
Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay 14/08/2014 tarihinde çözüm sürecine ilişkin olarak; “Çözüm süreci çok hızlı yürüyor. Şu anda yol haritasını olgunlaştırma yönünde çok hızlı bir mesai yapıyoruz. Bir yandan arkadaşlarımız örgüt kesimi, İmralı ile görüşmelerini sürdürüyor. Yol haritasını önce biz kendimiz olgunlaştıracağız, sonra da devletin bütün kurumlarımız paylaşacağız. Sonra tabi diğer taraflarla da bunlar uygun şekilde paylaşılacak. Bu safha zor bir safhadır, inşallah ben Eylül ayına kadar bu safhayı tamamlayacağımızı düşünüyorum.” demişti.(http://www.internethaber.com/atalay-cozum-sureci-icin-tarih-verdi-710396h.htm) Akabinde 15/08/2014 tarihinde HDP Heyeti’yle görüşen Abdullah Öcalan; “30 yıllık savaş büyük bir demokratik müzakereyle sonuçlanma aşamasındadır.” şeklinde bir açıklama yaptı.
(http://www.internethaber.com/ocalandan-bomba-aciklama-bitmek-uzere-711098h.htm) Açıklamalar aklımızın bir köşesinde kalsın. Bir de temennilerin süslediği açıklamaların dışında pratikte yani gerçek hayatta neler oluyor, onlara bakalım. Örgütün ilk eylemlerini gerçekleştirdiği 15 Ağustos kapsamında yine örgüt mensupları ve yandaşlarınca çözüm sürecinin “olumlu ilerleyişine” rağmen taşlı ve Molotoflu saldırılar gerçekleştirildi. Diyelim ki bu gruplar münferiden eylem yapıyor, süreci bu gruplar adına eleştirmek yersiz, o zaman Diyarbakır/Lice’de PKK mezarlığına dikilen Mahsum Korkmaz anıtını nasıl açıklayabiliriz? Anıtın kaldırılması sırasında çıkan olaylar ise çözüme dair sürecin, temelinin dahi kolaylıkla yıkılabileceğinin önemli bir göstergesi. Karşılıklı bir çözüm sürecinden ve hassasiyetlerden bahsediyorsak silahlı eylemleriyle halkın güvenliğini tehlikeye sokan ve temel haklardan olan yaşam hakkı ile çok yakın bir tarihe kadar yol keserek devlete denk güç algısı yaratmak amacıyla kimlik kontrolü yaparak vatandaşın seyahat özgürlüğünü ihlal eden bu grubun yasa dışı eylemlerini nasıl anlamamız gerekiyor? Ayrıca 15 Ağustos çerçevesinde PKK’nın yaptığı açıklamada; NATO’nun uç karakolu olarak adlandırılan Türkiye’de, elde edilen kazanımlar çerçevesinde direniş ruhunun daha da yükseltilmesi (http://www.pkkonline.com/tr/index.php?sys=article&artID=2123) mesajı, örgütün tabanının izleyeceği hareket tarzı açısından yapıcı bir yönlendirme özelliği taşımıyor. Ayrıca KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanı Cemil Bayık’ın İspanyol bir gazeteye 11/08/2014 tarihinde yaptığı açıklamada; “Erdoğan barışı kullanarak iktidarını uzatmaya çalışan yalnız bir lider, çözüm süreci kapsamında biz istenileni gerçekleştirdik, mahkûmları serbest bıraktık, ateşkes ilan ettik, adamlarımızı Güney Kürdistan’a geri çektik, ancak Türk hükümeti bizim iyi niyetimize cevap vermedi, ateşkese uymadı, savaşı Suriye’nin Kürdistan’ına taşıdı, bölgeye askeri yığınaklar yaptı, karakollar kurdu, duvarlar ördü, köy korucularını artırdı, her gün savaş uçaklarını bölgeye keşif için gönderiyor, onlardan beklentimiz ateşkes kurallarına uymasıdır” hususlarını belirtmesi, PKK cephesinin çözüm sürecine yönelik algısını ortaya koymaktadır. AKP Hükümeti’nin kendileri dışında olan şeklinde ötekileştirdiği gruplar içerisinde belki de en çok empatiyle yaklaştığı ve devletin kırmızı çizgilerini halkın temel hak ve özgürlüklerine rağmen ciddi seviyede esneterek bir terör örgütünü meşrulaştırma noktasına getirdiği grup olan PKK, çözüm sürecine yönelik algısını çok net bir şekilde ortaya koyarken ve gerçekler durumu başka gösterirken, AKP’nin yine kendi gerçekliğini toplumsal ve siyasal anlamda yaratma çabası içerisinde olduğunu görmekteyiz.
Yorumlar
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *