti oldu. Bu gayret, Türkiye Dışişleri Bakanı’nın Gazze’de 12 saatlik ateşkesin sağlanmasından memnuniyet duyduğu ancak Siyonist rejimi barış konusunda şeffaf olmaması nedeniyle eleştirdiği sırada gerçekleşti. Türkiye Dışişleri Bakanı Twitter hesabından ateşkesin sağlanmasından memnuniyet duyduğunu belirterek şunları yazdı: “Eğer İsrail tarafı Katar’da bir günlük müzakerenin ardından Filistin tarafıyla geçici ateşkesi onaylıyorsa buna dayanarak biz daha uzun süreli ateşkes konusunda görüşebiliriz. İsrail, barış için gayret gösterme konusunda açık değil.” Filistin Halk Partisi Siyasi Büro üyesi ise Türkiye’nin gayretleri konusunda şunları söyledi: “Bu şartlarda Türkiye’nin ara buluculuğunu istemiyoruz. Çünkü Türkiye’nin tutumu sadece sözde kalıyor. Türkiye’nin ara buluculuk girişimleri, Filistin halkının dökülen kanını durduracak Mısır’ın ateşkes planını olumsuz etkileyebilir.” (Kaynak:Muhammed Fazıli,IRNA,İran,31 Temmuz 2014)