11 Mart 2025

Kazan'da Üçlü Görüşme

6 Dakika
OKUNMA SÜRESİ
1news.com.tr`nin Dr.Ali Asker ile söyleşisi:

- Rusya`nın Kafkasya politikasını değerlendirebilir misiniz?

- Rusya'nın Kafkasya politikası gelenekseldir. Tarihsel süreç içinde oluşmuş ve gelişmiş geleneklere dayanmaktadır. Bu gelenek kara imparatorluğunun sınırlarını mümkün olduğu yaymak, yönetimi altındaki bölgeleri mümkün olduğu kadar tahakkümü altına almaktır. Yayılmacılık da şüphesiz bir devlet politikasıdır. Bunun gerçekleştirecek bir devlet aklı söz konusudur. Bu akıl yüzyıllar boyu şekillenir. İmparatorluk düşüncesi devletin şekil değiştirmesiyle kolay kolay değişmez. Sadece taktik ve yaklaşımlarda farklılık olabilir. Konuya modern pencereden baktığımız zaman Rusya'nın yine de Kafkaslarda etkin olması ve bu etkinliği uzun vadeye yayması doğal bir gelişmedir. Rusya Kafkasya'yı şeriksiz istiyor. Hiç kimseyle 'paylaşmak' istemiyor. Bunun için elinde yeteri kadar araç da vardır. Olaya sadece Güney Kafkasya bağlamında baktığımız zaman 2008'de Gürcistan'la yaşananlar, Karabağ sorununun manipülasyonu da söylediklerimiz açısından önemli emarelerdir. Hazırda Rusya için Kafkaslarda - üzerinde tam tahakküm kurduğu bir Ermenistan, devamlı olarak "başını ağrıtan" bir Gürcistan ve her an pazarlık yapabileceği bir Azerbaycan vardır. Bu durum Kafkaslara yönelik Rus dış politikasının şekillenmesinde çok önemli manzaradır.

- Rusya`nın Kafkasya politikasının uygulanmasında bu bölgede bulunan Ermenistan`ın hangi katkısı bulunmaktadır. Hala Ermenistan bir araç rolünü oynuyor mu?

- Şüphesiz Ermenistan Rusya'nın Kafkasya politikasında büyük öneme sahiptir. Ermenistan Rusya'nın Kafkasya politikasında anahtar ülkedir. Ermenistan Rusya'nın Kafkaslardaki merkez üssüdür. Bu sadece jeopolitik anlamda üs görevini ifa etmiyor. Askeri anlamda da Rusya'nın bir üssüdür. Bugün Ermenistan Azerbaycan topraklarının yüzde yirmisini işgal altında tutmaktadır. Ermenistan yirmi yıldan fazladır Azerbaycan'ı psikolojik gerginlik altında tutuyor. Rusya'nın denetimindeki bir Ermenistan her zaman Rusya'nın Kafkasya politikası için bir araç rolünü oynayacaktır. Ermenistan'ın Rusya denetiminden çıkarılması, Batıya entegrasyonu vs. gibi projeler hep başarısız olacaktır. Nitekim son iki yılda Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin geliştirilmesi için atılan adımların ne kadar başarısız olduğu gözler önündedir. Bu projeler ya samimi değil ya da olayın felsefesi anlaşılmamıştır. Bu yüzden de çökmeye mahkumdur.

- Son dönemlerde Rusya`nın Güney Kafkasya`ya yönelik politikasında bir hareketlilik gözlemlenmektedir. Bunu ne ile ilişkilendiriyorsunuz?

- Azerbaycan ve Ermenistan'ın hal hazırdaki cumhurbaşkanlarının bugün sayıca onüçüncü görüşmesi yapılacak. Bunlardan sekizi Medvedev'in döneminde, daha doğrusu Medvedev'in aracılığıyla yapılmıştır. Biliyorsunuz, Putin sonrası dönemde Rus dış politikasında bir kadar yumuşama yaşandı. ABD ile ilişkilerde önemli mesafe alındı. Bunları yaparken Rusya ABD ile karşılıklı olarak belli tavizlerde bulundu. Buna göre de Rusya'da eleştirildiği hususlarda çok oldu. 2011 yılının yarısına geldik. Rusya'da cumhurbaşkanlığı seçimlerine giden süre her geçen gün azalmakta. Putin-Medvedev rekabetinin çizgileri her geçen gün daha da derinleşmektedir. Ermenistan-Azerbaycan ilişkileri konusunda Medvedev'in en azından belli ilerleme sağlaması önemli başarı olarak görülecektir. Bunu yaparken Rusya sorunun anahtarını hiç kimseye bırakmak istememektedir. Fakat eskilere oranla Fransa ve ABD ile daha sıkı diyalog içindedir. Bu yüzden Rusya'nın Karabağ konusunda son dönemde sergilediği yoğun faaliyetler doğal karşılanmalı.

- Uzmanlar Cumhurbaşkanlarının Kazan görüşmesinde Karabağ sorunun çözümü üzere temel ilkelerin kabul edilebileceğini düşünüyorlar. Siz bu görüşmeden ne bekliyorsunuz?

- Bu görüşmede sorunun çözümü için temel ilkeler üzerinde mutabakat sağlanacağına dair kuvvetli ihtimaller söylenmektedir. Artık basında çıkan en son haberlerde sorunun çözümü için yol haritasının kabul edileceği de söylenmektedir. Görüşme öncesi ABD Başkanı her iki cumhurbaşkanını aramıştır. Sarkozi Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan'a mektup yazmıştır. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev "Euronews" televizyon kanalına yaptığı konuşmadı Dağlık Karabağ'a geniş özerkilik verilebileceğini demiş ve bunun için Tirol modelini örnek göstermiştir. Sorunun çözümünü öngören Madrid ilkeleri doğrultusunda bir belge imzalanması kuvvetle muhtemeldir. Ermeniler halkların kendi kaderine belirleme ilkesine dayanarak tam bağımsız olmak istiyorlar. Azerbaycan ise toprak bütünlüğü ilkesinin ihlal edilmezliği üzerinde ısrar etmektedir. Bu çatışmanın anahtar sorundur. Bu sorunun çözülmesi veya somut bir formülü öngören bir anlaşmanın imzalanacağını söylemek zordur. Çok önemli husus da Dağlık Karabağ'ın aralık statüsüdür. Aslında aralık statü Karabağ'a geniş yetkiler, özerklik hakları tanımaktadır. Ama bunun ne kadar süreceği ve sonraki aşamada nasıl bir gelişme olacağı müzakere konusunu oluşturursa süreç yeniden tıkanacak.

Kısacası ortada bir işgal meselesi var. Bu işgalin sona erdirilmesi ya barış, ya da savaş yoluyla olur. Hiçbir statüko ebedi değildir. Ermeniler bunu anlamak zorundalar. Her halde Azerbaycan'ın gerek askeri ve savunma kabiliyetinin, gerekse şartların 1990'lı yılların başındakinden çok farklı olduğunu anlıyorlar.

Ama ben yine de burada, sorunun çözümünde ilerleme sağlanmasını Rusya'nın Ermenistan üzerindeki baskısına bağlıyorum. Ermenistan bu baskıyı reel bir şekilde hissederse, en azından yalnızlığa itileceği tehdidini algılarsa müzakereler olumlu mecraya yönelebilir. Esas sorun Rusya'nın kendisinin buna ne kadar hazır veya istekli olup olmamasıdır.

- Karabağ sorunun çözümlenmende Rusya-Türkiye ilişkilerinin etkisini yorumlaya bilir misiniz?

- Rusya-Türkiye ilişkileri Soğuk Savaş sonrası en iyi dönemini yaşamaktadır. Fakat genel olarak Güney Kafkasya coğrafyasına baktığımız zaman şunu görmekteyiz. Rusya ve Türkiye bu bölgeyle ilgili politikalarını rekabet boyutundan işbirliği boyutuna taşıyamadılar. Yakın tarihimizde bunun birkaç somut örneği de vardır. Son olarak 2008'de Kafkasya'da barışın sağlanması konusunda Türkiye'nin önerileri Rusya tarafından rağbet görmedi. Bu önerilerin ne kadar gerçekçi olup olmadığı konunun ayrı bir boyutudur. Fakat bu durumda en azından Rusya'nın alternatif bir proje gündeme getirerek tepki vermesi gerekiyordu. Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin geliştirilmesi için imzalanmış protokoller sürecinde Rusya süreci destekleyeceğini açık şekilde beyan etti. Hatta protokollerin imzalanmasını bile sağladı. Fakat bu politika samimi değildi. Rusya için bu gelişmelerin sonucu önceden kestirilmiştir. Türkiye ise çok iyimser bakıyordu konuya. Ermenistan'la ilişkilerin geliştirilmesinin Karabağ sorununun çözümünde de olumlu katkı yapacağı düşüncesindeydi. Ermenistan her hangi bir tavizde bulunmayınca, bırakın tavizi, iddialarından geri çekilmeyince bu süreç de çökmüş oldu. Bugün Rusya-Türkiye ilişkileri ajandasında Karabağ konusu vardır. Bunu hiç kimse istisna edemez. Fakat bu konunun anahtarının Rusya'nın elinde oluğu neredeyse peşinen kabullenmiştir.

Asef ZEYNAL

http://www.1news.com.tr/roportajveyorumlar/20110624061700052.html

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *