
Uluslararası Kriz Grubu (ICG) 06 Kasım 2014 tarihli "Türkiye ve PKK: Barış Sürecini Kurtarmak"başlıklı bir rapor yayımladı. Raporun temel aldığı kavramlara ve önerilere bakıldığında PKK'yı aklayan, haklı gösteren, Türkiye Cumhuriyeti ile eşit bir muhatap olarak gösteren bir yaklaşımla yazıldığını görüyorsunuz. İlk söylenmesi gereken ICG'nin PKK'yı bir terör örgütü olarak değil hak ve özgürlük arayan bir direniş örgütü veya isyancı örgüt (Örnek: .....Kürdistan İşçi Partisi’nin (PKK) Türkiye devletine karşı 30 yıldır sürdürdüğü isyanı sona erdirecek barış süreci.......) olarak kabul etmesidir. Hareket noktası bu olunca tespit ve öneriler de başka bir şekil alıyor. Barış süreci adını verdikleri sürecin neden başladığı tespiti de taraflı ve gerçeği yansıtmıyor. Bakın ne demişler:..... Birbirlerini kesin olarak yenemeyeceklerini idrak eden iki taraf, silahlı çatışmaya son vermek istediklerini ifade ediyor....... Halbuki TSK askeri anlamda PKK'yı ezdi geçti, 1999'da PKK Türkiye'den çekilmek zorunda kaldı. Ancak sonraki yıllarda askeri alan dışındaki diğer alanlarda gerekli adımların atılmaması ve dış güçlerin PKK'yı yeniden kullanmaya ihtiyaç duymaları nedeniyle 2003'den sonra yeniden sahneye çıkarıldı. 2012 sonunda PKK yeniden askeri anlamda dağılma noktasına gelmişti ki sanki gizli bir el barış/çözüm süreci denen kurguyu sahneye koydu ve PKK dağılmaktan kurtuldu. Bütün bunlar raporda yer almıyor tabi ki... Son günlerde belki de kasten tıkanma noktasına getirilen çözüm sürecinin önünün açılması için de önerileri var ICG'nin. Tabi bunlar da bizzat PKK/KCK/HDP'lilerin yaptığı tekliflerin aynısı. İşte örnek bir cümleler:***...... Mevcut barış sürecinin ayrıca daha kapsamlı bir gündeme, daha acil bir takvime ve toplumun daha fazla katılımına, karşılıklı anlaşmaya varılmış temel kurallara ve gözetim kriterlerine ihtiyacı var....Tam müzakerelere başlamaları demek Türkiye ve PKK’nın koşullu bir af, geçiş döneminde adaleti sağlayacak yasalar ve bir gerçekleri araştırma komisyonu üzerinde uzlaşmaları anlamına gelecek. Türkiye açısından bu, devletin geçmişteki hatalarını telafi etmede ve kurbanlara tazminat vermede daha açık olmanın yanı sıra barışın geri dönülmeyecek şekilde sağlanması durumunda PKK üyelerinin Türkiye’deki yasal Kürt partilerine katılabilmeleri ve PKK’nın cezaevindeki lideri Abdullah Öcalan’ın nihayetinde serbest bırakılabilmesi de dahil olan senaryoları kabul etmeye hazır olması anlamına geliyor....... **** Yani diyor ki sürecin içindeki aktörler artırılsın ve birisi de aracı /gözetmen olsun, konu uluslararası komisyonlara havale edilsin, Öcalan serbest kalsın, PKK'ya tazminat ödensin... Yani hep PKK'ya hep PKK'ya... Bu arada raporda Türk hükümeti ve PKK taraflar olarak adlandırılıyor ki bu Türkiye'yi PKK ile eşitlemek anlamına geliyor. Örneğin raporda deniliyor ki tarfalar çözüm sürecini başarıya kavuşturduklarında ortak düşmanları olan cihatçı örgütlere (IŞİD'i kastediyor) birlikte ortak mücadele yapabilirler diyor, yani sanki iki ayrı devlet varmış da ortak düşmana karşı birleşmekten bahsediyor.Bu yaklaşımın kabul edilmesi mümkün değildir. Tabi bu arada raporda PKK'nın yapması gerekenler (örneğin Türkiye içindeki PKK'lıların silahsızlandırılması, paralel yapılanmalardan vazgeçmesi gibi) de sıralanmış ancak öneriler bölümündeki ifadeler sanki PKK bunları yapsa iyi olur gibi iken Türk hükümetinin hesabına yazılanlar "yapılmalı, edilmeli" şeklinde ifade edilmiş, ayrıca biliyoruz ki pratikte ya da kamuoyunda PKK'nın yapması gerekenler hiç tartışılmadığı için rapordakilerin formaliteden yazıldığını düşünüyorum. Çünkü en başta söylediğim gibi PKK'nın bir terör örgütü olduğu gerçeği gözardı edildiği sürece atılan her adım yanlış sonuçlar doğuracak, başarıya ulaşamayacaktır aynen şuanki durumda olduğu gibi, temeli çürük olan yanlış denklemlere hesaplara dayanan bina çökecektir. (Raporun tamamı için bakınız: http://www.crisisgroup.org/~/media/Files/europe/turkey-cyprus/turkey/234-turkey-and-the-pkk-saving-the-peace-process.pdf?utm_source=turkey-report&utm_medium=3&utm_campaign=mremail)
Yorumlar
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *